SON DAKİKA

logo

Başkan Bahar: Teknoloji kullanan değil üreten bir ülke olmalıyız

ATSO Başkanı Ali Bahar, “Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk ilkelerinin izinde, ekonomiden dış politikaya, dijital teknolojilerden sanayiye kadar geniş bir yelpazede çok iyi tasarlanmış bir Türkiye öyküsünü birlikte yazabileceğimize inancımız tamdır.” dedi ve ekledi: Teknoloji kullanan değil üreten bir ülke olmalıyız

Teknoloji kullanan değil üreten bir ülke olunması gerektiğini dile getiren ATSO Başkanı Ali Bahar, “Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk ilkelerinin izinde, ekonomiden dış politikaya, dijital teknolojilerden sanayiye kadar geniş bir yelpazede çok iyi tasarlanmış bir Türkiye öyküsünü birlikte yazabileceğimize inancımız tamdır.”

 

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından, ATSO 22. Grup Bilişim Meslek Komitesi ile birlikte, "Türkiye Bilişim Sektörünün Uluslararasılaşması ve E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) İhracat Destekleri Programı tanıtım ve bilgilendirme toplantısı yoğun bir katılımla ATSO Atatürk Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda, ihracata hazırlık ve kurumsal kapasite oluşturma destekleri, ihracatta pazarlama ve destekleri, yüksek katma değere yönelik ‘Bilişimin Yıldızları Programı Desteği’ konuşuldu. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, göreve geldikleri günden itibaren bilişim sektöründe faaliyet gösteren firmalara katkı sağlayacak etkinlikler gerçekleştirdiklerini belirterek, “Geleceğimizi güvence altına alıp, küresel ekonomiden büyük bir paya sahip olabilmemiz için; teknoloji kullanan değil üreten hale gelmemiz ve dijital olgunluk seviyemizi durmaksızın yükselterek, dijital ekonomimizi geliştirmemiz gerekmektedir” dedi.

 

DİJİTALLEŞME EKONOMİNİN LOKOMOTİFİ

Bilişim ve yazılım sektörlerinin önemine vurgulayan Bahar, “Bilişim ve yazılım sektörlerinin ülkemiz, şehrimiz ve üyelerimiz için ne kadar önemli olduğunu biliyor, hassasiyetle üzerinde duruyoruz. Tüm sektörleri etkileyen büyük değişimlere tanıklık edildiği, yeni iş modellerinin ortaya çıktığı, yerleşik düzenlerin yerle bir olduğu, sistemlerin yeni baştan biçimlendiği günlerden geçiyoruz. İnsanoğlu olarak, her devirde verdiğimiz çabaların en önemli motivasyonu hep ekonomi olmuştur. Günümüzde ise dijital uygulamalar ve teknolojiler, dünya ekonomisinin lokomotifi konumunda” diye konuştu.

 

TASARLANMIŞ BİR TÜRKİYE MODELİ

Yatırımları ve işletme verimliliğini artırarak ekonomiye doğrudan katkı sağlanabileceğini kaydeden ATSO Başkanı Ali Bahar, “Sanayide verimlilik artışını sağlarsak, dış pazarlarda rekabet gücünü yükseltir, emek verimliliğini artırır, bu artışı ücrete yansıtır ve refah seviyesini yükseltebiliriz, ülkeler arası mesafeleri kısaltarak yeni pazarlara ulaşımı kolaylaştırır, dijital ekonomiye geçişi hızlandırır, kayıt dışılığı azaltarak, kaliteyi artırabiliriz” dedi. Başarıların büyüklüğünü inancın büyüklüğünün belirlediğini dile getiren Bahar, “Cumhuriyetimizin 100. yılında, Atatürk ilkelerinin izinde, ekonomiden dış politikaya, dijital teknolojilerden sanayiye kadar geniş bir yelpazede çok iyi tasarlanmış bir Türkiye öyküsünü birlikte yazabileceğimize inancımız tamdır” ifadelerini kullandı. Bahar, tüm sektörleri kapsayacak şekilde, Türkiye’nin bilişimle dönüşümü doğrultusunda; ekonomiyi küresel yarışta güçlendirecek devlet politikalarının varlığı ve yarattığı olumlu gelişmelerin iş dünyasını daha da umutlandırdığını dile getirdi.

 

EN ÖNEMLİ KONU DİJİTALLEŞME

ATSO’nun 2023 iş programına değinen Yönetim Kurulu Üyemiz Hatice Öz, en önemli başlığın dijitalleşme olduğuna dikkat çekti. ATSO’nun üretimden pazarlamaya, yönetimden satışa kadar tüm alanlarda dijital dönüşümde etkin rol aldığını kaydeden Öz, Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması (HİSER) Projesi Desteği kapsamında küme faaliyetleri, girişimcilik faaliyetleri, ATSO Networking ve Hızlandırma Programı çalışmalarının altını çizdi. Antalya Teknokent Genel Müdürü Dr. İbrahim Yavuz, Antalya Teknokent’te son 2 yılda 4 milyar TL’nin üzerinde toplam ciro elde edildiğini belirterek, “Bizim için kıymetli olan ihracatımız, 35 milyon Dolar civarında ve bunun 10 milyon Doları da Ar-Ge ihracatımız. Antalya’da bu konuyu gündemde tutan birkaç kişiden biri Ali Başkan ve ben varız. Antalya, Türkiye’nin silikon vadisi demiştik. Herkes kendi enerjisinin en iyisini, yapabildiğinin en iyisini yapıyor, bundan şüphem yok. Bu güne kadar yapılan çalışmalar, elde edilen başarılar var. Hep birlikte Antalya’yı bir bilişim ve teknoloji şehri yapmak için hızla ilerlemeye ve çalışmaya devam edeceğiz.”

 

İHRACAT VE KATMA DEĞER KONUŞULDU

TOBB Yazılım Meclisi Başkanı Ertan Barut, TOBB çatısı altında 2006 yılında kanun ile kurulmuş bir yazılım meclisi olduklarını belirterek, sektörel gelişim ve büyüme, işgücü, istihdam ve ihracata yönelim ve gelişim konuları hakkında bilgi verdi. Barut, 65 sektör meclisinden biri olarak geniş ölçekte faaliyetlerini sürdürdüklerini dile getirdi. T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü Bilişim, Yazılım, Dijital ve İletişim Hizmetleri Daire Başkanı Hürol Karlı, E-Turquality kapsamında oyun ve yazılım ihracatının artırılmasına yönelik teknik mevzuat hakkında konuşmasını gerçekleştirdi. Karlı, ihracata hazırlık ve kurumsal kapasite oluşturma aşaması destekleri, pazarlama ve yüksek katma değere yönelik destekler hakkında da ayrıntılı bilgilendirmelerde bulundu.

 

İHRACATTA ÖRNEK BAŞARI HİKÂYELERİ

Bilişim, Yazılım, oyun sektörü ihracatı olan örnek başarı hikayelerinin de paylaşıldığı Türkiye Bilişim Sektörünün Uluslararasılaşması ve E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) İhracat Destekleri Programı toplantısında, Noxart Bilişim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Genel Müdürü Ali Özalpay, San Bilgisayar Ticaret Turizm İthalat ve İhracat Anonim Şirketi Genel Müdür Yardımcısı Özel Oytun Türkoğlu, Softalya Yazılım Limited Şirketi CEO Osman Erol Saraydere ve Talya Bilişim Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi İdari Müdür İhsan Güzey, şirket kuruluşları ve çalışmaları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Türkiye Bilişim Sektörünün Uluslararasılaşması ve E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) İhracat Destekleri Programı toplantısı, soru cevap bölümünün ardından plaket takdimiyle sona erdi. * ATSO Basın Bürosu

 

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.08 12:05:11
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






İlk rahim nakliyle dünyaya gelen Ömer Özkan üç yaşında

Akdeniz Üniversitesinde 2011 yılında rahim nakli olan Derya Sert, 4 Haziran 2020’de Ömer Özkan bebeği dünyaya getirdi. Ömer Özkan, üçüncü yaşına ailesi ile girdi.
Dünyada ve Türkiye ilk olarak Akdeniz Üniversitesinde yapılan operasyonla 2011 yılında rahim nakli olan Derya Sert, nakilden 9 sene..

Akdeniz Üniversitesinde 2011 yılında rahim nakli olan Derya Sert, 4 Haziran 2020’de Ömer Özkan bebeği dünyaya getirdi. Ömer Özkan, üçüncü yaşına ailesi ile girdi.
Dünyada ve Türkiye ilk olarak Akdeniz Üniversitesinde yapılan operasyonla 2011 yılında rahim nakli olan Derya Sert, nakilden 9 sene sonra 4 Haziran 2020 yılında annelik sevinci yaşadı. Ömer Özkan bebek, operasyonu gerçekleştiren ekibin başındaki isim olan Prof. Dr. Ömer Özkan’ın ismini aldı. Aynı durumdaki kadınlara umut olan Derya Sert, eşi Mustafa Sert ve 3 yaşını giren Ömer Özkan Sert doğum günlerini Anamur’daki evlerinde aile arasında kutladılar. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan uzaktan bağlantı yoluyla aile ile görüşerek Ömer Özkan bebeğin doğum gününü kutladı.

Ömer Özkan bebek dünyanın umudu oldu
Ömer Özkan bebeğe mutlu, güzel bir gelecek temennisinde bulunan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Derya Sert’e 2011’de yapılan nakil tüm dünya için bir ilk oldu. İlk 9 senemiz hayli meşakkatliydi. Hem bizim hem de dünyanın ilk vakası olması vesilesiyle bizi bir hayli yordu açıkçası ama sonuçta 9 yılın sonunda emeklerin hepsine değdi. Ama inanılmaz bir sabır, inanılmaz bir emek var Derya’nın sabrına da ben her zaman şapka çıkartıyorum. Ama sonunda mutlu sonla bitti. Sonra Havva’yı daha tecrübeli bir şekilde naklini yaptık ve o da hemen çocuğunu kucağına aldı kısa bir sürede. İnşallah Allah hepsine aileleriyle güze bir ömür bahşeder. Tabii bundan sonraki süreçte birçok kadın bekliyor. Daha fazla kadının yapılması kıymetli. Bu da hep mevzuattan bahsediyoruz. Mevzuat devreye girerse daha hızlı olacaktır” dedi.

Nakil yoluyla 35 bebek anne babalarına kavuştu
Özkan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Rahim nakli konusunda uğraşan ve yayınları olan İsveç ekibiydi. Biz de bunu daha gizli saklı yapıyorduk açıkçası. Onlardan önce bu işi yapmamız onları şaşırttı. Daha insana geçmemişlerdi, hayvanın bile bazı basamaklarını tamamlamamışlardı. Öyle olunca biz yapar yapmaz ilk haftasında buraya geldiler. Biz sonraki süreçte İsveç ekibine yardımcı olduk, bütün detayları paylaştık. Onlar da canlıdan yaptılar. Bir kısmı başarılı oldu, bir kısmı olmadı. Daha sonra Türkiye’nin de İsveç’in de bebeği oldu. Bu yepyeni bir yoldu aslında herkes için. Daha sonra da bunun güvenilirliği garanti haline gelince hem biz hem onlar birçok merkeze öncülük ettik. Daha sonra Amerika’da, Almanya’da, Çin’de yapıldı. Yaklaşık 35 bebek anne babalarına kavuştu. Bu yepyeni bir prosedür. Eğer bu insanlara rahim nakli yapılmazsa bebeklerine hamile kalamıyorlar. Bu anlamda hakikaten rahmi olmayan ama yumurtaları olan kendi çocuklarını taşımak isteyen anne babalar için başka bir yöntem yok. Zaten bu anlamda çığır açan Nobellik bir proje.”

Ömer Özkan bebek bizlere hayatı yeniden öğretiyor
Ömer Özkan’ın 3 yaşına bastığını ve her gününün ayrı bir heyecanla geçtiğini söyleyen Derya Sert ise, “Yıllar önce umudumuz olan Prof. Dr. Ömer Özkan hocama ve Prof. Dr. Özlenen Özkan hocama çok teşekkür ediyorum. Onlar olmasa bizler bu mutlu aile tablomuzu tamamlayamayacaktık. Üç yaşına basan oğlumuz bizlere hayatı yeniden öğretiyor. Onun sevgisi ve varlığı bizler için her gün bir şükür sebebi. Rahim nakli umudu bekleyen kadınlarımız sabretsinler inşallah onlarda kendi bebeklerini kucaklarına alırlar en kısa zamanda” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.05 14:04:46
Son Düzenlenme Tarihi :





Uzmanından okullardaki enfeksiyon artışını önlemek için alınabilecek önlemler

Okulların açılması ile beraber kapalı alanlarda geçirilen vaktin artığını ve okula gitmeye başlayan öğrencilerin ailelerini en çok tedirgin eden konunun çocukların yakalanabileceği hastalıklar olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Çağlar Erol, “Okullarda hijyenik ortamla..

Okulların açılması ile beraber kapalı alanlarda geçirilen vaktin artığını ve okula gitmeye başlayan öğrencilerin ailelerini en çok tedirgin eden konunun çocukların yakalanabileceği hastalıklar olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Çağlar Erol, “Okullarda hijyenik ortamların sağlanması önem taşıyor. Okullar açılalı henüz bir kaç hafta olmuşken enfeksiyonlardaki artış gözle görülür oranda” dedi.
Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Çağlar Erol, hastalık riskini en aza indirmek için alınabilecek önlemlere dikkat çekerek bilgilendirmelerde bulundu. Okulların yeni bir eğitim-öğretim yılına başlamasının aileler için de bir dizi sağlık önlemlerini beraberinde getirdiğini dile getiren Uzm. Dr. Erol, ailelerin alması gereken sağlık önlemlerini anlattı.

“Aşılar ve aşı takibi önem taşıyor”
Çocukların aşı takiplerinin yapılmasının önemine değinen Uzm. Dr. Erol, “Aşılar çocukları birçok bulaşıcı hastalığa karşı korur. Covid-19 pandemisinin etkileri halen aklımızda iken, bulaşıcı hastalıklara karşı en güçlü kalkan olan aşıların takibini yakından yapmalıyız. Çocuklar için uygun yaş ve dozlarda aşıları yenilemek, hem toplumun hem bireyin bağışıklık seviyesini yükseltir” diye konuştu.

“Çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırılmalı”
Hijyenin çocukların okullarda ve evlerinde sağlıklı kalmalarının temel taşı olduğuna vurgu yapan Uzm. Dr. Erol, “Çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırmak, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Ağız hijyeni de unutulmamalı. Ayrıca okullarda hijyenik ortamların sağlanması da önemlidir. Okullar açılalı henüz bir kaç hafta olmuşken enfeksiyonlardaki artış gözle görülür oranda olmaktadır. Bu tamamen birlikte vakit geçirmekten, toplu olarak aynı ortamı paylaşmaktan kaynaklanmaktadır. Bireysel olarak enfeksiyondan çocuğumuzu korumak için yapabileceğimiz en kolay yöntemlerden biri ise hem kendisinin hem bulunduğu fiziksel ortamın hijyen standartlarını optimuma getirmektir” dedi.

“Maske kullanılabilir”
Okullarda enfeksiyon görüldüğü takdirde maske kullanmanın yararlı olacağını belirten Uzm. Dr. Erol, “Her ne kadar toplu yaşanılan alanlarda herkesin maske kullanımı yönetici kurumlar tarafından alınan veya kaldırılan bir karar olsa da, çocuğunuzun sınıfında arka arkaya enfeksiyonlar görülürse okulda maske kullanmasını bireysel olarak da olsa göz önüne almanızda fayda olacaktır. Her ne kadar çocuklar kurallara uyma ve onları uygulama konusunda biz erişkinlerden çok daha meziyetli olsa da maske takmayı ve doğru kullanmayı öğretmek, bu önlemin etkinliğini artırır” şeklinde konuştu.

“Semptomları izlemek önemli”
Çocukların okula gitmeden önce günlük olarak semptomlarını izlemenin önemli olacağını kaydeden Uzm. Dr. Erol, “Herhangi bir hastalık belirtisi (ateş, öksürük, burun akıntısı) gösteren çocuklarda bu durumlar ciddiye alınmalı, öğretmeni ile paylaşılmalı, gün içindeki semptomların seyri ile ilgili yine okuldan geri bildirim alınmalıdır. İnatçı semptomlar görüldüğünde ise bir sağlık profesyoneline, pediatri hekimine başvurulmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Düzenli sağlık kontrolleri yaptırılmalı”
Çocukların düzenli sağlık kontrollerinin, potansiyel sağlık sorunlarının erken teşhis edilmesine yardımcı olacağının altını çizen Uzm. Dr. Erol, şu bilgileri paylaştı:
“Özellikle alerji hikayesi olan çocuklarımızın sonbahar alerjenleri ile karşılaşmadan önce koruyucu önlemlerin alınması açısından hekimleri ile plan yapmaları önemlidir. Bitmeyen öksürük ve geniz akıntılarıyla kış boyu uğraşmamak adına bu erken hamleyi yapmanız önemlidir. Standart takiplerin aksatılmaması da ayrı bir önem arz etmektedir. Hem sağlık düzeyinin artırılması hem yaşam konforu açısından çocuğun düzenli takiplerini okul döneminde de olsa aksatmayın.”

“Aile içi iletişim”
Aile bireyleri arasındaki açık bir iletişimin, sağlık önlemlerini uygulamayı kolaylaştıracağını söyleyen Uzm. Dr. Erol, “Ebeveynler çocuklarıyla düzenli olarak konuşmalı ve onlara sağlıkla ilgili önemli bilgileri aktarmalıdır. Bunları bir dayatma ya da zorunluluk olarak değil, bir alışkanlık ve hayatın bir parçası olarak çocuğa iletmek hem hijyen ve sağlık kurallarına uyulmasını kolaylaştırır hem de süreklilik sağlar. Ayrıca bu kurallara sizin uyduğunuzu görmek, çocuğun rol model aldığı kişiler olarak ona sağlık konusunda öğreteceğiniz en kalıcı bilgiler olarak hayatında yer tutacaktır” dedi.

“Ruhsal sağlık için destek”
Sağlıklı çocuğun sadece fiziki olarak değil, ruhsal olarak da bir iyilik halinde olması gerektiğinin önemine değinen Uzm. Dr. Erol, şunları söyledi:
“Çocuğun okula, öğretmenine, arkadaş çevresine, ders rutinine uyum sağlaması da önemlidir. Bu uyum sürecinde ortaya çıkan yahut çıkabilecek olan pürüzleri hem öğretmenleri hem de çocuk gelişim uzmanları ile görüşüp, akademik hayatı eğlenceli ve severek gidilen bir mecra haline getirmek için elimizden geleni yapmalıyız. İştahı açık ve mutsuz çocuklar yerine, gülümseyen ve seçimleri olan çocuklar oluşturmaya çabalamalıyız. Salgın dönemi tekrar başımıza gelirse, çocukların ruhsal sağlığını etkileyebilir. Aileler çocukların duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olmalı ve gerektiğinde profesyonel yardım aramalıdır. Okula geri dönmek veya yeni başlamak ebeveynlerde ve çocuklarda her zaman bir heyecanı tetikler. Bu ışıltıyı bütün yıla neşretmenin temel kuralı ise, hem evde hem de okulda mümkün olabildiğince sağlıklı kalmaktır.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.04 11:42:07
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.10.04 11:42:18