SON DAKİKA

logo

Kemer’de sünnet çocuklarının kıyafetleri dağıtılıyor

Kemer Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da Kemer’de erkekliğe ilk adımı atan çocukları “Sünnet Şöleni” organizasyonu çerçevesinde sünnet ettirdi. Sünnetleri yapılan 73 çocuğa şölende giyecekleri kıyafetlerin dağıtımınına başlandı.
Kemer Belediyesi’nin desteği ile ücretsiz olarak sünnet ola..

Kemer Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da Kemer’de erkekliğe ilk adımı atan çocukları “Sünnet Şöleni” organizasyonu çerçevesinde sünnet ettirdi. Sünnetleri yapılan 73 çocuğa şölende giyecekleri kıyafetlerin dağıtımınına başlandı.
Kemer Belediyesi’nin desteği ile ücretsiz olarak sünnet olan 73 çocuk, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda düzenlenecek olan 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde düzenlenecek sünnet şöleninde Kıraç konseriyle eğlenecek. Çocukların tüm sünnet masraflarını karşılayan Kemer Belediyesi, kayıt yaptıran çocuklara ücretsiz olarak sünnet kıyafetlerini dağıttı.
Başkan Topaloğlu, yaptığı açıklamada, Kemer Belediyesi olarak Kemer’de bulunan çocukları ücretsiz olarak sünnet ettirdiklerini belirterek, bu yıl 73 çocuğun erkekliğe ilk adımı attıklarını söyledi.
Başkan Topaloğlu, “Bu yıl 73 çocuğumuzu sünnet ettirdik. Sünnet olan çocuklarımızın sünnet şöleninde giyecekleri kıyafetleri de dağıtmaya başladık. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde çocuklarımız için sünnet şöleni de yapacağız. Şölenimizde değerli sanatçımız Kıraç da konser verecek” dedi.
Kıyafetleri, Kemer Belediyesi Düğün Salonu’nda 10.30 - 16.30 saatleri arası teslim ediliyor.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.22 16:06:13
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






İçişleri Bakanı Soylu, depremin merkezi Pazarcık’tan duyurdu: "Köylere konteyner vereceğiz"

7,7 büyüklüğündeki depremin merkezi Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde afetzedelerle birlikte iftar yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Buradan söylüyorum, deprem bölgesindeki köylere ağır hasarlı, orta hasarlı yıkık yıkılmış, bütün bunların tamamına konteyner vereceğiz" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ilk depremin merkezi Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde düzenlenen iftar programına katıldı. Afetzedelerle birlikte oruç açan Bakan Soylu, burada yaptığı açıklamada, deprem bölgesindeki köylerde evleri yıkılan ve ağır hasar gören vatandaşlar için konteyner verileceğini söyledi. Gelecek nesillere daha güvenli şehirler teslim edeceklerini ifade eden Bakan Soylu, afetzedelerin bir yılda kalıcı konutlara geçeceklerini kaydetti.
"Eskisinden daha güçlü olacağız"
Bakan Soylu, "Kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her birimize söylediği bir şey var. Bir, ’Biz sizi yalnız bırakmayacağız, sonuna kadar yanınızdayız.’ Allah nasip ederse. İki, ’İşi önümüze aldık.’ Burada kalıcı konutlar temeli atıldı. Allah nasip edecek bir yıl içerisinde bu kalıcı konutlara geçilecek. Ama sadece o yetmiyor. Göreceksiniz Kahramanmaraş’ta, Pazarcık’ta, Afşin’de, Elbistan’da, Göksun’da, Türkeli’de, Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da eskisinden daha güçlü olacağız" dedi.
"Daha güçlü bir şekilde geleceğe atılacak adımı gerçekleştireceğiz"
Gelecek nesillere daha güvenli bir şehir teslim edeceklerini belirten Soylu, "Eskisinden daha güvenli olacak. Eskisinden daha dirençli olacak. Sadece konut yapmayacağız! Okulundan hastanesine kadar, oyun alanından parkına kadar, kültüründen sanatına kadar. Bize bırakılan mirası daha güçlü bir şekilde geleceğe atılacak adımı gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.
"Konteyner sayısı 100 bini aşacak"
AFAD ve Türk Kızılayı koordinasyonunda 2 milyon vatandaşa iftar sofrası kurulduğunu anlatan Bakan Soylu, "Ramazandayız, böyle binlerce iftar sofrası kuruldu bu ülkede. Sadece AFAD’ın Kızılay’ın koordinasyonunda, aynı zamanda bağışçılarımızla birlikte 2 milyon hemşerimize iftar saatinde iftar veriyoruz. 650 binin üzerinde çadır kuruldu 660 bin. 2 milyon 650 bin kişi çadırlarda kalıyor. 51 bin konteyner sayısını aştı bir ay sonra konteyner sayısı 100 bini aşmış olacak" diye konuştu.
"Milletimiz sıcak ve güvenli yuvaya başını sokacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar verdiği sözleri yerine getirdiğini kaydeden Bakan Soylu, "Van’da deprem oldu oradan ayrılmadı oradaki insanlarımızı sıcak yuvasına sokana kadar. Elazığ’da, Malatya’da, İzmir’de deprem oldu bir yılda o konutların önemli bir bölümünü teslim etti. Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınlarında vatandaşımızı yalnız bırakmadık. Konutlarını da yaptık. Şimdi de köylerde köy konutları yapılacak. Şehirlerde şehir evleri yapılacak. Milletimiz sıcak ve güvenli yuvaya başını sokacak" değerlendirmesini yaptı.
"Pazarcık’ın şehir içerisindeki enkazlar bitti diyebiliriz"
Enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan Soylu, "Enkazların kaldırılması devam ediyor. Şu anda Pazarcık’ın şehir içerisindeki enkazlar bitti diyebiliriz. Hem acil yıkılacaklar hem de aynı zamanda enkaz olanlar kaldırıldı. Köyleriyle beraber yüzde 85’i tamamlandı. 10 gün içerisinde birinci etabı bitiriyoruz. Yani neyi bitiriyoruz? Hem acil yıkılacakları hem de enkazları kaldırmış olacağız. Ondan sonra ağır hasarlıları yıkacağız" dedi.
"Köylere konteyner vereceğiz"
Bakan Soylu, köylerde de afetzedelere konteyner verileceğini ifade ederek, "Burada nasıl konteyner kentler oluşturduysak çadır kentler oluşturduysak sağ olsun Kırıkkale Valimizde aynı şekilde köylerde de yaptı. Buradan söylüyorum, deprem bölgesindeki köylere ağır hasarlı, orta hasarlı yıkık yıkılmış, bütün bunların tamamına konteyner vereceğiz. Evlerinin yanına" ifadelerini kullandı.
İftar programının ardından Bakan Soylu, ilçede yürütülen çalışmalar hakkında Pazarcık koordinatörü Kırıkkale Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’ndan bilgiler aldı. Bakan Soylu, daha sonra AFAD Başkanı Yunus Sezer ve beraberindeki heyet ile birlikte Türk Obası Çadır Kentinde yaşayan afetzede vatandaşlara misafir oldu.
Büyük otağ çadırını da ziyaret eden Soylu, 9 yaşındaki Beyzanur Aktar’ın ezbere söylediği "Bayrak" şiirini dinledi. Bakan Soylu, Kırıkkale Valiliği tarafından yapılan kütüphanede de çocuklarla yakından ilgilendi. Çocukların ilçede okulların açılması isteğine de bayramdan sonrasına işaret etti.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.06 18:58:58
Son Düzenlenme Tarihi :





HACISÜLEYMAN: SÜRECİN EN AZ HASARLA ATLATILMASINI İSTİYORUZ

ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, “En büyük sorunumuz olan enflasyonun aşağı çekilmesi ülke olarak birinci önceliğimiz, bununla beraber firmalarımızın da ayakta kalmasını, bu süreci minimum hasarla atlatmalarını istiyoruz” dedi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda gerçekleşti. ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk’ün açılış konuşmasıyla başlayan Meclis’te, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, merhum dönem Başkanımız Ali Bahar’ı anarak sözlerine başladı. Ali Bahar’ın çalışmayı çok sevdiğini kaydeden Başkan Hacısüleyman, “Geçen bir ay içerisinde onun eksikliğini çok hissettik. Sohbetini, fikirlerini ve projelerini dinlemeyi özledik. Ali Başkanın vefatının ardından taziye ziyaretinde bulunan, taziye dileklerini ileten, acımızı paylaşan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.  Allah rahmet eylesin; mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın” dedi. Hacısüleyman, Oda faaliyetlerinin yanı sıra, Türkiye ve Antalya ekonomisi, enflasyon, iş dünyasının beklentileri ile sektörel gündem konularında açıklamalarda bulundu. 

 

ENFLASYONUN DÜŞECEĞİNE HERKES İNANDIRILMALI

Yılın son 4 ayında Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin büyük ölçüde bekledikleri gibi gerçekleştiğini kaydeden ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, “Ancak son aylarda üretim ve iç satışlarda firmalarımız oldukça zorlanmaya başladı. En büyük sorunumuz olan enflasyonun aşağı çekilmesi ülke olarak, birinci önceliğimiz olmakla birlikte, firmalarımızın da ayakta kalmasını, bu süreci en az hasarla atlatmalarını istiyoruz” diye konuştu. Baz etkisiyle başlayan enflasyon düşüşünün birkaç ay daha devam etmesini beklediklerini dile getiren Hacıdüleyman, “Mayıs ayında yüzde 75,5 ile zirve yapan enflasyon Haziran’da yüzde 71,6’ya, Temmuz’da ise yüzde 61,8’e düştü. Ancak önemli olan baz etkisi ortadan kalktıktan sonra da enflasyonun gerilemeye devam etmesidir. Bunun için toplumun tüm kesimlerinin bu sürece inanması gerekiyor. Piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası için TÜFE beklentisi yüzde 30 iken, reel sektör yüzde 55, hane halkı ise yüzde 72 oranında beklenti içinde. Bu kopukluk, tüm kesimlerin enflasyonun düşeceğine ikna edilmesini zorunlu kılıyor” dedi.

 

ÖZEL SEKTÖR ENDİŞELİ

Antalya iş dünyası olarak, enflasyonun ülke ekonomisi, işletmeler ve halk için büyük bir tehdit olduğunu bildiklerini dile getiren Hacısüleyman, fiyat istikrarını sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü;

 

“Ancak, yüksek seyreden enflasyonun maliyetleri yukarı çekmesi ve tüketicilerin satın alma gücünü hızla azaltmasıyla birlikte, yeni vergi düzenlemeleri ve zamlar maliyetleri daha da artırıyor. Üstelik kredi kullanımımız, hem yüksek faiz oranları hem de miktar sınırlamaları nedeniyle sınırlı kalıyor. Şirketlerimizin ayakta kalması için ticari krediler üzerindeki sınırlamaların kaldırılmasını bekliyoruz. İşletme kredileri yatay seyrediyor ve finansman maliyetleri yüksek olsa da krediye erişim engellenmemeli.”

 

ARZ UCUZLAMALI

Üretim maliyetlerinin hızla arttığı bir ortamda, tarımda, konutta, turizmde ve reel sektörde yüksek maliyetlerle karşılaştıklarını vurgulayan Hacısüleyman, “Bu durum hem üreticileri hem tüketicileri zorluyor. Türkiye’de üretim maliyetlerinin genel olarak yüksek olduğunu ve bu maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Enflasyonla mücadele için kredi maliyetlerinin bir süre daha yüksek kalacağını biliyoruz; ancak diğer üretim faktörlerinin maliyetlerinin de acilen düşürülmesi gerekiyor. Çalışanların ücretlerini ve vatandaşların satın alma gücünü koruyarak arzı ucuzlatmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

 

İŞ DÜNYASI SABIRLI OLMALI

2021’de başlayan yanlış ekonomi politikalarının etkilerini yaşadıklarını ifade eden Başkan Hacısüleyman, “Bu durumun düzeltilmesi zaman alacak. Enflasyonun düşmesi zaman alsa da aceleci faiz indirimleri büyük zararlara yol açabilir. Şu an en çok sıkıntıyı vatandaşlar ve çalışanlar çekiyor, ardından şirketler geliyor. Hepimizin bu sürece sabırla yaklaşması gerekiyor” dedi.

 

ENFLASYON PROGRAMININ EKSİKLERİ

Dezenflasyon programından sapmanın büyük zararlarla sonuçlanacağını ve başka bir yol olmadığını kaydeden Başkan Yusuf Hacısüleyman, “Programın mükemmel olmadığını biliyoruz. Enflasyonla mücadelede geciken maliye ve harcama politikaları, yapısal sorunlarımızı çözme konusundaki yavaş ilerlemelerle birleşti. Ayrıca, yüksek teknolojiye yönelik çabalarımızda ilerleme kaydedemedik. Türkiye olarak, orta gelir tuzağından çıkabilmek için işletmelerimizin rekabet gücünü artıracak dönüşümlere acilen ihtiyacımız var. Öyle bir seviyedeyiz ki; artık eskisi gibi düşük maliyet ve düşük fiyat politikasıyla diğer ülkeler ile rekabet edemiyoruz. Çünkü bizde maliyetler yüksek” diye konuştu. Kalkınma, eğitim düzeyi, küresel standartlara uyum gibi süreçlerin Türkiye’de ücret düzeyini yukarı çektiğini ifade eden Başkan Hacısüleyman, “Bu artık aşağı inemez. Yani düşük gelirli ülkelerle rekabet şansımız azaldı. Diğer taraftan ülkemizdeki teknolojik seviye de henüz istediğimiz düzeyde olmadığı için gelişmiş ülkelerle rekabette de zorluk yaşıyoruz. Şimdi düşük ücret politikası ile bu rekabet sınavını geçemeyeceğimize göre, teknoloji alanında atılım yapmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu.

 

ENFLASYON MUHASEBESİ EZİYETE DÖNÜŞMESİN

Son günlerin en tartışmalı konusu olan enflasyon muhasebesi konusunda açıklamada bulunan Hacısüleyman, şöyle devam etti;

 

“Aslında konu bir yıla yakındır ülke gündeminde ancak vergi dönemleri geldiğinde tartışma yeniden alevleniyor. Düzenlemede eksik bulunan ya da hatalı olduğu düşünülen noktalar doğal olarak iş dünyası temsilcileri tarafından yüksek sesle gündeme taşınıyor. Enflasyon muhasebesi, enflasyonun mali tablolarda yarattığı yanıltıcı etkileri ortadan kaldırmak amacıyla uygulanıyor. Vergi Usul Kanunu’na göre belirli şartlar altında zorunlu hale gelen bu uygulama, 2024 yılında tekrar yürürlüğe girdi. Ancak, 2021’deki ertelemeden sonra bu uygulamanın bugünkü ekonomik koşullarda firmalar üzerinde önemli zorluklar yarattığı görülüyor. Türk iş dünyası enflasyon muhasebesini 2003 ve 2004’te de tecrübe etmiş olmasına rağmen yıl başladığında, pek çok kişinin aklına şu anda yaşanan sorunlarla karşılaşılabileceği gelmemişti. Sorunların bugün çok can yakıyor olmasının ardında, yirmi yıl önceki konjonktür ile bugünkü konjonktür arasında yatan önemli farklar var.”

 

TAM TERSİ BİR EKONOMİK KONJONKTÜR

2003-2004 döneminde enflasyon muhasebesi uygulanırken, enflasyonun yüzde 18 ve yüzde 9 olduğunu dile getiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, “Türkiye 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşamış, ekonomi daralmış, yıllık enflasyon yüzde 69’a çıkmıştı. Enflasyon 2002’de yüzde 30’a, 2003’te yüzde 18’e ve 2004’te yüzde 9’a düştü. Türkiye yeniden büyümeye başlamıştı. Hem iç talep, hem ihracat oldukça canlı bir performans gösteriyordu. Kredi faizleri oldukça düşüktü, ülkeye dışarıdan yatırımlar artmaya başlamış, AB ile son derece pozitif bir gündem yakalanmıştı. Bugün enflasyon muhasebesi tam tersi bir ekonomik konjonktürde uygulanıyor. Sıkılaşma tedbirlerinin en kritik dönemindeyiz. Enflasyon yüzde 75’ten yeni yeni düşmeye başladı. Yurtiçi satışlar soğuma dönemine girdi. Üstelik ihracat pazarları da durgun. Kredi faizleri çok yüksek ve kredi büyüme oranlarına sınırlama getirildi. Yani bankalar müşterisi faize razı olsa da istediği kadar kredi kullandıramıyor” diye konuştu.

 

İŞLETMELERİN AYAKTA KALMAYA İHTİYACI VAR

Uygulamada enflasyon düzeltmesinin bilançoda yer alan parasal olmayan kalemler üzerinde yapıldığını ancak parasal kalemlerde değişiklik yapılmadığını vurgulayan Hacısüleyman, “Bu çerçevede stoklar, demirbaşlar, hatta henüz devam eden yatırımlar yeniden değerleniyor ancak kasada duran nakit, bankadaki nakit, alacaklar ve borçlar enflasyon değerlemesine tabi tutulmuyor. Bu durumda elinde yüksek mal stoku olan firmalar, yeni yatırım yapan firmalar, öz kaynakları zayıf borçluluk oranı yüksek firmalar büyük zorluklarla karşılaşıyor. Dolayısı ile kazançtan alınmayan ama varlıkların değerlenmesinden alınan bir vergi ile karşı karşıya kalıyoruz” dedi. İlk geçici dönemde uygulamanın ertelendiğinden ancak ikinci geçici dönemde ertelenmediğinden bahseden Başkan Hacısüleyman, “Ülke genelinde toptan ve perakende satışlarda yavaşlama hatta gerileme varken, kredi faizleri yüksek ve kredi kullanımı zorken, işletmelerin ayakta kalmaya ihtiyacı varken, sistem, firmaları daha da zor duruma sokuyor. Enflasyon muhasebesi uygulaması geçici dönemler için değil, 2024 yılsonu mali tablolarında uygulansa daha iyi sonuçlar alınabilirdi. Bir de üzerine yukarıda saydığımız yan etkiler ortaya çıktı. Bir erteleme olmayacaksa bile, ayakta kalmakta zorlanan şirketlerin haklı şikâyetlerinin giderilmesi gerekiyor” diye konuştu.

 

İŞ DÜNYASI YENİ DÜZENLEMELER NEDENİYLE TEDİRGİN

Yeni kanunlaşan vergi paketiyle birlikte farklı alanlarda yeni vergi düzenlemelerinin getirilmesini ve kayıt dışılıkla mücadele kapsamında yeni adımlar atılarak birçok vergi kanununda idari cezaların da yükseltildiğini ifade eden Başkan Hacısüleyman, “Denetim elbette yapılmalı, yanlışın üstüne elbette gidilmeli ancak iş dünyası yeni düzenlemeler nedeniyle tedirgin bir dönem geçirmektedir. Yeni vergi uygulamalarının özel sektöre getireceği yüklerin, henüz ne boyutta olduğu tam olarak anlaşılmış değildir. Böyle bir ortamda yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimler yapılması, bu tedirginliğin daha da artmasına neden olmaktadır. Kayıt dışılığı önlemek ve vergi yükünün toplumda eşit bir şekilde dağıtılması amacıyla mükelleflerin vergi bilincinin artırılması gerekmektedir. Bu nedenle yapılacak keyfi uygulamaların ve yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimlerin yapılması mükelleflerin vergi sistemine olan güveninin azalmasına neden olacaktır” açıklamasında bulundu.

 

SON KAVŞAKTAYIZ; YAVAŞLAMANIN DOZU KAÇMASIN

Türkiye ekonomisinde yavaşlama işaretlerinin belirginleştiğini sözlerine ekleyen Başkan Yusuf Hacısüleyman, “Hepimiz yakından şahidiz. Sanayi üretimi çok zayıfladı, Haziran’da yüzde 4,6 düştü. PMİ endeksi son 13 ayın 11’inde 50’nin altında değer aldı ki bu da sanayinin zor durumda olduğunu gösteriyor. Perakende satışlardaki reel büyüme yüzde 20’lerden tek hanelere indi. Kredi kartı ile yapılan harcamalarda keskin bir yavaşlama var. Konkordatolar ve ödenmeyen çek-senet sayısı artıyor. Son olarak işsizlik Mayıs ayında yüzde 8.5 iken Haziran’da yüzde 9.2’ye yükseldi. Temmuz-Ağustos’ta ve sonbaharda işsizlikte artışın devam ettiğini göreceğiz. Artık yavaşlamanın daha ciddi sorunlara dönüşmemesi için son kavşaktayız” dedi. Yakın zamanda gidişatta değişiklik yapacak önlemler alınmazsa ciddi yan etkilere sebep olacağını kaydeden Başkan Yusuf Hacısüleyman, “Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ve Hazine-Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek başta olmak üzere ekonomi yönetiminin bu uyarılarımızı dikkate almasını, sorunun sadece iş dünyasının yavaşlayan satışları ve karlılığı olmadığını, değerlenen kur nedeniyle ihracatın yara almaya başladığını, çalışanlarımızın ve halkımızın azalan gelirleri nedeniyle büyük sıkıntı içinde olduğunu, enflasyon programından sapmadan, özellikle halkın alım gücünün desteklenmesi gerektiğini bilhassa vurgulamak istiyorum” açıklamasında bulundu.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.08.21 14:42:43
Son Düzenlenme Tarihi :