SON DAKİKA

logo

Çalışkan: "Ülkemize gelecek her yatırım çok önemli"

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan, Türkiye’ye gelecek her yatırımın çok önemli olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında körfez ülkelerine düzenlenen ziyaretlerde ülkemize milyarlarca dolar yatırım geleceği duyuruldu. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan ise bu yatırımlardan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Çalışkan yaptığı açıklamada, “Ülkemizin ekonomisi büyüyecek. Önemli miktarlarda Türkiye’ye daha fazla sermaye girişi olacak. Bu durum cari açığın finansmanında ve sıcak para ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacaktır. Sadece körfez ülkelerinden değil diğer ülkeler ile de hem iş birlikleri artacak hem de yeni swap anlaşmaları yapılması planlanıyor. Ayrıca yabancı yatırımcıların ülkemize hem dolaylı hem de doğrudan yatırımlar ile gelmesi için sürdürülebilir, öngörülebilir ve şeffaf politikalar izlenmeye başlanması da olumlu bir durumdur. Yatırımcının gelmemesi için bir neden yoktur” dedi.
Sermayenin renginin olmadığını aktaran ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan, “Bugün Avrupa körfez ülkelerine nasıl kucak açıyorsa, biz haydi haydi açmalıyız. Türkiye’nin refahına katkı sunacak yatırımlara kapımız her daim açık. Ülke ekonomimize katkı sunacak, refah seviyemizi artıracak yatırımların başımızın üstünde yeri ver. Özellikle Müslüman kardeşlerimiz ile gerçekleştirdiğimiz ticari görüşmelere farklı anlamlar yüklemeye çalışanlar, dün de Anadolu sermayesi için yeşil sermaye tanımlaması yaparak ayrıştırmaya ve itibarsızlaştırmaya gidiyordu, bunlar çok yanlış düşünceler” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.30 14:25:10
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Haploidentik kök hücre nakli tedavide önemli bir seçenek oluşturuyor

Prof. Dr. Can Boğa, Haploidentik kök hücre naklinin kötü huylu hastalıkları olan kişilerde kullanılan tedavi yöntemlerinde önemli seçeneklerden birini oluşturduğunu söyledi.
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Hematoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Boğa, doku grubu uyumsuz nakillerin son yılların en önemli keşif ve güncel gelişmelerinden birisi olduğuna dikkat çekerek, “Lösemi, lenfoma gibi kötü huylu hastalıkların tedavisinde ilacın gücünden yararlanarak iki hedefe ulaşmak isteriz. İlk hedefimiz hastalığı iyileştirmek, ikinci hedefimiz ise bu hastalıkların tekrarlama ihtimalini azaltmaktır. Bu sonuca ulaşmak amacıyla ilacın gücünün yanında hücrenin gücünden yaralanıyoruz. Hastaların doku grubu tam uyumlu gönüllü bir vericisi varsa, vericiden tümörle savaşan hücreleri topluyoruz. Bu hücreler hastalıklı hücrelerle mücadele ederek, tekrarlanmasına engel oluyor. Kötü huylu hastalıklarda kemoterapi gibi hedefe yönelik akıllı ilaçlar hastalığı tedavi edebiliyor ancak tekrar etme ihtimalini ortadan kaldırmıyor. Naklin en büyük avantajının kür şansı tanıyarak hastalığı tamamen ortadan kaldırması olduğunu söyleyebiliriz. Değişik hastalık grubuna göre hastaların ortalama yüzde 50’si tam olarak iyileşme şansı yakalıyor’’ dedi.
Tam uyumlu kardeş vericisi olmayan hastalar için akraba dışı donör taraması yapılarak, iyi uyumlu donör vericiler bulunduğunu kaydeden Boğa, “Ancak hastaların yaklaşık yüzde 60’ı bu şansı elde edebiliyor. Geri kalan hastalara ne akraba ne de akraba dışı donör bulunamıyor. Bu durumda hastalara umut olan aile içi doku grubu uyumsuz bir donörden nakil tercihini kullanıyoruz’’ diye konuştu.

Ön değerlendirme süreci tedavide başarı oranını arttırıyor
Nakil sürecinin detaylarından bahseden Prof. Dr. Can Boğa, şunları ifade etti:
“Nakli kabul eden gönüllü donörler olsa bile bağışçıların enfeksiyon hastalıkları açısından nakile bir engel oluşturmadığı ön değerlendirme yapılarak tespit edilmektedir. Aynı şekilde hastanın da uygun olması gerekir. Nakil öncesinde hastalık yükünün az olması tedavide başarı şansını arttırıyor. Bunun için uygun tedavilerle hastalık yükünü azaltıyoruz. İlk hedefimize ulaştıktan sonra hasta ve donör güvenliği bakımından engel bir durum olmaması durumunda, özetle donör ve hasta uygunluğu değerlendirildikten sonra nakil sürecine geçiyoruz. Hasta ve donör nakil için hastaneye yatırılıyor ve ilaç tedavisine başlanıyor. Nakil öncesi ilaç tedavisindeki hedefimiz hastalık yükünü biraz daha azaltmak ve verilen hücrelerin yerleşmesini sağlamak. İlaç uygulamasından bir gün sonra ilaçlar vücuttan atılıyor ve donörden alınan hücreler, özellikle yetişkin hastalarda çoğu zaman kan vermeye benzeyen bir işlemle hastaya naklediliyor.’’

Nakil sonrası yan etkilerden korunmak için tedbirlere dikkat etmek gerekiyor
Prof. Dr. Can Boğa, nakilden sonra bazen vericinin savaşçı hücrelerinin yollarını şaşırdığını belirterek, “Hastanın kendi dokusunu yabancı olarak kabul edebiliyor ve hastaların yaşam kalitelerini etkileyebilen ciltte alerjiye benzeyen reaksiyonlara, enfeksiyona, karaciğerde veya sindirim sisteminde birtakım problemlere yol açabiliyor. Bunlardan korunmak için özellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaç rejimi uyguluyoruz. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları kullanmayı bırakana kadar da hastaların koruyucu ilaç kullanmak, sıkça kontrole gelmek, beslenmeye dikkat etmek gibi tedbirlere dikkat etmeleri gerekiyor’’ dedi.

"Merkezimizde kök hücre naklinde sağladığımız başarı, Avrupa başarı oranı ile yarışıyor"
2015 yılından sonra güncel gelişmelere paralel olarak Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde doku grubu tam uyumlu olmayan hastalara nakil yapmaya başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Can Boğa, “Avrupa Kan ve Kemik İliği Nakli Birliğinin her yıl gönderdiği karnelere göre kayıtlı 300’den fazla kemik iliği nakil merkezinin ortalama eğrilerine göre düzenli hasta takip etme derecesi yönünden merkezimiz ortalama eğrileri yüzde 90’ın üzerinde yer alıyor. Hastaların düzenli takibinde birkaç yıldır aynı performansın sürdüğünü görüyoruz. Merkezimizde kök hücre nakli ile ilgili FACT-JACIE uluslararası kalite yönetim sisteminin uygulanması, graft-versus-host hastalığı dediğimiz alerjiye benzeyen yan etkinin az olması ve takip için başka merkezlere yönlendirilmeden düzenli takip edilebiliyor olmaları, hastalara önemli bir avantaj sağlıyor’’ şeklinde konuştu.

"Orak hücre hastalarında uyumsuz vericiden nakil, tedavi seçeneği olarak değerlendirilebilir"
Prof. Dr. Boğa, özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi’ne özgü hemoglobin anormalliğinin sıkça görülmesi ve orak hücreli hastalarda naklin başarı oranının önem taşıdığını ifade ederek, “Avrupa kayıtlarında tam uyumlu kardeş vericiden bugüne kadar yaklaşık 500 civarında yetişkin hastaya nakil yapıldı. Bu olguların 80’i merkezimizde yapılan nakilleri kapsıyor. Başarı oranı ise yüzde 90’ların üzerinde. Güncel bilgilerimize göre, hastalığı sadece nakil ortadan kaldırıyor. Ancak bu hastaların önemli bir kısmının vericisi yok. Orak hücre hastalığı dünyanın en sık rastlanan genetik hastalıklarından birisi ve hastaların yaşam kalitelerinin bozulmasına yol açtığı gibi, doku hasarı yaptığı için de hastaların yaşamlarını tehdit ediyor. Amerikan kayıtlarına göre orak hücre hastalığı olan yaklaşık 50 yetişkin hastaya uyumsuz vericiden nakil yapılmış. Bizim merkezimizde de bu program başladı sonuçları yakından takip ediyoruz. Olumlu sonuçlar alındığı takdirde özellikle kötü huylu hastalıklarda yaptığımız gibi uyumsuz vericiden bu hastalara nakil yapılabilmesi hastalar için büyük bir umut olacaktır’’ dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.14 17:57:12
Son Düzenlenme Tarihi :





Antalya Devlet Konservatuvarı’ndan halka açık iki sanatsal etkinlik

Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü ve Sahne Sanatları Bölümü mayıs ayı içerisinde halka açık iki sanatsal etkinlik sergiledi.
Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda gerçekleşen Orkestra ve Çocuk Korosu konserinde konservatuvar öğrenci orkestrası ile çocu..

Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü ve Sahne Sanatları Bölümü mayıs ayı içerisinde halka açık iki sanatsal etkinlik sergiledi.
Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda gerçekleşen Orkestra ve Çocuk Korosu konserinde konservatuvar öğrenci orkestrası ile çocuk korosu kursiyerleri birlikte sahne aldı. Konserde konservatuvarın öğrenci orkestrası ile Doç. Dr. Sonat Coşkuner’in yıl boyunca çalıştırmış olduğu koroyu, Antalya Devlet Opera ve Balesi Şefi Hakan Kalkan yönetti. 6-8 yaş ve 9-14 yaş kategorilerinden oluşan çocuk korosunun seslendirdiği şarkılara eşlik eden orkestra, ayrıca Norveçli besteci Edvard Grieg’in “Peer Gynt” adlı Orkestra Suitini de seslendirdi.

“Ortaokul, lise ve lisans öğrencilerinden sahne sanatları gösterisi”
Konservatuvarın Sahne Sanatları Bölümü Bale Ana Sanat Dalı’nın sahnelemiş olduğu temsil ise Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Konservatuvarda eğitim almakta olan ortaokul, lise ve lisans devresi öğrencilerinin yer aldığı gösteride konservatuvarın bale kurslarına devam etmekte olan 5 yaş ve 6-8 yaş gurubu kursiyerler de sahne aldılar. Bale Ana Sanat Dalı Başkanı Öğr. Gör. İlknur Gora’nın koordinatörlüğünde hazırlanmış olan gösteride Öğr. Elm. Alev Nur Mutal Aksoy, Öğr. Elm. Özge Uygan, Öğr. Elm. Nisa Ezgi Doğan’ın öğrencileri ile Antalya Devlet Opera ve Balesi sanatçıları Selin İnan, Mert Söylemez ve Yetkin Şahin’in öğrencileri sahne aldılar.

“Sahne performansı sanat eğitiminin vazgeçilmez bir unsuru”
Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Ceren Hepyücel, “Sanat eğitiminin vazgeçilmez bir unsuru olan sahne performansını öğrencilerimizin her yıl gerçekleşmelerinden büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz. Ayrıca konservatuvarımız bünyesinde 2022 yılında başlatmış olduğumuz bale ve koro kurslarımızda eğitim alan kursiyerlerimiz de bu yıl ilk defa etkinliklerimizde yer aldılar. Eğitimlerimizi şehrimizdeki sanat severler ile bu alana ilgi duyan çocuklarımızla buluşturmuş olmaktan da memnuniyet duyuyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.23 15:22:13
Son Düzenlenme Tarihi :