SON DAKİKA

logo

Bakan Ersoy: "Koruma amaçlı imar planı çalışması başlatıldı”

Hatay’da konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Koruma amaçlı imar planı oluşturulması çok önemli. Önceliğimiz tarihi araştırma, alanın doğal yapısı, sosyolojik yapı, arkeolojik araştırmalar, kentsel hafıza araştırması, mimari doku, yapısal karakteristik özellikler. Bu çalışmalar için planlama ekibi oluşturuldu” dedi.
Hatay’a gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Afet Koordinasyon Merkezi’nde Bilim Kurulu toplantısına katıldı. Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Bakan Ersoy, "Tarihi merkezleri aslına uygun olarak yeniden canlandırmak, kültürel mirasını ihya etmek, kent kimliğini korumak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla Antakya Tarihi Kent Merkezi Koruma Amaçlı İmar Planı’nı hazırladık. Alanın uzman Bilim Kurulu üyeleriyle iş birliğinde çalışıyoruz. Toplamda 307 hektarlık bölge riskli olarak ilan edildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yaptığımız protokol çerçevesinde, sit alanları ve tescilli yapılara ilişkin her türlü plan, proje hazırlama, uygulama ve denetleme yetkisini Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak devraldık” diye konuştu.

“Riskli alandaki hafriyat çalışmaları 15 Eylüle kadar kaldıracak”
15 Eylül tarihine kadar hafriyatın tamamını kaldıracaklarını ve ayrıştırma noktalarına taşımayı amaçladıklarını dile getiren Bakan Ersoy, "Ayrıştırma noktasında, içerisinde kurtarılabilecek malzemeleri çıkarıp onları yeniden ihya sırasında aynı binaların restorasyonlarında yapı malzemesi olarak kullanmaya devam edeceğiz. Tüm bu çalışmalar bittikten sonra Koruma Amaçlı İmar Planı çalışması başlatıldı. Yoğun şekilde devam ediyor. Hedefimiz Ağustos ayı sonuna kadar planı tamamlayıp 1 Eylül itibarıyla askıya çıkmak. 30 gün içerisinde itirazları değerlendirerek Ekim başına planı uygulamaya hazır hale getirmek istiyoruz. Ardından ise kurtarma kazısına başlayacağız. Bu bölgede antik şehir de var o antik şehrin izleri de tespit ediliyor” şeklinde konuştu.

"3 boyutlu modelleme ile yapıyoruz"
Bakan Ersoy, "Antakya’da 405 kültür varlığından depremde yıkılanlar ve zarar gören oldu. Bu tespitlerle ilgili çalışmalarımız tamamlandı. Bunların restorasyon çalışmaları yapılıyor. Ulaşılan kültür enkazı ise yüzde 50, kurtarma kazıları yapıldıktan sonra bunlar döküm sahalarına taşınacak ve ayrıştırma işlemleri yapılacak. Koruma amaçlı imar planı oluşturulması çok önemli. Önceliğimiz tarihi araştırma, alanın doğal yapısı, sosyolojik yapı, arkeolojik araştırmalar, kentsel hafıza araştırması, mimari doku, yapısal karakteristik özellikler. Bu çalışmalar için planlama ekibi oluşturuldu. Plandaki en önemli konu kentsel hafıza. Bilimsel çalışmalar göz önünde bulundurularak tespitler yapılıyor. Eski yerleşim bilgilerini topluyoruz. Etaplama halinde ihya odak noktalarını belirliyoruz. Mesela Kurtuluş Caddesi düzenlemesinde yapı yükseklikleri düşürülecek. İkonik yapılarla birlikte bütün Antakya’nın genelini kapsayacak bir imar yapısını oluşturacağız. Önce ikonik yapıları, şehrin cazibe merkezlerini oluşturuyoruz. Sonra da bu fikri Antakya geneline yayacağız. Bunları 3 boyutlu modelleme ile yapıyoruz. Hedeflenen yerleşim dokusu, Hatay’ın geçmiş hafızasını koruyacak şekilde olacak” ifadelerini kullandı.

“Uygulama desteği 5 milyon TL olarak belirlendi”
Bakanlık bünyesindeki tarihi yapılarda restorasyon çalışmalarının başladığını aktaran Bakan Ersoy, "Bakanlığımız dışında özel mülkiyettekilerle ilgili başvuru süreçleri oldu. İlk ve ikinci başvuru döneminde 279 adet yardım talebi ulaştı. 3 aşamalı program uyguluyoruz burada. Birincisi ibadethaneleri içeren projelendirme süreci. 3 milyon lira projeye destek veriyoruz. Uygulamaya geçince 25 milyon lira daha destek veriyoruz. Bunlar üst limitler. Turizm işletme belgeli yapılar için geçerli proje destek limiti 1,5 milyon lira ve uygulama desteği de 12,5 milyon lira olarak belirlendi. Konut ve diğer yapılar için ise proje desteği 750 bin lira. Uygulama desteği ise 5 milyon lira olarak belirlendi. Başvurulan bütün projeler kabul edildi ve uygulamaya başladık. Başvuru süresi dolmuş olsa da yeniden açıyoruz. 1 Ekim’de yeniden açacağız. Bu yardım tutarları ve tescilli yapıların yeniden ihyası için destek programı sadece Antakya değil, deprem bölgesindeki bütün illerimizdeki tüm tescilli yapılarla ilgili geçerli. Katsayıları da hasar durumuna göre belirledik. Eğer yapı tamamen çökmüşse veya ağır hasarlıysa üst limit yüzde 100. Orta ise yüzde 60, az hasarlı ise yüzde 40 olarak değerlendiriliyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.03 16:22:48
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Oruç Reis’in hikayesinin başladığı ada, bugün turistlerin cazibe noktası oldu

Antalya’da gazeteciler ve tarih uzmanı Bizans İmparatorluğu’nda askeri karakol, Osmanlı zamanında Rasat (gözetleme) adası olarak kullanılan ve Sıçan adası olarak bilinen adaya yüzerek çıkıp geçmişin izini sürdü. Adada yapılan araştırmada tarihi surlar, sur kapısı ve adanın 3’te 1’lik bölümünü sula..

Antalya’da gazeteciler ve tarih uzmanı Bizans İmparatorluğu’nda askeri karakol, Osmanlı zamanında Rasat (gözetleme) adası olarak kullanılan ve Sıçan adası olarak bilinen adaya yüzerek çıkıp geçmişin izini sürdü. Adada yapılan araştırmada tarihi surlar, sur kapısı ve adanın 3’te 1’lik bölümünü sular altında bırakan 1743 yılında meydana gelen depremde oluşan fay aynası görüntülendi. Oruç Reis’in esaretten kaçarak sığındığı ada, tekne ve yat turizminde üs bölgelerden biri oldu.
Antalya’da gazeteciler ve Antalya Düşünce Platformu (ADP) Genel Sekreteri Uzman Tarihçi Çağrı Yılmaz, Konyaaltı ilçesi ile Kemer Beldibi Mahallesi arasında kıyıya 800 metre uzaklıkta bulunan Osmanlı zamanında Rasat (Gözetleme) 19. yüzyıldan sonra ise Sıçan adası olarak anılan adaya yüzerek çıktı. Adada daha çok yabani zeytin ağacının, ve çok sayıda orman türünün olduğu görüldü. Patika yollardan giderek yaklaşık 45 dakika süren bir tırmanışın ardından zirveye ulaşıldı. MÖ. 500’üncü yılda korsan saldırılarından korunma maksatlı kullanılan adada; adanın merkez yerleşkenin surlarını, kapısını ve gözetleme kulesiyle 1743 yılında meydana gelen depremde etrafa dağılan çatısının kiremit parçaları yakından görüntülendi. Ayrıca yapılan incelemede depremden sonra oluşan fay aynasına da rastlandı. Adaya yapılan bu tarihi yolculuk İhlas Haber Ajansı kamerası tarafından kayda alındı.

Turistlerin cazibe noktası oldu
1743 yılında meydana gelen depremde adanın 3’te 1 bölümü sular altında kaldı. Ada şimdilerde ise şehre gelen milyonlarca turiste her yıl görsel şölen oluşturuyor. Adanın doğu tarafı depremin ardından bıçakla kesilmiş gibi durduğu görünürken, su üzerine kalan diğer tarafı ise yeşilliğiyle kartpostallık görüntü sunuyor. Dalış tutkunlarının fazlasıyla ilgisini çeken ada, tekne ve yat turizminde de üs bölgelerden biri oldu. Tekne turuna çıkan turistlerin en çok uğrak noktası ada çevresi oldu. Ada yakınına demirleyen onlarca tekne, tatilcilerin Akdeniz’in serin sularında yüzmesi için mola veriyor.

“İlkçağlarda korsan baskınlarından korunma maksatlı kullanıldı”
Adanın tarihi hakkında bilgi veren Tarihçi Çağrı Yılmaz, “Ada İlkçağlardan bu yana kadar Antalya’nın önemli noktalarından birisidir. Her ne kadar orada bir yaşam olmasa da ilkçağlardan günümüze kadar aslında çok fazla medeniyette işlev görmüştür. İlkçağlarda korsan baskınlarından korunma maksatlı kullanılan bir adadır. Adada bulunan surlar ve Helenistik yapılar bunun bir göstergesidir. MÖ. 500. Yılda dahi adanın korsan saldırılarından korunma maksatlı kullanıldığını görüyoruz. Yakın çağımıza baktığımızda ise ada Bizans İmparatorluğu zamanında askeri karakol olarak kullanılıyor. Orada bir karakol binası var, adada Bizans yapı tarzı da buna örnektir. Sıçan adası tanımlaması aslında çok yeni bir isimdir. 18.19 yüz yıldan itibaren sıçan adası ismi kullanılıyor. Bizans döneminde çekirge adası olarak anılıyor” sözlerine yer verdi.

“Osmanlı İmparatorluğu adayı tehlikeli mahkûmların ıslahı için kullandı”
Adanın şeklinin sıçana benzediği için ya da sıçan popülasyonunun çok olmasından dolayı bu isimle anılmış olabileceğini belirten Yılmaz, “Osmanlı döneminde belgelerde ismi ise Rasat (gözetleme) adasıdır. Raşat ismi ile geçse de bunun doğrusu Rasat’tır. Osmanlı İmparatorluğu burasını gözlem adası olarak kullanmıştır. Adaya çıktığımız zaman bir büyük burç göreceğiz, bu burçtan gözlem yapıldığını görüyoruz. Aynı zamanda yine belgelerden öğrendiğimiz kadarıyla Osmanlı İmparatorluğu adayı tehlikeli mahkûmların ıslahı için kullanıyor. Adamızın en meşhur özelliklerinden birisi de herkesin yakından bildiği Barbaros kardeşlerin abisi Oruç Reisin bütün hikayesi bu adada başlar. Oruç reis Venediklilerin elinde kürek mahkumu iken kaçarak bu adaya sığınır. Bu adada da Osmanlı yetkililerine durumunu anlatır ve Şehzade Korkut’a ulaşır. Şehzade Korkut da kendisine 17 filika vererek, korsanlık faaliyetlerine başlar” dedi.

“Adanın 3’de 1’lik bölümü sular altında kalır”
Adanın şeklinin görünen olmadığını belirten Yılmaz, “Adamızın ilk şeklini 1522 yılında Piri Reisin çizdiği haritada görüyoruz. 1743 depreminde ada bir kırılma yaşar. Bunun delilini de adada bulunan fay aynasından görmek mümkündür. Adanın 3’te 1 bölümü sular altında kalır. Bu tarihten sonra oradaki yapılar yıkılır ve kullanılmaktan çıkar. Bu tarihten sonra kullanılmaz. Bugün gördük ki doğa adeta adaya hakim olmuş. Adaya yüzerek çıkmak zorunda kaldık. Çıktıktan sonra bizi ilk karşılayan bir yol vardı. Yabani zeytin ağaçları bu yolu kapatmış. Zorlu ve tehlikeli bir yolculuk oldu. Oraya çıkmak isteyen olursa mutlaka tedbir alsınlar. Depremde yıkılan gözetleme evinin kiremitleri her yere dağılmış. Biz bu kiremit parçalarını tespit ettik, daha önce tespit edilmemiş merkezi yapının kapısını ilk defa gördük. Bu da sanırım ilk kez görüntülendi, bu da güzel bir sürpriz oldu. Ayakta kalan surların olduğunu gördük” ifadelerine yer verdi.
Bölgede çok sayıda balık turu düzenleyen Yusuf Kara, "Vatandaşlarımıza adamızı en iyi şekilde tanıtıyoruz. Bugüne kadar çok az sayıda kişi çıktı. Bugün hep beraber çıktık. Çok güzel görüntüler gördük. Üzerinde çok eksi yapılar var. Bugün surların kapısını da keşfettik. Daha çok yabancı turistler ilgi duyuyorlar" sözlerine yer verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.04 11:00:25
Son Düzenlenme Tarihi :





Muratpaşa’da 29 Ekim kutlamasında muhteşem tablo

Antalya’da, Muratpaşa Belediyesi’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında arabalarıyla 25 bin metrekarelik meydanı dolduran Antalyalıların, Belediye Başkanı Ümit Uysal ve sanatçı Tolga Çandar’ın birlikte seslendiği Gençlik Marşı’na meşaleler, arabalarının farları ve cep telefonları fenerleriyle eşlik etmesi nefes kesen görüntülere sahne oldu.

Antalya’da, Muratpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen Cumhuriyet’in ilanının 97nci yıldönümü, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları günün erken saatlerinde başladı. Kutlamalarda, ilk olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışından cumhuriyetin ilanına kadar geçen dönemin önemli olaylarının anlatıldığı tasarımlarla giydirilen araçlar şehir turu yaptı. Şehir uruna katılan Belediye Başkanı Ümit Uysal, Antalyalılarının bayramını kutlamalarken, 29 Ekim coşkusunun ikinci adresi Çağlayan Mahallesi’nde bu gün için hazırlanan 25 bin metrekarelik meydan oldu. 

ARABALI KONSER

Muratpaşa Belediyesi’nin arabalı Tolga Çandar konseri ve ardından Cumhuriyet film gösterimi için etkinlikten saatler önce vatandaşlar arabalarıyla alana gelmeye başladı. Binin üzerinde araç alana, covid-19 salgını dolayısıyla gerekli kontroller yapılarak alındı. Saat 18.00’de halk oyunları gösterisiyle başlayan kutlamalara Başkan Uysal eşi Ümran Uysal’la birlikte katılırken CHP İl Başkanı Nusret Bayar, CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Antalya Şube Başkanı İbrahim Daş ve Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert kutlamalarda yer alan diğer isimler oldu.

BAŞKAN BÖCEK’E ACİL ŞİFALAR

Başkan Uysal, kutlamalarda konuşmasına, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde tedavisi devam eden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e acil şifalar dileyerek başladı. Başkan Uysal, “Bütün kalbimizle görevinin başına dönmesini, aramıza gelmesini temenni ediyoruz” dedi.  

BİZİM FARKIMIZ

Aralarında 14 yaşındaki oğlu Efe’nin de olduğu yeni kuşakların kendisine “Her ülkenin sonunda bir cumhuriyet lafı var. Herkes kendisine ‘Cumhuriyet’ diyor. Cumhuriyet nedir?” diye sorduğunu belirten Başkan Uysal, şöyle konuştu:

“Ben de şöyle diyorum;  oğlum, biz ülkemiz tamamen işgal edilmiş vaziyetteyken, bir dünya savaşı sonrasında ülkemizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurtardık ve orada gelecek yüzyıllara yeni bir başlangıç yapmak istedik. Kendimizi güncellemek istedik. O büyük kurtuluş mücadelesinden sonra muasır uyarlığı yakalamak, dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmak için Cumhuriyetimizi ilan ettik. Biz kula kul olma durumuna son vererek Cumhuriyetimiz ilan ettik. Bizim Cumhuriyetimiz, çok iyi bir demokrasi olmak istediğini kurucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ağızından, gönlünden, beyninden bütün dünyaya ilan ederek kurulmuş bir cumhuriyet. Yani, biz hiç örneği olmayan Ortadoğu’da çevresinde emsali olmayan bir coğrafyada Cumhuriyetimiz 100 yıl önce gerçek bir dehanın, önderin aydınlığında ilan ettik. Bu bizim Cumhuriyetimizi diğer cumhuriyetlerden farklı kılıyor.”

MUASIR UYGARLIĞIN ÜZERİNE ÇIKACAĞIZ

Bu farklılığını aynı zamanda çok büyük yükümlülükleri beraberinde getirdiğinin altını çizen Başkan Uysal, “Dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline getireceğiz, Türkiye’mizi” dedi. Bunu hem ekonomik hem bilimsel hem demokratik kalite hem de toplumsal gelişimin her noktasında yapacaklarını belirten Başkan Uysal, “Muasır uygarlık düzeyenin üzerine çıkaracağız Türkiye’mizi. Bu bizim hem çocuklarımıza olan borcumuz hem de canıyla kanıyla bu ülkeyi bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere aydınlanma önderlerine, geçmişimize karşı borcumuzdur” diye konuştu.

NEFES KESEN GÖRÜNTÜLER

Diğer konuşmaların ardından Antalya’da kutlamalar Tolga Çandar konseriyle devam ederken, Başkan Uysal, ikinci kez sanatçıya günün anısına teşekkür çiçeği vermek için çıktı. Tolga Çandar ve Başkan Uysal, sahnede buluştuklarında hep birlikte “Dağ başını duman almış” sözleriyle başlayan Gençlik Marşı’nı söylerken onlara alanı dolduran binlerce kişi meşalelerle, arabalarının farları açıp kaparak ve cep telefonlarının fenerleriyle eşlik etti. 25 bin metrekarelik meydanda ortaya çıkan görüntü nefes kesti. Antalya’da kutlamalar protokolün diğer isimlerinin de sahne gelip hep birlikte İzmir Marşı’nı söylemesiyle devam etti. 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.10.30 07:03:35
Son Düzenlenme Tarihi :