SON DAKİKA

logo

9 bin hanenin elektriği Kızıllı'dan

Büyükşehir Belediyesi Kızıllı Entegre Atık Değerlendirme, Geri Dönüşüm ve Bertaraf Tesisi’nde Atık Isıdan yıllık 9000 hanenin enerji ihtiyacına denk gelen 25 bin megawatt enerji üretiliyor. Atık ısıdan elde edilen ve ulusal şebekeye verilen bu enerji belediyeye gelir kaynağı olarak dönüyor.

Antalya Büyükşehir Belediyesi çevreci yaklaşımlarla hem doğayı koruyor hem de belediyeye gelir kaynağı elde ediyor. Türkiye’de katı atık sektöründe atık ısıdan elektrik enerjisi üreten ilk tesis olan Antalya Büyükşehir Belediyesi Kızıllı Entegre Atık Değerlendirme, Geri Dönüşüm ve Bertaraf Tesisi’nde Atık Isıdan yıllık 9000 hanenin enerji ihtiyacına denk gelen 25 bin megawatt enerji üretiliyor. Atık ısıdan elde edilen ve ulusal şebekeye verilen bu enerji belediyeye gelir kaynağı olarak dönüyor. 


Çevre ve doğa dostu çalışmalarla öne çıkan Antalya Büyükşehir Belediyesi, çevreyi korumaya yönelik çalışmalarına devam ediyor. Kızıllı Entegre Atık Değerlendirme, Geri Dönüşüm ve Bertaraf Tesisi içerisinde 2022 yılında tamamlanarak devreye alınan Atık Isı Geri Kazanım Tesisi’nde yıllık ortalama 25 bin Megawatt elektrik enerjisi üretiliyor. Tesis aynı zamanda küresel ısınmada minimize etki yaratarak sera gazı etkisini de azaltıyor.

11 İLÇENİN ÇÖPÜ TOPLANIYOR

Konyaaltı, Muratpaşa, Aksu, Kepez, Döşemealtı, Serik, Kemer, Kumluca, Finike, Korkuteli ve Elmalı olmak üzere Antalya’nın 11 ilçesinden toplanan evsel atıklar Kızıllı Entegre Atık Değerlendirme, Geri Dönüşüm ve Bertaraf Tesisi içerisinde bertaraf ediliyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ait araçlarla ilçelerde bulunan transfer istasyonlarından tesise taşınan evsel katı atıklar, atık kabul ünitesine alınarak mekanik ayırma işlemine tabi tutuluyor. Mekanik ayrıştırma ünitesinde  türlerine göre ayrıştırılarak, tehlikesiz atık niteliğinde olan ambalaj atıkları çevre lisansı olan firmalara gönderiliyor ve bu atıklar ekonomiye kazandırılıyor. Organik atıklar ise fermantasyon ünitesinde işlenerek bu atıklardan gaz elde edilerek enerjiye çevrilerek gelir elde ediliyor. 

340 BİN TON KARBON EMİSYONU AZALTILIYOR

Tüm atıkların değerlendirilebileceği ve bakiye atığın minimize edileceği çevreci bir yaklaşımla işletilen tesisin içerisinde ayrıca mekanik ayırma tesisi, biyometanizasyon tesisi, enerji üretim tesisi, ikinci sınıf düzenli depolama sahaları, tıbbi atık sterilizasyon tesisi de bulunuyor. Organik nitelikte olan atıklar ise biyometanizasyon tesisine gönderilerek fermantasyon işlemine tabi tutuluyor ve gaz üretimi gerçekleştiriliyor. Tesisi hakkında bilgi veren Antalya Büyükşehir Belediyesi Atık Yönetimi ve İşletmeler Şube Müdürlüğünde görevli Çevre Mühendisi Fulya Edibe Halıcılar, “Depo gazından ve fermantasyon tanklarından üretilen gaz enerji üretim tesisinde elektrik enerjisine çevriliyor ve bu enerji enterkonnekte sisteme (elektrik santraline) verilerek üretimden gelir elde ediliyor. Enerji üretim tesisinde yıllık 247.645 Megawatt saat enerji üretilmekte olup bu rakam 89 bin 800 hanenin aylık elektrik ihtiyacı karşılayabilecek kapasitededir. Azaltılan karbon emisyonu ise 340.000 ton olarak gerçekleşmektedir” dedi. 

ATIK ISI ENERJİYE ÇEVRİLİYOR

Tesiste tüm atıklar değerlendirilmeye çalışılarak sıfır atık yaklaşımıyla çalışılıyor. Enerji üretiminden açığa çıkan ve kullanılmadan doğrudan çevreye atılan atık ısının geri kazanımı için kurulan Atık Isı Geri Kazanım Tesisinden de 2,8 MW enerji elde ediliyor. Bu sürecin nasıl işlediğini anlatan Atık Isı Geri Kazanım Tesisi’nde görevli Çevre Mühendisi Serpil Beşkaza “18 adet gaz motorundan çıkan atık ısı 460 derece ısıdan 170 dereceye düşürülüyor. Atık ısı geri kazanım tesisi 5 adet üniteden oluşuyor. Gaz motorlarından çıkan atık ısı kollektörlerde toplanarak buhar kazanına geliyor. Kazanlarda üretilen buhar ile atık ısı elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Atık Isı Geri Kazanım Tesisi’nde yıllık ortalama 25 bin Megawatt saat elektrik üretiliyor. Bu enerji aylık ortalama 9000 hanenin elektrik ihtiyacı karşılanabilecek kapasitededir. Atık ısıdan elektrik enerjisi üretildikten sonra ulusal şebekeye verilerek belediyeye gelir kaynağı olarak dönmektedir. Ayrıca azaltılan karbon emisyonu miktarı ise 75.000 tondur. Tesis ile sera gazı etkisi azaltılarak küresel ısınmanın önüne geçilmektedir” dedi. 

ÇÖP SULARI YERALTI SULARINA KARIŞMAYACAK

Tesiste ayrıca Başkan Muhittin Böcek’in talimatıyla artan kapasiteyi karşılayabilmek için yeni düzenli depolama sahası oluşturuluyor. Bu kapsamda depolama sahasının tabanına yarım metre kil, üzerine membran üzerine keçe ve drenaj için çakıl ve borulama sistemi yapılıyor. Bu sayede çöp suyunun yeraltı sularına karışması önlenerek yeraltı sularının korunması sağlanacak.

Sıfır Atık yaklaşımı ile Fermantasyon süreci sonunda günlük 15 ton katı, 200 metreküp sıvı fermente ürünün oluştuğu tesiste ayrıca bu fermente ürünlerin Türkiye’de ilk defa toprak iyileştirici organik madde olarak kullanılmasına yönelik deneme ve lisans çalışmalarına devam ediliyor. * Büyükşehir Belediyesi Basın



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.10 12:43:05
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






“İLİŞKİSİ İYİ GİTMEYEN İNSANLARIN TRAFİKTE KAZA YAPMA RİSKİ ARTIYOR”

Psikoterapist Dr. Timur Harzadın, Radyo Trafik ortak yayınında ilişkisinde mutsuz olanların trafik kazası yapma riskinin fazla olduğunu söyledi. Harzadın ayrıca motosiklet kullanıcılarının alzheimer olma riskinin de düştüğünü belirtti.

Radyo Trafik’te yayınlanan “Burcu Coşkunseda ile MotoKask” programına bu hafta Psikoterapist Dr. Timur Harzadın konuk oldu. Aynı zamanda bir motosiklet sürücüsü olan Harzadın, eşleri ya da sevgilileriyle sorunlu bir ilişki yaşayan insanların, trafikte araç kullanırken kaza yapma olasılığının daha fazla olduğuna dikkat çekti. Dr. Timur Harzadın, son yıllarda görülme sıklığı artan alzheimer hastalığının, motosiklet kullanan kişilerde görülme oranının az olduğunun altını çizdi.

 

“İLİŞKİNİN NASIL GİTTİĞİ GÜNLÜK HAYATA DA YANSIR”

 

Psikoterapist Dr. Timur Harzadın, özel hayatımızda yaşadığımız ilişkilerimizin sürüşümüze de etkisi olduğuna vurgu yaparak, “Beynimiz enerjisinin büyük bir kısmını romantik ilişkilere harcıyor. Eşiniz ya da sevgilinizle ilişkiniz iyi gidiyorsa, bunu hayatınızın diğer kısımlarına aktarabiliyorsunuz. İyi ilişkiye sahip olan insanların iş hayatı da başarılı olabiliyor. Sürüş konusunda da sıkıntı yaşamıyorlar. Bir insanın ilişkisi iyi gitmiyorsa hayatına da olumsuz yansır. Araç kullananlar insanların kaza yapma olasılığı artar. Konsantrasyon eksikliği yaşanmasından dolayı yola odaklanmakta zorluk yaşanabilir. Bu yüzden insanların ilişkilerini nasıl yaşadıkları önemlidir.” açıklamasını yaptı.

 

“ZİHNİMİZ KARIŞIKKEN YOLA ÇIKMAYALIM”

 

İnsan psikolojisinin kötü olmasının trafikte de bir takım riskler taşıdığını belirten Dr. Timur Harzadın, !Zihnimde işimle ilgili problemler yaşarken, araç kullanırken o anda önüme bir şey çıktı. Anında tepki vermem gerekirken karmaşık zihin nedeniyle geç tepki veriyorum ve kaza yapma riskim artıyor. Bu şekilde yola çıkan insanlar hem kendini, hem trafikteki diğer insanları riske atabiliyor. Zihnimiz karışıkken yola çıkmamak daha doğru bir yol olacaktır. Mümkünse kendimizi yatıştırdıktan sonra trafiğe çıkmalıyız. Bu sürekli hale geliyorsa profesyonel destek almalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.

 

“MOTOSİKLET KULLANICILARININ ALGILARI DAHA FAZLA”

 

Motosiklet sürücülerinin kendilerini rahat, iyi, sakin, dingin hissettiklerini söylediklerini belirten Psikoterapist Dr. Timur Harzadın, bunun nedenleri üzerine düşünmeye başladığını belirterek, “Rüzgar, özgürlük hissi insanda bir rahatlık sağlıyor. Motorun titreşimi vücudunuzdaki kötü duyguları boşaltıyor. Motosiklet, otomobil sürmek gibi değil. Otomobil süren kişinin aklı başka yerlere gidebiliyor. Motosiklet sürücüleri, sadece sürüşe odaklandıkları için günlük hayatta da daha kolay olaylara odaklanabiliyor. Motosiklet sürücüleri direkt uzağa baktıkları için, kendilerini ve hayatı da gözlemleyebiliyorlar. Bu insanların algıları ve geleceği görme yetileri daha fazla oluyor.” ifadelerini kullandı.

 

MOTOSİKLET KULLANMANIN GÜNLÜK YAŞAMA ETKİSİ

 

“5 yıl sonra hayatın nasıl olacağını bazı insanlar düşünür, bazı insanlar düşünmez.” diyen Dr. Harzadın,   “Motosiklet sürücüleri sürekli ufuk çizgisine baktığı için bu tarz şeylere daha yatkın oluyor. Beynimiz, bir şeyi iyi yapıyorsak, bunu bir süre sonra hayatımıza da yansıtmamızı sağlıyor. Dengede durmak zorunda oldukları için günlük hayatta küçük kazaların önüne geçebiliyorlar.” şeklinde konuştu.

 

“MOTOSİKLET SÜREN BİRİNİN ALZHEİMER OLMA İHTİMALİ ÇOK DÜŞÜK”

 

Timur Harzadın, motosiklet sürmenin kişisel gelişim olarak da kullanılabileceğini belirtti. Motosiklet kullanmanın sosyal ve ruhsal anlamda birçok faydasının olduğunu kaydeden Dr. Harzadın, “Motosikletin kendine temas etmek, yeni insanlar tanımak, zorluklara dayanmak gibi faydaları var. Denge kurmak zorunluluğundan dolayı beynimiz çok aşırı çalışıyor. Sürekli beyin çalıştığı için yeni bağlantılar kuruluyor. Motosiklet süren birinin alzheimer olma ihtimali de çok düşük.” sözlerini sarf etti.

 

“KENDİNE ZARAR VERMEK İÇİN DE TEHLİKELİ ARAÇ KULLANANLAR VAR”

 

Araç kullanmanın bir başka psikolojik boyuntundan bahseden Dr. Harzadın, çarpıcı ifadeler kullandı:

 

“Aşırı ruhsal problem yaşayan insanlar da daha riskli araç kullanıyor. “Ölsem de kurtulsam” düşüncesi olanlar, bunu kendi kendilerine yapmaktan korktukları için tehlikeli şekilde araç kullanarak kendilerine zarar vermeye çalışıyor. Bu düşünceye sahip insanların motosiklete binmemelerini, psikolojik destek almalarını öneriyorum.”

 

TRAFİKTE NEDEN ÖFKELİYİZ?

 

Psikoterapist Dr. Timur Harzadın, trafikte neden öfkeli davranıldığına ilişkin ise, “Trafiğe çıktığında insanlar kendi iç dünyasına dönmeye başlıyor. Bazı insanlar normalde sakinken trafiğe çıktığında daha gergin, öfkeli olabiliyor. Beynimiz trafikte bazı duyguları üretmeye, ya da onlarla bağ kurmaya başlıyor. Bu duygudan kurtulmanın yollarından biri, bu duyguyu diğer insanlara aktarmak. Tehlikeli araç kullanırken başkalarını öfkelendirmek insanları rahatlatabiliyor. Daha derin bakarsak, iç dünyamızdaki duyguları başkalarına transfer ediyoruz, bunlar da çocukluktan gelen duygular.” diye konuştu. - İnternetten dinlemek için:http://radyotrafik.com/izmir   * Haber: Hakan TAŞYARAN

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.06.03 08:43:33
Son Düzenlenme Tarihi :





Kepez’in Anadolu Şehitler Müzesi kapılarını açtı

Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün 3. Dönem için vaat ettiği 123 projenin en önemlilerinden biri olan Anadolu Şehitler Müzesi, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde DokumaPark’ta kapılarını ziyaretçilere araladı.

Kepez Belediyesi, kültür ve sanat adasına dönüştürdüğü DokumaPark’a bir müze daha kazandırdı. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün 3. Dönem için vaat ettiği 123 projenin en önemlilerinden biri olan Anadolu Şehitler Müzesi, düzenlenen törenle açıldı. Antalya Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği’nin desteği ile kurulan Anadolu Şehitler Müzesi’nin açılış törenine Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Kepez Kaymakamı Hamdullah Suphi Özgödek, AK Parti Antalya İl Başkanı Ethem Taş, Antalya Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği Başkanı Cengiz Nizam, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, şehit ve gazi aileleri katıldı. Kepez Çocuk ve Gençlik Orkestrası’nın çaldığı ‘Çanakkale Türküsü’ ile başlayan açılış etkinliği, şehitlerimiz için okunan Kuran-ı Kerim Tilaveti ile devam etti.


Dokuma Fabrikası Antalya’nın ilk sanayi tesisi

Açılış konuşmasını  gerçekleştiren Kepez Belediye Başkanı  Hakan Tütüncü, öncelikle müzenin bulunduğu DokumaPark yerleşkesi hakkında bilgi verdi.  Tütüncü, “1950'lerde dünyanın en kaliteli akala pamuklarını üreten şehirlerden birisi olan Antalya'da, Antalyalılar bir araya gelirler ve Cumhuriyet döneminin Antalya'ya ilk sanayi tesisini kazandırmak için kolları sıvarlar. Amaç, burada yetişen pamuğu ekonomiye kazandırmak, böylece 1950'lerin Antalyasına iş, aş ve ekmek kapısı aralamaktır. O yılların Antalyası 35-40 bin nüfusludur. Ve o yıllarda kendilerince büyük bir hedefe soyunan Antalyalıları dönemin iktidarı yalnız bırakmaz. Merhum Başbakan Adnan Menderes, Antalya'nın o dönem kudretli milletvekili Dr Burhanettin Onat, vasıtası ile Antalya'daki bu girişimden haberdar olur. Onların talebine karşı verdiği cevap çok nettir; ‘Siz bu işi bir başınıza yapamazsınız. Olmaz öyle iş, hükümet olarak oraya güzel bir fabrikayı biz kazandıracağız’ der. Takvimler 5 Ocak 1956'yı gösterdiğinde dönemin başbakanı merhum Adnan Menderes, dönemin Cumhurbaşkanı merhum Celal Bayar birlikte Antalyamıza teşrif ederler ve o güne kadar görülmemiş bir heyecan içerisinde Antalyalılar cumhuriyetin nimetlerinden faydalanmaya başlayacaklarını düşünürler, büyük bir sevinç içerisinde 5 Ocak 1956'da buranın temeli atılır. Antalya'nın merkezinde 500 bin metrekarelik bu kıymetli arazi, aslında yıllar içerisinde bu fabrika vasıtasıyla burayı değerlendirecektir. Etrafında çok geniş bir yerleşim oluşturacaktır ve bu yerleşmede 7-8 mahalleden oluşan bu semte de Dokuma ismi verilecektir.”dedi.

DokumaPark’a 10 ayrı müze, 1 Bilim Müzesi

1961’de faaliyete geçen fabrikanın 2003 yılına kadar çalıştığını hatırlatan Başkan Tütüncü, “2003 yılında artık burası çağın ihtiyaçlarını karşılayamayan bir sanayi tesisi olduğundan dolayı Kepez Belediyesi'ne verilmek üzere özelleştirme idaresine bırakıldı. 2004 yılından sonra buranın farklı bir hatırası başlıyor şehirle ilgili… Çok çeşitli spekülasyonlara da konu oldu. Ama 2009'dan itibaren bir hedefimiz vardı. Şehrin merkezindeki çok kıymetli olan bu 500 dönümlük araziyi adeta bir kültür sanat adası haline getirmek, çevresindeki yeşil dokuyu güçlendirerek şehrimiz için nefes alınacak bir park haline getirmek vardı. Ve öylede oldu. Yıllar yılları kovaladı. Burası bir kültür sanat adasına dönüştü. Bünyesinde 10 ayrı müze ve 1 Bilim Merkezi barındıran muhteşem bir yapı oldu. Şu an da günde 35-40 bin hemşehrimizin ziyaret ettiği ve yılda 350-400 binler seviyesinde müzelerimizi ziyaretçilerin kabul edildiği güzel bir yerleşke haline geldi.”diye konuştu.

Antalya’nın şehitleri asla unutulmasın istedik

 Bugün çok güzel bir açılış gerçekleştirdiklerini vurgulayan Tütüncü, “Biz istedik ki; Antalya'nın şehitleri asla unutulmasın. Antalya'nın şehitlerinin hatıraları yaşansın ve sonsuza kadar güzel bir ortamın içerisinde yaşasın. Şehitler derneklerimiz ve başkanlarımızla sürekli iç içeyiz. Şehit ailelerimizi sürekli ziyaret ediyoruz, onların evlerindeyiz. Şehit ailelerimiz de şöyle bir özellik gördüm. Şehitlerimizin en ufak hatıralarını bile çok büyük bir özenle saklıyorlar. Onların talepleri bu hatıraların kendilerinden sonraki kuşaklara da en güzel şekilde aktarılmasıydı. Bu noktada yoğunlaşan taleplerle birlikte arkadaşlarımızla Antalya'nın şehitlerinin hatıralarını kuşaklar boyu geleceğe taşıyacak bir müze kuralım noktasına geldik. Ve bunu da bu müzeler kompleksi'nde Dokuma'da yapmalıyız diye düşündük, ve böyle bir planlama yaptık. Aslında bu müze Anadolu'nun bin yıllık şehitlik tarihini anlatmakla beraber, odağında Antalyalı şehitlerimizin hatıralarını geleceğe taşıma misyonunu üstlenmiş, bu noktada kendine özgü, ayrı özel bir müze. “ dedi.

Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, 18 Mart 2020'de tamamlayacaklarını ifade ettikleri Anadolu Şehitler Müzesi’nin, söz verilen tarihten birkaç gün önce tamamlandığını, ancak pandemi nedeniyle açılışı bir sonraki tarihe ertelemek zorunda kaldıklarını da sözlerine ekledi.

Şehitlerimize borçlarımızı ödeyemeyiz

 “15 Temmuz hain kalkışmasının her yıl dönümünde 2017'den itibaren Kepez Belediyesi olarak, 15 Temmuz şehitlerimizin hatırasına çok özel bir kültür sanat eseri ortaya koyma düşüncesini geliştirdik. 4 yıldır da bu şekilde devam ediyoruz.” diyerek sözlerine devam eden Başkan Tütüncü, “Her yıl 15 Temmuz’da güzel bir açılış törenimiz oluyor ve o eserlerimizi 15 Temmuz şehitlerimizin hatırasına, gazilerimize hitap ediyoruz. 15 Temmuz'un 2020 yılındaki seneyi devriyesinde böylesi güzel bir açılış töreniyle bir araya gelelim istedik. Şehitlik kurumu ile şehitlik müessesiyle ilgili neler söylesek, neler ifade etsek, onların aziz hatıralarına neler yapsak da, aslında onlara borçlarımızı ödeyemeyeceğimizi biliyoruz. “

Canlarını vatanlarına adadılar

Anadolu Şehitler Müzesi’nin nasıl doğduğunu da anlatan Başkan Tütüncü, “15 Temmuz 2016 hain kalkışmasında canını vatanına adayan bütün ölümsüz kahramanlarımızı bugün bir kez daha hürmetle, minnetle, şükranla yad ediyorum. Aziz gazilerimize de şükranlarımı arz ediyorum. Bin yıldan beri, bu güzel vatan topraklarının, bayrağına kanını katan ölümsüz kahramanlarımızı da hürmetle anıyorum. Bu müze aslında belediyemizin koordinatörlüğünde, şehit ailelerimizle birlikte yaptığımız bir müzeydi. Çünkü buranın içerisinde şehit ailelerimizin hatıralarını göreceğiz. O hatıraları bizlerle paylaşan bütün şehit ailelerimize şükranlarımızı arz ediyorum. Onlara çok teşekkür ediyorum ve bugün onları güçlü bir biçimde alkışlayalım istiyorum.”dedi.

Şehidimiz Çetin’in odasına gözüm gibi bakacağım

Tütüncü konuşması sırasında açılışa katılan konuklara bakarak “Ayşe Annem, son sözüm size” dedi. Tütüncü, “Ellerinizden Öpüyorum. Hani sizi ziyaret ettiğimizde, ‘Yavrum Çetin’imin odasına ben gözüm gibi baktım ama, benden sonra buna kim gözü gibi bakacak?’ diyordunuz ya, işte şehidimiz Çetin’in odasına burada gözümüz gibi bakıyoruz. Geniş gönüllülüğünüz için çok teşekkür ediyoruz. Allah sizlerden razı olsun. O sözümü de yerine getirmekten dolayı büyük bir onur duydum. Artık ölsem de gam yemem annem, tekrar ellerinden öpüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.  

Bu ülkenin her ferdi şehitlerine minnettar

Antalya Valisi Ersin Yazıcı’da, “Bu vatana canını koşa koşa feda eden insanlar, sizlere minnettarız. Bu ülkenin her ferdi minnettar. Bu topraklar dünyadaki en kıymetli topraklar. Bulunduğumuz coğrafya bize bazı zorlukları beraberinde getirmiş. Biz sadece bugün değil yüzlerce yıldır, hatta binlerce yıldır, bu vatan uğruna anamızdan, yarimizden, sevdiklerimizden gözümüzü kırpmadan vaz geçebildik. Ve bundan sonra da aynı şekilde polisimizle, askerimizle tüm vatandaşlarımızla vatan uğruna gözümüzü kırpmadan canımızı feda edebileceğiz. Kepez Belediyesi'ni böyle bir şey düşündüğü için, bu güzel insanların, yüce insanların en kıymetli varlıkları bu vatan uğruna şehit olduğunda, onları hatırlatan tüm ayrıntıları düşünerek burada yaşatmak istemesi, topluma mal etmesi gerçekten takdire şayan, başkanım teşekkür ediyorum. Buradan şu mesajı da vermek isterim. Bizim ülkemize içeriden ve dışarıdan haince bakanlar var ise ki varlar,  şunu unutmasınlar; burada birçok şehit ailesi var, gazimiz var, şehit yakınları var. Bundan sonra da olmaya devam edecek. Ey Hainler, Bizim hiç kimseye ama hiç kimseye verecek bir santimetrekare vatanımız, toprağımız yoktur.” diye konuştu.

Bu vatanın bir çakıl taşını dahi kimseye vermeyiz

Vali Yazıcı’nın konuşması sırasında alkış tufanı koparak,‘Helal Olsun’, ‘Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez’ sesleri yükseldi. Yazıcı, “Bu vatanın bir çakıl taşını daha kimseye vermeyiz. Ama bu millet öyle büyük bir millettir ki; Aman dilerseniz, yardım dilerseniz, dinine, ırkına, mezhebine bakmaksızın bu yüce Millet size yardım elini uzatır. Bu büyük Millet herkese yardım elini uzatmıştır. Ama toprağımızda kimsenin gözü lütfen olmasın. Biz tüm kararlılığımızla 83 milyonun hepsi bu vatan için canımızı gözümüzü kırpmadan teslim edebiliriz. inşallah bundan sonra daha fazla şehidimiz olmaz. Ama bayrağıyla, sancağıyla aynı kumaştan üretilmiş polisimiz, askerimiz ve sizler varsınız. Bu ülkenin teminatı sizlersiniz, bizleriz. Allah'ın izniyle kıyamete kadar bu topraklarda başımız dik bir şekilde bayrağımız en yüce de durarak yolumuza devam edeceğiz.” dedi. 

Konuşmaların ardından Anadolu Şehitler Müzesi kurdele kesimi ile açıldı. Başkan Tütüncü ve konuklar büyük bir özenle hazırlanan ve şehitlerimizin anılarını taşıyan müzeyi gezdi.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.07.16 09:08:28
Son Düzenlenme Tarihi :