SON DAKİKA

logo

Başarısını Başkan Topaloğlu ile paylaştı

Ahmet Erkal Destek Eğitim Kursu’nda eğitim alan ve girdiği yetenek sınavında ilk 10’a giren Nehir Karanfil, Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu’nu ziyaret etti.

Kemer Belediyesi’nin eğitime kazandırdığı Ahmet Erkal Destek Eğitim Kursu’nda ücretsiz eğitim alan Nehir Karanfil, Nişantaşı Üniversitesi Egzersiz ve Spor Bilimleri Yetenek Sınavı’nda ilk 10’a girerek yüzde 100 burs kazandı.
 
Karanfil, girdiği yetenek sınavında elde ettiği başarıyı Kemer Belediye Başkanı Topaloğlu ile paylaştı.
 
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Topaloğlu, Nehir Karanfil’in Nişantaşı Üniversitesi Egzersiz ve Spor Bilimleri Yetenek Sınavı’nda ilk 10’a girerek yüzde 100 burs kazanmasından dolayı kendisini tebrik etti.
 
Başkan Topaloğlu, ziyaret sonrası Karanfil ile hatıra fotoğrafı çektirdi. * Kemer Belediyesi Basın Bürosu

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.17 19:22:11
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






DASK- Doğal Afet Sigortası Nedir, Neleri kapsıyor? Neleri kapsamıyor ? Afette ne kadar ödeme yapılıyor ?

Deprem ülkemizin bir gerçeği. Her yıl Türkiye’de küçük veya büyük şiddetli depremler meydana geliyor. Bu depremlerden doğabilecek maddi zararlar için DASK tarafından çalışmaları yürütülen Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor ancak karşılaştırma sitesi encazip.com’un yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de 8,5 milyon konutun Zorunlu Deprem Sigortası devam etmiyor. Zorunlu Deprem Sigortasını devam ettirenlerin oranı yüzde 57,5.

Türkiye’de Zorunlu Deprem Sigortasını devam ettirenlerin oranı yüzde 57,5

 

Deprem ülkemizin bir gerçeği. Her yıl Türkiye’de küçük veya büyük şiddetli depremler meydana geliyor. Bu depremlerden doğabilecek maddi zararlar için DASK tarafından çalışmaları yürütülen Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor ancak karşılaştırma sitesi encazip.com’un yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de 8,5 milyon konutun Zorunlu Deprem Sigortası devam etmiyor. Zorunlu Deprem Sigortasını devam ettirenlerin oranı yüzde 57,5.

 

09.03.2023                                                                                                                                                                                                                                                                         

 

Türkiye bir deprem ülkesi. Büyük ve küçük şiddetteki depremler her yıl ülkemizin farklı bölgelerinde meydana geliyor. Bunların bazıları ise 6 Şubat’ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi etkileyen depremler gibi üzücü can kayıplarına ve ağır hasarlara neden olabiliyor. En azından maddi hasarların karşılanması ve deprem sonrasında vatandaşların yaşamının kaldığı yerden yeniden güvenle devam edebilmesi amacıyla 2000 yılında Zorunlu Deprem Sigortası hayata geçirildi. Zorunlu Deprem Sigortası devlet tarafından sunulan ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından çalışmaları yürütülen bir güvence. Bu sigorta sözleşmesinin süresi ise bir yıl. Bir yılın sonunda sözleşmelerin yenilenmesi gerekiyor. Karşılaştırma sitesi encazip.com’un yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de Zorunlu Deprem Sigortasını devam ettirenlerin oranı yüzde 57,5. 2023 yılı güncel verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 8,5 milyon konutun Zorunlu Deprem Sigortası bulunmuyor.

 

Maddi zararlar nakit olarak karşılanıyor

 

Zorunlu Deprem Sigortası, konutları depreme ve depremin doğrudan neden olduğu yangın, infilak, yer kayması ve tsunami gibi afetlere karşı güvence altına alıyor. Binalardaki maddi zararlar poliçelerde belirtilen limitler dahilinde nakit olarak karşılanıyor. Bu limitler ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan "Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı"na göre hesaplanıyor. DASK her yıl inşaat maliyetlerindeki artışa göre belirlediği azami bir tutarda teminat sağlıyor. DASK’ın resmi web sitesinden alınan bilgilere göre, yıllık olarak düzenlenen poliçelerin prim tutarları konutun yapı tarzına, brüt yüz ölçümüne, inşa yılına, kat sayısına ve bulunduğu mahallenin risk grubuna göre hesaplanıyor. DASK tarafından verilen azami teminat tutarı ise 25 Kasım 2022 tarihinden itibaren bütün yapı tiplerinde 640 bin TL. 

 

Köy yerleşimleri ise sigorta kapsamı dışında

 

Evinin değeri DASK tarafından verilen azami teminat tutarını aşan kişiler isterlerse aşan kısım için sigorta şirketlerinden ek teminat alabiliyor. Bunun için özel sigorta şirketlerinden konut sigortası olması gerekiyor. Köy yerleşimleri sigorta kapsamı dışında yer alıyor, köylerdeki yapılar için ise İhtiyari Deprem Sigortası yaptırılabiliyor. Sürecin işleyişi şu şekilde oluyor: Yaşanan depremin ardından depremzedeler hasar başvurusunda bulunuyor, başvurunun ardından DASK hasar tespit görevlisi sigortalı konutları ziyaret ediyor ve hasarı tespit ederek tazminat tutarı belirleniyor. Tazminat tutarı başvuru sahibine (tapuda adı geçen kişiye) en kısa zamanda ilgili bankalar aracılığıyla ödeniyor.

 

DASK sigortası neleri kapsıyor

 

Zorunlu Deprem Sigortası ile deprem sırasında tamamen ya da bazı yerleri zarar görmüş binalar teminat altına alınıyor. Temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar ve yapının bunlara benzer nitelikteki tamamlayıcı bölümleri bir arada ya da ayrı ayrı teminat kapsamında yer alıyor.

 

Eşyayı, iş ve kar kaybını kapsamıyor

 

Enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri başkaca ileri sürülebilecek diğer bütün dolaylı zararlar, her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri, tüm bedeni zararlar ve vefat, manevi tazminat talepleri, deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar, depremden bağımsız olarak, binanın kendi kusurlu yapısı nedeniyle zamanla oluşmuş zararlar ise bu sigortayı kapsamıyor. Bu hasarlar için Zorunlu Deprem Sigortasına ek olarak farklı konut sigortaları yaptırılabiliyor.

 

Kaskosu olmayan araçların zararları karşılanamayacak

Depremde yalnızca evler ve iş yerleri değil, araçlar da zarar görebiliyor. r. Binlerce araç kullanılamaz hale gelebiliyor. 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde de benzer durumlar yaşandı ancak kaskosu olmayan araç sahipleri zararlarını tazmin edemeyecek. Türkiye Sigortalar Birliğinin (TSB) verilerine göre, depremin meydana geldiği 10 ildeki 3.1 milyon aracın sadece 538 bini kaskolu. Oran olarak bakıldığında bu araçlardan sadece yüzde 17.1’inin kaskosunun olduğu görülüyor. Yani 2.6 milyon aracın kasko poliçesi yok dolayısıyla bu araçların da zararı karşılanamayacak.

 

DASK şart ancak yeterli değil, konut sigortası da yaptırılmalı

 

DASK yaptırmayanların elektrik, su veya benzeri abonelikleri de başlatamadığını ifade eden encazip.com kurucusu ve tasarruf uzmanı Çağada Kırım, DASK yaptırmanın zorunlu olduğunun altını çizerek DASK’a ilave olarak konut sigortası yaptırılmasının da önemini vurguladı. Kırım, sözlerine şöyle devam etti: “Mevcut mevzuata göre DASK, deprem ve sonrasında oluşacak zararların sadece 640 bin TL’sini karşılıyor, bunun üstü teminat kapsamı dışında. Olası bir depremde konutlarda meydana gelebilecek zararların özellikle de artan inşaat maliyetleri nedeniyle 640 bin TL’nin üzerinde olacağını düşünüyoruz. Zararın tamamının karşılanması ve bir afet anında zorluk çekmemek için DASK’a ilave olarak konut sigortası yaptırılmasını da öneriyoruz.”

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.14 07:55:05
Son Düzenlenme Tarihi :





Antalya Milletvekili Arı; “Millî servetimiz heba oldu”

Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi CHP Antalya Milletvekili Av. Cavit Arı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, 2016 yılı itibariyle  toplam 1 milyar 720 milyon liralık yatırımla oluşturulan Antalya EXPO'nun 1 milyon yüz  bin metrekarelik alanın parsellere ayrılarak satışa sunulması üzerine basın açıklaması yaptı.
Av. Cavit Arı yaptığı açıklamada, “1.100 dönüm birinci sınıf tarım toprağı yok edildi. 2016 yılındaki açılış maliyeti 1 milyar 720 milyon TL olan, o tarihte 680 milyon dolar, bugünkü karşılığı ise 18 milyar 400 milyon TL’lik önemli bir bütçe boşa gitti.” diyerek tepki gösterdi.
Aksu ilçesinde 110 dekarlık arazide, 1 milyar 720 milyon liralık yatırımla hayata geçirilen ve resmi açılışı 23 Nisan 2016’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan EXPO 2016 Antalya Ajansı ve Organizasyonu, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yönetiliyordu. Alanın uzun bir süre atıl vaziyette bırakılmasına karşı STK'lar alanı faal hale getirmek adına birçok girişimde bulunmuş, ancak bu konuda gerekli desteği görememişlerdi. Çürümeye terkedilen toplam 1 milyon 100 bin metrekarelik EXPO Alanı parsellere ayrılarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satışa çıkarıldı.
CHP Antalya Milletvekili Av. Cavit Arı yaptığı basın açıklamasıyla konuyu yıllardır gündeme getirdiğini ancak konunun muhataplarından hiçbir şekilde olumlu bir yanıt alamadığını dile getirdi. 
Yaptığı basın açıklamasında Av. Cavit Arı; “EXPO 2016 konusunu TBMM’de, gerek yazılı ve görsel medyada birçok kez gündeme getirdim. EXPO 2016, 2010 yılında başlayan bir Antalya serüveniydi. Olimpiyatlar ve Dünya Kupası ardından en büyük organizasyon olarak kabul edilen yüz altmış yıllık EXPO, tarihinde ilk kez Türkiye'de düzenlenecekti. 
Antalya kent dinamiklerinin yoğun çabası ve mücadelesiyle 23 Kasım 2011 tarihinde Antalya EXPO mücadelesini kazandı ve 2016 EXPO düzenlemesi Antalya'ya verildi. Tabii ki bu kazanım ülkemiz ve Antalya'mız adına önemli bir kazanımdı. Çiçek ve çocuk temalı Botanik EXPO 2016, gençler ve çocukları temel alan, gelecek nesiller için yeşil bir dünya anlayışıyla başlamıştı. Hedefleri ise uluslararası tanıtıma katkı sağlamak, ulusal ve uluslararası çevre problemlerini ortaya koymak ve alternatif enerji kaynaklarına dikkat çekmek, kentsel alanda yeşil yaşam alanları yaratmak, eko ve yeşil turizmi desteklemek, kente yeni altyapı kazandırmak, kentin ekonomik gücünü artırmak, tarımsal potansiyeli ve endemik zenginliğimizi dünyaya tanıtmaktı. 
Ancak EXPO hakkını Antalya kazandıktan sonra, maalesef beklenen başarı sergilenemedi; çünkü devreye siyasi hırs girdi; çünkü devreye iktidarın "Her şeye ben hâkim olurum." anlayışı girdi. Önce kanun lazımdı ancak tam bir yıl sonra çıkarılabildi. Kanun çıktı, bu sefer de sürecin başından itibaren katkıda bulunanlar devre dışı bırakılarak yok sayıldı.   İlk başta proje maliyeti 180 milyon, katılımcı olabilecek ülke sayısı 100, ziyaretçi sayısı ise en az 8 milyon olarak ifade edilmişti. 
Bunca olumsuzluk içerisinde zar zor yetiştirildi ve hatta, resmî açılışta dahi eksikleriyle açılabildi. Maalesef, açılışa ancak 16 ülke katılabildi. Fuar geliri, hedeflenen 300 milyon iken 20 milyon TL olabildi.
Ziyaretçi sayısı da 5 milyon yabancı, 3 milyon yerli turist olarak planlanmış iken ancak 4 milyon kişi ziyarette bulundu. Ziyarette bulunanların çoğu kendi vatandaşımızdı.
EXPO hayali böylece siyasete alet edilerek büyük bir beceriksizlikle ranta teslim edildi.’’ 
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, toplam 1 milyon 100 bin  metrekarelik EXPO alanının parsellere ayrılarak satışa çıkarılması ülkemiz ve bizler için gerçekten acı bir durumdur. STK'lar ve bizler bu konuda alanı faal hale getirmek adına birçok girişimde bulunduk ve mücadele ettik ama alanın uzun bir süre atıl vaziyette bırakılması, Tarım İl Müdürlüğü tarafından düğün yeri olarak kiralamalar yapılarak dünyanın en pahalı düğün salonu unvanını alması bir yana; beceriksizliğin ve her şeyi siyasallaştırmak gayretinin yarattığı bir örnektir bize ve bugün vardığımız sonuç ortadadır.
Av. Cavit Arı; “Aksu ilçemiz sınırlarında 1.100 dönüm birinci sınıf tarım toprağı yok edildi. 2016 yılındaki açılış maliyeti 1 milyar 720 milyon TL olan, o tarihte 680 milyon dolar, bugünkü karşılığı ise 18 milyar 400 milyon TL’lik önemli bir bütçe boşa gitti. Beceriksizlik, iş bilmezlik, partizanlık yapan iktidar nedeniyle milli servetimiz yok edildi. Expo alanı geleceğe faydalı bir eser olarak kalacak denilerek başlandı: ancak başarısızlık nedeniyle şimdi alan satılma noktasına geldi. Alıcısı belli mi bilemiyoruz; ancak milli bir servet ve bütçe kaynaklarımızın nasıl yok edildiğini buradan açıkça görüyoruz.
Halbuki EXPO alanı için bilimsel bir değerlendirme yapılarak ve kentin önde gelen kurumlarının da görüşü alınarak; tarım ve teknolojinin buluştuğu bir bilim merkezi dâhil çeşitli seçenekler araştırılıp kullanılmalıydı.
Ancak bugün geldiğimiz noktada sonuç bu kadar emeğin, çabanın boşa gitmesi ve harcanan millî servetin heba olmasıdır.” dedi.
* HABER MERKEZİ

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.19 11:49:25
Son Düzenlenme Tarihi :