SON DAKİKA

logo

CHP Milletvekili Arı: Antalya'da ikili eğitim eziyeti devam ediyor

Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi CHP Antalya Milletvekili Av. Cavit ARI; Antalya Melahat Faraçlar İlkokulu ve Ortaokulu’nda ikili eğitim ve öğretimden kaynaklı öğrenci, öğretmen ve velilerin yaşadığı sorunları TBMM’ye verdiği sordu önergesiyle Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN’e sordu. Av. Cavit ARI önergesinde; “Antalya’nın tamda merkezinde Meydankavağı Mahallesinde, Narenciye’nin hemen yanında,Kırcami yolunda bulunan okul, Melahat Faraçlarİlkokulu ve Melahat FaraçlarOrtaokulu olarak ikili eğitime devam etmektedir" dedi ve ekledi: "Sayın Milli Eğitim Bakanı ikili eğitimi sona erdirdik derken Antalya’nın merkezinden henüz bu sorunun çözülemediği ortadadır."

Daha önce tekli eğitim verilen bu okulda, 2012 yılından bu yana çocukların velilerin, öğretmenlerin eziyeti her geçen gün artarak devam ediyor. 13/06/2012 tarihinde okulların dönüştürülmesi ile birlikte okul Melahat Faraçlar İlkokulu ve Melahat Faraçlar Ortaokulu olarak ikili eğitim ve öğretim vermeye başlamıştır”dedi.

MELAHAT FARAÇLAR İLKOKULU VE ORTAOKUL’NDA DERSLER SAAT 07:50 DE BAŞLIYOR, SAAT 18;40’DA BİTMEKTEDİR.

Av. Cavit ARI; “Melahat FaraçlarOrtaokulu’nunyaklaşık 840 öğrencisi, İlkokulu’nun ise 900 öğrencisibulunmaktadır.

Ortaokul öğrencileri sabahın karanlığında 07.50’de derse başlıyor ve öğlen 13:40’a dersleri kadar sürüyor. Sonrasında ise ikili eğitim gereği İlkokul ’da ise ders saati 13:40’ta başlamakta ve ders akşam karanlığında 18:40’da bitiyor. Antalya’mızda bu şekilde eğitim ve öğretim yapmakta olan iki, üç okul daha bulunmaktadır” dedi.

İKİLİ EĞİTİM NETİCESİNDE ÖĞRENCİLER VE ÖĞRETMENLER HEM SAĞLIK HEM DE GÜVENLİK AÇISINDAN BU SÜREÇTEN OLUMSUZ ETKİLENMEKTEDİRLER.

Av. Cavit ARI; “İkili eğitim ve öğretimin normal sürdürülen eğitim ve öğretime göre birçok olumsuz yönü beraberinde getirmektedir. İkili eğitim ve öğretim yapan okullarda öğrencilerin sabah kahvaltı yapamaması ve teneffüs sürelerinin kısa olması nedeniyle sağlıklı beslenememesi, öğrencinin okulda az kalması, eğitimin sıkıştırılmış olması, derslere karşı motivasyonun düşük olması gibi birçok sorun doğabilmektedir.

Öğretmenler ise teneffüs sürelerinin kısa olması nedeniyle fizyolojik olarak hazır olmadan derse başlamasından dolayı öğretmenlerin verimliliğinin düştüğü ayrıca İkili öğretim yöneticilerin fazla çalışma süreleri ve okulun kalabalık olmasından dolayı azda olsa tükenmişlik yaşamaktadırlar.

İkili öğretim yapan okulların çok erken açılması ve çok geç kapanması nedeniyle öğrenciler ve öğretmenler hem sağlık hem de güvenlik açısından bu süreçten olumsuz etkilenmektedirler.

ŞEHİT MUHAMMET OĞUZ KILINÇ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ BİNASI; MELAHAT FARAÇLAR İLKOKULU VE ORTAOKUL’UNUN YÜKÜNÜ ALARAK ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMENLERİMİZE NEFES ALDIRABİLİR.

Av. Cavit ARI; “ Bu sorunun acil çözüme kavuşturulması ve önümüzde ki 2024-2025 eğitim öğretim döneminde tekli eğitime geçilmesi gerektiği çok açıktır. Sorunun çözümü için bölgede yeni bir okulun yapılması şarttır.

 

 

Ancak yeni okulun yapımı sürecinin uzun süreceği dikkate alındığında en hızlı çözümün okul yakınında bulunan ve daha önce özel okul olması ve fiziki koşullarının da gayet iyi olması sebebiyle, 250 öğrencisi ile 30 derslikteeğitime devam eden Şehit Muhammet Oğuz Kılınç Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin kullanılmasıdır.

Şehit Muhammet Oğuz Kılınç Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin çoğu sınıfların boş ve binanın eğitime uygun olması sebebiyle Melahat Faraçlar İlkokul veya ortaokul kısmı buraya kaydırılarak tam zamanlı eğitime geçilmesi mümkündür.Böylece hem Melahat Faraçlar İlkokulu ve ortaokulu ikili öğretimden ve bunun yaratmış olduğu sorunlardan kurtulabilir, hem de mevcut Şehit Muhammet Oğuz Kılınç Anadolu İmam Hatip Lisesi binasıdaha fonksiyonel bir şekilde kullanılmış olur” dedi

Av. Cavit ARI; “Sonuç olarak ise taşınılacak okul çocuklarımıza, gençlerimize ve öğretmenlerimize rahat bir nefes aldırmış olacaktır” diyerek Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN’e vermiş olduğu önergesiyle sorularını vetalebini iletti.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.05.09 13:17:28
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Antalya’nın endüstriyel mirasına Dokumapark dokunuşu

Kepez Belediyesi Pil Fabrikasını, Millet Bahçesi, Türkiye Sanat Tarihi Müzesi, Kıbrıs Anı Evi, kütüphane, kültür sanat, bilim ve spor tesisleri ve sosyal yaşam alanlarıyla taçlandıracak.
Dokumapark dokunuşuyla Pil Fabrikası da Antalya’nın hizmetine açılıyor. Kepez Belediyesi, 132 bin metre kare araziden oluşan Antalya Pil Fabrikası yerleşkesini hizmete sunmak için çalışmalara başladı. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Pil Fabrikası’nda başlayan çalışmaları yerinde inceledi. Bürokratlarıyla beraber fabrika arazisini ve fabrika binalarını tek tek gezdi. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Antalya’nın endüstriyel mirası olan eski Fabrika binalarını yeni yaşam alanları olarak şehre armağan etmek için büyük bir gayret verdiklerini söyledi.
Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikasını da, vaktiyle Antalya’nın önemli endüstriyel mirası olarak kabul ederek, atıl halde kalmaktan kurtardıklarını ve şehre armağan ettiklerini hatırlatan Başkan Tütüncü, “Bugün Dokumapark güzel bir yerleşke oldu. Dokuma Fabrikasının hemen yanında buluna Pil Fabrikası da 1974’li yıllarda kurulması hayal edilen ve sonrasında da savunma sanayine çok ciddi katkılar sunan ama 20 yıldır da atıl halde bulunan bir yerdi. Pil Fabrikası yerleşkesini de bitki dokusuyla, fabrika binalarıyla birlikte hemşehrilerimize armağan edelim istedik. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Milli Emlak’tan mülkiyet devirlerini gerçekleştirdik. Burada tarihi niteliğe sahip yapıları da tescillettirdik. Artık burası tescilli bir yapı Ağaçları koruma altında, binaları koruma altında Bu koruma altındaki binaları restore ederek, geleceğe taşımakla ilgili planlarımız var“ dedi.
Endüstriyel miras
Dokumapark gibi Pil Fabrikasını da kültür ve sanat adasına dönüştürmek istediklerini belirten Başkan Tütüncü, “Burada Antalya’nın en büyük kütüphanelerinden birini açacağız. Fabrikanın sosyal tesis kütüphane olacak. Türkiye’nin sanayi tarihini anlatan Türkiye Sanat Tarihi Müzesi kuracağız. Burada spor tesisleri var. Spor Tesislerini olduğu gibi yenileyeceğiz. Buranın hafızasıyla onu Antalya’nın gençlerine ve Antalya’nın sporuna armağan edeceğiz. Burada hem kültür ve sanatın, hem bilimin hemşehrilerimize aktarılacağı tesislerin yanında bu güzel doğanın içinde de cıvıl cıvıl bir yaşam alanı meydana getirmek istiyoruz. Şehrin tam merkezinde insanlar burada doğayla buluşsunlar, aileleriyle, sevdikleriyle birlikte vakit geçirsinler arzusundayız. Endüstriyel mirasların şehir adına yeniden fonksiyonlandırılması ve bunların şehir hayatına yeniden kazandırılması modern dünyada çok sıkça karşılaştığımız bir olgu Bizde de bunun güzel örnekleri var. Antalya’da da en güzel örneği Dokuma Fabrikası Hatta Türkiye’de en güzel örneklerinden birisi ve Avrupa konseyi tarafından ödüllü. Dokumadaki bakış açısını biz Pil Fabrikası’nda da gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
Antalya’nın akciğerleri
Pil Fabrikası’nın kuruluş amacının 1974 Kıbrıs Barış Harekatının tecrübeleriyle milli bir pil fabrikası yapılmasına yönelik bir adımın atılması olduğunu belirten Başkan Tütüncü, “ Bu yerleşkenin tarihi bakımından bu anekdotun önemli olduğunu düşünüyoruz. Hem milli davası olan Kıbrıs’a, hem de Kıbrıs Barış harekatına hem de Pil Fabrikası’nın kuruluş serecanına göz kırpan güzel bir Kıbrıs Anı Evi oluşturacağız. Hatıralar geçmiş yaşanmışlıklar, yıllar içerisinde meydana gelmiş yerleşke bütün güzelliğiyle korunacak, halka armağan edilecek. Hem çevreci hem de kültür sanat projesi olacak. Pil Fabrikası Antalya’ya akciğer olacak yeşil noktalardan birisine dönüşecek“ dedi.
Önce kütüphane yapılacak
Pil Fabrikasının dönüşüm çalışmalarına yıl başından itibaren başladıklarını da sözlerine ekleten Başkan Tütüncü, “Yazın ortalarına doğru hemşehrilerimize Pil Fabrikasında gezinti imkanı sunacağız. Burası bir park hüviyeti kazanacak. Diğer binalarımız peyderpey yapılmaya başlayacak. Binalar içinde ilk olarak kütüphaneyi yapacağız. Dokuma’da her yaz Açık Hava Sineması yapıyorduk, bu yılki gösterilerimizde burada olacak. Burası çok geniş bir alan ve oldukça fazla binası var. Onun içinde bir anda açmak değil, etap etap tamamlayarak açacağız“ diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.09 13:12:53
Son Düzenlenme Tarihi :





Prof. Dr. Özlenen Özkan, Dünyada Üreme Tıbbı Alanında 10 Öncü Kadın Arasında

Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Catherine Racowsky, Prof. Dr. Özlenen Özkan’ı rahim nakli ve üreme bilimi alanında dünyanın öncü 10 kadın bilim insanı arasında gösterdi.

Akdeniz Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen 5. Uluslararası Rahim Nakli Kongresinde, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Profesörü (Emerita) Dr. Catherine Racowsky, rahim nakli ve tüp bebek alanlarında dünyada çığır açan kadın bilim insanlarını açıkladı. Alanının dünya çapındaki en saygın isimlerinden Prof. Dr. Racowsky, kongrede yaptığı konuşmada, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ı bu alandaki öncü kadınlar arasında gösterdi. Prof. Dr. Özkan, hem dünyada kadavradan ilk rahim naklini gerçekleştiren cerrah olarak hem de kadın bilim insanlarının tıpta kurucu rolünü temsil eden bir lider olarak dikkat çekti.

KADIN BİLİM İNSANLARININ ROLÜ ÇOK BÜYÜKTÜ

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Racowsky, konuşmasında rahim nakli ve üreme biliminin tarihsel gelişimini anlatarak kadın bilim insanlarının katkılarını vurguladı: “Aslında bu alandaki ilk adımlar çok erken yıllarda atılmıştı. Bugün rahim nakli konuşuyoruz ama kökleri çok daha eskiye dayanıyor. 1978 Temmuz ayında ilk girişimler başladığında ekipler oldukça küçük ama son derece kararlıydı. 2010’lu yıllara gelindiğinde tıpta gerçekten olağanüstü bir başarıya ulaşıldı.” ifadelerini kullandı ve Akdeniz Üniversitesi’nin bu alandaki öncülüğünün altını çizdi.

BAŞINDAN BERİ KADINLAR ETKİN

Bu alandaki çalışmaların başında da yine kadın bilim insanlarının olduğunun altını çizen Prof. Dr. Racowsky, “Aslında bu hikâyenin temelleri 1934 yılında Boston’da yapılan memeli üreme çalışmalarıyla atıldı. O yıllarda bir kadın bilim insanı vardı. O kadın altı yıl boyunca laboratuvarda çalışarak 800 farklı deneme yaptı, 138 yumurta üzerinde işlem uyguladı ve sonunda ilk başarılı gebeliği elde etti. Olağanüstü bir azim ve sabır örneğiydi. Kadın bilim insanlarının bu süreçteki rolü çok büyüktü. O dönemde karşılaştıkları başarısızlıklara rağmen pes etmediler. Çalışmalarını kamuoyuna da taşıdılar, bir gün bu yöntemin hastalara uygulanabileceğine inandılar ve bunu yüksek sesle dile getirdiler. Bugün elimizdeki başarı verileri, işte o dönem yapılan bu öncü çalışmaların sonucudur.” açıklamasında bulundu.

KADINLAR BİLİMİN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRDİ

Prof. Dr. Racowsky, konuşmasında ayrıca Martin Johnson’ın “Bunu Mümkün Kılan Kadınlar” başlıklı makalesine atıfta bulunarak, “Tarihin görünmeyen kahramanlarını ve kadın bilim insanlarının katkılarını çok zarif bir şekilde bir araya getiriyor.” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Racowsky, üreme biliminin erken döneminde yaşanan gelişmeleri aktardığı konuşmasında, kadınların araştırmacı kimlikleriyle bilimi ileri taşıdığını vurguladı. Prof. Dr. Racowsky, kadın bilim insanlarının bilimsel araştırmalarda olduğu kadar etik tartışmaların da öncüsü olduğunu hatırlatarak, bilimin ilerlemesinde onların cesaretinin belirleyici olduğunu ifade etti.

ANTALYA’DAN DÜNYAYA

Prof. Dr. Racowsky’nin sözleri, rahim nakli ve üreme tıbbı alanında kadınların liderliğini öne çıkarırken, bu alanda Türkiye’nin bilimsel katkısının da dünya çapında tanındığını bir kez daha gösterdi. Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan ile birlikte dünyada kadavradan ilk rahim naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Özlenen Özkan, bu alanda elde ettiği başarılarla yalnızca Türkiye’nin değil, uluslararası bilimin de gurur kaynağı oldu.

TÜRKİYE VE DÜNYA TIP TARİHİNE GEÇEN KADIN CERRAH

2010 yılından bu yana Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Özlenen Özkan, Türkiye ve dünya tıp tarihinde çığır açan birçok ilke imza atan ekibin öncü isimlerindendir. 2010 yılında Türkiye’nin ilk çift kol nakli, 2011 yılında dünyanın ilk kadavradan rahim (uterus) nakli ve 2012 yılında Türkiye’nin ilk yüz nakli operasyonlarına imza atan ekibin önemli bir üyesi olarak ulusal ve uluslararası tıp camiasında büyük yankı uyandıran çalışmalar gerçekleştirmiştir. Alanında çok sayıda uluslararası bilimsel yayın, bildirisi olan Prof. Dr. Özkan, hem cerrah olarak hem de kadın lider olarak yürüttüğü çalışmalarla birçok ödüle layık görülmüştür. Prof. Dr. Özkan 14 Ağustos 2020 tarihinden bu yana Akdeniz Üniversitesi Rektörü olarak görevini sürdürmektedir.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2025.10.10 11:13:40
Son Düzenlenme Tarihi :