SON DAKİKA

logo

Likya Yolu Ultra Maratonu’na doğru

Kemer Belediyesi ve Orman Genel Müdürlüğü destekleriyle Uzunetap tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenecek olan Likya Yolu Ultra Maratonu (LYUM) yarışları, 23 Eylül Cumartesi günü koşulacak.

    Dünyanın en teknik ve zorlu ultra maraton parkurlarından biri olarak gösterilen yarışlara, 125’i yabancı olmak üzere toplam 400 sporcu katılacak.
 
    Tekirova, Kemer (Antalya) merkez olmak üzere tarihi Likya Yolu üzerinde koşulan yarışta sporcular, 20, 37 ve 57 kilometrelik LYUM etaplarında dereceye girebilmek için mücadele edecek.
 
    Etkileyici tarihi dokusu ve büyüleyici doğal güzelliği ile “Tarihi Likya Yolu”, dünyanın en iyi rotalarından biri olarak diğer ultra maraton rotaları arasında öne çıkıyor.
 
    Toplam 509 kilometre uzunluğundaki Tarihi Likya Yolu’nun yaklaşık 57 kilometrelik bölümünü kapsayan Likya Yolu Ultra Maratonu (LYUM), parkurunun içinde barındırdığı ayırt edici özellikler ile dünyadaki benzersiz ultra maraton destinasyonlarından biri olarak tanımlanıyor.
 
    Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, yaptığı açıklamada, Kemer’in son yıllarda spor destinasyonu haline geldiğini belirterek, bu yıl 12’ncisi düzenlenecek olan Likya Yolu Ultra Maratonu’na (LYUM) 400 sporcunun katılacağını söyledi.
 
    Kemer’in Sea To Sky Enduro Motosiklet, bisiklet, yüzme, koşu yarışlarının yanı sıra trekking sporlarıyla da ön plana çıktığına işaret eden Belediye Başkanı Topaloğlu, “Kemerimizi deniz, kum ve güneşin yanı sıra spor turizmiyle de ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtmaya devam ediyoruz. Kemer’e turizm anlamında katkı sağlayacak olan tüm organizasyonların içinde yer alamaya devam edeceğiz.” dedi. 
 
    Cumartesi günü, saat 06:00’da 57 kilometrelik etapla start alacak yarış, Kumluca Karaöz’den başlayarak Tekirova’da sona erecek. 37 kilometrelik etap Adrasan’dan, 20 kilometrelik etap ise Çıralı’dan başlayacak. * Kemer Belediyesi Bülten

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.09.21 15:14:49
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Havuzlar yeterince denetleniyor mu?

Antalya’da oteller, pansiyonlar, moteller ve turizm tesisleri temiz havuz belgesi alırken, yüzme havuzu bulunan sitelerde bu sertifikaya dahil edilmeli.
Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları Hakkında Yönetmeliğe göre; bir takvim yılı sonunda yapılan değerlendirmede havuz ve havuz suyu kalitesinin Yönetmelikte belirlenen şartlara uygun olması durumunda işletmecilere talebi halinde İl Sağlık Müdürlüğü’nce “Temiz Havuz Sertifikası” düzenlenmekte.
İl Sağlık Müdürlüğü yetkili personellerince düzenli denetimler  yapılır ve bir takvim yılı sonunda yapılan değerlendirmede havuz ve havuz suyu kalitesinin bu Yönetmelikte belirlenen şartlara uygun olması "Temiz Havuz Sertifikası" İl Sağlık Müdürlüğü’nce düzenlenir.
Günümüzde sitelerde de, site sakinlerinin kullanımına ait olan yüzme havuzları bulunuyor. Bu havuzların denetlenmesi gerekiyor. Havuzların düzenli olarak temizlenmesi, ilaçlanması gerekiyor. 

Kaynak : Abdültalip GÜNGÖR
Ekleme Tarihi : 2023.06.29 09:52:14
Son Düzenlenme Tarihi :





Sürdürülebilir Beslenme Sağlık Veriyor ve İsrafı Önlüyor

Dünya nüfusu 2000 yılından bu yana sürekli artıyor ve 2050 yılında da büyük bir artış öngörülüyor. Türkiye'nin nüfusunun da 2050 yılında 100 milyonu aşması bekleniyor. Bu hızlı nüfus artışı, insanları besleme, su temini, enerji sağlama gibi temel ihtiyaçların karşılanması konusunda büyük zorluklara neden oluyor. Artan insan nüfusunun tükettiği enerji gerek besinlere gerekse iklimlere zarar verebiliyor. Sürdürülebilir beslenme ile nüfusun artan gıda talebi karşılanabiliyor. 
Akdeniz beslenme biçimi, Nordik diyeti, Çift piramit diyeti, vegan ve vejeteryan diyetlerle sürdürülebilir beslenme biçimleri karbon ve su ayak izini düşürmeye katkı sağlıyor. 
Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Aslıhan Altuntaş, sürdürülebilir beslenmenin faydalarını ve yöntemlerini anlattı.
Artan nüfus gıda talebini artırıyor
Artan insan nüfusu, gıda talebini artırmakta ve gıda endüstrisini daha verimli olmaya yönlendirmektedir. Son 10 yılda gıda endüstrisindeki yenilikler ve gelişen teknolojiler, daha fazla gıda üretimi ve sürdürülebilirlik için önemli adımlar atılmıştır. Gıda endüstrisindeki yenilikler ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar, artan nüfusun beslenmesini karşılamak ve çevresel etkileri azaltmak için önemli adımlardır. Ancak, daha fazla çalışma ve yatırım gerekmektedir, çünkü nüfus artışıyla birlikte gıda güvencesi ve sürdürülebilirlik konularında hala önemli zorluklar vardır. Artan insan nüfusunun iklim ve çevreye etkisi oldukça büyük bir endişe kaynağıdır. Nüfus artışı, daha fazla enerji, su ve gıda talebi demektir, bu da doğal kaynakların aşırı kullanımına ve çevresel baskılara yol açmaktadır. Bu durum ekosistem hizmetlerinin azalmasına ve doğal kaynakların tükenmesine neden olabilir.
Sürdürülebilir beslenmenin farklı çeşitleri bulunuyor
Artan insan nüfusuyla birlikte iklim değişikliği, çevresel bozulma ve kaynakların tükenmesi gibi sorunlarla mücadele etmek için sürdürülebilirlik odaklı politikalar ve çözümler gerekmektedir. Bu çözümlerden biri de sürdürülebilir beslenme çeşitleri olabilmektedir.
Sürdürülebilir beslenme çeşitleri;
Akdeniz beslenme tipi; taze gıdalar ve doymamış yağlar tüketilir. İşlenmiş ve paketli gıdaları tüketim oranı düşüktür. Ülkemiz için en uygun seçenek Akdeniz beslenme modeli olarak belirlenmiştir. Sürdürülebilir diyetlere çok kültürlü bir yaklaşım ile yerli veya yerel gıda sistemlerini anlayarak, gıdalar ve diyetlerle ilgili kültürel bilgideki çeşitliliği korumak için de fırsatlar sunabilmektedir. Aynı zamanda, yemek ve kültüre ilişkin geleneksel bilginin korunmasının önemini de gündeme getirmektedir. 
Ekolojik ayak izi bakımından beslenme modelleri incelendiğinde, Akdeniz diyetinin diğerlerine göre azot, karbon, su ve enerji ayak izinin daha küçük olması, dünyamızın sağlığına daha az olumsuz etki gösteren sürdürülebilir bir beslenme modeli olarak görülmektedir.
Nordik diyeti; İskandinav ülkeleri olan Danimarka, Finlandiya, Norveç, İzlanda, İsveç gibi ülkelerdeki geleneksel yeme biçimi Nordik diyetine dayanmaktadır. Akdeniz diyeti ile benzerlik göstermektedir. Zeytinyağı yerine kanola yağı kullanılması Akdeniz diyetinden en önemli farkıdır.
Çift piramit diyeti; klasik besin piramidinin yani Akdeniz beslenmesinin yanına besinlerin ekolojik ayak izleri sınıflandırılmaktadır. Hem bireysel hem de ekosistem açısından yeterli olacak besinleri göstermektedir.
Vegan ve Vejetaryen diyetler; kırmızı et, tavuk, balık veya peynir gibi hayvansal kaynaklı besinlerin elimine edildiği diyetlerdir.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yürütülen “Live Well Plate for Low Impact Food in Europe” (LIFE) projesi’ne göre; sürdürülebilir bir diyetin 6 temel ilkesi bulunmaktadır.
- Sebze ve meyve tüketimini artırmak
- Besin çeşitliliğini sağlamak
- Et tüketimini makul seviyelere indirmek
- Gıda israfını önlemek
- Sertifikalı gıda satın almak
- Şeker, şekerli içecekler, yağ, tuz ve tuz içeriği yüksek gıdaların tüketimini azaltmak.
Meyve sebze tüketiminde her zaman mevsiminde olanları tercih etmek, mümkünse pazarlardan alışveriş yapmak önem kazanmakta.
Her gün mor, kırmızı, turuncu, sarı, koyu yeşil, açık yeşil, beyaz olmak üzere 7 farklı renkte sebze ve meyve her gün tüketilmelidir.  6 yumruk sebze ve 2 yumruk kadar meyve günlük minimum tüketim olmalıdır.
Günde 1-2 su bardağı yoğurt veya kefir, haftada 1 kez kırmızı et, haftada 1 kez balık veya haftada 1 kez tavuk ana yemek olarak tercih edilebilir. Diğer günlerde protein ihtiyacı bezelye, barbunya, nohut, kuru fasulye veya börülce gibi bitkisel proteinlerden gelebilir ve sebzeler de haftada en az 2 gün ana yemek olabilir.
Bu temel ilkeler uygulandığında karbon ayak izi düşürülmekte ve sürdürülebilir bir beslenme şekliyle hem sağlığa hem de doğaya faydalı olunabilmekte.
* MEMORİAL BASIN

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.16 15:42:28
Son Düzenlenme Tarihi :