SON DAKİKA

logo

Sokakta uyuşturucu madde satan 2 şüpheli yakalanıp tutuklandı

Adana polisi, torbacı olarak tabir edilen ve sokakta uyuşturucu madde sattığı iddia edilen 2 şüpheliyi yakalayarak tutuklanmasını sağladı.
Alınan bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ‘torbacı’ olarak bilinen ve sokakta uyuşturucu sattığı öne sürülen şüphelilere yönelik çalışma yaptı. Yapılan çalışmada Yüreğir ilçesi Kışla Mahallesi’nde Can Barış Y. ile Yaşar B.’nin uyuşturucu sattığı belirlendi. Polis, şüphelileri yakalamak için adresine baskın düzenledi. 2 şüpheli gözaltına alındı, yapılan aramada ise 65,24 gram metamfetamin, 11 uyuşturucu hap, 4,20 gram bonzai, hassas terazi ile ruhsatsız tabanca ele geçirildi.
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 2 şüpheli, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.15 10:16:27
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Türk tohumculuğu 1 milyar dolarlık ticaret hedefine koşuyor

Her yıl dünya tarımını Antalya’da buluşturan Growtech, Ar-Ge desteğiyle verimlilik ve ihracattaki hedefini her yıl büyüten Türk tohumcularının uluslararası arenadaki yeni başarı hikayelerine ev sahipliği yapıyor. Çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarlarını da hızla artıran..

Her yıl dünya tarımını Antalya’da buluşturan Growtech, Ar-Ge desteğiyle verimlilik ve ihracattaki hedefini her yıl büyüten Türk tohumcularının uluslararası arenadaki yeni başarı hikayelerine ev sahipliği yapıyor. Çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarlarını da hızla artıran tohumculuk sektörü, 2022 yılında 609 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmi oluştururken; 2022 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranını yüzde 173’e yükseltmeyi başardı.
Türkiye Tohumcular Birliği’ne bağlı alt birliklerle birlikte üye sayılarının 73 bin 466’ya ulaştığını kaydeden Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, ülkemizde tescil ettirilen ve üretim izni alınan çeşit sayısının arttığını, Ocak 2023 itibarıyla tarla bitkilerinde 5 bin 300, sebzelerde 7 bin 378, meyve ve asmada bin 822 çeşit olmak üzere, toplam 14 bin 500 tescilli çeşit sayısına yükseldiğini söyledi.
Çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarlarının da hızla yükseldiğine dikkat çeken Akcan, “2022 yıl sonu itibarıyla 1 milyon 361 bin 336 ton sertifikalı tohumluk, 137,1 milyon adet meyve fidanı, 2 milyon adet asma fidanı, 91 milyon adet çilek fidesi, tahminen 6 milyar adet sebze fidesi ve 2 milyar adet süs bitkisi üretilmiştir. Üretim miktarlarındaki bu olumlu gelişmeler ticarete de yansımış ve 2022 yılında 609 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmi oluşmuştur. İthalat ile ihracat arasındaki denge hızla ihracat lehine gelişmeye başlamış ve 2018 yılında sektör ilk defa ithalattan daha fazla ihracat yapmış ve bu oran yüzde 108 olmuştur. 2022 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 173 olmuştur. 2018 yılında sektör ilk defa ithalattan daha fazla ihracat yapmış ve bu oran yüzde 108 olmuş, 2022 yılında ise yüzde 173’e yükselmiştir” diye konuştu.
Gelişen teknoloji ve bilimsel çalışmalar ışığında tarımda ve tohumculuk sektöründe verimlilik ve sürdürülebilirlik kavramlarının öne çıktığını kaydeden Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çerçevede en önemli konu bitki ıslahı çalışmaları, tohum bilimi ve tohum teknolojileri alanında yapılan araştırmalar ile çeşit geliştirme çalışmalarıdır. Bu anlamda ihtiyaç ise; yüksek verimli, kaliteli, stres şartlarına, hastalık ve zararlılara dayanıklı, tüketim tercihlerine uygun çeşitlerdir. Ancak bu çalışma, önemli olduğu kadar da zor, büyük yatırım gerektiren ve uzun zaman alan bir faaliyettir. Bu nedenle öncelikle çeşit geliştirme çalışmaları olmak üzere tohum bilimi ve tohum teknolojileri alanındaki Ar-Ge faaliyetleri desteklenmelidir.”

"Dünya tohum ticaretinde 11., fidanda 8. sıradayız"
Tohumun, artan dünya nüfusunun besin ihtiyacının karşılanması için bitkisel üretimde verim ve kalitede temel girdilerden ve gıda zincirinin önemli halkalarından biri olmasından dolayı, ticari olmaktan daha da öte stratejik bir önem kazandığını hatırlatan Akcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tohumculuk sektörü, gerek dünya ölçeğinde gerek ülkemizde gelişmesini sürdürmek zorundadır. Bu gelişimi sağlayacak önemli faktörlerin başında, küresel anlamda gelişme eğilimini dikkate almak suretiyle, ülkelerin kendi şartlarına uyan milli politikalarının belirlenmesi gelmektedir. Ülkemizin tohumculuk politikaları da bu yönde ilerletilerek gerek kamu gerek özel sektör çerçevesinde belirlenen hedefler ışığında hazırlanmaktadır. Sektördeki bu olumlu ivmenin, kamunun da büyük desteği ve pozitif ayırımcılığı ile birlikte daha da artması, sektörün kendi çeşit ve markalarını üretebilmesi için gerekli olan insan kaynağı, altyapı ve finans gücünü artırabilecek tedbirlerin belli bir program dahilinde ele alınması beklenmektedir. Şu anda Türkiye, dünya tohum ticaretinde 11. sırada, fidanda 8. sırada yer almaktadır. Sektör olarak önümüzdeki yıllarda daha da üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz."

"1 milyar dolarlık ticaret hedefine yaklaşıldı"
Türkiye’nin pek çok türün gen merkezi olması nedeniyle oldukça zengin bir biyoçeşitliliğe ve genetik altyapıya sahip olduğunu belirten Savaş Akcan, doğal ve kültürel varlıklar açısından eşsiz bir coğrafya ve zenginliğe sahip olan Türkiye’de, 12 bin civarında bitki türü bulunduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 32’sinin endemik olduğunu dile getirdi.
1970’li yılların sonunda yaklaşık 1 milyar ABD doları civarında olan uluslararası tohumluk ticareti, 1980’li yılların ortasından itibaren hızla artmaya başladığı bilgisini de veren Akcan, “2012 yılı itibarıyla uluslararası toplam tohumluk ticareti yaklaşık 10,5 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Bu artış trendi günümüzde halen aynı hızda devam etmekte olup, uluslararası tohumluk ticaretinin en önemli iki ayağı AB ülkeleri ve ABD’dir. Bugün itibarıyla dünya toplam tohumluk üretim değeri, yaklaşık 50 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Bu değerlendirmede ilk sıralarda ABD (12 milyar dolar), Çin (10 milyar dolar), Fransa (2,8 milyar dolar), Brezilya (2,1 milyar dolar) ve Kanada (2 milyar dolar) yer almaktadır. Ülkemiz ise 0,75 milyar dolar ile bu sıralamada 11. sırada yer almaktadır” diye konuştu.

"Growtech sektörümüzün global arenası"
Özellikle tohum ve fide firmalarının geçtiğimiz yıl Growtech fuarında önemli iş bağlantılarına imza attıklarını kaydeden Savaş Akcan, şöyle devam etti:
“Fuar sayesinde geleceğe yönelik iş bağlantıları kurduk ve daha önce temelini attığımız bağlantıları ilerletme imkanı bulduk. Üyelerimiz alım heyeti program ve ziyaretlerinden de etkin olarak faydalandılar. Bu yıl da tohumculuk ve diğer sektör paydaşlarının yeni iş birliklerine imza atacaklarına inanıyorum. Growtech Fuarı firmalarımızın ticari bağlantı sayısını artırıyor ve mevcut bağlantıların alanını genişletiyor. Fuar, sektörümüzün global arenası konumuna geldi.”

"Her yıl güçlenerek büyüyoruz"
Growtech’te her yıl Türk tohumcularının uluslararası arenadaki yeni başarı hikayelerine tanık olduklarını ve sektörel iş birliklerinin hızla geliştiğini tespit ettiklerini belirten Fuar Direktörü Engin Er de, bu yıl da bu ivmenin artarak sürmesini beklediklerini dile getirdi.
Fuarın her geçen yıl yeni katılımlarla güçlendiğini kaydeden Engin Er, sözlerine şöyle devam etti:
“Fuarın milli katılımlarla zenginleşmesi bizleri çok memnun ediyor. Her geçen yıl ulusal ve uluslararası katılımcı sayımız artıyor. Geçtiğimiz yıl 27 ülkeden katılımcıları ağırlamıştık. Bunun yanı sıra; Almanya, Hollanda, İspanya, Fransa, Afrika, Çin ve Güney Kore milli katılım ile Growtech’te uluslararası tarım sektörü profesyoneli ile bir araya gelmişti. Çin, özellikle pandemi sonrasında tekrar büyüme atağı gerçekleştirdi. Growtech’e katılan 120’den fazla ülkeden gelen ziyaretçileri ile birlikte Çin, dünya tarımına Growtech aracılığıyla ulaşmayı hedefliyor. Çin, 100’e yakın firmasıyla Growtech 2023’e adeta damgasını vuracak. Fuara uluslararası firmaların talebi artarak devam ediyor. Almanya, İspanya, İtalya, Çin, Hollanda ve Güney Kore milli katılımla Growtech’te 2023 yılında da boy gösterecek.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.17 11:30:59
Son Düzenlenme Tarihi :





BU BİR İMDAT ÇAĞRISIDIR!..

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Antalya’nın içme suyu ihtiyacının karşılanması için Karacaören Barajı’ndan su getirilmeye çalışıldığına dikkat çektiklerini belirterek; “Deri Atık Sanayi sularının karıştığı, Antalya’ya verilecek olan Karacaören 2 Baraj suyunun arıtılsa dahi içme suyu olarak kullanılamayacağını ve Karacaören Barajı sevdasından vazgeçin” dedi.

‘Karacaören Barajı Antalya’ya içme suyu olarak getirilemez’ diyen Başkan Ramazan Düzen, “Antalya halkı kaynağı kirli suyu içme suyu olarak kullanmaya zorlanıyor. Manavgat'ta bulunan Oymapınar Barajı gibi memba suyu niteliğindeki temiz bir kaynaktan su getirmek mümkünken Isparta'nın ve barajın su toplama havzasının atık ve sair kirliliklerini barındıran Karacaören Barajından su getirme projesinden vazgeçilmelidir. Bu suyun Organize Sanayi'nin ihtiyaçları ve de arazi sulama için kullanılması mümkündür” diye konuştu.

 Düzen, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün Antalya'nın su ihtiyacının tamamına yakını yer altından elde ediliyor ve bunun için 1400 civarında pompa 24 saat elektrik tüketerek çalışıyor. Manavgat Suyu / Oymapınar Barajından içme suyu alınması halinde ise hem tertemiz bir kaynaktan ve nerdeyse arıtma ihtiyacı olmadan su içebileceğiz ve hem de bu su doğal meyille /cazibeyle geleceği için elektrik ve su temin masraflarından kurtulup suyu daha ucuza içebileceğiz. Ki bugün içtiğimiz suya ödediğimiz faturanın yüzde 5'te yakını elektrik masrafıdır.”

 Sağlıklı Su gelişen şehrimiz Antalya hakkı diyen Düzen, açıklamasında şu ifadeleri kullanarak sözlerini şöyle noktaladı:

“KaracöenBarjı'nın kirli ve atık sularının arıtılarak da olsa Antalya halkına içirilmesine karşı çıkıyorum. İktidarın bu projeden vazgeçmesi ve DSİ'ye talimat vererek Manavgat Suyunun Antalya'ya getirtilmesine karar verilmesini talep ediyorum. Sağlıklı Su gelişen şehrimizin hakkı.

Üstelik Manavgat Suyu'nun Alanya/Kemer arasındaki tüm hatta içme suyu olarak verilmesi de mümkün. Neden Kirli Karacaören Suyunu yüksek arıtılma maliyetleri ile içme suyu olarak kullanmak mecburiyetinde olalım ki? Akıl ve bilim bu tercihin yanlış olduğunu söylüyor. 

Antalyalıları buna itiraz etmeye çağırıyorum.”


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.05.09 23:00:24
Son Düzenlenme Tarihi :