SON DAKİKA

logo

Antalya’ya hava yoluyla gelen turist sayısı 5 milyonu geride bıraktı

Akdeniz’in en önemli turizm merkezlerinin başında gelen Antalya’da 2023 yılı turizm verilerindeki artış devam ediyor. Turizm sezonuna iyi bir giriş yapan Antalya’yı hava yoluyla 1 Ocak-24 Haziran tarihleri arasında ziyaret eden turist sayısı 5 milyonu aştı. Ayrıca 24 Haziran Cumartesi günü hava yo..

Akdeniz’in en önemli turizm merkezlerinin başında gelen Antalya’da 2023 yılı turizm verilerindeki artış devam ediyor. Turizm sezonuna iyi bir giriş yapan Antalya’yı hava yoluyla 1 Ocak-24 Haziran tarihleri arasında ziyaret eden turist sayısı 5 milyonu aştı. Ayrıca 24 Haziran Cumartesi günü hava yoluyla dış hatlardan Antalya’ya gelen ziyaretçi sayısı 90 bin 853 olarak gerçekleşirken, yeni bir rekora imza atıldı.
Eşsiz havası, masmavi denizi, kumsalları, kaliteli tesisleri, yemyeşil doğası, tarihi ile dört mevsim turizm imkânı sunan Akdeniz’in incisi, turizm başkenti Antalya’da, Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre 1 Ocak-24 Haziran itibarıyla hava yoluyla gelen turist sayısı 5 milyon 71 bin 305 olarak gerçekleşti.

Turizm rakamlarında 2022’ye göre yüzde 32 artış var
2023 yılının ilk dört ayına turizm noktasında rekorlarla başlan Antalya’yı, 2022 yılının 1 Ocak-24 Haziran tarihleri arasında hava yoluyla 3 milyon 853 bin 348 turist ziyaret ederken bu sayı 2023 yılının aynı döneminde 5 milyon 71 bin 305 olarak gerçekleşerek artış yüzde 32 oldu. 2023 yılının 1 Haziran-24 Haziran tarihleri arasında şehri hava yoluyla ziyaret eden turist sayısı 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 17 artış kaydetti.

2023 yılı günlük turist giriş rekoru kırıldı
Ağırladığı turist sayısı bakımından "Turizmin Başkenti" olarak nitelendirilen Antalya’da, turizm de rekorlar yılı olarak bilinen 2019 yılında kırılan hava yoluyla günlük 90 bin turist girişi 2023 yılı 24 Haziran itibariyle tekrarlandı. Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre 24 Haziran günü itibarıyla hava yoluyla gelen turist sayısı 90 bin 853 kişi olarak gerçekleşirken 2023 yılı günlük turist giriş rekoru kırıldı.

10-24 Haziran arası 1 milyonu aşkın turist hava yoluyla Antalya’ya geldi
Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Antalya’da 2023 yılının turizm verilerindeki yükseliş trendi tüm hızıyla devam ediyor. 1 Ocak-10 Haziran tarihleri arasında şehri hava yoluyla ziyaret eden turist sayısı 4 milyon 62 bin 891 olarak gerçekleşirken, bu sayı 1 Ocak-24 Haziran tarihleri arasında 5 milyon 71 bin 305 olarak gerçekleşti. Bu sayılarla birlikte 10-24 Haziran arası Antalya’yı hava yoluyla 1 milyonu aşkın turist ziyaret etmiş oldu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.25 13:49:01
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Geçmeyen omurga ağrılarınız varsa, Antalya Medstar'da çözüm de var

Günlük yaşamda travmatik ve travma dışı bir çok nedenle omurga hasara uğrayabiliyor ve bütünlüğü bozulabiliyor. Bu durumda geçmeyen omurga ağrıları ortaya çıkabiliyor. Omurga ağrılarından kurtularak hareket özgürlüğünü geri kazanabilmek için omurga vidalama ameliyatları gündeme geliyor. 
Omurga kırıkları, tümörleri, enfeksiyonlarının yanı sıra bel kayması, omurilik kanal darlığı,  deformiteler (kifoz ve skolyoz) omurga vidalamanın sık kullanıldığı hastalıklar arasında yer alıyor. Omurganın anatomik dizilimini sağlamak ve sabitlemek için yapılan ameliyatlar 20. yüzyılın başlarından bu yana gittikçe artan sayılarda yapılıyor. ,
Memorial Sağlık Grubu Medstar Antalya Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Selim Hacısalihoğlu, geçmeyen omurga ağrıları ve omurga vidalama ameliyatları hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. 
AMELİYATLA SAĞLANAN HAREKETSİZLİK AĞRIYI ÖNLÜYOR
Omurga vidalama ameliyatlarında amaç; yapısı ve/veya işlevlerinde bozulma olan işlevsel segmental üniteyi sabitleme veya hareketlerini izin verilen ölçüde azaltma, yükü azaltma, hareketlerini kısıtlama veya mekanik destek sağlayarak ağrının giderilmesine yardımcı olmaktır. Omurga vidalama, omurganın herhangi bir yerindeki iki veya daha fazla kemiği birbirine bağlar. Bunları birbirine bağlamak, aralarındaki hareketi engeller. Hareketi önlemek ağrıyı önlemeye yardımcı olur. 
GÜNLÜK YAŞANTIDA DAHA AĞRISIZ HAREKETLİLİK SAĞLANIYOR
Günümüzde omurga vidalamaları çoğunlukla sırttan yapılmaktadır. Aynı seansta önden ve arkadan yapılan yaklaşımlarla da omurga cisimlerine ve omurlar arasına konan kafesler, kemik veya benzeri greftler ile vidalamayla güçlü bir stabilizasyon sağlanmaktadır. Omurga vidalama cerrahisi sonrası iyileşme süresi hastadan hastaya önemli ölçüde değişir. Hastanın günlük rutinine dönmesi ortalama üç ila altı ay sürer. Çalışmak, seyahat etmek ve hatta egzersiz yapmak ameliyat öncesine göre çok daha rahat olmaktadır.   
Çoğu hasta yaklaşık 1 yıl sonra tamamen iyileştiğini hisseder, her zamanki aktivitelerine geri döner ve hiç acı çekmez.
DOĞRU ÜRÜNLERİM TERCİHİ ÖNEM TAŞIYOR
Genellikle spinal implantlar; paslanmaz çelik ve titanyum alaşımlarından yapılmaktadır. Son yıllarda daha artan sayıda karbon alaşımları da kullanılmaya başlanmıştır. 
Teknolojik değişiklikler ve gelişmeler gün geçtikçe cerrahinin birçok alanında kullanılmak üzere yeni enstrümanlar üretmektedir. Spinal cerrahi gibi biyomekanik unsurların önemli olduğu patolojilerde yeni aletlerin kullanıma girmesi kaçınılmazdır. Patolojiye en uygun ve biyogüvenirliliği ispatlanmış ürünlerin tercihi cerrahi başarıyı ve hasta memnuniyetini doğrudan etkilemektedir.
SIRT AĞRISI VE DİSK SORUNLARINDA BÜYÜK FAYDA SAĞLIYOR
Omurga vidalama ameliyatı sırt ağrısı veya disk sorunları yaşayan hastalar için çok yardımcı olabilir. Ancak her ameliyatta olduğu gibi ameliyatın da bazı riskleri vardır. Gelişebilen komplikasyonlar arasında; vidanın uygun olmayan pozisyonda yerleştirilmesi,  enstrüman yetersizliği (vida sıyrılması, vida kırılması), metal alerjisi, damar yaralanması, toplardamar tıkanıklığı, pnömoni, omurilik zarı yırtılması, pnömotoraks ve hemotoraks, interkostal nevralji yer almaktadır. Vidalama esnasında nörolojik yaralanma oranı %0.6-%11 arasında olup kalıcı nörolojik hasar oluşması oldukça düşük bir orandır.
ÖNERİLMEYEN DURUMLAR:
- Omurga veya sistemik enfeksiyonları olanlarda
- Şiddetli osteoporoz durumunda
- Gebelikte
- Metal alerjisi olanlarda
- Ciddi mental bozukluk durumlarında
- Alkolizm veya ilaç bağımlılığında
- Vidanın emniyetli bir şekilde tutunmasını engelleyecek düzeyde doğumsal omurga anomalilerinde
- Tümör veya ameliyat yerindeki doku örtüsünün yetersiz olması durumunda bu operasyonlar yapılmamakta.
* Memorial Antalya Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.15 11:31:45
Son Düzenlenme Tarihi :





Egzersiz yaparken 15 dakikada bir su için

Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Ballı Sava, kilo kontrolü için haftada en az 2, kilo kaybı için ise haftada en az 4 gün egzersiz yapmak gerektiğine dikkat çekerek, “Performansın en üst düzeyde olması ve vücut ısısının korunması için egzersizden 15 dakika önce ve egzersiz sırasında her 15 dakikada bir 250-500 ml su içmeliyiz. Egzersiz öncesinde metabolizmamızı hızlandırmak adına 1 fincan kahve tercih edebiliriz” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 3 milyon kişinin hareketsizlik sebebiyle hayatını kaybettiğini belirten Acıbadem Adana Ortopedia Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Ballı Sava, kilo kontrolü ve kaybı için yapılması gerekenleri anlattı.
Yaşla birlikte iskelet kaslarının azaldığına dikkat çeken Diyetisyen Sava, “Genç erişkinlerde vücut ağırlığının yüzde 40-50’sini oluşturan iskelet kasları, 75-80 yaşlarına gelindiğinde yüzde 25’lere kadar düşebiliyor. Bu nedenle egzersiz, kas kütlemizi ve kas liflerimizi korumak için önemlidir. Ayrıca düzenli egzersiz, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, kanser, depresyon, tip 2 diyabet, osteoporoz ve kemik kırıkları riskini azaltmanın yanı sıra, kırışıklıklara ve sarkmalara meydan okuyarak daha sıkı bir vücuda sahip olmamızı sağlar” diye konuştu.

“Öğün zamanları egzersiz saatlerine göre ayarlamalı”
Kilo kontrolü için haftada en az 2 gün, kilo kaybı için ise haftada en az 4 gün egzersiz yapmak gerektiğinin altını çizen Sava, hızlı kilo kayıplarının yağ kaybı ile birlikte su ve kas kaybı anlamına geleceğini ve bu nedenle hızlı kilo vermekten kaçınmak gerektiğini söyledi.
Günlük enerji alımının yüzde 10-20 azaltarak, haftada 0.5-1 kilogram olacak şekilde yavaş kilo vermeyi hedeflemek gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Sava, “Yaptığımız egzersiz türü ve şiddetinin yanı sıra, egzersiz yaparken nasıl beslendiğimiz de egzersiz performansı açısından önemlidir. Egzersiz yapanların bir günlük karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral ve su tüketimi dengeli bir şekilde olmalı, öğün zamanlarını egzersiz saatlerine göre ayarlamalılar” ifadelerini kullandı.

“Egzersizden 1-2 saat önce hafif şeyler yenmeli”
Egzersiz yapan kişilerin neyi ne zaman yemesi gerektiğine değinen Diyetisyen Sava, egzersizden en az 3-4 saat önce ana öğünü tüketmek ancak 1-2 saat öncesinde hafif bir ara öğün yapmak gerektiğini ve bu ara öğünde düşük yağlı ve glisemik indeksi düşük, kompleks karbonhidratlı besinler tercih etmek gerektiğini kaydetti.
Sava, ayrıca kuru fasulye, nohut, lahana, karnabahar gibi gaz yapıcı besinlerin egzersiz öncesi yenildiğinde rahatsızlık vereceğini ayrıca yağ oranı yüksek besinlerin ve bol baharatlı yiyeceklerin sindirimi zor olduğu için egzersiz öncesi tercih edilmemesi gerektiğini belirtti.

“Egzersiz öncesi ve sonrası tartılın”
Sporcu içeceklerinin içeriğinde basit karbonhidrat ve elektrolitler bulunması, hızlıca kana karışması, kaslara ulaşıp dayanıklılığı arttırması nedeniyle kuvvet antrenmanlarında tercih edilebileceğini belirten Diyetisyen Sava, ancak içeriğinde yüzde 10’dan fazla karbonhidrat bulunanların mide bulantısı, kramp ve fazla miktarda idrar kaybına neden olacağını dile getirdi.
Egzersizle birlikte oluşan sıvı kaybı belirtilerinin “nabzın azalması, baş dönmesi ve bitkinlik” olduğunun da altını çizen Sava, “Performansın en üst düzeyde olması ve vücut ısısının korunması için egzersizden 15 dakika önce 250-500 ml su, egzersiz sırasında her 15 dakikada bir 250-500 ml su içmeliyiz. Ayrıca egzersiz öncesi ve sonrası tartılarak sıvı kaybımızı hesaplamalı, her yarım kg kayıp için 2-3 su bardağı su içmeliyiz” şeklinde konuştu.
Alınması gereken günlük protein miktarının, toplam alınan enerjinin yüzde 12-15’ini geçmemesi gerektiği uyarısında bulunan Sava, fazla miktarda protein tüketilince idrarla aşırı su ve kalsiyum kaybederek, karaciğer ve böbreğe aşırı yük bindirerek iç organlara zarar verilebileceğini bu yüzden spor yaparken toz veya hap şeklinde protein ve aminoasit takviyesi kullanmanın gerekli olmadığını anlattı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.01 15:01:40
Son Düzenlenme Tarihi :