SON DAKİKA

logo

Depremzedeler tarım ve sporla moral buldu

Akdeniz Üniversitesi’nin düzenlediği ‘Umutlar Atölyelerle Yeşerir Projesi’ çerçevesinde 200 depremzede tarımsal ve sportif faaliyetlere katılarak moral buldu.
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nun Antalya Valiliği ile 6 Şubat depreminden etkilenen afetzedelere yönelik ort..

Akdeniz Üniversitesi’nin düzenlediği ‘Umutlar Atölyelerle Yeşerir Projesi’ çerçevesinde 200 depremzede tarımsal ve sportif faaliyetlere katılarak moral buldu.
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nun Antalya Valiliği ile 6 Şubat depreminden etkilenen afetzedelere yönelik ortaklaşa yürüttüğü ‘Umutlar Atölyelerle Yeşerir Projesi’ depremzedelere umut oldu. Ziraat Fakültesi ve Spor Bilimleri Fakültesi’nin de destek verdiği proje çerçevesinde yaklaşık 200 depremzede tarımsal ve sportif faaliyetlerden faydalanırken, ayrıca KOSGEB tarafından düzenlenen girişimcilik kursuna da katıldı. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Burhan Özkan, Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Demir Özdemir, Proje Koordinatörü Öğr. Gör. Metehan Yaykaşlı ve proje ekibi ile projeye katılan depremzede aileleri temsilen Erdem ailesi, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ı makamında ziyaret ederek proje çıktıları konusunda bilgi verdi.

“Yaraların sarılmasına katkı sağlayan her proje çok önemli”
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek proje ekibi ve depremzede aileler ile sohbet etti. Projenin gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür eden Rektör Özkan, “Deprem bölgesini ben de ziyaret ettim. Elbette acıların tarifi imkansızdı. Ancak millet olarak hep birlikte bu acıların da üstesinden geleceğimize inanıyorum. Yaralarımızın sarılmasına katkı sağlayan her projeyi çok önemsiyorum. Buradaki ailemizin pozitif düşüncülerinden, içten ve sıcak iletişimlerinden Umutlar Atölyelerle Yeşerir Projesi’nin de ne kadar faydalı olduğu anlaşılıyor” diye konuştu.

200 yetişkin depremzede ile doğrudan etkileşim
Ziyaret sırasında projenin temel amacının, ergoterapi yaklaşımı çerçevesinde depremzedelerin iyileşme ve normal hayata uyum sürecini kolaylaştırmak olduğunu belirten Prof. Dr. Burhan Özkan, “Üniversitemiz Ana Yerleşkesi içerisinde misafir edilen 100 erkek ve 100 kadın toplam 200 yetişkin depremzede için Mart ayında özel bir program takvimi hazırladık. Depremzedelerimizle doğrudan etkileşim sağlama hedefi ile projenin atölye faaliyetleri Ziraat Fakültesi ve Spor Bilimleri Fakültesi Dekanlıklarının destekleri ile başladı. Spor Bilimleri Fakültesi desteği ile gerçekleştirilen spor atölyelerinde de aylık olarak oluşturulan gruplarla voleybol, basketbol, yüzme, doğa yürüyüşü ve okçuluk faaliyetleri gerçekleştirdiler. Ziraat Fakültemizin desteği ile sağlanan bahçe atölyesinde depremzedeler kendilerine verilen hobi parsellerinde domates, biber, patlıcan, kavun ve karpuz diktiler. Tüm bakımı ve sulaması depremzedelerin sorumluluğunda gerçekleştirilen atölye süresi sonunda depremzedeler kendi emekleriyle yetişen ürünleri hasat etti. Yıkılan umutlar ve heyecanı diriltip yüzleri güldürmek motivasyonu ile başlayan projemiz umutları yeşertip yüzleri güldürmeyi başarmış olmanın mutluluğu ile 26 Temmuz’da sonlandı.” diye konuştu. Prof. Dr. Burhan Özkan, afetzedelerin ayrıca haftada 2 gün 8 ders saatinde girişimcilik ekosistemi hakkında bilgilendirilerek KOSGEB geleneksel girişimcilik sertifikası da aldığını sözlerine ekledi.

“Diktiklerimiz büyüdükçe bizim kederimiz bir nebze olsun küçüldü”
Ziyaret sonrasında depremzede aile, Rektör Özkan’a proje boyunca kendi elleri ile yetiştirdikleri sebzelerden ve etkinlik süresince yaptıkları elişleri ve resimlerden hediye etti. Düzenlenen atölye çalışmaları için Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan’a teşekkür eden öğretmen Güler Erdem, “Hepimiz depremde büyük acılar yaşadık. Birçoğumuz yakınlarımızı kaybettik. Düzenlenen bu etkinlikler bizim yaralarımıza adeta merhem oldu. Toprakla filizleri ilk buluşturduğumuz zaman sanki zaman hiç geçmeyecek gibiydi. Ama çok hızlı bir şekilde ürünlerimiz büyüdü. Onlar büyüdükçe bizim kederimiz bir nebze olsun küçüldü. Toprakla uğraşmak bize çok iyi geldi. Verdiğimiz emekle sıfırdan bir bahçenin kurulması, bize yeni başlangıçlar için de umut verdi” ifadelerini kullandı. Etkinliklere katılan özel birey Evrim Erdem’in de bu süreçte resim yeteneğini keşfettiğini anlatan ablası İlkay Erdem, “Bu süreci en zor onun atlatacağını düşünüyorduk. Ancak bu etkinlikler sayesinde moral buldu. Resim yeteneğinin farkına vardık. Resim yaparken adeta dünyayı unuttu. Düzenlenen bu anlamlı etkinlikler için Rektörümüz Prof. Dr. Özlenen Özkan’a ve emeği geçen tüm hocalarımıza teşekkür ediyoruz. Artık bizim yaşamımızda Antalya’nın ve Akdeniz Üniversitesi’nin çok ayrı bir anlamı olacak” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.27 12:45:45
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Çetin; Üyelerimizin Dayanacak Gücü Kalmadı, Yeter Artık!

    Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin, pandemi nedeniyle ekonomik afet yaşayan Antalya için desteklerin yetersiz olduğunu söyledi. Davut Çetin, "Turizm sezonunun çoktan başlamış olması gerektiği bugünlerde, Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin Türkiye uçuşlarına kısıtlamalara devam etmesiyle birlikte binlerce üyemiz yeni bir ekonomik afetle karşı karşıyadır. Bugüne kadar sabır ve fedakarlık istediğimiz üyelerimizden daha fazlasını beklemeye hakkımız olmadığı gibi, üyelerimizin de dayanacak gücü kalmamıştır" ifadesini kullandı.

    Turizm sezonunun başlamaması nedeniyle mağduriyet yaşayan, genelgeyle kapatılan ve çok zor durumda olan şirketler için yeni bir destek paketi talep eden Davut Çetin şunları kaydetti;

    Bilindiği gibi, 01.06.2021 tarihli İçişleri Bakanlığı Haziran Ayı Normalleşme Tedbirleri Genelgesi ile yeme-içme yerleri (restoran, lokanta, kafeterya, pastane) saat 21:00'e kadar, masa mesafesi ve müşteri sınırlaması koşuluyla müşteri kabul edebilmektedir. Eğlence yerleri, kafe, çay bahçesi gibi yerler, spor salonları oyun oynanmaması ve sayı sınırlaması ile açılmışlardır.

YETER ARTIK! PAZAR GÜNÜ İŞLETMELER AÇILSIN

    Antalya turizmin başkentidir, kent merkezinde ve ilçelerimizde işletmelerin çoğu turizme hizmet veren, akşam saatlerinde çalışan işletmelerdir. Dolayısıyla turizm sezonunda normalleşme bekleyen işletmelerimiz için bu sınırlamalar çözüm olmamıştır. Yaz günlerinde sahillerde saat 22.00'de sokağa çıkma yasağı, açık mekanlar için saat 21:00'de kapanma normalleşme değil, kapanmanın devamı olmuştur. Pazar günü turistler dışarda ama turizme hizmet veren; tekstil, kuyum, hediyelik eşya, deri-ayakkabı, restoran-kafe vb sektörlerimiz kapalı. Pazar günleri turizm bölgelerinde kurallara uymak koşuluyla bu işletmelerimiz açılmalıdır. Turizm kentleriyle diğer kentlerin farklılıkları dikkate alınarak normalleşme kuralları gözden geçirilmeli veya bu konuda yetki il pandemi kurullarına devredilmelidir.

    Artık işletmelerimizin dayanacak gücü kalmadı. Bu sezonu da kaybedemeyiz. Artık yeter diyoruz ve aşı hızlanmasını, kurallara uymak koşuluyla kısıtlamaların kaldırılmasını istiyoruz.
AFET YAŞADIK, BU DESTEKLER YETERLİ DEĞİL

    2020 yılında turizmde gerçekleşen daralmayı üyelerimiz ekonomik afet olarak yaşadılar, bu nedenle o dönemde afet yardımı talep ettik. Bugüne kadar üyelerimize gerek Devletimiz tarafından kredi, kısa çalışma ödeneği, kira stopaj indirimi, KDV indirimi, vergi ve kredi yapılandırması, oda ve borsalarımız tarafından nefes kredisi gibi destekler verilmiştir. Fakat genelgelerle kapatılan ve böylece pandeminin ekonomik yükünü çeken üyelerimiz için bu desteklerin yeterli olduğunu söylememiz mümkün değildir. Ayrıca, tüzel kişi statüsündeki üyelerimiz desteklerin bir kısmından yararlanamamış, hakkaniyetsiz bir durumla karşı karşıya kalmışlardır. Bu kararları özel sektörle değerlendirerek almak gerekir.

    Turizm sezonunun çoktan başlamış olması gereken bugünlerde Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin Türkiye uçuşlarına kısıtlamalara devam etmesiyle birlikte binlerce üyemiz yeni bir ekonomik afetle karşı karşıyadır. Bugüne kadar sabır ve fedakarlık istediğimiz üyelerimizden daha fazlasını beklemeye hakkımız olmadığı gibi, üyelerimizin de dayanacak gücü kalmamıştır.

OTEL İÇİNDE SERBEST, ŞEHİR İÇİNDE YASAK

    Öte yandan otellerin içindeki başta hamam - SPA ve sauna gibi işletmeler hizmete açıkken, kent merkezindeki benzer işletmelerin genelgeyle kapalı olması kabul edilemez. Bu durum hem hakkaniyete hem de rekabete aykırıdır. Bir an önce şehir içindeki hamam, SPA ve sauna gibi işletmeler de hizmete açılmalıdır.

    Avrupa Birliği'nin ekonomik destek paketi için 80 milyar Euro tahvil borçlanmasına gittiği şu günlerde ülke olarak bizim de daha fazla ekonomik destek için yoğun çaba içerisinde olmamız gerektiği açıktır. Bu konu medyamız tarafından açık bir tartışma konusu yapılmalı, TBMM ve Hükümet tarafından üyelerimizi tatmin edecek bir biçimde ele alınmalıdır. Türkiye ekonomisinin büyüme ve bütçe performansıyla övündüğümüz koşullarda ilave bütçe hibe desteğini 5 milyar TL'den 50 milyar TL'ye çıkarmanın mümkün olduğuna inanıyorum.

Böyle bir destek paketiyle kapalı kalmış, halen kapalı olan, sayı ve saat sınırlamalarıyla açılmış olan, turizm sezonunun başlamaması nedeniyle mağduriyet yaşayan, genelgeyle kapatılan ve çok zor durumda olan şirketlerimize hak ettikleri desteği verebiliriz.

KİRA VE ELEKTRİK GİDERLERİNİN EN AZINDAN YARISI KARŞILANSIN

    Bu destek paketiyle;

1)Genelgeyle kapalı kalmış veya pandemi mağduru işletmelerin kira ve elektrik giderlerinin yarısı tutarında hibe sağlanmalıdır. Ekonomi yönetimi desteklerin gerçekten ihtiyacı olan sektör ve işletmelere verilmesi yönünde ciro kaybı, fatura karşılığı ödeme gibi araçları kullanma deneyimi kazanmıştır. Bu şekilde verilecek desteklerin bir kısmı yeniden vergi olarak kamu bütçesine dönmüş olacak, dolayısıyla bütçe yükü azalmış olacaktır.

2) İşletmelere ve aylarca 1500 TL nakdi ücret ödemesiyle idare eden çalışanlara dönük istihdam destek veya teşviki artırılmalı, kısa çalışma ödeneği devam etmelidir.

3) Geçen yıl iç turizmi teşvik amacıyla başlatılan tatil kredisi gibi teşvikler bu yıl da devam etmelidir. 

4)Nefes kredisi desteğimizde kredi sicil sorunuyla karşılaşan üyelerimiz bulunmaktadır. Pandeminin neden olduğu ödeme zorlukları karşısında Sicil Affı bir an önce uygulamaya girmelidir."


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.06.03 14:31:11
Son Düzenlenme Tarihi :





Türk tohumculuğu 1 milyar dolarlık ticaret hedefine koşuyor

Her yıl dünya tarımını Antalya’da buluşturan Growtech, Ar-Ge desteğiyle verimlilik ve ihracattaki hedefini her yıl büyüten Türk tohumcularının uluslararası arenadaki yeni başarı hikayelerine ev sahipliği yapıyor. Çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarlarını da hızla artıran..

Her yıl dünya tarımını Antalya’da buluşturan Growtech, Ar-Ge desteğiyle verimlilik ve ihracattaki hedefini her yıl büyüten Türk tohumcularının uluslararası arenadaki yeni başarı hikayelerine ev sahipliği yapıyor. Çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarlarını da hızla artıran tohumculuk sektörü, 2022 yılında 609 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmi oluştururken; 2022 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranını yüzde 173’e yükseltmeyi başardı.
Türkiye Tohumcular Birliği’ne bağlı alt birliklerle birlikte üye sayılarının 73 bin 466’ya ulaştığını kaydeden Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, ülkemizde tescil ettirilen ve üretim izni alınan çeşit sayısının arttığını, Ocak 2023 itibarıyla tarla bitkilerinde 5 bin 300, sebzelerde 7 bin 378, meyve ve asmada bin 822 çeşit olmak üzere, toplam 14 bin 500 tescilli çeşit sayısına yükseldiğini söyledi.
Çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarlarının da hızla yükseldiğine dikkat çeken Akcan, “2022 yıl sonu itibarıyla 1 milyon 361 bin 336 ton sertifikalı tohumluk, 137,1 milyon adet meyve fidanı, 2 milyon adet asma fidanı, 91 milyon adet çilek fidesi, tahminen 6 milyar adet sebze fidesi ve 2 milyar adet süs bitkisi üretilmiştir. Üretim miktarlarındaki bu olumlu gelişmeler ticarete de yansımış ve 2022 yılında 609 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmi oluşmuştur. İthalat ile ihracat arasındaki denge hızla ihracat lehine gelişmeye başlamış ve 2018 yılında sektör ilk defa ithalattan daha fazla ihracat yapmış ve bu oran yüzde 108 olmuştur. 2022 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 173 olmuştur. 2018 yılında sektör ilk defa ithalattan daha fazla ihracat yapmış ve bu oran yüzde 108 olmuş, 2022 yılında ise yüzde 173’e yükselmiştir” diye konuştu.
Gelişen teknoloji ve bilimsel çalışmalar ışığında tarımda ve tohumculuk sektöründe verimlilik ve sürdürülebilirlik kavramlarının öne çıktığını kaydeden Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çerçevede en önemli konu bitki ıslahı çalışmaları, tohum bilimi ve tohum teknolojileri alanında yapılan araştırmalar ile çeşit geliştirme çalışmalarıdır. Bu anlamda ihtiyaç ise; yüksek verimli, kaliteli, stres şartlarına, hastalık ve zararlılara dayanıklı, tüketim tercihlerine uygun çeşitlerdir. Ancak bu çalışma, önemli olduğu kadar da zor, büyük yatırım gerektiren ve uzun zaman alan bir faaliyettir. Bu nedenle öncelikle çeşit geliştirme çalışmaları olmak üzere tohum bilimi ve tohum teknolojileri alanındaki Ar-Ge faaliyetleri desteklenmelidir.”

"Dünya tohum ticaretinde 11., fidanda 8. sıradayız"
Tohumun, artan dünya nüfusunun besin ihtiyacının karşılanması için bitkisel üretimde verim ve kalitede temel girdilerden ve gıda zincirinin önemli halkalarından biri olmasından dolayı, ticari olmaktan daha da öte stratejik bir önem kazandığını hatırlatan Akcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tohumculuk sektörü, gerek dünya ölçeğinde gerek ülkemizde gelişmesini sürdürmek zorundadır. Bu gelişimi sağlayacak önemli faktörlerin başında, küresel anlamda gelişme eğilimini dikkate almak suretiyle, ülkelerin kendi şartlarına uyan milli politikalarının belirlenmesi gelmektedir. Ülkemizin tohumculuk politikaları da bu yönde ilerletilerek gerek kamu gerek özel sektör çerçevesinde belirlenen hedefler ışığında hazırlanmaktadır. Sektördeki bu olumlu ivmenin, kamunun da büyük desteği ve pozitif ayırımcılığı ile birlikte daha da artması, sektörün kendi çeşit ve markalarını üretebilmesi için gerekli olan insan kaynağı, altyapı ve finans gücünü artırabilecek tedbirlerin belli bir program dahilinde ele alınması beklenmektedir. Şu anda Türkiye, dünya tohum ticaretinde 11. sırada, fidanda 8. sırada yer almaktadır. Sektör olarak önümüzdeki yıllarda daha da üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz."

"1 milyar dolarlık ticaret hedefine yaklaşıldı"
Türkiye’nin pek çok türün gen merkezi olması nedeniyle oldukça zengin bir biyoçeşitliliğe ve genetik altyapıya sahip olduğunu belirten Savaş Akcan, doğal ve kültürel varlıklar açısından eşsiz bir coğrafya ve zenginliğe sahip olan Türkiye’de, 12 bin civarında bitki türü bulunduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 32’sinin endemik olduğunu dile getirdi.
1970’li yılların sonunda yaklaşık 1 milyar ABD doları civarında olan uluslararası tohumluk ticareti, 1980’li yılların ortasından itibaren hızla artmaya başladığı bilgisini de veren Akcan, “2012 yılı itibarıyla uluslararası toplam tohumluk ticareti yaklaşık 10,5 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Bu artış trendi günümüzde halen aynı hızda devam etmekte olup, uluslararası tohumluk ticaretinin en önemli iki ayağı AB ülkeleri ve ABD’dir. Bugün itibarıyla dünya toplam tohumluk üretim değeri, yaklaşık 50 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Bu değerlendirmede ilk sıralarda ABD (12 milyar dolar), Çin (10 milyar dolar), Fransa (2,8 milyar dolar), Brezilya (2,1 milyar dolar) ve Kanada (2 milyar dolar) yer almaktadır. Ülkemiz ise 0,75 milyar dolar ile bu sıralamada 11. sırada yer almaktadır” diye konuştu.

"Growtech sektörümüzün global arenası"
Özellikle tohum ve fide firmalarının geçtiğimiz yıl Growtech fuarında önemli iş bağlantılarına imza attıklarını kaydeden Savaş Akcan, şöyle devam etti:
“Fuar sayesinde geleceğe yönelik iş bağlantıları kurduk ve daha önce temelini attığımız bağlantıları ilerletme imkanı bulduk. Üyelerimiz alım heyeti program ve ziyaretlerinden de etkin olarak faydalandılar. Bu yıl da tohumculuk ve diğer sektör paydaşlarının yeni iş birliklerine imza atacaklarına inanıyorum. Growtech Fuarı firmalarımızın ticari bağlantı sayısını artırıyor ve mevcut bağlantıların alanını genişletiyor. Fuar, sektörümüzün global arenası konumuna geldi.”

"Her yıl güçlenerek büyüyoruz"
Growtech’te her yıl Türk tohumcularının uluslararası arenadaki yeni başarı hikayelerine tanık olduklarını ve sektörel iş birliklerinin hızla geliştiğini tespit ettiklerini belirten Fuar Direktörü Engin Er de, bu yıl da bu ivmenin artarak sürmesini beklediklerini dile getirdi.
Fuarın her geçen yıl yeni katılımlarla güçlendiğini kaydeden Engin Er, sözlerine şöyle devam etti:
“Fuarın milli katılımlarla zenginleşmesi bizleri çok memnun ediyor. Her geçen yıl ulusal ve uluslararası katılımcı sayımız artıyor. Geçtiğimiz yıl 27 ülkeden katılımcıları ağırlamıştık. Bunun yanı sıra; Almanya, Hollanda, İspanya, Fransa, Afrika, Çin ve Güney Kore milli katılım ile Growtech’te uluslararası tarım sektörü profesyoneli ile bir araya gelmişti. Çin, özellikle pandemi sonrasında tekrar büyüme atağı gerçekleştirdi. Growtech’e katılan 120’den fazla ülkeden gelen ziyaretçileri ile birlikte Çin, dünya tarımına Growtech aracılığıyla ulaşmayı hedefliyor. Çin, 100’e yakın firmasıyla Growtech 2023’e adeta damgasını vuracak. Fuara uluslararası firmaların talebi artarak devam ediyor. Almanya, İspanya, İtalya, Çin, Hollanda ve Güney Kore milli katılımla Growtech’te 2023 yılında da boy gösterecek.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.17 11:30:59
Son Düzenlenme Tarihi :