SON DAKİKA

logo

İnmemiş testis tedavi edilmezse ileride kısırlık ve testis kanseri riskini arttırabilir

Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Osman Zeki Karakuş, inmemiş testisin tedavi edilmediği takdirde ileriki yaşlarda kısırlık ve testis kanseri gelişme riskinin arttırabildiğini ifade etti.
Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Osman Zeki Karakuş, inmemiş testis ve te..

Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Osman Zeki Karakuş, inmemiş testisin tedavi edilmediği takdirde ileriki yaşlarda kısırlık ve testis kanseri gelişme riskinin arttırabildiğini ifade etti.
Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Osman Zeki Karakuş, inmemiş testis ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Karakuş, inmemiş testis, bir bebeğin testislerinden birinin veya her ikisinin uygun konuma gelmediği, oldukça yaygın ve normalde ağrısız bir doğumsal durum olarak bilindiğini belirtti.
İnmemiş testislerden etkilenen bir bebekte, testislerinden biri veya her ikisi ya yokmuş gibi göründüğünü yada testis torbasında hissedilemediğini dile getiren Karakuş, inmemiş testisin tedavi edilmediği takdirde ileriki yaşlarda kısırlık ve testis kanseri gelişme riskinin arttırabildiğini ifade etti.

"Hormonal bozukluklar neden olabiliyor"
Testislerin yani erkek çocuktaki yumurtaların skrotum denilen torbaya inişini tamamlayamaması ve yukarıda bir yerde kalmasına inmemiş testis denildiğini kaydeden Karakuş," Testisler anne karnındaki bebeğin kendi karnının içerisinde yerleşiktir. Doğuma yakın bir zamanda karın içerisinden kasıktaki kanalı takip ederek torbaya inerler. Testislerin torbaya inişini düzenleyen birçok hormonal ve anatomik yapı vardır. Bunların herhangi birinde oluşan bozukluk inmemiş testisle sonuçlanır. Zamanında doğan bebeklerde her yüz çocuktan birinde, erken doğan bebeklerde ise her yüz çocuktan 5-6’sında inmemiş testis görülmektedir. Hastaların hemen hemen yarısında sağda, dörtte birinde solda ve kalan dörtte birinde ise iki taraflı görülmektedir. Ailenin ya da rutin taramalarda sağlık personelinin torbayı boş görmesi başlıca geliş sebebidir. Ancak torbanın boş olması her zaman inmemiş testis olduğunu göstermez. Fizik muayenede testisin kasık kanalında olup olmadığına dikkat edilir. Kasık kanalında bulunan testis aşağıya torbaya çekilmeye çalışılır. Eğer testis torbaya indirilemiyorsa bu inmemiş testistir. Ancak kasık bölgesindeki sinir uyarılarının hassasiyetine bağlı olarak çocuklarda kasık bölgesine elle dokunma veya soğuk teması ile testisler refleks olarak kasığa yukarı kaçabilir. Bu durum yanlışlıkla inmemiş testis olarak algılanabilir. Bu ayrımın yapılmasında en sağlıklı yöntem çocuğun bir çocuk cerrahisi uzmanı tarafından muayene edilmesidir" diye konuştu.

"9 -18 ay arasında tedavi edilmeli"
Testisin torba dışında vücut sıcaklığında bulunduğu durumda zamanla iç dokusunda bozulmalar olabildiğini ifade eden Karakuş, "Bu nedenle olabildiğince erken dönemde tedavi gerekmektedir. Eskiden 2 yaş öncesinde indirilmesi önerilmekteydi. Ancak son dönemlerde yapılan araştırmalar testislerde olan etkilenmenin 6 ay civarında başladığını göstermektedir. Bu nedenle 9 aylıktan itibaren en geç 18 aylığa kadar ameliyat edilmesi önerilir. İnmemiş testis tedavisinde testisin yerine göre birkaç farklı yöntem uygulanmaktadır. Eğer testis kasıkta ya da torbalar dışında bir yerde ele geliyorsa klasik tedavisi kasık bölgesinden bir kesi ile testisin bulunması ve sonra torbaya dikişlerle sabitlenmesidir. Burada önemli olan inmemiş testisi olan hastalarda kasık kanalının da açık kalmış olabileceği için fıtık onarımının da yapılması gerekmektedir. Eğer testis hiçbir şekilde ele gelmiyorsa gerçekte olup olmadığını anlamak için kapalı yöntemle laparoskopik olarak karına girilip, testislerin karın içerisinde olup olmadığının anlaşılması gerekmektedir. Ancak testisler hiç gelişmemiş olabilir. Karın içerisinde ise kapalı yöntemle laparoskopik olarak ya da açık yöntemle bir ya da iki seanslı ameliyatlarla torbaya indirilebilir. Bunlardan hangisinin yapılacağına büyük oranda ameliyat esnasında karar verilebilmektedir" dedi.

"Tedavi edilmeyen vakalarda kısırlık da görülebilir"
Karakuş, testisin torbaya uygun zamanda indirilmediği takdirde içerisinde yapısal kalıcı değişikliklerin olabildiğini bildirdi.
Bunlardan en önemlisinin üreme hücrelerinin azalması sonucunda kısırlık oluşması olduğunun altını çizen Karakuş, "Bunun yanı sıra, hormon üreten hücrelerde etkilendiğinden erkeklik hormonlarının üretiminde azalma olmaktadır. Bir diğer önemli durum ise testiste ileri yaşlarda görülen ve testisi normal olan bireylere göre artmış testis kanseri görülmesi ihtimalidir. Normal toplumda testis kanseri her bin erkekte iki kişide görülebilirken inmemiş testisi olan hastalarda bu risk 10 kat artmaktadır. İnmemiş testis ameliyatı günübirlik bir ameliyattır. Yapılan ameliyat yöntemine göre yaklaşık 4- 6 saatlik bir takip sonrası hasta aynı gün evine gidebilmektedir. Ameliyat sonrası belirgin ağrı ve hareket kısıtlılığı çocuklarda pek görülmemekte, ek ilaç ve diğer tedavilere ihtiyaç duyulmamaktadır. Ancak bazı ameliyat yöntemlerinde torbada testisin sabitlendiği dikiş olduğu için 2 hafta sonra bu dikişin alınması gerekmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.02 17:06:11
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Akkök Holding, Toplum Gönüllüleri Vakfı ile Destek Merkezi kurdu

Akkök Holding, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) iş birliğiyle İskenderun’da depremden etkilenenlere yönelik Destek Merkezi kurdu. Depremden etkilenen çocukları ve gençleri, özel olarak tasarlanmış atölyelerde bir araya getirecek proje ile 6-23 yaş grubundaki çocuk ve gençlerin afet sonrası yaşadıkları travmaların azaltılması ve eğitim, sosyal yaşam, eğlence gibi temel ihtiyaçlara ulaşmaları hedefleniyor.

Akkök Holding, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) iş birliği ile 6 Şubat’ta yaşanan depremin yaralarını sarmak için İskenderun’da kurduğu destek merkezi ile en az 2 yıl boyunca çocuk, ergen ve gençlere sosyal ve duygusal destek programları başlatıyor. Merkezde depremden etkilen çocuklar ve gençler, özel olarak tasarlanan atölyelerde bir araya gelecek.

6-23 yaş grubundaki çocuk, ergen ve gençlerin yaşadıkları durumun üstesinden gelmeleri, yaşamla ilişkilerini güçlendirmeleri için çeşitli etkinlik, atölye ve uygulamalarla buluşturmayı amaçladıklarını anlatan Akkök Holding CEO’su Gökşin Durusoy, “Holding olarak toplumsal fayda projelerinde ağırlıklı olarak kadın, genç ve çocuklara odaklanmaya çalışıyoruz. Deprem bölgesinde de uzun dönemli bir fayda projesi tasarlarken bu odağı kaybetmemeye dikkat ettik. Toplum Gönüllüleri Vakfı ise uzun yıllardır iş birliği yaptığımız, gençler ile çocuklar için çok önemli projeler hayata geçiren bizim için çok değerli bir proje ortağı” dedi.

Eğitim, sağlık, istismar ve ihlalden korunma ve yaşam hakkı gibi temel hakların sağlanmasıyla birlikte deprem sonrası travmaların azaltılması için uzun soluklu çalışmaların başlatılması gerektiğinin altını çizen Durusoy, “Birlikte iyi olma sürecini kolaylaştırmak istiyoruz. Merkezimizin kapısı başta çocuk ve gençlerimiz olmak üzere afetten etkilenen toplumun her kesimi için açık olacaktır” şeklinde konuştu.

“Destek merkezlerimizi artırmayı hedefliyoruz”
Depremin ilk gününden itibaren binlerce gönüllü ile yardım depolarında görev aldıklarını anlatan Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Ayşe Kırımlı ise afetin yıkıcı boyutu sebebiyle toparlanma sürecinin en az iki yıl olacağını öngördüklerini kaydetti. Bu sebeple dayanışmanın uzun soluklu, desteklerin sürdürülebilir olması gerektiğine inandıklarına işaret eden Kırımlı, “Destek Merkezleri fikri bu inançla ortaya çıktı. Afetin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen, ihtiyaçlar hala devam ediyor. TOG’un afet bölgesinde açmaya hazırlandığı on destek merkezinden biri de holdingin katkılarıyla hayata geçiriliyor. Kütüphanelerin ve ders çalışma alanlarının olduğu, farklı yaş gruplarına özel atölyelerin gerçekleştirileceği bu merkezlerde; başta gençler olmak üzere çocukların ve yetişkinlerin sosyalleşebilecekleri alanlar da oluşturmayı hedefliyoruz. Dayanışmanın iyileştirici gücüne inanıyoruz. Bu sebeple destek merkezlerimizin sayısını artırarak depremden etkilenen on binlerce kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. İlerleyen yıllarda bu merkezleri gençlik merkezine dönüştürerek gençleri güçlendirmeye devam etmek istiyoruz” dedi.

U şeklindeki merkez tüm çocukları kucaklayacak
Yapılan açıklamaya göre Destek merkezi, U şeklinde 360 metrekarelik bir alana kuruldu. Merkezde çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin aynı anda kullanabileceği atölye alanları, ders çalışabilecekleri kütüphaneler ve oyun alanları bulunuyor. Hali hazırda konteyner kentlerde çocukların ve gençlerin en büyük problemi ders çalışacak bir alanlarının olmaması. Merkezdeki 3 atölye odası ve bir de etkinlik alanı ile çocukların ve gençlerin sosyalleşmesi ve kendilerine özel bir alanlarının olması hedeflendi.

Tercümanlarla dil bariyerini aşıyoruz
Tiyatro gibi sanat etkinlikleri, ekolojik okuryazarlık, sürdürülebilirlik atölyeleri, kaygı ve stresle baş etme yöntemleri, genel sağlık eğitimleri, afet yönetimi ve temel tedbirler, şiddetsiz iletişim ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi eğitimler de çocuklar ve gençlerle buluşturuluyor. Bölgede kullanılan tüm diller özelinde tercüman desteğiyle olası dil bariyerinin de ortadan kaldırılmasının planladığı merkezde, proje danışmanları daha önce deprem/afet tecrübesi yaşamış kişiler arasından oluşturuluyor. Proje ekipleri etkinlikleri, çocukların ve gençlerin ihtiyaçlarına göre özel olarak tasarlıyor.

Neler yapılacak?
İskenderun Destek Merkezi’nde gençler ve çocuklar başta olmak üzere yetişkinlere yönelik de sosyal ve duygusal destek çalışmaları gerçekleşecek. Bu merkezlerde temel hedef; afetten etkilenen gençlerin ve çocukların, afetin oluşturduğu olumsuz etkilerin üstesinden gelmeleri ve iyi olma hallerine destek olmak. İhtiyaç duydukları alanlarda güçlenmelerini sağlamak. Çocuklar için; oyun ve çeşitli başlıklarda atölyeler, okul destek çalışmaları, workshoplar, sinema ve film günleri. Gençler için; kariyer, eğitim ve farkındalık odaklı çeşitli atölyeler, ders çalışma alanları ve okul destek çalışmaları. Yetişkinlere yönelik ise; toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin atölyeler, öz bakım seminerleri, sosyal alanda güçlendirecek eğitimler düzenlenmesi planlanıyor.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.11 17:38:13
Son Düzenlenme Tarihi :





Ormanların kabusu çam kese böceğine karşı ‘Predatör’ hamlesi

 (İHA) - Manavgat Orman İşletme Müdürlüğü, ormanlarda görülen çam kese böceğine karşı mücadele başlattı. Laboratuvarlarda üretilen predatör olarak da adlandırılan Calosoma sycophanta ile çam kese böceğine savaş açıldı. Predatör böcek, çam kese böceğinin tırtıl ve pupa gibi kısımlarını yiyerek yok olmasını sağlıyor.
Manavgat Orman İşletme Müdürlüğü, ormanlarda değişik çam türlerinde beyaz keseler halinde kendini göstermeye başlayan çam kese böceği (Thaumetopoeo pityocampa Schiff) ile doğaya en zararsız tür olan biyolojik mücadele başlattı. Ormanlarda çok sık görülen çam kese böceği direk olarak ağaçları zarar vermemekle birlikte, büyüme kayıplarına, görsel kirliliğe ve yakın temasta olan insanlarda kaşıntı şeklinde sağlık problemlerine sebep oluyor.
Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı bahçesindeki çam ağaçlarında gerçekleştirilen çalışmayı yerinde takip eden Manavgat Orman İşletme Şefi Aydın Yıldırım “Çam kese böceği ile mücadele çerçevesinde biyolojik mücadele yöntemlerinden ve gerek doğa gerekse ağaçlar için en zararsızlarından birisi olan Calosoma Sycophanta üretimi yapıyoruz. Manavgat Orman İşletme Müdürlüğü bünyesindeki labaratuarımızda sağlıklı bir üretim için gerekli olan 23 derece sıcaklık ve yüzde 60 nem oranı ile yıllık 8 bin adet Calosoma Sycophanta üretiyoruz. Calosoma Sycophanta erginleri şubat ayı sonunda düşük rakımlı Kızılçam ormanlarından toplanıyor. Doğadan toplanıp labaratuara getirilen Calosoma Sycophanta erginleri steril edilmiş toprak bulunan üretim kutularına 1 erkek 1 dişi gelecek şekilde konuluyor. Günlük olarak toplanan yumurtalardan 4-7 gün arasında larva çıkıyor. Larvalar 10-14 gün boyunca çam kese böceği tırtılları ile beslendikten sonra araziye salım işlemi yapılıyor" dedi.
"Hektara 20-40 adet predatör böcek bırakılıyor"
Yıldırım, araziye salma işlemi ağaçtaki kese yoğunluğu dikkate alınarak her ağaca 2-3 adet larva gelecek şeklinde yapıldığını ve 1 hektara ortalama 20 ila 40 adet bırakıldığını kaydetti.
Calosoma Sycophanta'nın çam kese böceğinin larva ve pupalarını yiyerek beslendiğini dile getiren Yıldırım, " 1 yılda 1000 adet çam kese böceğini tüketiyor. Yaşam süresi 4-6 yıl olup hayatı boyunca ortalama 5 bin adet çam kese böceğini imha ediyor" dedi.
"6 yıl yaşıyorlar"
Yırtıcı predatör olarakta adlandırılan Calosoma Sycophanta’nın uzun ömürlü ergininin 6 yıl yaşadığına dikkat çeken Aydın Yıldırım “Yırtıcı ve hareketli oluşunun yanı sıra larvalarının ve erginlerinin çamkese böceği tırtıllarını yemesi bakımından da son derece yararlı bir böcek. Erginleri mart ayı içerisinde topraktan çıkarak ağaçlara tırmanıyor ve keselerin içerisinde ya da dışarıda bulunan tırtılları yiyorlar. Mart ayı sonu veya nisan ayında pupalaşmak üzere toprağa inen çamkese böceği tırtıllarını takip ederek onların topluca krazitleştikleri yerlere yumurtalarını bırakıyorlar. Calosoma Sycophanta hem larvaları hem de yeni oluşmuş pupaları yedikleri görülüyor" ifadelerine yer verdi.
Yıldırım, yapılan mücadele sayesinde şubat ayında kurumuş gibi görünen ağaçların haziran ayında tekrar eski görüntüsüne kavuştuğunun gözlemlendiğini bildirdi.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.15 14:39:39
Son Düzenlenme Tarihi :