SON DAKİKA

logo

Sevdikleri mesleklere yönlendirin

Ölçme, Seçme ve Yer­leş­tir­me Mer­ke­zi’nin (ÖSYM) tak­vi­mi­ne göre Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Sı­na­vı (YKS) so­nuç­la­rı 20 Tem­muz’da açık­la­na­cak. Ar­dın­dan aday­lar için ikin­ci en he­ye­can­lı dönem yani ter­cih sü­re­ci baş­la­ya­cak.
Ter­cih sü­re­ci ön­ce­si aday­la­ra ve aile­le­re öne­ri­ler­de bu­lu­nan Psi­ko­log Saime Ser­pil Özgül “Bir mes­le­ği se­ve­rek ya­par­sa­nız bir gün bile ça­lış­mış sa­yıl­maz­sı­nız. Bun­dan do­la­yı genç­le­rin sev­dik­le­ri mes­lek­le­re yö­ne­le­rek ken­di­le­ri ol­ma­la­rı­na fır­sat ta­nın­ma­sı asıl on­la­rı ba­şa­rı­ya gö­tü­recek fak­tör” dedi.
Üni­ver­si­te aday­la­rı için sı­na­vın ar­dın­dan en he­ye­can­lı ko­nu­lar­dan biri de ter­cih sü­re­ci. Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Sı­na­vı (YKS) so­nuç­la­rı­nın 20 Tem­muz’da "sonuc.​osym.​gov.​tr" ad­re­sin­den açık­lan­ma­sı­nın ar­dın­dan ter­cih sü­re­ci baş­la­ya­cak. Ancak bu süreç bazı aday­lar için san­cı­lı ge­çe­bi­li­yor. Özel­lik­le de aile­le­rin aday­la­rın ter­cih­le­ri­ne ka­rış­ma­sı, aday­la­rın is­te­me­dik­le­ri bö­lüm­le­ri yaz­ma­la­rı ko­nu­sun­da ikna ça­ba­la­rı aile içe­ri­sin­de so­run­la­ra neden ola­bi­li­yor.
“Ter­cih sü­re­ci Tür­ki­ye’de çoğu aile için önem­li bir yer edi­ni­yor”
Ter­cih sü­re­cin­de aile üye­le­ri ara­sın­da ya­şa­na­bi­len ça­tış­ma­lar­la il­gi­li ko­nu­şan Özgül, “Ter­cih sü­re­ci Tür­ki­ye’de çoğu aile için önem­li bir yer edi­ni­yor. Bun­dan kay­nak­lı bu sı­na­va yük­le­nen anlam oto­ma­tik ola­rak ar­tı­yor. En yay­gın ne­den­le­ri ara­sın­da aile­le­rin ço­cuk­lar üze­rin­de oluş­tur­duk­la­rı bek­len­ti ya­tı­yor. Ebe­veyn ol­ma­nın ge­tir­di­ği far­kın­da­lık­la ço­cuk­la­rın ter­cih­le­ri­ni ken­di­le­ri­nin daha ön gö­re­bi­le­ce­ği­ni dü­şün­me du­rum­la­rı ço­cuk­lar­la aile­ler ara­sın­da­ki sınav dö­ne­min­de gör­dü­ğüm sık rast­la­nan prob­lem­ler­den” dedi.
“Aday­lar aile­le­ri­nin değil kendi ter­cih­le­ri­ne ön­ce­lik ver­me­li”
Aday­la­rın kendi ter­cih­le­ri­ne ön­ce­lik ver­me­si ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı çizen Psi­ko­log Özgül, “Üni­ver­si­te­ye gir­me­ye ha­zır­la­nan öğ­ren­ci­le­rin ba­zı­la­rın­da aile­le­re karşı borç­lu­luk duy­gu­su his­se­den­ler ola­bi­lir. Bu duy­gu­dan kay­nak­lı aile­nin is­te­ği­ne bağlı bir ter­cih yapma du­ru­mu ola­bi­lir. Ancak bö­lü­me gir­di­ğin­de mut­suz ola­ca­ğı bir durum söz ko­nu­su ola­ca­ğın­dan kendi is­te­ğiy­le ter­ci­hi ol­ma­yın­ca, bu durum tek­rar sı­na­va ha­zır­lan­ma­sı­na neden ola­bi­lir. Bun­dan do­la­yı aile­le­rin ço­cuk­la­rı­nın is­tek­le­ri­ni din­le­me­le­ri ve orta nok­ta­da bu­lu­şa­bil­me­le­ri önem­li. On­la­ra sa­de­ce neyin iyi ge­le­ce­ği­ni sor­ma­la­rı ken­di­le­ri­ni ifade et­me­le­ri­ni sağ­la­ya­cak­tır. Mü­da­ha­le etmek ye­ri­ne din­le­nil­di­ği­ni his­se­den çocuk ken­di­ne öz­gü­ve­ni ar­ta­ca­ğı için daha sağ­lık­lı ter­cih ya­pa­bi­lir” diye ko­nuş­tu.
* İstinye Üniversitesi

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.17 14:58:54
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Acılı babanın tek umudu depremde kaybolan kızını ve eşini bulmak

Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan Bulut Özgül, depremde yıkılan 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans’ın enkazından çıkmayan kızı ve eşini bulmaya çalışıyor.
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Hatay’ın Antakya ilçesinde "cennetten bir kare" olarak pazarlanan 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans’ın yıkılmasıyla yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Burada kızı ve eşiyle beraber A2 Blok 138 numaralı dairede yaşayan Bulut Özgül, şehir dışında olduğu 6 Şubat günü depreme yakalanmadı. Ancak evde bulunan 16 aylık kızı Esila Özgül, eşi Nagihan Meryam Özgül (32) ve kaynanası enkaz altında kaldı. Arama kurtarma çalışmalarında kaynana Nejla Abı’nın (63) cansız bedenine ulaşılırken, Esila Özgül ve anne Nagihan Meryem Özgül’e ulaşılamadı.
Yaşananları İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlatan Bulut Özgül, kızı ve karısını aramak için çalıştıklarını ancak halen bir haber alamadıklarını söyledi. Özgül, depremden 9 saat sonra bölgeye geldiğini ve binanın yıkılmış olduğunu gördüğünü belirterek, “Hemen eşimi ve kızımı aramaya başladım. Enkazların arasına girip kızımın ve eşimin isimlerini haykırmaya başladım. Tam olarak kendimde olmadığım için bir şekilde gene binanın ön tarafına gelmişim. Burada binanın enkazından canlı çıkanlarla görüşmeye başladım. O ara binanın sağ tarafında bulunan petrol bölgesine geçmeye başladım. Petrolün yanında Hatay Rönesans Rezidans’ta kantin ve restoran işletmecisi olan Hülya ablayı gördüm. Kendisi saat 04.50’de enkaz bölgesine geldiğini söyledi. Çünkü kendi yakınları da rezidansta yaşıyordu. Bana ‘Bulut kesinlikle ne ölüler arasında de ne yaşayanlar arasında Nagihan ve Esila yok, eğer görmüş olsaydım, ölü veya diri ben zaten alırdım onları’ dedi” diye konuştu.

“Çıkarılanların ölü ve diri olarak ortalama yüzde 70’ini de gördüm ama eşime ve kızıma rastlamadım”
Madencilerle birlikte tünel açtıklarını ve arama çalışmalarına durmadan devam ettiklerini ifade eden Özgül, “Sığınak dedikleri yere indik. Tabii sığınak diye bir yer yoktu, eksi 2’nci katta otopark vardı. O otoparkta arabaların üstünde toz bile yoktu. Keşke millet eksi 2’nci kata düşseydi, burada 3-4 ay yaşanırdı, temiz su boruları patlamıştı. Burada bulunan arabaların içine de baktık ama kimse yoktu. Enkaz başında Şubat’ın 6’sından 22’sine yani temel kalkana kadar çalıştık. Orada eşim ve kızıma hiçbir şekilde rastlayamadık. Oradan çıkarılanların ölü ve diri olarak ortalama yüzde 70’ini de gördüm gene rastlamadım. Şöyle de bir durum söz konusu, o binada yatak odaları yok. Bir malzeme bulsaydık eğer oradan ilerleyecektik ama A2 Blok’taki yatak odaları ortada yoktu. Tabii enkaz çalışmaları bittikten sonra artık çıkmadığını gördük. Aynı daireden depremin 9’uncu günü kaynanamı çıkardık” açıklamasında bulundu.

“Kızımla eşim hakkında hiçbir bulguya ulaşamadım”
Enkaz çalışmaları bittikten sonra Adana, Mersin, Kayseri gibi yakın şehirlerde kızını ve eşini aradığını söyleyen Özgül, “Hastanelerde resimlere baktım, morgları gezdim, ölülerin çekilmiş fotoğraflarına baktım, yani yapılabilecek her şeyi yaptım ama kızımla eşim hakkında hiçbir bulguya ulaşamadım. Enkaz alanında kızımla, eşimle ilgili hiçbir şey bulamadım zaten. Bir eşyalarını bulsam ‘burada olabilirler’ diyeceğim. Enkaz altında her cenaze çıktığında girip baktım veya bir evrak, bir bulgu bulduğumda neredeyim diye baktım. 10’uncu kattan birini bulduğumuzda ondan aldığımız bilgi ile ‘Tamam daha 10’uncu kattayız’ diyorum ve biraz daha ileriye gitmeye çalışıyorum. Bu arada diğer tarafta da diğer arkadaşlar bakıyorlar. Koordineli bir şekilde işin içine girdik ama ben kendi eşimi ve çocuğumu halen bulamadım. Şu anda yaklaşık 65 gün oldu sanırım, unuttum çünkü” şeklinde konuştu.

“Çocuğumu ve eşimi bu bölgede gördüklerini ve çok tedirgin olduklarını söylediler”
Özgül, kızı ve eşiyle ilgili çalışmalara yılmadan devam ettiğini dile getirerek, “Yapıştırmalar olsun, reklamlar olsun, her türlü yola başvurdum. Kızım ve eşimle alakalı Antalya bölgesinde görüldüğü duyumunu aldım. Tabii bunu söyleyen beni açık numaradan aramadı. Çocuğumu ve eşimi bu bölgede gördüklerini ve çok tedirgin olduklarını söylediler. Tam bir konum istedim ama o ara kapattılar telefonu zaten. Bu aramadan sonra yaşadıklarına olan inancım yüzde 90’a çıktı. Buradan sesleniyorum; ben babasıyım. Deprem esnasında belki aldınız çocuğumu ve kimsesiz olduğunu düşünüyorsunuz. Kızımın babası benim, Esile Özgül benim kızım. Benim canım yanarken ne ona annelik edebilirsiniz, ne babalık ne de ondan size evlat olur” ifadelerine yer verdi.
Özgül arama çalışmalarına kızının ve eşinin ölü veya diri haline ulaşmadan son vermeyeceğini, bulana kadar aramalara devam edeceğini dile getirdi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.15 15:23:54
Son Düzenlenme Tarihi :





Akdeniz Boğsak Adası çevresinde zengin biyoçeşitliliği gözlendi

Akdeniz’e 321 kilometrelik kıyısı bulunan Mersin’de Boğsak Adası çevresinde gerçekleştirilen dalışta bölgenin zengin bir biyoçeşitliliğe sahip olduğu gözlemlendi. Birbirinden farklı deniz canlıları su altı kamerasına yansıdı.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi dalış ekibi tarafından Mersin Körfezi’nde yürütülen çalışma çerçevesinde Silifke’deki Boğsak Adası çevresinde deniz biyoçeşitliliğinin görüntülenmesi için dalış gerçekleştirildi. MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas ile birlikte 5 kişilik ekip, ada çevresinde yaklaşık 30 metrelik dalışla birçok deniz canlısını kayıt altına aldı. Yapılan çalışmada denizlerde insan etkisinin olmadığı alanlarda halen biyoçeşitliliğin üst düzeyde olduğu gözlemlendi.
Dalış hakkında bilgi veren Prof. Dr. Deniz Ayas, insan faaliyetlerinin etkilemediği deniz alanlarında halen zengin bir biyoçeşitliliğin olduğunun gözlemlendiğini söyledi.

"Biyoçeşitlilik hala üst düzeyde"
Prof. Dr. Ayas, "Mersin Körfezi’nde biyoçeşitliliği öne çıkartmaya çalıştık. Mersin Körfezi’nde özellikle balıkçılık ya da kentsel diğer insan aktivitelerine uzak bir noktada bulunan Boğsak Adası çevresindeki biyoçeşitliliği tespit etmek için dalgıç arkadaşlarımızla birlikte sualtı görüntülemeleri yaptık. Bu görüntülerde ve gözlemlerimizde çok yoğun bir biyoçeşitliliğe sahip olduğunu, bunun sebebinin de balıkçılık açısından bu bölgenin kapalı bir alan olmasından kaynaklı olduğunu değerlendirdik. Deniz kestanelerinden deniz yıldızlarına, çok çeşitli yerli ve yabancı balık türlerinden bivalvialara yani çift kapaklılara, gastropodlara çok sayıda deniz canlısının burada yerleştiğini ve bu bölgede yaşamlarının devam ettiğini gözlemledik. Burada insan etkisinin olmadığı, insan faaliyetlerinin etkilemediği deniz alanlarında biyoçeşitliliğin hala üst düzeyde korunduğunu, diğer alanlara göre bariz bir farklılık olduğunu, biyoçeşitlilik açısından bir zenginlik olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz" dedi.

"Farklı türler gözlemledik"
Dalışa katılan Su Ürünleri Fakültesi öğrencilerinden Duru Deniz, "Hocalarımızla birlikte bir dalış yaptık. Çeşitli türler gözlemledik. Örneğin dikenli deniz kestanesi gibi farklı türler gözlemledik. Güzel bir dalıştı, renkli bir dalıştı. Deniz biyoçeşitlilik açısından oldukça zengindi ve temizdi. Bu gözlemlerimiz de bizi oldukça sevindirdi" diye konuştu.
Dalışta yer alan öğrencilerden Mert Acar da, "Bugün hocalarımızla beraber bir dalış gerçekleştirdik. İnsan faaliyetlerinden, avcılık faaliyetlerinden uzak korunaklı olan bu bölgede biyoçeşitliliğin fazla olduğunu görmek, bir sürü farklı canlı türüyle karşılaşmak bizim açımızdan sevindiriciydi. İnsan faaliyetlerinden uzak, kirleticilerden uzak bir alan kalmış olması günümüzde bizi tabii ki çok mutlu ediyor. İnsan faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde de aynı etkiyi gözlemleyebilmeyi umuyoruz" ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.11 13:54:31
Son Düzenlenme Tarihi :