SON DAKİKA

logo

BU BİR İMDAT ÇAĞRISIDIR!..

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Antalya’nın içme suyu ihtiyacının karşılanması için Karacaören Barajı’ndan su getirilmeye çalışıldığına dikkat çektiklerini belirterek; “Deri Atık Sanayi sularının karıştığı, Antalya’ya verilecek olan Karacaören 2 Baraj suyunun arıtılsa dahi içme suyu olarak kullanılamayacağını ve Karacaören Barajı sevdasından vazgeçin” dedi.

‘Karacaören Barajı Antalya’ya içme suyu olarak getirilemez’ diyen Başkan Ramazan Düzen, “Antalya halkı kaynağı kirli suyu içme suyu olarak kullanmaya zorlanıyor. Manavgat'ta bulunan Oymapınar Barajı gibi memba suyu niteliğindeki temiz bir kaynaktan su getirmek mümkünken Isparta'nın ve barajın su toplama havzasının atık ve sair kirliliklerini barındıran Karacaören Barajından su getirme projesinden vazgeçilmelidir. Bu suyun Organize Sanayi'nin ihtiyaçları ve de arazi sulama için kullanılması mümkündür” diye konuştu.

 Düzen, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün Antalya'nın su ihtiyacının tamamına yakını yer altından elde ediliyor ve bunun için 1400 civarında pompa 24 saat elektrik tüketerek çalışıyor. Manavgat Suyu / Oymapınar Barajından içme suyu alınması halinde ise hem tertemiz bir kaynaktan ve nerdeyse arıtma ihtiyacı olmadan su içebileceğiz ve hem de bu su doğal meyille /cazibeyle geleceği için elektrik ve su temin masraflarından kurtulup suyu daha ucuza içebileceğiz. Ki bugün içtiğimiz suya ödediğimiz faturanın yüzde 5'te yakını elektrik masrafıdır.”

 Sağlıklı Su gelişen şehrimiz Antalya hakkı diyen Düzen, açıklamasında şu ifadeleri kullanarak sözlerini şöyle noktaladı:

“KaracöenBarjı'nın kirli ve atık sularının arıtılarak da olsa Antalya halkına içirilmesine karşı çıkıyorum. İktidarın bu projeden vazgeçmesi ve DSİ'ye talimat vererek Manavgat Suyunun Antalya'ya getirtilmesine karar verilmesini talep ediyorum. Sağlıklı Su gelişen şehrimizin hakkı.

Üstelik Manavgat Suyu'nun Alanya/Kemer arasındaki tüm hatta içme suyu olarak verilmesi de mümkün. Neden Kirli Karacaören Suyunu yüksek arıtılma maliyetleri ile içme suyu olarak kullanmak mecburiyetinde olalım ki? Akıl ve bilim bu tercihin yanlış olduğunu söylüyor. 

Antalyalıları buna itiraz etmeye çağırıyorum.”


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.05.09 23:00:24
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Elmalılı Genç çiftçi’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilmek üzere İletişim Daire Başkanı Altun’a mektup

Ziraat Fakültesi'nden mezun olmasının hemen ardından Elmalı'da bir ilki gerçekleştiren ve topraksız serada çilek yetiştirmeye başlayan, bölge halkına örnek olan genç mühendis Salih Özgünsür, kendisi ve kendisi gibi gençlerin iş hayatına atılırken yaşadıkları sıkıntıyı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun aracılığıyla sosyal medya üzerinden iletti.

Sayın Fahrettin Altun
Cumhurbaşkanlığı 
             İletişim Dairesi Başkanı

Sayın Altun, okulundan yeni mezun olmuş bir Ziraat Mühendisi’nin kendi işini  kurmak için verdiği mücadeleyi, yaşadığı sıkıntıları, önüne konulan engelleri,   sizin vasıtanızla sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a iletileceği inancıyla bu mektubu yazıyorum. 
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Antalya’nın Elmalı İlçesi’nin Akçay Mahallesi’nde ailemin desteğiyle yaklaşık 10 dönümlük bir tarlayı, o bölgede bir ilk olan topraksız çilek yetiştiriciliğinde  öncü olmak, aynı zamanda yine o bölgede seralarda yetiştirilen sebzeler arasında önemli bir payı olan, yaz aylarında üreticinin maliyetini bile karşılamayan bir fiyattan satılan domates ve silor salatalığa alternatif  bir ürün olması adına,  Elmalı’ya örnek olmak gayesiyle  aldım ve kendi seramı ve meyva bahçemi kurdum. Şu anda önümüzdeki sezon en az 3 dönüme çıkarmak hedefiyle 1 dönüm sera içinde topraksız çilek yetiştiriyorum ve elde ettiğim sonuçta, elde edilen gelir açısından da, ürünün verimi  ve kalitesi ile dayanıklılığı açısından da gayet başarılı.
Sayın Altun, serada kullandığım besinli suyun fazlalığını sera dışında bir havuzda toplayarak, bu suyu yine kendi diktiğim (Biraz zorunluluktan. Şöyle ki, prefabrik bina yapabilmem için  en az 5 dönüm bir alanın meyva bahçesi olması gerekliymiş. Sonradan da öğrendik ki, dikilen ağaçlar 3 yaşında olmadan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü istenilen yazıyı vermiyormuş) 400 civarındaki elma ağacına verdiğimi de hatırlatarak yaşadığım sıkıntıları, önüme konan engelleri sondan başlayarak anlatmak ve sayın Cumhurbaşkanımızın da bu sıkıntılardan haberdar olmasını arzuladığımı tekrar hatırlatmak istiyorum.
Seramızın da bulunduğu tarlamızda elektrik yok, sulama ve diğer elektrik ihtiyaçları için jeneratör kullanıyorum ve arızalanmaması için de dua ediyorum. Yaklaşık 300 metreden elektrik gelmesi lazım. Kendi imkanlarımızla getirmemiz maddi açıdan imkansız. Bulunduğum bölgeye yakın bir zamanda elektrik yatırımı yapılmaması büyük bir şansken, seraların CK Akdeniz tarafından yatırım alanı olmaktan çıkarıldığını da ne yazık ki bu işe girdikten, deneme amaçlı bir dönümlük serayı kurduktan sonra öğrendim. Sadece ben değil, Elmalı’daki tüm ilgililerde öğrenmiş oldu.
Sistemleri çalıştıran elektrik ihtiyacını karşılayan jenaratörün sadece arızalanması endişesi taşımıyorum, aynı zamanda çalınması ihtimali de var. Çünkü, kısa bir süre önce seranın otomasyon odasının hemen üstünde bulunan büro olarak kullandığım konteynere hırsız girdi ve iki panelle güneşten enerji sağlayan  sistemle çalışan bir modem ile dışarıda bulunan kamera çalındı. Güvenlik kuvvetlerine gerekli şikayette bulundum ama akşam yeteri kadar aydınlatma sağlayamadığım için endişelerim halen devam ediyor.
Doğal olarak elektrik olmadan üretim yapabilmek, örnek olmak zor değil, imkansızdır. Daha düne kadar il ya da ilçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden örtü altı sebze yetiştirdiğine dair belge alan üreticilerin seraları için elektrik yatırımı sözkonusu iken, bize farklı bir sözlü kararın iletilmesi şevkimizi de heyecanımızı da kırmıştır.
Sayın Altun;
Yine 300 metre uzaktan şebeke suyunu almamız daha önce mümkünken, ne yazık ki Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü’nün “ Bahçe ve Seralarda insani tüketim amacı ile verilmekte olan Bahçe-Sera Abonelikleri, Ülkemizde ve bölgemizde yağışların yetersiz olmasından dolayı yeraltı sularında düşümler, bazı kuyularda ise kurumalar izlenmeye başlandığından, İlimiz genelinde Yönetim Kurulumuzun 25.05.2021 tarih ve 2021/193 sayılı kararı gereği 26.05.2021 -  01.11.2021 arasında geçici olarak durdurulmuştur” açıklamasıyla bir kez daha hayal kırıklığı yaşadık.
Halbuki, kademeli tarife ile bahçe ve seralara insani tüketim amaçlı bahçe ve sera abonelikleri verilmeye devam edilebilirdi. 
  Sayın Altun;
Ne yazık ki mevcut sistem içerisinde devletimiz maddi açıdan güçlü olana hibe desteği vermektedir. Şöyle ki, benim hibe desteğinden yararlanabilmem, daha yolun başında hibe başvurusu esnasında istenen çeşitli projeler için köşeye en az  olmayan birikimimden 30-35 bin lira para ayırmak zorundayım. Hadi borç-  harç projeleri çizdirdim, hibeyi kesin olarak alacağım diye de birşey sözkonusu değil. 
Ve benim hibe desteğinden yararlanabilmem için en az 3 dönüm sera yaptırmam lazım. Bir dönüm serayı zor yaptırırken,  yarısı devlet desteğiyle de olsa 3 dönüm serayı yaptırmam, okulundan yeni mezun olmuş,   borçlanarak 1 dönümlük sera için ciddi para  harcamış biri için çok zor. Elbette sadece sera yaptırmakla iş bitmiyor. Nitekim topraksız tarım için kokopit kullanmanız lazım. Kokopiti üzerine koyacağınız plastik oluklar. Plastik olukların konulacağı  yerden yüksek ayaklar. Sulama için yarı ya da tam otomatik bir sisteme ihtiyacınız var. Kokopitlerin içinde akıllı damlama borularının geçmesi lazım. Kısaca bir dönüm seranın maliyeti 300-450 bin lira.  3 dönüm için bu rakam 1milyon lirayı buluyor. 
Ben 1 dönüm sera ve diğer ihtiyaçlar için Ziraat Bankası’ndan 130 bin lira kredi kullanmak zorunda kaldım. Ziraat Bankası 130 bin lkredi kullandırırken, benden 170 bin lira fatura getirmemi istedi. Ben ticari bir işletmenin sahibi olsaydım 170 bin liranın 30 bin lira KDV’sini, kestiğim faturaların KDV’sinden düşerek bir şekilde devletten geri alırdım. Ama çiftçi olunca o yokluk arasında birde KDV ödemek zorunda kaldım. Halbuki ben kendi adıma bir sera kuruyordum ve devletimden de  benden aldığı 30 bin lira KDV’yi, yine işimde kullanmak kaydıyla geri iade etmesini beklerdim.
Sayın Altun, sonuç olarak....Çıkardığım sonuç şu:
Paran varsa iş kur, paran varsa devletin her türlü desteği de var. Paran yoksa, okulundan yeni mezun olsanda kendi işini kurma, hele hele bölgene örnek lacak bir yatırımı hiç yapma... Devletten de yardım umma....

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.06.25 08:25:35
Son Düzenlenme Tarihi :





Devlet sıcak yüzünü enkaz kentte gösterdi

Depremin vurduğu Hatay’ın Hassa ilçesinde vatandaşların dertlerini dinleyerek tek tek çözüm üreten Kaymakam Osman Acar, bölge halkının takdirini topluyor.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde yerle bir olan Hatay’ın Hassa ilçesinde Kaymakam Osman Acar, devletin sıcak yüzünü vatandaşlara göstererek adeta gönülleri fethetti. Geçtiğimiz günlerde tayini çıkmasına rağmen ilçe halkının yoğun gayreti sonucu Hassa’da kalan Acar, her hafta Çarşamba günü vatandaşların dertlerini dinliyor. Depremzede vatandaşların dertleriyle tek tek ilgilenen ve bu sorunlara çözüm bulan Kaymakam Acar, bölge halkının takdirini topladı. Yaptıklarıyla gönüllere taht kuran Kaymakam Acar, bu haftaki Halk Günü’nde yaklaşık 800 depremzedenin derdini dinledi.

“Kaymakam bey dertlerimizi dinler”
Kaymakam Acar’ın dertlerini dinlediğini dile getiren Güler Özçelik, “Kaymakam beyle iş konusunda konuşmaya geldim. Birazda benim evim ağır hasar, dolabım bozuldu. Yenisini aldım, onun borcunu ödeyemiyorum. Biraz yardım isteyeceğim. Kaymakam bey, dertlerimizi dinler. Kaymakam beyin tayini çıktı, halkımız ayaklandı. Tayini durdu, bizde bugün derdimizi anlatmaya geldik” dedi.

“Devletimizin buradaki temsilcisi ve bize elinden geldiğince yardımcı oluyor”
Fatma Çetin, Kaymakam Acar’ın her hafta Çarşamba günü ‘Halk Günü’ düzenlendiğini belirterek, “Kaymakam beyle görüşmeye geldim. Kaymakam beyimizin her hafta Çarşamba günü halk günü düzenliyor. İhtiyacımız, derdimiz olduğunda kaymakam beyimize iletiyoruz. Devletimizin buradaki temsilcisi ve bize elinden geldiğince yardımcı oluyor. İmkanlar dahilinde derdimize çözüm buluyor” ifadelerini kullandı.
İhtiyaçları için Kaymakam Acar’la görüşmeye geldiğini ifade eden Serkan Yüksel, “İhtiyaçlarımız var, kaymakam beyle görüşmeye geldik. Yoğunluk çok fazla kaymakam beyin bizleri tek tek dinlemesini çok güzel buluyorum” dedi.
Kaymakam Acar’ın kendisine yakınen ilgi gösterdiğini belirten Zeynep Taş, “Evime geldi, yemek yedirdim. Çok seviyorum, kendisini. Benim boynuma sarılıyor gördükçe benim anamsın diyor. Ben hiç yanına gelmemiştim ama bugün yanına geldim çok kalabalık var” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.14 17:58:38
Son Düzenlenme Tarihi :