SON DAKİKA

logo

Antalya’ya hava yoluyla gelen turist sayısı 10 milyonu geçti

Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre 1 Ocak-22 Ağustos tarihleri arasında şehri hava yoluyla ziyaret eden turist sayısı 2022 yılına göre yüzde 20 artış kaydederek 10 milyon 64 bin 782 oldu.
Akdeniz’in en önemli turizm merkezlerinin başında gelen Antalya’da s..

Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre 1 Ocak-22 Ağustos tarihleri arasında şehri hava yoluyla ziyaret eden turist sayısı 2022 yılına göre yüzde 20 artış kaydederek 10 milyon 64 bin 782 oldu.
Akdeniz’in en önemli turizm merkezlerinin başında gelen Antalya’da sektör verileri yüzleri güldürmeye devam ediyor. Denizi, kumu, güneşi kadar tarihi ve doğal güzellikleri, kültürel yapıları, antik kentleri ile turistlerin ilgi odağı Antalya, 2023 turizm sezonuna hızlı bir giriş yaptı. Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre turizmin gözde tatil merkezlerinden birisi olan Antalya’ya 2023 yılının 1 Ocak-22 Ağustos tarihleri arasında hava yoluyla gelen turist sayısı 10 milyon 64 bin 782 olarak gerçekleşti.

"Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artış"
Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Antalya’da 2023 yılının turizm verileri, 2022 yılının 1 Ocak-22 Ağustos tarihlerine göre yüzde 20 artış kaydetti. Ağustos ayının ilk 22 günü baz alındığında ise 2022 yılına göre yüzde 10 artış gerçekleşerek 1 milyon 880 bin 693 olarak gerçekleşti.

"2019 aynı dönemi geride kaldı"
Ağırladığı turist sayısı bakımından "Turizmin Başkenti" olarak nitelendirilen Antalya’da, turizmde rekorlar yılı olarak bilinen 2019 yılında 1 Ocak-22 Ağustos hava yoluyla 10 milyon 5 bin 325 turist gelirken bu sayı 2023 yılının aynı döneminde 10 milyon 64 bin 782 olarak gerçekleşti. Bu sayı ile Antalya, turizmde rekorlar yılı diye tabir edilen 2019’u geride bıraktı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.23 14:08:07
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






ASAT çalışmalarını aralıksız sürdürüyor

Atatürk caddesi'nde asbestli borular devre dışı bırakılırken, yeniden dayanıklı hammadde ile üretilen Avrupa Kalite Standartları onaylı ve Dünya Sağlık Örgütü sağlık koşullarına uygun borular döşeniyor

    Enerya'nın Cumhuriyet Meydanı'ndan Dua yokuşuna kadar olan bölümde doğalgaz kazım çalışmaları yapacağını fırsat bilen ASAT, bu bölümde bulunan insan sağlığı açısından son derece zararlı asbestli boruları devre dışı bırakarak, yeni su borusu döşüyor. yeni döşenen borular dayanıklı hammade ile üretilen, Avrupa Kalite standartları onaylı ve Dünya Sağlık Örgütü sağlık koşullarına uygun.

    Vatandaşların mağdur olmaması için bir yandan yeni su borusunu döşeyen ekipler, bir yandan da ev ve işyerlerinin bağlantısı yaparken, çalışmaların kısa sürede sonuçlandırılması için yoğun bir gayret gösteriliyor.

    


Kaynak : Abdültalip GÜNGÖR
Ekleme Tarihi : 2023.08.05 21:59:23
Son Düzenlenme Tarihi :





Kalp hastalarında bütüncül yaklaşım tedavi başarısını arttırıyor

Bütüncül yaklaşımda ’hastalık’ yerine ’hasta’ olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fatma Yiğit, eforla ortaya çıkan nefeste daralma hissi, soluk taşması, nedensiz oluşan çarpıntı, çarpıntıya eşlik eden baş dönmesi, göz kararması ve baygınlığın, kalp hastalığı açısından uyarıcı bir belirti olabileceğini söyledi.
Başkent Üniversitesi Dr. Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Yiğit, kalp hastalığı belirtileri, tanı ve tedavide bütüncül yaklaşımın önemiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kalp ve damar hastalıklarında en sık görülen ve en tipik şikayetin göğüs ağrısı olduğunu belirten Prof. Dr. Fatma Yiğit, "Özellikle eforla yani hareketle ortaya çıkan, göğsün ortasında veya sol tarafında, sol kola veya sırta yayılan, 5 ile 10 dakika arasında süren, dinlenmekle geçen, baskı tarzındaki ağrı kalp hastalığı açısından önemli bir belirtidir. Eforla ortaya çıkan nefeste daralma hissi, soluk taşması, nedensiz oluşan çarpıntı, çarpıntıya eşlik eden baş dönmesi, göz kararması ve baygınlık, kalp hastalığı açısından uyarıcı bir belirti olabilir. Beynin kan akımının geçici olarak azalması sonucunda ortaya çıkan ve kendiliğinden düzelen şuur kaybı yani bayılma da önemli belirtilerden biridir. Bacak şişliği, geceleri yastık sayısını artırma ihtiyacı, ani nefes darlığı ile uyanma, yeni gelişen halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, kollarda güçsüzlük de kalp hastalığını akla getirmelidir. Kalp ve damar hastalıkları herhangi bir belirti vermeyebilir. Hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabeti olan ve sigara kullanan kişiler, 45 yaşın üstündeki erkekler, 55 yaşın üstündeki ve menopoza giren kadınlar, ailesinde erken yaşta kalp hastalığı ve obezite olan kişiler riskli gruptadır. Yoğun kaygı ve depresyon da kalp hastalığı için risk teşkil etmektedir. Bu nedenle kalp ve damar hastalıkları açısından risk taşıyan kişilerin şikayetleri olmasa da düzenli aralıklarla kontrole gitmelerini öneriyoruz" diye konuştu.

"Bütüncül yaklaşımda hastalık yoktur hasta vardır"
Genel tıpta bütüncül yaklaşımın kişiyi belirli bir hastalık üzerinden değil, tüm ihtimaller üzerinden inceleyerek altta yatan esas soruna yönelip onu tedavi etmeyi hedeflediğini bu nedenle bütüncül yaklaşımda ’hastalık yoktur, hasta vardır’ vurgusu yapan Prof. Dr. Yiğit, "Kalp hastalığı özelinde, hastanın demografik özellikleri, kalp hastalığı risk faktörleri, eşlik eden diğer hastalıkları da göz önüne alınarak değerlendirme yapılır. Bu yaklaşımla, erken ve doğru tanıyla birlikte en etkin ve en az yan etkisi olan tedavi hedeflenmektedir. Tanı için hastadan alınan tıbbi öykü önemlidir. Hastalığın gelişimi kişinin yaşı, cinsiyeti, eğitim durumu, sosyokültürel çevresi, ekonomik düzeyine göre farklılık gösterir. Her hastaya aynı yöntemle yaklaşmak uygun olmaz. Fizik muayenesi de yapıldıktan sonra kalp hastalığı düşünülen veya kalp hastalığı yönünden yüksek riskli olan kişilere bütüncül yaklaşımın bir sonucu olarak, eşlik eden diğer hastalıklar göz önüne alınarak uygun görülen tetkik ve testler yapılır. Böylelikle hastayı oluşabilecek komplikasyonlardan korumuş oluruz. Şikayeti olmayan ve sadece kontrol maksatlı gelen kişilerde de gereksiz tetkikten ve bunun doğuracağı risklerden kaçınmak için risk düzeyine göre tetkikler yapılır. Son zamanlara kullandığımız ve kalp hastalığının erken teşhisine yardımcı olan sanal anjiyografi (koroner bilgisayarlı tomografik anjiyografi) yöntemiyle, kalp damarları görüntülenir, darlık veya tıkanıklık tespit edilir, plak olup olmadığı tespit edilir. Kalp damar darlığı bu plaklar üzerinde gelişir. Yine bu yöntemle doğumsal kalp hastalıkları, damar stentleri, by-pass damarları, kalpten çıkan ana damarlar ve kalp kapakları da değerlendirilmektedir. Tanı sonrasında bütüncül bir yaklaşımla uygulanan tedavinin başarı oranı artmaktadır. Tedavi düzenlenirken diğer almakta olduğu ilaçlarla etkileşim açısından dikkatli olunur ve tedavinin etkinliği artarken yan etkisi azalır. Ayrıca kişilere hastalığı nedir, tedavisi nedir ve yan etkileri nelerdir, tedavi edilmezse riski ne olur, kontrol gerektiriyorsa ne sıklıkla yapılmalıdır, acil durumların neler olabileceği ve bu durumda ne yapılması gerektiği nasıl irtibata geçileceği detaylıca konuşulmaktadır" diye bilgi verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.28 18:02:05
Son Düzenlenme Tarihi :