Merkez üssü Kozan’ın Minnetli Mahallesi’nde sabah meydana gelen 5.5 büyüklüğündeki deprem, Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde de hissedildi. Deprem esnasında Osmaniye’nin Sumbas ilçesine bağlı Gafarlı köyünde depremin etkisiyle dağdan dev kayalar koptu. Kopan dev kaya kütlesinden biri Ahmet Özerli’nin evine girdi. Mutfaktan içeri giren kaya nedeniyle evde zarar oluştu. Ahmet Özerli ile eşi Elif Özerli yara almadan kurtuldu ancak çift büyük bir korku yaşadı. Evde hasar oluşurken, AFAD görevlileri yardım için köye geldi. Çift, güvenli bir yere yerleştirildi.
Merkez üssü Kozan’ın Minnetli Mahallesi’nde sabah meydana gelen 5.5 büyüklüğündeki deprem, Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde de hissedildi. Deprem esnasında Osmaniye’nin Sumbas ilçesine bağlı Gafarlı köyünde depremin etkisiyle dağdan dev kayalar koptu. Kopan dev kaya kütlesinden biri Ahmet Özerli’nin evine girdi. Mutfaktan içeri giren kaya nedeniyle evde zarar oluştu. Ahmet Özerli ile eşi Elif Özerli yara almadan kurtuldu ancak çift büyük bir korku yaşadı. Evde hasar oluşurken, AFAD görevlileri yardım için köye geldi. Çift, güvenli bir yere yerleştirildi.
Uzmanlardan kimyasal içerikli güneş kremi uyarısı
Vatandaşları kimyasal içerikli güneş kremlerine karşı uyaran uzmanlar, bu kremlerin denizleri kirletebilecek potansiyele sahip olduğunu belirtti.
Yaz aylarının gelmesi ile birlikte güneş kremi kullanımı artmaya başladı. Güneş kremlerinin cildi güneş kaynaklı hasarlardan korumak için yerleşik v..
Yaz aylarının gelmesi ile birlikte güneş kremi kullanımı artmaya başladı. Güneş kremlerinin cildi güneş kaynaklı hasarlardan korumak için yerleşik ve önerilen bir uygulama olarak kullanıldığını belirten Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Zekai Kutlubay, “Güneş kremlerinin kullanımı, cildi güneş kaynaklı hasarlardan korumak için yerleşik ve önerilen bir uygulamadır. Birçoğumuz güneş koruyucu ürünler kullanarak cildimizi güneşin zararlı etkilerinden korumak istiyoruz. Ancak, çoğu güneş kremi kimyasal içeriklere sahiptir ve ne yazık ki denizlerimizi kirletebilecek potansiyele sahip olabilir. Son zamanlarda yapılan çeşitli çalışmalar, kimyasal UV filtresi içeren güneş kremlerinin midye, algler, kabuklular, mercanlar, deniz kestanesi, balık ve hatta yunuslara karşı tehlikeli ve zararlı etkilerini ortaya koymuştur. Özellikle oksibenzon ve oktinoksat gibi maddelerin, mercan resiflerinin beyazlatılması, DNA hasarı ve genotoksik etkiler gibi olumsuz etkilere neden olabileceği belirlenmiştir. Ayrıca, güneş kremlerinden kaynaklanan kimyasalların deniz ekosistemlerinde birikerek balık, kabuklu deniz hayvanları ve diğer organizmalar üzerinde toksik etkilere neden olabileceği bilinmektedir” dedi.
“Sadece denizler için değil insan sağlığı için de bir tehdit oluşturmaktadır”
Kadın Girişimci Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı ise, “Bilimsel çalışmalar ortaya koymaktadır ki, UV filtreleme sadece denizler için değil insan sağlığı için de bir tehdit oluşturmaktadır. UV filtrelerinin cilde nüfuz edip kan dolaşımına ulaşamaması, UV filtrelerinin insan vücuduna muhtemel olumsuz etkileri konusunda endişeleri tetikliyor. Önceki çalışmalar, parçacıkların boyutunun dikkate alınması gereken çok önemli bir parametre olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin, daha küçük boyutlara sahip nanoparçacıkların, sitotoksik olabileceğine dikkat çekilmektedir. Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) yayınladığı bir raporda, potansiyel endokrin bozucu moleküller değerlendirilmiş ve özellikle plasenta ve insan sperminde, kimyasal UV filtrelerinin potansiyel endokrin bozucu etkisi bildirilmiştir” diye konuştu.
Yaz mevsiminde cildinizi zararlı güneş ışınlarından doğal olarak korumak mümkün
Güneş kremlerinde çevreye duyarlı ürünlerin tercih edilmesi yönünde çağrıda bulunan Samancı, “Güneş kremlerinin seçiminde, insan sağlığına ve çevreye duyarlı ürünleri tercih etmek, hepimizin sorumluluğudur. Türkiye’nin ilk yüzde 100 doğal Anadolu propolisli ve non-nano mineral çinko filtreli güneş koruyucuları ile yaz mevsiminde tüm ailenizin cildini zararlı güneş ışınlarından doğal olarak korumak mümkün. Üstelik Anadolu propolisi ve non-nano mineral çinko gibi tamamen doğal bileşenlerden oluşan güneş koruyucu kremler, hem denizlerin hem de cildinizin dostu” şeklinde konuştu.
“UV ışınları yansıtıyor ve tam güneş koruması sağlıyor”
Deniz altı yaşama verilen zararı azaltmak üzere non-nano mineral çinko içeren güneş kremlerinin kullanımının önemine dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Zekai Kutlubay da şu sözlere yer verdi:
“FDA, güneş kremleri için non-nano çinko oksitin güvenli olduğunu belirtiyor. Nano boyutlu parçacıkların aksine, non-nano mineral çinko içeren doğal güneş kremleri, vücut tarafından emilmeden, cilt yüzeyinde fiziksel bir bariyer oluşturarak UV ışınları yansıtıyor ve tam güneş koruması sağlıyor. Üstelik non-nano mineral çinko içeren güneş kremlerinin kullanımı, okyanuslar ve mercan resifleri dahil olmak üzere deniz altı yaşama verilen zararı da azaltıyor.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.13 13:53:11
Son Düzenlenme Tarihi :
CHP’DEN ELEKTRİK ZAMMI PROTESTOSU
İl Başkanı Nail Kamacı : “Bugün ülkemizde elektrik; yiyecekten, içecekten, ısınmadan, aydınlanmadan fedakârlık ederek kullanabildiğimiz, adeta bir lüks haline gelmiştir. Bu durumun nedeni yalnızca yapılan zamlar değildir. Bu, yıllardır uygulanan yanlış enerji politikalarının, plansız ve rant odaklı özelleştirmelerin acı bir sonucudur.” Dedi.
CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, elektrik faturalarına gelen son zamları protesto etmek için CK Akdeniz Elektrik A.Ş.’nin Muratpaşa Şubesi önünde eylem yaptılar.
İl Başkanı Nail Kamacı : “Bugün ülkemizde elektrik; yiyecekten, içecekten, ısınmadan, aydınlanmadan fedakârlık ederek kullanabildiğimiz, adeta bir lüks haline gelmiştir. Bu durumun nedeni yalnızca yapılan zamlar değildir. Bu, yıllardır uygulanan yanlış enerji politikalarının, plansız ve rant odaklı özelleştirmelerin acı bir sonucudur.” Dedi.
ELEKTRİK DAĞITIMI KAMUNUN DENETİMİNE ALINMALI
CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, PM Üyemiz Niyazi Şen, Milletvekillerimiz Cavit Arı, Aykut Kaya, İl yöneticilerimiz, İlçe Başkanlarımız ve yöneticilerimiz, İl Disiplin Kurulu Başkanımız, İl Kadın Kolları Başkanımız, partililer ve vatandaşlar katıldı.
İl Başkanı Nail Kamacı; “Buradan açıkça ilan ediyoruz: “Elektrik dağıtımı yeniden kamunun denetimine alınmalıdır, Faturalardaki dağıtım bedeli şeffaf, makul ve denetlenebilir hale getirilmelidir Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), şirketleri değil halkı korumalıdır. Özelleştirilen bölgeler ve enerji tesisleri kamulaştırılmalıdır Enerji politikaları, siyasi ve ticari çıkarların değil, halkın refahının merkezinde olmalıdır.” Diye konuştu.
CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, basın açıklamasında şunları söyledi;
“Bugün burada, her ay elimizi yakan, aile bütçemizi sarsan elektrik faturalarının ardındaki gerçekleri konuşmak için toplandık. Çünkü artık yeter! Elektrik bir lüks değil, temel bir insan hakkıdır. Ancak bugün ülkemizde elektrik; yiyecekten, içecekten, ısınmadan, aydınlanmadan fedakârlık ederek kullanabildiğimiz, adeta bir lüks haline gelmiştir. Bu durumun nedeni yalnızca yapılan zamlar değildir. Bu, yıllardır uygulanan yanlış enerji politikalarının, plansız ve rant odaklı özelleştirmelerin acı bir sonucudur.
Hatırlatalım: 2012 yılında Antalya’nın da içinde bulunduğu Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş., 546 milyon dolara özel sektöre satıldı. O günün dolar kuru 1.60 TL idi. Şirket bu bedeli cebinden ödemedi; bankalardan dövizle kredi çekti. Yani Türk lirası geliri olan bir işe dövizle borçlandı. Bu borcun halka yıkılacağı o günden belliydi.
Bugün dolar 38 TL’yi aştı. Şirketler borçlarını ödeyemiyor. Peki çözüm ne? Yine halka fatura edilmek. Yapılan her zamla, gelen her faturayla halk bu borcu ödüyor. 5 Nisan 2025 itibarıyla elektriğe %25 zam yapıldı. Bu sadece bir oran değildir. Bu, sofradaki ekmeğimizden, çocuğumuzun defterinden, cebimizdeki son kuruştan alınan bedeldir. Türkiye’de 42 milyon elektrik abonesi vardır. Bu zamlardan konut abonelerinin %97’si doğrudan etkilenmektedir. Her ay vatandaşın cebinden 5 milyar lira daha fazla para çıkacak.
Ve bu paralar nereye gidiyor? AKP eliyle özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin kasasına. 2004 yılında başlatılan özelleştirme süreciyle TEDAŞ üçe bölündü: EÜAŞ, EİAŞ ve EDAŞ. Üretim (EÜAŞ) ve dağıtım (EDAŞ) özel sektöre devredildi. İletim (EİAŞ) ise kamuya bırakıldı çünkü rant yoktu! Bu süreçte yaklaşık 70 milyar dolar gelir elde edildi. Bugün bu altyapıları yeniden kurmaya kalksanız o para yetmez. Ülkemizde elektrik üretiminin %85’i özel şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Dağıtımın tamamı özel sektörde. AKP’nin yarattığı sistemde bu şirketler birer kartel haline geldi. Devlet, elektriği özel sektörden pahalıya alıp onlara ucuza satıyor. Aradaki fark Hazine’den, yani sizden karşılanıyor. Buna da “devlet desteği” deniyor! Aslında bu, halktan alınanın halka bir kısmının geri verilmesi değil, özel sektöre yeni kaynak aktarımıdır.
ELEKTRİK FATURASININ SADECE %19’U GERÇEK ENERJİ BEDELİDİR.
AKP, faturalarla ilgili vatandaşlara hileli ve yanıltıcı mesajlar gönderiyor. “Devlet desteği indirimi” adı altında mesaj atıyorlar. Oysa böyle bir destek yok. Tıpkı mağazaya önce zam yapıp sonra “%50 indirim” tabelası asmak gibi. Vatandaşla dalga geçiliyor.
Bugün bir elektrik faturasının sadece %19’u gerçek enerji bedelidir. Kalan %81’i dağıtım, vergi ve fonlardır. Yani biz elektriği değil, ona ulaşmayı pahalıya ödüyoruz! Kullandıkları altyapı hâlâ kamuya ait. Ama bu hizmet, belli şirketlerin kâr makinesine dönüşmüş durumda. Bu sadece aile bütçesini değil, ülke ekonomisini de çökertmektedir.
Buradan açıkça ilan ediyoruz: “Elektrik dağıtımı yeniden kamunun denetimine alınmalıdır, Faturalardaki dağıtım bedeli şeffaf, makul ve denetlenebilir hale getirilmelidir Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), şirketleri değil halkı korumalıdır. Özelleştirilen bölgeler ve enerji tesisleri kamulaştırılmalıdır Enerji politikaları, siyasi ve ticari çıkarların değil, halkın refahının merkezinde olmalıdır.
Geçiş sürecinde bağımsız ve güçlü bir Kamulaştırma İdaresi kurulmalı, kamu kaynakları yeniden halk yararına kullanılmalıdır. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Başkanlığı olarak bu düzene sessiz kalmayacağız. Elektrik faturası şirketlerin borcunu değil, halkın yaşamını aydınlatmalıdır! Bu ülke birkaç ayrıcalıklı şirkete değil, 85 milyona aittir. Bu kaynaklar bizimdir. Bu topraklar bizimdir. Bu enerji bizimdir. Bu mücadele hepimizindir.”

