OLİMPOS TELEFERİK BİSİKLET ETKİNLİĞİ
Beydağları Sahil Milli Park Müdürlüğümüz tarafından “Doğa Turizmi Etkinlikleri” kapsamında gerçekleştirilen bisiklet turu etkinliğinde Kesmeboğazı, Yayla Kuzdere, Çukuryayla rotası takip edilerek 2365 metre rakımda Tahtalı Dağı’nın zirvesinde bulunan Olympos Teleferik İstasyonuna pedal çevrildi.
21 Mayıs Pazar sabahı Antalya Kemer ilçesi merkezinden hareket eden 8 kişilik bisiklet grubu Antalya’nın incisi Beydağları Sahil Milli Parkı içerisinde nefes kesen doğal güzellikler eşliğinde Kesmeboğazı, Gedelme, Yayla Kuzdere rotasını takip ederek 1800 metre rakımdaki Çukuryayla’ya ulaştı. Buradan orman içerisindeki patika yollara giren grup, bir müddet sonra zaman zaman yüzde 20 eğime ulaşan oldukça sarp ve taşlı-kayalı bir patikada 4 km civarında bisikletleri elde taşıyarak 2365 rakımda Tahtalı Dağı’nın zirvesinde bulunan Olympos Teleferik İstasyonuna çıkmayı başardı.
Burada böyle bir etkinliğin ilk olduğunu belirten teleferik yetkilileri tarafından karşılanan bisikletçiler, teleferik ile alt istasyona inerek başka bir etkinlikte buluşmak dileğiyle etkinliği tamamladılar.
-HBR.MRK
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.25 17:10:26
Son Düzenlenme Tarihi :
Sıcaklık bin 200 dereceye kadar çıkıyor: Döküm ustalarının zor mesaisi
Küçük Sanayi Sitesi’nde alüminyum döküm iş yerlerinin yaz mevsiminde zorlu mesaileri devam ediyor. Ustaların zorlu mesailerinde farklı madenlerden elde edilen malzemeler metal mutfak eşyasından sanayi gereçlerine kadar birçok sektörde kullanılıyor. 80 derecelerde seyreden iş yerlerindeki sıcaklık 600 dereceden başlayan döküm ocağındaki sıcaklık ile birleşince ustalar ter içinde çalışıyor. Yaklaşık bin 200 derecelere kadar çıkan fırının sıcağında çalışan 52 yaşındaki esnaf Münir Arık, eriyen madeni daha önceden hazırladığı kalıplara bırakarak döküm yapıyor.
Yaklaşık 40 yıldır döküm işini yaptığını belirten Arık, "Ben 1980 yılından bu yana işi yapıyorum. Alüminyum 600 derecede erir, 700 derecede döküme geçilir. Sarı da bin derece erir, bin 200 derecede döküme geçilir. İkisini de döküyoruz. Zor, aile mesleği, amcalarım dökümcü idi şimdi onlar bıraktı gitti, biz yapıyoruz artık. Bu iş yeri ağabeyimin yeriydi. Ağabeyim ve oğlu ile çalışıyorduk. Depremde rahmetli oldu oğlu ile beraber. Şimdi ben tek kaldım burada" dedi.
Günlük 12 saate varan ekmek mücadelesini hava ve iş yerinin sıcağı ile sürdürdüğünü ifade eden Arık, "Şu andaki yaptığımız döküm dokuma işletmelerindeki levent makinalarının frenleme sisteminin parçasını yapıyoruz. Önce kumu tavlayıp belirli belirli bir kalıp sistemine getirdikten sonra eriyen madeni kalıp içindeki kuma döküyoruz. Maden ise şekle göre ortaya çıkıyor. Her gün ortalama 10-12 saat çalışıyorum. Çalışmak isteyen pek yok meslek zor ve ağır olduğu için gelen iki gün durup üçüncü gün gidiyor. Aynı zamanda teknik bir iş pek çalışan olmuyor" ifadelerini kullandı.