SON DAKİKA

logo

Antalya’da bal rekoltesi düştü, kilogramı 800 liraya kadar çıktı

Antalya’nın Akseki ilçesinde bal sağımı başladı. Yağışın mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, arılar için çok önemli olan polenin doğada kaybolmasına neden oldu. Polen bulamayan arılar yeterince beslenemedi ve ürettikleri bal miktarı daha önceki senenin altında kaldı. İklim şartları sebebiyle..

Antalya’nın Akseki ilçesinde bal sağımı başladı. Yağışın mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, arılar için çok önemli olan polenin doğada kaybolmasına neden oldu. Polen bulamayan arılar yeterince beslenemedi ve ürettikleri bal miktarı daha önceki senenin altında kaldı. İklim şartları sebebiyle rekolte düşünce fiyatı 800 liraya kadar yükseldi.
Akseki’de 50 yılı aşkındır arıcılık yapan Ahmet Arıcı (65), 2023 yılı bal sağımına başladıklarını söyledi. Bu yıl bal veriminin geçen yıllara göre biraz daha az olduğunu söyleyen Arıcı, "Geçtiğimiz yıl bu yıla göre çok daha güzel bal verimi vardı. Bu yıl ancak masrafımız çıkacak" dedi.
Kendisinin daha çok bin 960 rakımlı Çimi Yaylası’nda arıcılık yaptığını anlatan Arıcı, "Bu yıl ilkbaharda arılar sezona çok güzel başlamıştı. Çiçeklerde çok güzel polenler vardı. Arılar güzel çalıştılar. Fakat sonradan çok yağmur yağdı. Hemen arkasından poyraz devam etti. Çimi Yaylası’nda 28 gün aralıksız poyraz esti. Poyrazdan dolayı arıların gücü, kuvveti kesildi. Bal verimi zamanı bal olmadı, az oldu. Bu da iklim şartlarına bağlı. Bazı arkadaşlar ballarını erken aldı. Bazı arkadaşlar sezonu bile şaşırdı. Nedeni ise bu yıl aldatmaca bir sezon oldu. Tabi ki bu Allah’tan gelen bir şey. Diyecek bir şey yok" diye konuştu.
Ortalama her yıl kovanlardan 7-8 kilogram bal alırken bu yıl 1, 1,5 kilogram arasında bal aldıklarını söyleyen Arıcı, "Bu yıl yaylanın balını kara kovan 800, süzme, fenni ve organik balları ise 550-600 lira arasında satacağız" dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.11 12:53:45
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Doç. Dr. İsmail Önder Uysal: "Kulakların nemli kalması enfeksiyona neden oluyor"

Yaz aylarında kulak iltihabından korunmak için 5 öneride bulunan Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, “Havuz veya deniz sonrası kulağı, temiz bir peçete veya kağıt mendille kurulayın ve nemli bırakmayın. Nemli kulağı temizlerken sert bir şekilde ve çok karıştırmayın, dış kulak yoluna zarar vermemeye özen ..

Yaz aylarında kulak iltihabından korunmak için 5 öneride bulunan Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, “Havuz veya deniz sonrası kulağı, temiz bir peçete veya kağıt mendille kurulayın ve nemli bırakmayın. Nemli kulağı temizlerken sert bir şekilde ve çok karıştırmayın, dış kulak yoluna zarar vermemeye özen gösterin” sözlerine yer verdi.
Yüzücü kulağı veya otitis eksterna genellikle neme maruz kalan kulaklarda gelişiyor. Çok fazla yüzen ve dalış yapan kişilerde görüşen kulak iltihabı genellikle yaz aylarında yaygın olarak görülüyor. Su ve nem kulaklarda enfeksiyon oluşturarak; kaşıntı, şişme, akıntı, kulakta tıkanma, duymada azalma ve şiddetli ağrıya yol açabiliyor. Alınacak birkaç küçük önlem ile kulak sağlığını korumak ve yaz aylarını daha keyifli geçirmek mümkün oluyor. Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, yaz mevsiminde sıkça karşılaşılan dış kulak yolu iltihaplarından korunma yöntemlerini anlattı.

"Kulakların nemli kalması enfeksiyona neden oluyor"
Yaz ayları ile birlikte dış kulak yolu iltihabı sıklığının net bir artış gösterdiğine dikkat çeken Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, “Bu artışın nedeni sık duş alma, sık denize ve havuza girmektir. Dış kulak yolunun rahat havalanamayan dar yapısı, ıslanınca tam kuruyamayıp nemli kalmasına yol açar. Eğer kişi sürekli neme maruz kalırsa, kolaylıkla enfeksiyonlara yakalanabilir. Özellikle yüzücülerde ve doğuştan dış kulak yolu dar olanlarda bu duruma daha sık rastlanır. Kulak kanalında kalan su nedeniyle bakteriler kanalda hızla üremeye başlar ve enfeksiyona neden olur” dedi.
Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, dış kulak yolu iltihabının belirtilerini şu şekilde sıraladı:
“Kulakta kaşıntı, dış kulak yolunda şişme, akıntı, tıkanma, duymada azalma, şiddetli ağrı, çene hareketlerinde ve çiğnemede zorluk, kulak çevresinde veya boynun üst kısmında şişmiş lenf düğümleri, hafif ateş.”

“Nemli bırakılmayın”
Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, yaz aylarında kulak enfeksiyonundan korunmak için ise şu önerilerde bulundu:
“Havuz veya deniz sonrası kulağını, temiz bir peçete veya kağıt mendille kurulayın ve nemli bırakmayın. Nemli kulağı temizlerken sert bir şekilde ve çok karıştırmayın, dış kulak yoluna zarar vermemeye özen gösterin. Temizliğinden emin olduğunuz havuz veya deniz tercih edin. Havuz suyundaki klor miktarı da bu hastalığa yakalanmada önemli bir etkendir. Havuz suyunda bulunan klor dış kulak yolunun asit-baz dengesini bozarak, daha kolay enfeksiyona yakalanmaya neden olur. Klorlamada, günışığından, kullanan sayısına, sıcaklıktan, suyun kimyasal yapısına göre dozajlama gerekir. Bu yüzden sürekli bakımı ve kontrolü yapıldığından emin olunan havuzlar tercih edilmelidir. Kulaklık kullanıyorsanız her kullanımdan önce temizleyerek kulağınıza takın.”

“Tedavi için bir süre su ile temas edilmemeli”
Yaşlı, şeker hastası ve direnci düşük hastalarda enfeksiyon ilerleyerek malign otitis eksterna adı verilen ve kemik iltihabı ile seyreden daha şiddetli bir tabloya yol açabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, “Bu belirtilerin görülmesi durumunda vakit geçirmeden bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulmalıdır. Bu hastalığın tedavisi için sık muayene; aspiratörle temizlik, uygun ilaç tedavisi, dış kulak yolundaki asit baz dengesinin sağlanması, ağrı kontrolü, şeker hastalığı gibi faktörlerin kontrolü, su ile temasın ortadan kaldırılması önemlidir” ifadelerine yer verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.09 16:08:29
Son Düzenlenme Tarihi :





Halk Ekmek fabrikası açmak tek çözüm mü ?

Ne yazık ki ekmek yerel siyasetçinin bir numaralı gündemi oldu. Büyükşehir Belediyesi halk ekmek fabrikası açmak için kolları sıvarken, Elmalı Belediyesi yönetiminin de gündeminde halk ekmek fabrikası bulunuyor. Peki olaya fırıncılar ve bakkallar açısından bakılıyor mu ? Fırınlardan doğrudan temin yoluyla ekmek alınması neden düşünülmüyor ? Böyle bir durumda kafadan Büyükşehirin ayda 20 bin lira az ödemesi mümkünken, ihtiyaç sahiplerine ekmeğin bedava verilmesi düşüncesi neden değerlendirilmiyor?

    Siyasetçinin deyimiyle halk ekmek fabrikası kurarak zararına vatandaşa ucuz ekmek satmanın artık  yerel siyasetçinin bir seçim aracı olduğunu düşünüyorum. Evet, dar gelirli vatandaşın en önemli giderlerinden biri ekmek. Hele hele bazı evlere günde 5-10 ekmeğin girdiğini düşünürseniz, bir ailenin günlük Antalya merkezde ekmeğe ödediği paranın tutarı 15-30 lira arasında değişiyor. Bu rakamları 30’la çarparsanız ortaya da astronomik bir rakam çıkıyor, bu gerçek..
    Ama....
    Olaya birde fırıncılar açısından bakmak lazım.. Bu açıdan da sağlıklı bir değerlendirme yapmak gerekli. Sonuçta, fırıncı daha az ekmek üretmek zorunda kalacak. Bu da maliyeti dolaylı da olsa arttıracak. Belediyelerin halk ekmek fabrikası kurmasından sadece fırıncılar etkilenmeyecek, yok olma tehditi ile karşı karşıya olan, sayıları her geçen gün daha da azalan bakkalların da en önemli satış kalemini oluşturan ekmek satışları azalacak.
    Bu işin, yani ekmek fabrikası kurmanın bir maliyeti var. Mesela büyükşehir Belediyesi’nin kuracağı ekmek fabrikası için 1000 metrekarelik bir yere  aylık 20 bin lira kira ödemesi sözkonusu. 
    Aylık 20 bin lira para az bir para değil.  Büyükşehir kendisine ait bir arsaya  1000 metrekare kapalı alan yaptırsa daha kazançlı olmaz mı ? bu da ayrı bir konu...
    Yani, fırın ya da siyasetçinin ifadesiyle halk ekmek fabrikası kurmak için araç-ekipmana ihtiyaç  var. Bunlar içinde ciddi bir para harcanması gerekiyor. Yeni büfeler yapılacak, maliyet. İşin dağıtım maliyeti var. Elektrik parası var, unu var...
    İşçiliği saymıyorum çünkü belediyelerin fırın ya da halk ekmek fabrikası kurmalarının tek güzel yanı, istihdam yaratması.
    Belediyeler fırın ya da halk ekmek fabrikaları kurana kadar, fırınlardan ekmek alsa ve bunları ihtiyaç sahiplerine ucuza değil, bedavaya verse  daha uygun olmaz mı ? 
    İhaleye de gerek olduğunu sanmıyorum, doğrudan temin yoluyla da alabilirsin. 15 günlük, ya da 1 aylık periyodikler halinde bu alım ihaleleri tekrarlanırsa, fırıncıda artan fiyatlardan etkilenmez. Şu anda fırında ekmek fiyatı 3 TL ise, maliyetinin çok az üzerine bir rakamla ürettiği ekmeği verecek fırıncı mutlaka çıkar. Kaldı ki, daha fazla ekmek üretmek demek maliyetinde az da olsa aşağıya çekilmesi demektir, bu da fırıncının işine gelir.
    Bu konuda bin düşünüp, bir karar vermek en doğrusudur. Madalyonun sadece bir yüzüne bakmamak gerekli. * Erkin ÖZGÜNSÜR

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.02.02 08:09:24
Son Düzenlenme Tarihi :