SON DAKİKA

logo

Memleketine hasret kalan Hataylılara, bayramların vazgeçilmezi kömbe kargo ile ulaşıyor

Hatay’da deprem dolayısıyla memleketini terk etmek zorunda kalan vatandaşlar, bayramların vazgeçilmezi olan kömbeye kargoyla ulaşıyor.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde en çok hasarı Hatay aldı. Depremlerden dolayı bayrama buruk girecek olan Hatay’da hazırlıklar da devam ediyor. Deprem dolayısıyla memleketini terk eden Hataylılar, bayramların vazgeçilmezi olan tescilli kömbe kurabiyesine ye bu yıl hasret kaldı. Antakya ilçesine kurulan prefabrik çarşıda pastanecilik yapan Mehtap Gümüş, iş yerinde ürettiği kömbeleri kargo yoluyla hemşehrilerine ulaştırmaya başladı.

“Türkiye’nin her yerine gönderiyoruz”
Depremde 2 iş yerinin de ağır hasar aldığını ve prefabrik çarşıda üretime devam ettiğini belirterek Mehtap Gümüş, “Akdeniz ve Sümerler Mahallesi’nde 2 şubemiz vardı. Maalesef 2’si de ağır hasarlı. Sağ olsunlar, burada prefabrik çarşıda bize yer verdiler. Ürünlerimizi tekrar yapmaya başladık. Bayram geliyor, şimdi kömbe mesaimiz devam ediyor. Kömbeler, cevizli, hurmalı ve sade olarak yapılıyor. Şehir dışına da siparişimiz var. Eskisi gibi olmasa da inşallah yeniden ayağa kalkacağız. Hatay’da bayramların vazgeçilmezidir kömbe. Türkiye’nin her yerine gönderiyoruz. Hataylılar, maalesef her birimiz bir yere savrulduk ama bizi her yerden arayarak sipariş veriyorlar” dedi.
Kömbe ustası Selma Soydin ise bayramlarda her Hataylının evinde bulunan bir kurabiye olduğuna dikkat çekerek, “Hatay’a özgü, özel baharatlarla yapılmış bir kurabiyedir. Kömbe cevizli, sade ve hurmalı olarak yapılır. 20 dakikada hamur hazırlanır ve pişirme süresi fırınına göre 30 ile 45 dakika arasında değişir. Bayramlarda her Hataylının evinde yapılan bir kurabiyedir” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.26 19:18:44
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






4 gün önce taşındığı evde depreme yakalandı, 47 yakınını kaybetti

4 gün önce taşındığı evinde depreme yakalanan ve 47 yakınını kaybeden yüzde 42 engelli İbrahim Ezici, yaşadığı acıları Burdur’da unutmaya çalışıyor.
6 Şubat’ta meydana gelen depremin üzerinden 54 gün geçmesine rağmen yaşanan acılar hala sıcaklığını koruyor. Depremde yakınlarını kaybeden depremzedeler bir yandan hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye çalışırken, bir yandan da kaybettikleri yakınlarının yaslarını tutmaya devam ediyor.
Depreme 4 gün önce taşındığı Malatya’da yakalanan ve Burdur’daki Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Safahat Öğrenci Yurdunda eski yaşamına dönmeyi bekleyen İbrahim Ezici de onlardan biri. Yeni taşındığı evde depreme yakalanan ve Burdur’da kaldığı yurtta eski yaşamına dönmeyi bekleyen Ezici, o anları, "Biz normalde Adana’da oturuyorduk, Malatya’ya taşındık. Malatya’da beşinci günümde deprem oldu. Eşyalarımızı bile yerleştirmemiştik eve. Birinci depremde uyuyorduk. Felaket bir sarsıntı ile uyandık. Evden nasıl kaçtığımızı bile hatırlamıyorum. Ayağımıza terlik bile giymemişiz. Dışarıda çok fazla kar vardı, çok soğuktu. Dışarıda ateş yaktık bekledik. Biraz bekledikten sonra tekrar içeri girdik. Tam eve girdiğimiz an tekrar sallandı. Sarsıntı ile tekrardan kaçtık, ondan sonrasını hatırlamıyorum. O gün bu gündür ev ne halde, orası ne halde bilmiyoruz. Ama o evden nasıl çıktığımızı bilmiyorum. Ayağımda engelim var. Evden kaçarken düştüm. Hala sırtımda ağrısı devam ediyor. 6 gün orada dışarıda kaldık, sonra buraya geldik. Burası olmasaydı ne yapardık bilmiyorum" sözleri ile anlattı.
Aslen Adıyamanlı olan ve Adana’da yaşayan Ezici, Malatya’ya kendi kültürlerine daha yakın olduğu için taşındığı anlattığı konuşmasında, "Biz Malatya’ya oğlum ve eşim ile gitmiştik. Malatya’da benim kimsem yoktu. Adana’dan Malatya’ya kültür olarak da mesafe olarak da daha yakın olduğu için taşındık. Adana büyük şehirdi, çocuğum orda heba olsun istemedim. Ben emekliyim, oğlum da Adana’da ASKİ’de (Adana Su ve Kanalizasyon İdaresi) çalışıyordu. Bazı nedenlerden dolayı işten çıkmıştı. Biz de dedik oğlan işten çıktı, bu devirde iş bulmak da zor. O yüzden Adana’da ki evimizi satıp Malatya’ya taşındık. Orada da başımıza bu felaket geldi” dedi.

"Sattığım ev de, tutmak için baktığım evler de yerle bir olmuş"
Depremde sattığı evinde tutmaya çalıştığı evlerinde yıkıldığını söyleyen Ezici, “Adıyaman’da bir evim vardı, buraya gelmek için o evi ve Adana’da ki evimi satmıştım. Malatya’ya geldiğimde üç tane eve bakmıştık ama hoşumuza gitmediği için farklı bir ev tuttuk. Bu depremde Adıyaman’daki evim de burada baktığım üç ev de yıkılmış” sözleriyle, Allah’ın onları koruduğunu dile getirdi.
Kaldıkları yurttaki imkanlara da değinen depremzede İbrahim Ezici, “İki üç gün orada bir şey bulamadık ama bunu normal olarak karşılıyorum. Çünkü tek bir yer değil, 10 ilde meydana gelmişti bu deprem. Orada kar vardı, soğuk vardı, biz de kendimizi buraya attık. Allah’a şükürler olsun burada çok rahatım. Bize çok iyi bakıyorlar. Hem yurt müdürlerimize hem de Burdur halkına çok teşekkür ediyorum” diyerek minnettar olduğunu belirtti.

"Benim hiç yakınım kalmadı"
Depremde birçok yakınını kaybeden ve onların yasını tutan Ezici, “Ben bütün kayıplarımı Adıyaman’da verdim. Arkadaşlarımdan, akrabalarımdan 47 yakınımı kaybettim. Çocukluktan beri birlikte büyüdüğüm arkadaşlarımı, halamı, çocukları, torunlarını, dayım, çocukları, amcamın çocukları, ikinci dereceden birçok akrabamı kaybettim. Sayıyorum sayıyorum ama bitmiyor. Hala kayıp olan bir yakınım daha var. Kardeşim de Adıyaman’da yaşıyordu. Onların evleri hasar almış sadece. Şu an Adıyaman’da yurtta kalıyorlar. Hiç akrabam kalmadı anlayacağınız. Şimdi Adıyaman’a gideyim desem kapısını açıp evine gireceğim kimsem yok. Gidersem de annemin, babamın, kardeşimin mezarına gidebilirim, başka da yok" şeklinde konuştu.

"Yüzde 42 engelim sebebiyle malulen emekli olmuştum"
Depremde varını yoğunu kaybeden Ezici, “Ayağımda yüzde 42 engelim var. Yürümekte sıkıntı çekiyorum. Engelim nedeniyle malulen emekli olmuştum. Varımı yoğumu kaybettim. Bir tek emekli aylığım kaldı. Şimdi üç kişi onunla gücümün yettiği bir ev kiralayıp yaşamaya çalışacağız” dediği konuşmasında, artık ne Malatya’ya ne de Adıyaman’a döneceğini, başka bir şehirde bir ev kiralayıp orada yaşamına devam etmek istediğini belirtti.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.30 11:20:25
Son Düzenlenme Tarihi :





Hasta eşine bakmak için ameliyat olmayı reddeden yaşlı adamdan fedakarlık örneği

ANTALYA (İHA) – Antalya’da 79 yaşındaki felçli eşiyle birlikte yaşayan yaşlı adam, yatağa bağımlı haldeki eşine bakmaya devam edebilmek için bypass ameliyatı olmayı reddederek büyük bir fedakarlık gösterdi. Artan şikayetleri onu zorlayınca da Koroner İşlem ve CTO yöntemleriyle sağlığına kavuşarak ..

ANTALYA (İHA) – Antalya’da 79 yaşındaki felçli eşiyle birlikte yaşayan yaşlı adam, yatağa bağımlı haldeki eşine bakmaya devam edebilmek için bypass ameliyatı olmayı reddederek büyük bir fedakarlık gösterdi. Artan şikayetleri onu zorlayınca da Koroner İşlem ve CTO yöntemleriyle sağlığına kavuşarak 1 günde taburcu oldu.
76 yaşındaki Çelebi Murat, 79 yaşındaki eşinin boyun damarlarında tıkanıklık yaşaması şikâyetiyle gittikleri iki kamu hastanesinde de çözüm bulamadı. Murat, süreç sonunda felç kalarak yatağa bağımlı hale gelen eşine baktığı sırada göğsündeki sıkışmalar nedeniyle hastaneye başvurdu. Dört çocuğu olmasına rağmen yalnız kalan Murat, kendisine önerilen ameliyatı iyileşme sürecinde eşine bakamayacağı için reddederek fedakârlık örneği sergiledi. Daha sonra artan şikâyetleri nedeniyle Memorial Antalya Hastanesine başvuran Murat, Bypass ameliyatına gerek kalmadan Kompleks Koroner İşlem ve CTO yöntemleriyle tedavi edildi ve 1 günde taburcu edilerek bakıma muhtaç olan eşine kavuşturuldu.

“Bunun düzeleceğini düşünmüyordum”
Çelebi Murat, eşiyle birlikte başlarından geçen süreci zorlu aktardı. Murat, “eşim rahatsızdı ve bir hastaneye gittik anjiyo yapıldı ama damar açılamadı. Sonra başka bir hastaneye götürdük ve damarı açabileceklerini söylediler, biz de kabul ettik ve bir miktar para da verdik ancak operasyon başarısız oldu. Eşim şu anda yatağa bağımlı durumda ve genel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Aynı şekilde benim de Bypass olmam gerekiyordu. İki tane damarım tıkalıydı ancak ben göğsümün açılmasından pek taraf değildim çünkü yaşım itibariyle bunun düzeleceğini düşünmüyordum. Daha sonra buraya geldim. Bypass olmadan damarları açabileceklerini söylediler ve yaptılar. Burada sadece bir gece kaldım ve bir gece sonunda beni taburcu ettiler. Bana gayet güzel de bakım yaptılar, şu anda Bypass olmadan bu durumdan kurtulduğum için çok mutluyum, bir sıkıntım yok şu an” dedi.

“Önce eşim ameliyat olsun istedim”
Eşine bakmak için ameliyat olmayı reddederek fedakârlık örneği gösteren Murat, “eşim ameliyat olsun, ben ona bakabilirim düşüncesindeydim. Bizim dört tane çocuğumuz var ama onlar da başımızda değil. Herkes kendi hayatını kurdu ve bizi yalnız bıraktılar. Bu düşünceyle önce eşim ameliyat olsun ben ona bakarım o düzelince ben ameliyat olurum şeklinde düşündüm. Önce onu ameliyat ettirdik, sonrasında ise ben oldum. Ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecinden dolayı önceliğini eşine verdiğini Murat, “Bypass ameliyatı olsaydım ben de eşim de bakıma muhtaç olacaktık ve bize kim bakacaktı? Belki ikimiz de ölecektik. Şu an bir sıkıntım yok” ifadelerini kullandı.

Tıkalı damarları açılarak 1 günde eşine kavuşturuldu
Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davran Çiçek, “Hasta bize başvurdu. Anjiyo verilerini izledik. İzledikten sonra cerrahi kararlarının doğru olduğunu kendisine söyledik. Fakat kendisi bu süreçte ameliyat olmayacağını, olması durumunda eşiyle kimsenin ilgilenemeyeceğini söyledi. Biz de bu durumu diğer kalp damar cerrahisinde bulunan konseyle bir toplantı yaparak görüştük. Açabilecek damarlarımızı belirledik, hastamıza zarar vermeden neler yapabiliriz bunları belirledik. Bunları belirledikten sonra kalp damarlarına girdik. Damarlarını başarıyla açtık” ifadelerini kullandı. Uygulanan tedaviye ilişkin de bilgiler veren Çiçek, sözlerini “Teknik olarak anlatacak olursak hastamıza verilen kararlar doğruydu. Damar tıkanıklığı oldukça kompleks yerlerdeydi. Bizim bir Furkasyon dediğimiz çatal noktalardaydı. Bir tane damarı daha önce tıkanmıştı. Kronik Total Oklüzyon dediğimiz bir damarı mevcuttu. Bir damarı da akut bir darlığımız mevcuttu. Her üç damar da zor müdahalelerdi. O yüzden kademeli bir işlem düşündük. Fakat işlem sırasında işler istediğimiz gibi gittiği için tıkanık damarını sağlıklı bir şekilde açtık. Bu tarz yüksek riskli işlemler ve cerrahi kararlar verilen hastalarımızda da belirli bazı yöntemlerle ve gelişen teknolojilerle bu damarlar açılabilir. Biz hastanemizde bunları sıklıkla uyguluyoruz. Hastamıza da bu yöntemleri uygulayarak başarılı bir işlem gerçekleştirdik. Bundan sonra hastamıza ilaç tedavisiyle takibe devam edeceğiz, hastamız şu anda oldukça iyi, kalbinde herhangi bir sıkıntısı yok ve eşine de bakmaya devam ediyor. Allah eşine de kendisine de uzun ömürler versin” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.24 10:56:45
Son Düzenlenme Tarihi :