2024 yerel seçimleri için kolları sıvayan Ak Parti, Antalya’da da 2024 yol haritası için yüzyüze ya da telefonla yaptığı anketlerdeki sorularla cevap arıyor. Yapılan ankette bir yandan mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in kamuoyundaki yeri ve başarısı tespit edilmeye çalışılırken, diğer yandan isim verilmeyerek yani yönlendirme yapılmadan “Antalya Büyükşehir Belediye başkanı olarak görmek istediğiniz bir isim var mı ?” sorusu ile ankete katılanların, dolayısıyla kamuoyunun gönlündeki aday ismi belirlenmeye çalışılıyor.
Erkin ÖZGÜNSÜR - Ankete katılanlara 4 ismi tanıyıp-tanımadıkları ve bu 4 kişi hakkında nasıl bir kanaate sahip oldukları da soruluyor. Bu 4 kişi Mevlüt Çavuşoğlu, Mustafa Köse, Menderes Türel ve Hakan Tütüncü.
Bu sorunun hemen ardından ise , “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yukarıda tabloda verilen isimlerden hangisi aday olursa oy verirsiniz ?” sorusu geliyor ve yine Mevlüt Çavuşoğlu, Mustafa Köse, Menderes Türel ve Hakan Tütüncü isimleri sıralanıyor.
******
Ankette dikkat çeken bir başka soru ise, “Önümüzdeki yerel seçimlerde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için oyunuzu hangi partiye verirsiniz ?”
Bu sorunun altında Ak Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, Diğer ve Kararsızlar şeklinde 6 şık bulunuyor.
*****
Ankette “Bugün milletvekili seçimi olsa, oyunuzu hangi partiye verirdiniz ? “ sorusu sorulurken, Ak Parti, CHP, İYİ Parti ve diğer partiler diye dört seçenek sunuluyor. Böylece 14 Mayıs’tan sonraki süreçte dengenin nasıl değiştiği de tespit edilmeye çalışılıyor.
******
MUHİTTİN BÖCEK SORULARI
DİKKAT ÇEKİYOR
Yapılan ankette mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı muhittin Böcek’e yönelik sorular da dikkati çekiyor. Bu sorulardan biri “Antalya Büyükşehir Belediye başkanı Muhittin Böcek’in belediye başkanı olarak gösterdiği performansı nasıl buluyorsunuz ?”,
Bir diğeri ise “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek önümüzdeki yerel seçimlerde tekrar aday olursa oy verir misiniz ?
Yanan evden geriye tencere kaldı
Antalya’da alev alev yanan gecekondudan geriye sadece tencere kaldı. Sahibinin evde olmadığı yangında komşular büyük üzüntü yaşadı.
Yangın, saat 00.30 sırasında Kepez ilçesi Habipler Mahallesi 5721 Sokak’taki Zülfiye Tosun’a ait müstakil evde çıktı. Evin bir odasından alevlerin çıkmaya başladı..
Antalya’da alev alev yanan gecekondudan geriye sadece tencere kaldı. Sahibinin evde olmadığı yangında komşular büyük üzüntü yaşadı.
Yangın, saat 00.30 sırasında Kepez ilçesi Habipler Mahallesi 5721 Sokak’taki Zülfiye Tosun’a ait müstakil evde çıktı. Evin bir odasından alevlerin çıkmaya başladığını gören komşular, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Ev sahibi Zülfiye Tosun’un evde olmaması nedeniyle komşular yangına kapıyı açıp müdahale edemedi. Evin çatılı olması nedeniyle yangın kısa sürede büyüdü ve her odaya yayıldı. İtfaiye ekipleri yaklaşık bir saatlik çalışmayla yangını tamamen söndürdü.
Yangında tüm eşyalar yandı ve ev kullanılamaz hale geldi. Yanan evden geriye dış kapı önündeki bir tencerenin kaldığı görüldü. Komşular evin yandığını il dışında olan Zülfiye Tosun’a bildirdi. Yanan evin önünde bekleyen komşular büyük üzüntü yaşarken, aileye yardım edilmesini istedi.
Yangının gece yarısı çıktığını belirten komşu Fatma Yazgan, "Patır patır sesler gelmeye başladı. Sanki tabanca mermisi atılıyor gibiydi. Dışarıya çıktık baktık evi alevler sarmaya başlamıştı. İtfaiyeyi aradık, geldiler sündürdüler ama her şey yandı. Dışarıda bir tencere var. Bu iki koltuk ve tencere dışarıdaydı. Her şey yandı. Ev sahibi burada değildi. Evini yanmış, görünce çok üzülecek. Ailemize yardım edilsin, evi yapılsın" dedi.
Yangın, saat 00.30 sırasında Kepez ilçesi Habipler Mahallesi 5721 Sokak’taki Zülfiye Tosun’a ait müstakil evde çıktı. Evin bir odasından alevlerin çıkmaya başladığını gören komşular, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Ev sahibi Zülfiye Tosun’un evde olmaması nedeniyle komşular yangına kapıyı açıp müdahale edemedi. Evin çatılı olması nedeniyle yangın kısa sürede büyüdü ve her odaya yayıldı. İtfaiye ekipleri yaklaşık bir saatlik çalışmayla yangını tamamen söndürdü.
Yangında tüm eşyalar yandı ve ev kullanılamaz hale geldi. Yanan evden geriye dış kapı önündeki bir tencerenin kaldığı görüldü. Komşular evin yandığını il dışında olan Zülfiye Tosun’a bildirdi. Yanan evin önünde bekleyen komşular büyük üzüntü yaşarken, aileye yardım edilmesini istedi.
Yangının gece yarısı çıktığını belirten komşu Fatma Yazgan, "Patır patır sesler gelmeye başladı. Sanki tabanca mermisi atılıyor gibiydi. Dışarıya çıktık baktık evi alevler sarmaya başlamıştı. İtfaiyeyi aradık, geldiler sündürdüler ama her şey yandı. Dışarıda bir tencere var. Bu iki koltuk ve tencere dışarıdaydı. Her şey yandı. Ev sahibi burada değildi. Evini yanmış, görünce çok üzülecek. Ailemize yardım edilsin, evi yapılsın" dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.17 14:44:29
Son Düzenlenme Tarihi :
Sinema yazarı Burçak Evren: "Altın Koza, kendi küllerinden doğan bir festival"
Sinema yazarı Burçak Evren, 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’ni ”Kendi küllerinden doğan bir festival” olarak nitelendirdi.
Burçak Evren, 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali ile ilgili yazısında, “Ülkemizde yapılan ulusal film festivallerin ana destekleyicilerine bakıldığında, bunların neredeyse tümüne yakınının yerel yönetimler olduğunu görürüz. Yerel yönetimlerin kültür/sanata bu türden katkıları hiç kimse tarafından yok sayılmayacak kadar büyük bir önem taşır. Ülkemizde, ulusal film festivallerin ilk kez ortaya çıkıp, süreklilik kazanması da bu az sayıdaki yerel yönetimlerin kültür sanata ve de sinemaya önem vermelerinden kaynaklanmaktadır” ifadesini kullandı.
“Ancak yerel yönetimlerin bu alandaki katkıları ne yazık ki hiçbir zaman istenilen ve arzu edilen sayıda olmamıştır” değerlendirmesinde bulunan Evren, şöyle devam etti:
“Birçoğu bu işe girişmiş ancak, ekonomik, vizyon darlığı, kültür sanatı algılama ve de politik nedenlerle pek başarılı olamamışlardır. Bu konuda, özellikle Adana ve Antalya olmak üzere iki kentin yerel yönetimleri hem bu alanın bu coğrafyada öncüleri ve örnekleri olmuş, hem de zaman zaman karşılaştıkları tüm zorluklara rağmen bu etkinliklere devamlılık kazandırmanın üstesinden gelmişlerdir. Adana, ilk festivalini 1969 yılında yapmasına, bir dizi istenmeyen nedenlerden ötürü kimi mecburi aralar vermesine rağmen bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor. Yani 54 yıllık bir maziye sahip olup da 30 yaşına basmak, bu coğrafyada sanıldığı gibi kolay bir şey değildir. Kolay olmayan, onca badireler içinde 54 yıla 30 festival sığdırmak, dahası festivalden vazgeçmemek, diretmek, her şeye rağmen, unutmamak, onu yapabilme isteğinden kaynaklanan Sisifosvari bir Çukurova inadını göstererek kendi küllerinden bir çeşit doğma azmidir. Tabi ki Adana’nın inatla Altın Koza’yı sürdürmesi bir rastlantı, ya da kuru bir inat değildir. Yazlık sinema kültürünün bir yaşam biçimine dönüşüp, bu yaşam biçiminden bir çok sinemacının yetiştiği bir kentin ekonomik nedenlerden sinemaya küsmesi asla mümkün olmamıştır. İşte onun içindir ki 54 yıla 30 festival sığdırıp devam ettirmek, devam etmekle de kalmayıp bu coğrafyanın üç büyük festivalinden bir olmak ve o büyüklüğünü her sene kendini yineleyerek değil de yenileyerek ortaya koymak bu festivalin değişmeyen ve kolay kolay değişmesi mümkün olmayan tek özelliğidir.”
“Bir başkadır Adana’da festival keyfi”
Sinema yazarı Burçak Evren, bazı kentlerin onca zenginliğine ve kültürel birikimlerine rağmen film festivallerine pek sevmediğini belirterek, “Ne yapsanız yapın bu tür kentlerde bir festival havası oluşturup onun süreklik kazanmasını sağlayamazsınız. Birkaç kez yapılıp silinip giderler. Ancak kimi kentler festivalleri geniş yapraklı egzotik bitkiler örneği için alıp özümserler. Kendisi gibi yapıp onunla bütünleşirler. Tıpkı Adana’da olduğu gibi. Onun için bir başkadır, Adana’da festival keyfi” ifadelerini kullandı.
Burçak Evren, 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali ile ilgili yazısında, “Ülkemizde yapılan ulusal film festivallerin ana destekleyicilerine bakıldığında, bunların neredeyse tümüne yakınının yerel yönetimler olduğunu görürüz. Yerel yönetimlerin kültür/sanata bu türden katkıları hiç kimse tarafından yok sayılmayacak kadar büyük bir önem taşır. Ülkemizde, ulusal film festivallerin ilk kez ortaya çıkıp, süreklilik kazanması da bu az sayıdaki yerel yönetimlerin kültür sanata ve de sinemaya önem vermelerinden kaynaklanmaktadır” ifadesini kullandı.
“Ancak yerel yönetimlerin bu alandaki katkıları ne yazık ki hiçbir zaman istenilen ve arzu edilen sayıda olmamıştır” değerlendirmesinde bulunan Evren, şöyle devam etti:
“Birçoğu bu işe girişmiş ancak, ekonomik, vizyon darlığı, kültür sanatı algılama ve de politik nedenlerle pek başarılı olamamışlardır. Bu konuda, özellikle Adana ve Antalya olmak üzere iki kentin yerel yönetimleri hem bu alanın bu coğrafyada öncüleri ve örnekleri olmuş, hem de zaman zaman karşılaştıkları tüm zorluklara rağmen bu etkinliklere devamlılık kazandırmanın üstesinden gelmişlerdir. Adana, ilk festivalini 1969 yılında yapmasına, bir dizi istenmeyen nedenlerden ötürü kimi mecburi aralar vermesine rağmen bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor. Yani 54 yıllık bir maziye sahip olup da 30 yaşına basmak, bu coğrafyada sanıldığı gibi kolay bir şey değildir. Kolay olmayan, onca badireler içinde 54 yıla 30 festival sığdırmak, dahası festivalden vazgeçmemek, diretmek, her şeye rağmen, unutmamak, onu yapabilme isteğinden kaynaklanan Sisifosvari bir Çukurova inadını göstererek kendi küllerinden bir çeşit doğma azmidir. Tabi ki Adana’nın inatla Altın Koza’yı sürdürmesi bir rastlantı, ya da kuru bir inat değildir. Yazlık sinema kültürünün bir yaşam biçimine dönüşüp, bu yaşam biçiminden bir çok sinemacının yetiştiği bir kentin ekonomik nedenlerden sinemaya küsmesi asla mümkün olmamıştır. İşte onun içindir ki 54 yıla 30 festival sığdırıp devam ettirmek, devam etmekle de kalmayıp bu coğrafyanın üç büyük festivalinden bir olmak ve o büyüklüğünü her sene kendini yineleyerek değil de yenileyerek ortaya koymak bu festivalin değişmeyen ve kolay kolay değişmesi mümkün olmayan tek özelliğidir.”
“Bir başkadır Adana’da festival keyfi”
Sinema yazarı Burçak Evren, bazı kentlerin onca zenginliğine ve kültürel birikimlerine rağmen film festivallerine pek sevmediğini belirterek, “Ne yapsanız yapın bu tür kentlerde bir festival havası oluşturup onun süreklik kazanmasını sağlayamazsınız. Birkaç kez yapılıp silinip giderler. Ancak kimi kentler festivalleri geniş yapraklı egzotik bitkiler örneği için alıp özümserler. Kendisi gibi yapıp onunla bütünleşirler. Tıpkı Adana’da olduğu gibi. Onun için bir başkadır, Adana’da festival keyfi” ifadelerini kullandı.

