SON DAKİKA

logo

Çadırda hazırlandığı LGS’deki başarısıyla umut oldu

Depremin vurduğu Hatay’ın Samandağ ilçesinde yaşayan Yağmur Özçelik, çadırda hazırlanarak girdiği LGS’de sadece bir yanlış 89 doğru yaptı ve başarısıyla takdir topladı.
6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il içinde en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Samandağ ilçesinde deprem nedeniyle birçok insanın hayatı olumsuz etkilendi. İlçede yaşayan Yeter ve Tekin Özçelik çiftinin kızları 14 yaşındaki Yağmur Özçelik, 2023 yılı Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS) 5 kişilik ailesiyle birlikte kaldığı çadırda hazırlanarak girdi. Tüm olumsuzluklara rağmen bir an olsun ders çalışmaktan vazgeçmeyen Özçelik, LGS sınavında 89 doğru 1 yanlış yaparak başarı elde etti ve 0,16’lık yüzdelik dilim içerisinde yer aldı. Elde ettiği başarıyla Hatay halkına umut olan Özçelik, başarısıyla takdir topladı.

“Çadırda ders çalışmak zor oluyordu”
Çadırda kalabalık içerisinde ders çalışmanın zorluğuna dikkat çeken Yağmur Özçelik, “Deprem geceleyin olmuştu, sabahleyin hiçbir şeyin farkında değildik. Gece depreme yakalandık, 2 tane deprem oldu. Daha sonrasında sağ bir şekilde aşağı indik. Sonra 15 gün arabada kaldık, daha sonrasında çadırlar yapıldı. Ben LGS sınavına genel olarak çadırda çalıştım. Daha sonrasında bize kaynaklar verildi. Elimdeki kaynakları çadırda çözmeye çalıştım. Çadırda ders çalışmak zor oluyordu, akrabalarımız vardı. Yani herkesi susturamazdık, çok kalabalık arasında çalışmak zorunda kalıyordum. Ondan dolayı bazen çadırdan çıkıp arabada ders çalışmaya çalışıyordum. Zor şartlarda çalıştım ve 90 soruda 89 doğru, 1 yanlış çıktı” dedi.

“Ben tıp okumayı istiyorum”
Çadırda ders çalışmayı hava şartlarının olumsuz etkilediğinin altını çizen Özçelik, tıp okumayı hedeflediğini belirterek, “Çadırlar çok sıcaktı bazen de çok soğuktu. Hiçbir ortası olmuyordu. O hava etkiledi beni. Biraz karanlık ve dardı. Ben yağmurlu günleri severim ama sorun çadırın su geçirmesiydi. Gelecekte kendimi daha da geliştirmek istiyorum. Ben tıp okumayı istiyorum, inşallah kazanırım” ifadelerini kullandı.

Kızlarının başarısı ile gurur duyuyorlar
Zor şartlarda ve deprem korkusu altında kızının elde ettiği başarısından mutlu olduğunu anlatan Yeter Özçelik, “Kızımın başarısıyla gurur duyuyorum, çok zor şartlar altında çalıştı. Hem gürültü hem de korkusu vardı. Depremin ardından 15. gününde kendi imkanlarımız ile çadır kurduk. İçinde yaşamaya başladık. Hala geceleri çadırda kalıyoruz. Gündüzleri de evimizin alt katında zaman geçiriyoruz. Kızım, eğitim hayatına başladı başlayalı başarılıydı. Çok zor şartlar altında çalıştı, çok şükür başardı” ifadelerine yer verdi.
Kızının başarısının tesadüf olmadığına dikkat çeken baba Tekin Özçelik, “Beni çok mutlu etti, çok gururlandırdı. Kızımın başarısı bir tesadüf değildir, kızımın hedefiydi zaten” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.26 19:19:30
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Sahur yapmadan oruç tutmak sağlıklı değil

Sahur yapmadan oruç tutmanın birçok sağlık sorunlarına neden olabileceğinin altını çizen Uzman Diyetisyen Nafikar Başkan, "Sahur yapmadan oruç tutmak birçok sağlık problemini de beraberinde getirebilir. Gün içerisinde kan şekerinde dengesizlikler olabilir, sindirim problemleri oluşturabilir" dedi.
On bir ayın sultanı Ramazan’a sayılı günler kaldığını belirten Medical Park Antalya Hastane Kompleksinden Uzman Diyetisyen Nafikar Başkan, tutulan oruçlarla birlikte beslenme düzeninin değiştiği bu ayda vücudun düzeninin bozulmaması için beslenme tavsiyelerinde bulundu. Uzm. Diyetisyen Nafikar Başkan, sahur yapmanın önemine dikkat çekti.

"Sahura kalkmamak kan şekeri dengesizliğine yol açabilir"
Yeterli ve dengeli beslenme ile Ramazan ayını vücuda faydalı hale getirmenin mümkün olduğunu vurgulayan Uzm. Dyt. Başkan, "Ramazan ayında, günlük yenilen öğün sayısı azalır. Metabolizma yavaşlar. Yeterli ve dengeli beslenme ile bu süreci vücudumuz için faydalı hale getirebiliriz. Sahur yapmadan oruç tutmak birçok sağlık problemini de beraberinde getirebilir. Gün içerisinde kan şekerinde dengesizlikler olabilir. Sindirim problemleri oluşturabilir. Uzun süren açlık ve susuzlukla birlikte vücutta su ve mineral kayıpları olabilir" diye konuştu.

"Sahurda tatlı tüketmeyin"
Sahurda tatlı tüketilmemesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dyt. Başkan, "Sahurda karbonhidrat içeren besinlerin tüketimini sınırlandırılmalı, basit şeker içeriği yüksek olan besinler tüketilmemelidir. Sağlıklı besinler uygun porsiyon ölçüleriyle tüketilmelidir. Sahur öğününde tatlı tüketimi olmamalıdır. Sahurda tahıllı ekmek, yumurta, az tuzlu peynir, az tuzlu zeytin, ayran, süt, yoğurt, ceviz, fındık, badem gibi lif, protein ve sağlıklı yağ içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir. Bu besinler tokluk süresini uzatır" şeklinde konuştu.

"Ramazan pidesi yerine tam buğdaylı ekmek yenebilir"
Ramazan pidesinin yerine yenilebilecek ekmeklerden bahseden Uzm. Dyt. Başkan, "Hamur işlerinden uzak durulmalıdır. Beyaz undan yapılmış besinler tokluk süresini kısaltır. Bunlar yerine lifli besinler tercih edilmelidir. Sahurda Ramazan pidesi yerine tam buğday, çavdar ve kepekli ekmek tercih edilmelidir. İftarda Ramazan pidesi bir avuç içini geçmeyecek şekilde porsiyon kontrolü dâhilinde tüketilmelidir. Sahurla iftar arasında kilogram başına 30-35 mililitre su tüketilmelidir" ifadelerini kullandı.

"İftara su ile başlayın"
İftara su ile başlamanın önemine değinen Uzm. Dyt. Başkan, "Vücudumuza alınan yeterli sıvı toksinleri atarak, uzun süren açlıkta dehidratasyonu önler ve böbrek sağlığı için önem taşımaktadır. İftara önce vücudun en çok ihtiyaç duyduğu su ile başlanmalıdır. Sonrasında magnezyum, potasyum ve liften zengin hurma ile devam edilebilir. Onun ardından çorba içilebilir. Çorba sonrası mutlaka 10-15 dakika ara verilmelidir. Beyne tokluk sinyali yaklaşık 20 dakikada iletildiği için eğer çorba sonrası ara vermezsek, sofradaki her şeyi yemek isteyebiliriz. İftarda et, tavuk, balık, bulgur, kepekli pirinç, kuru baklagiller, sebze ve meyve gibi kan şekerini yavaş yükselten ve posa içeriği zengin olan besinler tercih edilmelidir. İftarda yemekler küçük porsiyonlar halinde ve yavaş yavaş tüketilmelidir" ifadelerine yer verdi.

"Sahurdan sonra ıhlamur, iftardan sonra rezene çayı içilebilir"
Sahur ve iftardan sonra bitki çayları içilebileceğini dile getiren Uzm. Dyt. Başkan, "Sahurdan sonra melisa, papatya, ıhlamur gibi uykuya geçişi kolaylaştıracak bitki çayları, iftardan sonra ise hazmı kolaylaştıracak rezene, anason gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak için fiziksel aktivite artırılmalıdır. İftardan 1-2 saat sonra hafif yürüyüşler yapılabilir. Aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine sütlü tatlılar veya meyveli tatlılar tercih edilebilir. Oruç tutan sağlıklı insanların metabolizmaları için bu süreç arınma dönemi gibi olup vücuda fayda bile sağlar. Fakat diyabet, karaciğer, böbrek hastalıklarda, emziren veya gebe kadınlarda sağlık sorunlarının oluşabileceği de bilinmelidir. Kronik bir hastalığa sahip bireylerin oruç tutmadan önce hekimine danışması tavsiye edilmektedir" açıklamasında bulundu.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.22 11:20:17
Son Düzenlenme Tarihi :





ANSİAD’DA“İŞ YERİNDE VE YAŞAMDA MOTİVASYON” KONUŞULDU

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ANSİAD) 2025 Yılı 7. Olağan Toplantısı 22 Nisan 2025 Salı günü, Franklin Covey Eğitmeni ve Tiyatro Oyuncusu Osman Karakoç’un “İş Yerinde ve Yaşamda Motivasyon” başlıklı konuşmasıyla Akra Hotel’de gerçekleşti.

Toplantının başkanlığını ANSİAD Kurucu Üyesi ve Orkun Ozan Medya Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Öcal üstlendi. Toplantıya, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanı Dr. Cem Oğuz, ANSİAD üyeleri, iş dünyasının temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katılım sağladı.

 

Karakoç; “Motivasyon, hevesle hayal arasındaki köprüdür”

 Konuşmasına motivasyonun doğasına değinerek başlayan Osman Karakoç, şunları söyledi:“Motivasyon, aslında dışarıdan gelen bir dürtü değil; içimizde var olan bir enerjinin uyanmasıdır. Hayal kurmak kolaydır, ama hayale ulaşmak için hevesin olması gerekir. Hevesin devamlılığı da motivasyonla mümkündür. Motivasyon, hayal ile heves arasındaki köprüdür.”Karakoç, motivasyonu sürdürülebilir kılmanın yolunun bireyin kendini tanımasından geçtiğini belirterek, iş dünyasındaki başarıların temelinde de bu farkındalığın yattığını vurguladı.Karakoç, Stephen Covey'in “Baltayı bilemek” metaforuna atıfla, kişisel gelişimin ve liderliğin bir seferlik değil, sürekli bir çaba gerektirdiğini ifade etti:

“Kendimize her gün küçük ama istikrarlı yatırımlar yapmalıyız. Bedenimizi, zihnimizi, kalbimizi ve ruhumuzu beslemeliyiz. Günlük özel zaferler olmadan, toplumsal veya mesleki büyük zaferler mümkün değildir”


Karakoç;“Liderlik bir pozisyon değil, bir seçimdir”

 Liderliği yalnızca bir unvan ya da pozisyon olarak değil, bir yaşam biçimi olarak gördüğünü belirten Karakoç; “Liderlik, insanlara ne yapacaklarını söylemek değil; onlara ilham vermek ve onlara güvenmektir. Lider, başkalarının potansiyelini açığa çıkaran kişidir. Bugünkü zorluklarla gelecekteki fırsatlar arasında bağ kurabilen insanlar liderliği içselleştirebilir.Gerçek liderlik, başkasına ‘Ne yapması gerektiğini’ söyleyen değil, onun içinde zaten var olan cevheri ortaya çıkarandır. Bir lider, bazen sadece susarak liderlik eder. Bazen bakışıyla. Bazen bir cümleyle. Ama asla baskıyla değil. Gelişim liderliğin bir parçasıdır. İki günü aynı olan kişi gelişmiyordur. Gelişimin olmadığı yerde ise liderlik mümkün değildir. Hayatta en çok kime hayransınız?Kendimizle tanışmadan kimseyle gerçek anlamda tanışamayız. Her insan biricik ve değerlidir. Asıl mesele, kendi kıymetimizi fark etmek ve bu farkındalıkla başkalarına değer katabilmektir” şeklinde konuştu.

 

Karakoç;“Etki alanımızı bilirsek, gerçek değişimi başlatabiliriz”

 Karakoç iş dünyasının gelişimi için bireysel farkındalığın önemine vurgu yaparak bireylerin kendi iç dünyalarıyla barışmalarının, liderlik becerilerini geliştirmek için ön koşul olduğuna dikkat çekti. Karakoç; “Ben FranklinCovey eğitmeniyim ama aslında ben bir tiyatro oyuncusuyum. Tiyatroyla başlayan yolculuğum, insanla ilgilenmeye başladığım andan itibaren başka bir yöne doğru aktı. Sınıfta gözüm sürekli öğretmende değil, öğrencilerdeydi. Kim ne düşünüyor, kim ne hissediyor? Bu ilgi beni tiyatroya, oradan da eğitmenliğe taşıdı” dedi ve ekledi. “İki alan var: Etki alanımız ve ilgi alanımız. İlgi alanımızda dünyada olup biten her şey var: savaşlar, iklim krizi, ekonomik dalgalanmalar… Ama bu olayları bizim değiştirme gücümüz yok.

 Etki alanımızda ise; kendi davranışlarımız, alışkanlıklarımız, bakış açımız, iletişim biçimimiz var. Değişim ancak buradan başlar. Eğer etki alanımıza odaklanırsak, zamanla o alan büyür ve daha fazla insana dokunabiliriz.”

 

Karakoç; “İletişim, niyetle başlar”

 Günümüz iş yaşamında iletişim eksikliğinin sadece performansı değil, motivasyonu da ciddi biçimde etkilediğini vurgulayan Karakoç; “İletişimde en çok ihmal ettiğimiz şey niyettir. Karşımızdaki insanı kazanmak mı istiyoruz, yoksa haklı çıkmak mı? Eğer niyetimiz sadece karşı tarafı bastırmaksa, iletişim olmuyor, monolog oluyor. Niyetimizi düzeltmeden, hiçbir iletişim tekniği işe yaramaz. Bugün burada iş insanları var; liderlik, yöneticilik yapıyorsunuz. Liderlik, pozisyondan değil, tutumdan gelir. İnsanlar size güveniyor mu? Sizi sadece iş sonuçları için mi takip ediyorlar, yoksa gerçekten sizi bir rehber olarak mı görüyorlar? Bunun yanıtı tamamen sizin onlarla kurduğunuz bağda saklı” dedi.


Karakoç; “Alışkanlıklarınız kaderinizdir”


Stephen R. Covey’nin “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” modelini katılımcılarla paylaşan Karakoç, alışkanlıkların bireyin yaşam biçimini nasıl şekillendirdiğine dair örneklerle konuşmasını sürdürdü. Karakoç; “Her sabah neye odaklanarak güne başlıyorsunuz? Tehlike ve kriz mi, yoksa fırsat ve çözüm mü? Bu bir alışkanlıktır. ‘Proaktif ol’ demek, dış koşullar ne olursa olsun, sorumluluğu almaktır. Kimseyi suçlamadan, her sabah kendi aynana bakarak başlamak...” şeklinde konuştu. Karakoç iş dünyasındaki liderliğin sadece stratejiyle değil, insan psikolojisini anlama becerisiyle gelişeceğini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

               

         “ANSİAD 7. Olağan Toplantısı” soru cevap kısmından sonra ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek’in konuğumuz, Franklin Covey Eğitmeni ve Tiyatro Oyuncusu Osman Karakoç’a “Triskeles” hediye takdiminin ardından sona erdi.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2025.04.25 12:24:52
Son Düzenlenme Tarihi :