SON DAKİKA

logo

Kaptanoğlu : “Antalya deprem bölgesi değildir söyleminden vazgeçmeliyiz”

Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 17 Ağustos depreminin 24. yılında, deprem konusunda halen önemli eksiklerin olduğunu vurguladı.
Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Erman Kaptanoğlu, açıklamasında şunları söyledi : “17 Ağustos 1999 günü, Marmara Bölgesi özelinde tüm Türkiye, geçtiğimiz yüzyılın en büyük felaketlerinden birisini yaşadı. Yerel saatle 03:02’de Kocaeli/Gölcük merkezli büyüklüğü 7,6 Mw olan ve 45 saniye süren deprem sonucunda büyük bir yıkım ortaya çıktı. Resmi bilgilere göre 18.373 kişi öldü, 23.781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı, 285.211 ev, 42.902 işyeri hasar gördü. 
Bu deprem üzerinden tam 24 yıl geçti. Bu depremi milat kabul eden Türkiye, deprem koordinasyonu konusunda önemli yol kat etmesine rağmen halen büyük eksiklikleri gözlemliyoruz. AFAD koordinesinde risk yönetimi kurularak, kurumlarımızın ve vatandaşlarımızın bütünleşik afet yönetim sistemi ile organize olması ve müdahale ve risk azaltma alt sistemlerini oluşturması gibi organizasyonlar faydalı birer örnektir. 
Özellikle Kahramanmaraş ve çevresindeki tarihsel depremlere bakıldığında deprem tekrarlama periyotlarının dolduğu ve bölgede artık büyük bir deprem üretme potansiyelinin mevcudiyeti yerbilimciler tarafından yetkililere depremden çok önce aktarılmıştı. 
2020 yılında AFAD Başkanlığı bu sebeple İl Risk Azaltma Planlarında, Kahramanmaraş İli’ni pilot il seçmiş ve birçok kurumu bu planlara dahil etmiş ve sorumlu kılmıştır. Fakat bu organizasyonların sahada maalesef verimli olamadığı 6 Şubat 2023 Gaziantep-Kahramanmaraş depremlerinde meydana çıkmıştır. 2020 yılından depremin olduğu güne kadar bölgedeki sorumlu kurumların yeteri kadar hazırlık yapmadığı deprem sonrasındaki kaos ortamından anlaşılmıştır. 
Böylesine büyük depremler, binlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca liralık mal kaybına ve ülkemizde yaşayan uzak veya yakın herkes üzerinde travmatik etkiler bırakmaktadır. Gelişen teknoloji, elde edilen bilimsel verilerin çokluğu göz önüne alındığında artık büyük depremlerin afetlere dönüşmesi kabul edilemezdir, edilmemelidir!
İmar Affı ile yapıların denetimini vatandaşa bırakan uygulama ile mühendislik hizmeti almamış, kaçak, iskansız, deprem anında ölüm saçacak yapılar kat mülkiyeti koruması altına alınmıştır. Bu ve bunun gibi uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Ayrıca artık göstermelik Deprem Tatbikatlarının bırakılması ve kamuda denetimi sağlayacak istihdamın sağlanması gerekmektedir. Karayolları Genel Müdürlüğü gibi önemli bir kurumda bile Jeofizik Mühendisi istihdamı yoktur. Çöken-göçen yolların neden bu hale geldiği Jeofizik Mühendisi istihdam etmeme liyakatsizliğinin bir sonucudur. 
Antalya Merkez Belediyeleri içerisinde, “Zemin ve Temel Etüt Çalışması” kontrolünü yapan sadece 1 adet Jeofizik Mühendisi vardır. Bu çok acıklı bir durumdur. Her defasında liyakatten bahseden siyasiler bu acı tabloların sorumlusudur! Antalya, deprem riski bakımından Akdeniz’de yer alan faylarla bağlantılı olarak risk altındadır. 
Bu yüzden dolayı ivedi bir şekilde Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya iline bağlı diğer ilçeler Jeofizik Mühendisi istihdamı etmek zorundadır. Bu bir ihtiyaç veya lüks değil, zorunluluktur! Sizler aracılığıyla değerli başkanlarımıza seslenmek de bizim sorumluluğumuzdur. Yoksa yer biliminin önemsenmediği her yerde Afetler bir Felakete dönüşecektir. 
Geçmişe göre iyileştirilmesine rağmen, kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken yapı denetim sistemi halen ticari bir anlayışla yönetiliyor. Yer mühendislik çalışmalarının denetimi ise halen yeterli düzeyde yapılamamaktadır. Eskiden mesleki odalarında olan denetim ve yeterlilik gibi süreçler kaldırıldı. Artık meslek odalarında konusunda uzman mühendis ve mimarlar, özel firmaların yaptığı saha ve ofis çalışmalarını denetleyememekte olup, bu süreç bizlerde büyük bir endişeye sebep olmaktadır. Odalar, kamu yararına çalışan meslek örgütleridir. Siyasi sebepler ile odaların elinden yetkilerinin alınması başlı başına bir afettir.  
Deprem sonrasındaki yaraları en aza indirmek için, TMMOB’a bağlı meslek odaları, doktorlar, öğretmenler, GSM operatörleri gibi özel kuruluşlara büyük yük düşmektedir. Bu gibi kuruluşlar özel eğitimden geçirilmelidir. Konusunda uzman olmayan kişilerin yaptığı açıklamalar halkta korku ve paniğe sebep olmaktadır. Bu yüzden dolayı her bölgede mutlaka “Deprem Bilim Kurulları“ kurulmalı ve gerekli açıklamaların ve bilgilendirmelerin sadece bu bölgedeki kurul üyeleri tarafından yapılması sağlanmalıdır. Gelişmiş ülkelerde her önüne gelenin deprem ile ilgili ilgili bilgilendirme ve açıklama yapması gerekli yasalar ile yasaklanmıştır. Bu konu çok önemlidir. 
Kentsel dönüşüme, Kötü zemin ve Kötü Yapı gibi öncelikli kriterlerden başlamak gerekirken maalesef rantın yüksek olduğu bölgeler tercih edildi ve halen edilmektedir. 
MTA’nın diri fay haritası karada yer alan fayları göstermekle birlikte, henüz Akdeniz’de özellikle Antalya Körfezinde tam manasıyla bir fay araştırması MTA tarafından yapılmamıştır. İvedilikle böyle bir çalışmanın yapılması, körfezde yer alan diri fayların tespit edilmesi ve diri fay haritalarına işlenmesi gerekmektedir. 
Böylelikle Deprem Risk Analizleri yapan biz Jeofizik Mühendisleri daha doğru sonuçlara ulaşmış oluruz. Biz Jeofizik mühendisleri olarak yapılaşmanın her aşamasında katkı koyabilecek modern yöntemlere sahibiz. 
Bize göre; Kentlerin yerleşeceği uygun alanların belirlenmesi için deprem etkilerini en aza indirmek amacı ile birinci aşamada derin yeraltı yapısal durumun jeofizik yöntemler ile belirlenmesi gereklidir. Biz buna makro-bölgeleme diyoruz. Birinci aşamaya göre uygun yerleşim alanlarında mikro-bölgeleme çalışmaları yapılarak özel durumlar hariç 30m derinliğe kadar yerin fiziksel özellikleri jeofizik yöntemler ile belirlenir. Daha sonraki aşamada ise parsel bazında yerin fiziksel özellikleri detaylı ortaya konur. Sonuç olarak biz Jeofizik Mühendisleri olarak Deprem Master planında yerleşim yeri seçiminin her aşamasında olmalıyız ayrıca mevcut yapılar içerisindeki çürük yapıları hızlı bir biçimde ayırt edebilecek yöntemlere ve bilgiye sahibiz.  
“ANTALYA BİR DEPREM BÖLGESİ DEĞİLDİR” söyleminden vazgeçip, “DEPREM HAYATIMIZIN BİR PARÇASIDIR” anlayışına geçmemiz gerektiği aşikardır. Çevremizdeki fay sistemlerinin durumu, son dönemlerde sık sık yaşadığımız depremler, bizdeki bu deprem bilincini arttırmalıdır. Sonuç olarak ATATÜRK gibi düşünmeli, yönetmeli ve yönetilmeliyiz. “
* Jeofizik Mühendisleri Odası

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.17 11:42:06
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






TURGUT BUCAK, İYİ PARTİ’DEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI

Antalya Muratpaşa Esnaf Kefalet ve kredi Kooperatif başkanı ,iş insanı Turgut Bucak İyi Partiden milletvekili aday adayı oldu.

14 Mayıs’ta yapılacak olan genel seçimlerde İYİ Parti'den milletvekili aday adayı başvurusunu Ankara’da yapan Başkan Bucak, aday adaylığı başvurumuzu yaptık. Bundan sonrası Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener ve teşkilatlarımızın takdirindedir. dedi

Milletvekili aday adayı Turgut bucak; İYİ Parti olarak  “yıllardır söylenen ama bir türlü başarılamayan birlikteliği ülkemiz için ortaya koyacağız.  Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener liderliğinde İYİ Parti olarak Antalya’da seçimlerden başarıyla çıkacağımıza inanıyorum. dedi

“ESNAFIN SESİ OLACAĞIM”
milletvekili aday adayı  Bucak açıklamasına şöyle devam etti,  “İYİ Partinin ülkemizin geleceği için yeni bir umut, yeni bir gelecek vaat ediyor. “Başta Sayın Meral Akşener olmak üzere ülke sevdalısı, deneyimli, birikimli kadroların 14 Mayıs yapılacak olan seçimden başarıyla çıkıp ülkeyi yönetmeye talibiniz. Türkiye’nin yeniden inşası yolunda katkı koymak ve Antalya’nın sorunlarını, esnafımızın sorunlarını Ankara’ya  hızlı ve en doğru şekilde aktarmak, çözüm bulmak için aday adayı oldum. Yıllardır esnaflık yaptım halende yapmaktayım. , esnafın içinden birisiyim. Sorunları biliyorum. Çünkü bende aynı sorunları yaşadım, yaşıyorum. Esnafımız bugüne kadar ihmal edildiğine inanıyorum. Küçük esnaf hep üvey evlat muhammesi yapıldı.. İşte tam da bu nedenle esnafın sesi olmak için aday adayı oldum. dedi
 

TURGUT BUCAK KİMDİR?
1960 yılından Antalya’nın Korkuteli ilçesinde doğan Turgut Bucak İlk,orta ve lise öğrenimini Antalya’da tamamladı. Esnaf bir ailenin dört çocuğunun en büyüğü olan Bucak, Antalya’da 1983 yılından bugüne kadar  ‘İnci Börek’ salonlarında esnaflıkla birlikte börekçilik sanatını icra etmektedir.  Börekçiler Odası başkanlığı ve Esnaf Kefalet Kredi Kooperatiflerinde yönetici pozisyonunda uzun yıllar hizmet veren Bucak, 1997 yılında kurucusu olduğu 7 binin üzerinde ortak ve kefillerle birlikte on beş bin esnafı bünyesinde barındıran Antalya Muratpaşa Esnaf Kefalet ve kredi Kooperatifinde 2002 yılında başkan olmuş ve bu görevini halen sürdürmektedir.  Antalya’nın ve ülkemizin seçkin kefalet kredi kooperatifleri arasında olan Muratpaşa, bugüne kadar 450 milyon Türk Lirası plasmanı esnafımızın emrine sunmuştur. Diğer yandan Batı Akdeniz Bölgesinin kefaletlerini bünyesinde barındıran TESKOMP 6. Bölge birliğinde  yönetim kurulu üyesidir. Ve TESKOMP Merkez birliği delegesi görevinde bulunmuştur. Turgut Bucak önceki süreçte; Milliyetçi Hareket Partisinden Büyükşehir Belediye Başkan aday adaylığının yanı sıra 25 ve 26. Dönem Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili adaylığı.  2018 genel seçimlerinden İYİ partiden milletvekili aday adaylığında bulunmuştur.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.19 14:32:00
Son Düzenlenme Tarihi :





Yılda 1,5 ay yetişiyor ve tazesinin kilosu 300 liradan, kurutulmuşu 2 bin 500 liradan alıcı buluyor

Antalya’nın Akseki ilçesinde doğada kendiliğinden yetişen ve bölgede yaşayanların "göbek" adını verdiği "kuzugöbeği mantarı" toplanmaya başlandı. Diğer türlerine göre nadir bulunan, bölgedekiler için son yıllarda iyi bir gelir kaynağı haline gelen kuzugöbeği mantarının tazesinin kilogramı 300 liradan, kurutulmuşunun kilosu ise 2 bin 500 liradan alıcı buluyor.
Akseki’de kuzugöbeği mantarı toplama işi Nisan ayı ortasında başlıyor ve Mayıs ayı sonlarına kadar sürüyor. Kuzugöbeği mantarı sezonunun başlamasıyla vatandaşlar mantarın toplanabileceği muhtemel alanlara akın ediyor.
Bahar döneminde yoğun yağış alan Akseki’de ortaya çıkan kuzugöbeği mantarları vatandaşın gelir kapısı olmaya devam ediyor. Doğadan toplanan kuzugöbeği mantarlarının tazesi kilosu 300 liraya, kurutulmuşu ise 2 bin 500 liraya kadar alıcı buluyor. Şifa kaynağı bitkiler arasında gösterilen, bağırsak ve mide hastalıklarında tedavi edici özellikte olduğu belirtilen kuzugöbeği mantarı nisan ve mayıs aylarında yağmurun ardından sedir, çam, köknar, meşe ağaçlarının dibinde yetişiyor.
Akseki’de kuzugöbeği mantarı toplayan Hüseyin Çatlı ise kuzugöbeği mantarını zor şartlarda topladıklarını söyledi. Mantarın Nisan ve Mayıs aylarında toplandığını belirten Çatlı, “Toros Dağları’nda Nisan yağmurlarının başlamasıyla birlikte kuzugöbeği mantarı çıkmaya başladı. Kuzugöbeği mantarı her yerde çıkmaz. Güneş gören, nemli, sedir ve ladin ağacı olan bölgelerde çıkar. Kuzugöbeğini toplamak oldukça zahmetli bir iştir. Sabah erken saatlerde Toros Dağları’nın yüksek kesimlerine çıkar, akşama kadar ağaçların dibini geziyoruz. Günlük ortalama bir iki kilogram mantar topluyoruz” dedi.
Kuzugöbeği mantarını satmak amacıyla değil, yemek amacıyla topladığını da ifade eden Çatlı, “Biz kuzugöbeği mantarını yemek için topluyoruz. Kuzugöbeği ilk çıktığında 700 liraya satılıyordu. Şu anda ise kilogramı 300 liradan satıyor. Havalar yağmurlu giderse Mayıs sonuna kadar kuzugöbeği toplamaya devam ederiz. Yağmur yağmazsa olmaz. Yağmur yağarsa ağaçların ve otların diplerinde çıkmaya devam eder. Akseki’de bu, insanların geçim kaynağıdır” diye konuştu.
Aksekili Hasan Sağlam, kuzugöbeği mantarını zor şartlarda topladıklarını söyledi. Mantarın nisan ve mayıs aylarında toplandığını belirten Sağlam, "Biz arkadaşlar ile beraber sabahın erken saatlerinde Toros Dağları’nda kuzugöbeği mantarı toplamaya çıkıyoruz. Dağları karış karış geziyoruz. Kuzugöbeği mantarı her yerde çıkmaz. Güneş gören, nemli olan, sedir ve ladin ağacı olan bölgelerde çıkar. Kuzugöbeğini toplamak oldukça zahmetli bir iştir. Sabahtan akşama kadar ağaçların dibini gezerek kuzugöbeği arıyoruz" dedi.

"Kuzugöbeği toplamak bir hastalık"
Kuzugöbeği toplamanın bir hastalık olduğunu söyleyen Sağlam, “Kuzugöbeği zamanı gelince bizde ayrı bir heyecan olur. Bu bir hastalıktır. Bunun yemesinden ziyade bulmasının zevkini yaşamak çok güzel bir duygu. Bunun parasında pulunda değiliz. Kuzugöbeği ilk çıktığında kilosu 700 liraya satılıyordu. Şimdi ise 300 liraya düştü. Biz satmak için toplamıyoruz. Toplama hevesimiz vardır. Ayrıca lezzetli ve doğal antibiyotik olduğu için çocuklarımızla yemek için topluyoruz. Akseki’nin kuzugöbekleri oldukça lezzetlidir. Kuzugöbeği nisan ayında başlar ve havalar yağışlı giderse Mayıs ayı sonuna kadar devam eder. Kuzugöbeğini toplaması oldukça zahmetli. Günlük ortalama bazen bir kilo, bazen de 2-3 kilo bulabiliyoruz” diye konuştu.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.04 10:36:52
Son Düzenlenme Tarihi :