SON DAKİKA

logo

DAHA TEMİZ BİR KONYAALTI İÇİN ÜRETİYORLAR

Öz kaynaklarıyla üretime odaklanan Konyaaltı Belediyesi, atıkların toplanması amacıyla kullanılan çöp konteynerlerini tesislerinde imal ediyor. Zamanla hasar gören konteynerler de bu tesislerde bakım ve onarımdan geçerek ilçedeki gerekli alanlara yerleştiriliyor.

Konyaaltı Belediyesi hem geri dönüşüme katkı sağlamak hem de öz kaynaklarını etkin kullanmak adına ilçede atıkların toplanması amacıyla kullanılan çöp konteynerlerini kendi tesislerinde üretiyor. Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde bulunan üretim atölyesinde, konteyner imalatının yanı sıra konteyner bakım ve onarımı da gerçekleştiriliyor.  


GERİ DÖNÜŞÜMÜNÜ SAĞLIYORUZ

Üretim atölyesinde gün boyunca konteyner imalatının yanı sıra bakım ve onarım çalışmaları da gerçekleştirdiklerini anlatan ustabaşı Mustafa Dönmez, “Atölyemizde konteyner imalatı ile konteynerlerin bakım ve tamirini yapıyoruz. Bölgede çürüyen konteynerler atölyemize geliyor. Konteynerlerin tabanlarını kesiyor, yenisini ekliyoruz. Ardından boyaya hazır hale getirdiğimiz konteynerler arkadaşlarımız tarafından boyandıktan sonra kullanıma hazır hale getiriliyor” dedi. 


HEDEF ÖZKAYNAKLA TEMEL HİZMET 

Konyaaltı ilçesinde öz kaynaklarla temel hizmetleri sürdürmeyi hedeflediklerini dile getiren Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, “Kendi konteynerlerimizi üretmek ve düzenli bakımını yapmak, sadece maliyetlerimizi düşürmekle kalmıyor, çevremize ve ekonomimize de önemli katkı sağlıyor. Hedefimiz öz kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak ve bunları üretime dönüştürmek. Konyaaltı’nı temiz ve sürdürülebilir geleceğe taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi. 2023 yılında 375 yeni konteyner imalatı yapıldığını, bin 935 konteynerin de bakım ve onarımının gerçekleştirildiğini vurgulayan Başkan Kotan, 2024 yılında ise 2 bin 500 konteynerin imalat, bakım onarımını yapmayı hedeflediklerini dile getirdi. 



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.06.24 14:56:04
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Kepez’in Sahaf Festivali kapılarını açtı

Kepez Belediyesi, AESOB, Antalya Kırtasiyeciler ve Kitapçılar Odası ile Sahaflar Derneği işbirliğiyle düzenlenen 2. Kepez Sahaf Festivali, DokumaPark’ta kitap tutkunlarına kapılarını açtı. Pandemi koşullarına uygun olarak düzenlenen festivalin açılışına Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Kepez Kaymakamı Nusret Şahin, AESOB Başkanı Adlıhan Dere,muhtarlar ve meclis üyeleri katıldı. Festivalin açılış konuşmasını gerçekleştiren Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, bu yıl 2. kez kapılarını açan sahaf festivalinin Antalyalı kitap kurtlarına hayırlı olmasını diledi. Kepez Belediyesi’nin her yıl Cumhuriyet Bayramı’nı kitaplarla, bilgiyle, kültür ve sanatla kutladığına değinen Başkan Tütüncü, “Bu sebeple bu yılda Cumhuriyet Haftasını bu anlamlı etkinlikle süsleyelim, kitapların içerisindeki o bilgi, sanat ve kültür dünyasıyla gönlümüzü güzelleştirelim istedik. Bu yıl Türkiye genelinden 21 sahaf esnafı arkadaşımıza da buradan bir kapı açalım, hep beraber o mis gibi kitapların içerisinde güzel bir 9 günü geçirelim istedik.” dedi.

Başkan Tütüncü, DokumaPark’ta gerçekleştirilen her etkinliğin çevredeki esnafın işine, aşına ekmeğine de olumlu bir katkı sağladığını da sözlerine ekledi. Sahaf Festivali’nde sadece kitapların olmayacağına da değinen Tütüncü, “Dj etkinlikleri, canlı müzik performansları, sürpriz etkinlikler ve sahafların olmazsa olmazı kitap mezadı kültürünü de sahaflarımızı burada yaşatacaklar. Festivale geçen yıl büyük bir heyecanla başlamıştık. Neticesi de çok bereketli olmuştu. Bu yıl özel şartlarda ve özel şartlara katlanarak hep birlikte, bu sahaf festivalinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Biz bu yıl da burayı boş geçmeyelim istedik. Çünkü bir geleneğin devam etmesi bakımından sahaf festivalinin bu yılda yapılması önemliydi. Yaptık, inşallah neticeleri de güzel olacak.” diye konuştu.

Kepez’e 4 kütüphane

“Okumak hepimize çok yakışıyor, okumak insanca bir eylem, kainatı ve kainatın içerisindeki insanı, kalplerimizdeki sevgiyi, hayatın değişik boyutlarını kavramak, anlamak için hepimizin yapması gereken en insancıl eylem okumak.” diyerek sözlerine devam eden Tütüncü, “Bir yerde ışık varsa, orda aydınlık olur. Aydınlığın olduğu yerde karanlık olmaz. Bizim kitaba, okumaya öğrenmeye, hep birlikte, hep beraber özel bir önem vermemiz gerekiyor. Kepez Belediyesi olarak temel belediyecilik faaliyetleri bizim işimizdir. İmar, çevre, şehircilik bunlar önemli çalışma alanlarımızdır. Ama bütün bunların yanında, bütün bunlar kadar önemli şehrin ruhunu abad edecek, kimliğini değiştirecek, kalplere dokunacak, insana dokunacak çalışmaları yapmakta bir o kadar bizim için önemlidir, kıymetlidir, değerlidir. Bunun için bu yıl eş zamanlı 4 ayrı kütüphane projesini birlikte yürütüyoruz. Millet Kıraathanemizi tamamladık, hizmete açtık. Cem Karaca Kütüphanemizde yine aynı şekilde Teomanpaşa, Mehmet Akif, Yeni Emek, Kuzeyyaka, Gündoğdu ve bölgedeki gençlerimize hizmet edecek güzel bir kütüphane olarak inşallah doğumunu gerçekleştirmek üzere. Bununla beraber müze kütüphanecilik konseptine farklı bir bakış getirecek, Antalya’nın ilk müze kütüphanesini yine burada, bu güzel fabrikanın trafo binasında hep birlikte hizmete açıyoruz. Şehrimizin kültür hayatına çok önemli katkı sağlayacak olan bu kütüphanemiz 7 gün 24 saat  önemli bir ilim, irfan yuvası olacak. Kütüphanelerimizin dördüncüsü ve amiral gemisi Gülveren  Kentsel Dönüşüm içerisinde hayata geçirmekte olduğumuz büyük kütüphanemiz olacak. Okuma salonlarına sahip o kütüphane hem üniversite öğrencilerimizin ders çalışma alanına cevap verecek, hem de Türkiye’deki kitap koleksiyonu ile adından söz ettiren bir kütüphane olacak.” ifadelerini kullandı.

Dokuma Fabrikası için büyük mücadele verdik

DokumaPark’ın bulunduğu eski fabrika alanına da değinen Tütüncü, Antalyalıların bu alan sahip çıktığını belirterek, “Bu ağaçlar kesilecekti. Binaların hepsi yıkılacaktı. Burası alışveriş merkezine dönüşecekti. Antalyalılar buna izin vermedi. Burası için 2009’dan itibaren büyük bir hukuk mücadelesi verdik. Ne mutlu bize, bugün DokumaPark ağaçlarının yanında yeni dikilen ağaçlarla birlikte güzel bir kent parkına döndü. Fabrikanın bir tek çakıl taşına bile saygı göstererek, buraya farklı bir bakış açısıyla buluşturarak güzel bir kent park yaptık. İçinde bulunduğumuz alan 1970’li yılların geleneksel bir Antalya sokağıdır. Bu etkinlik alanında yılın her ayında değişik etkinlikler olmaktadır. “ dedi.

Eski fabrika alanına 10 müze

DokumaPark alanında 10 farklı müze yapılacağını ve bunun 5’inin tamamladığını belirten Tütüncü, “12 bin 500 m2’lik, Türkiye’nin 8’inci, Akdeniz Bölgesi’nin ve Antalya’nın  tek Bilim Müzesi’ni de TÜBİTAK işbirliğiyle 2020 yılı içerisinde tamamlıyoruz ve açıyoruz. Burası Akdeniz Bölgesi’nin bilim üssü haline gelecek. İşte ! Kepez Belediyesi’nin farkı burada… Kepez bu hizmetlerle Antalyamızı geleceğe taşıyor. Ve çok yakındada Balık Pazarı ve Organik Pazarımızın da temelini atacağız.  İhalemiz tamamlandı, sözleşmemiz tamam, yer teslimi de yapılıyor, inşallah hızlı bir şekilde temeli atıp, inşaatına başlayacağız.”diye konuştu.

Antalya’nın zeytinleri DokumaPark’ta

Sahaf Festivaline gelen ziyaretçilere DokumaPark alanını gezerken, park alanını da gezme önerisinde bulunan Tütüncü, “Parkın içinde zeytin ağaçları göreceksiniz. O zeytin ağaçlarının her birinin hikayesi olduğunu unutmayız. Zeytin de şu an hasat zamanı. Antalya’nın en değerli zeytin ağaçlarını, imara açtığımız yollarda kalan o zeytin ağaçlarını alıp, getirdik Dokumaya diktik. Her yıl bu zeytinlerin hasadından 2 bin 500 litre zeytin yağı elde ediyoruz. “ dedi. Konuşmaların ardından Sahaf Festivalinin açılış kurdelesi kesildi. Başkan Tütüncü ziyaretçilerle birlikte sahaf festivalini gezdi.

 Kitap tutkunları bu festivalde buluşuyor 

Festivale, Antalya’nın yanı sıra Mardin, İzmir, Ankara, İstanbul’dan da birçok sahaf katıldı. Birbirinden nadide yazma eserler, tarihe tanıklık etmiş kitaplar, dergiler, orijinal nüshaların satışa sunulduğu festival, 1 Kasım tarihine kadar 12.00-22.00 saatlerinde kitapseverleri ağırlayacak. Kepez Belediyesi, pandemi nedeniyle festival süresincede tedbirleri elden bırakmayacak. Festival alanına giriş ve çıkışlar kontrollü bir şekilde sağlanacak. Girişlerde ziyaretçilerin ateşleri ölçülecek, ellerinin dezenfekte edilmesi sağlanacak. Festival alanında maske, mesafe ve hijyen kuralları ön planda olacak.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.10.24 11:25:15
Son Düzenlenme Tarihi :





Sığla ağacı Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesinde bulunuyor

Halk arasında günlük ve amber ağacı olarak da bilinen (Hamamelidaceae familyasına mensup Liquidambar Orientalis Miller) Ülkemiz dışında sadece Rodos Adası'nda rastlanan, Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesine özgü ülkemizin en gözde relik ve endemik türlerinden biri olan Anadolu Sığla ağaclarından, kadimden gelen yöntemlerle elde edilen, Sığla yağı (Styrax Liquidus) binlerce yıldan beri şifa ve güzel koku yaymaya devam ediyor.
Yüz yıllarca yaşayabilen sığla ağacı uygun koşullarda 35-40 metreye uzunluğa ulaşabilirken, bataklık alan, vadi, akarsu ve dere kenarları, deniz kıyısı gibi nemli ve taban suyu yüksek yerleri seviyor.
ÜRETİMİ MEŞEKKATLİ VE UZUN SÜRELİ
Sığla yağı elde etmek için bahar aylarında ağacın gövdesine çizikler çizilir. Temmuz ayından itibaren gövde üzerinde biriken salgı ve kabuklar özel bıçaklar ile kazınarak toplanır. Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığla yağı elde edilir. Sığla yağının bileşiminde kokusunu veren sinnamik asit, uçucu yağlar ve reçine bulunur.
Meşakkatli ve uzun süren Sığla yağı üretiminin, uzman ekiplerce belirlenen ağaçta kabuk sıyırma işlemi ile başlanıp 50-70 santimetre yüksekliğinde, 10 cm genişliğinde, dış kabuk kısımları yontulmak suretiyle “kızıllatma" denilen işlem yapılıyor. 
Yapılan bu işlemden bir ay sonra “kızıllatma" yapılan tabaka boyunca 4-5 santimetre genişliğinde, 3-4 milimetre derinliğinde “göz çekme" adı verilen damar açma işlemine geçiliyor.  Damar açıldıktan 1-2 hafta sonra, yara sathını onarmak isteyen ağacın oluşturduğu "sur" adı verilen reçine sathı kaşıkla, belli zaman aralıklarında sıyrılarak alınmaya devam ediliyor. Damarlarda biriken yağ ve kabuk yongaları, damar boyutları değiştirilmeden yine kaşık denilen aletle sıyrılarak alınıyor. "Sur arkası" ismi verilen bu işlem Temmuz ayı başlarında sona eriyor.
Biriken sığla yağı sıyrılarak "margun"adı verilen kıl torbalara toplanıyor. "Sefer" adı verilen bu işleme Ekim ayı başına kadar devam ediliyor. Ekim ayı sonu ile Kasım ayı ortalarına kadar damarlarda toplanan yağ ve ağacın dip kısımlarına akarak oluşan, yağ karışımı yonga kaynayan kazandaki sıcak suya koyularak 2-3 dakika kadar kaynatılma işleminden sonra presleme işlemine geçiliyor. Presleme sonucu çıkan bileşik bir havuzda toplanarak dinlendirilmeye alınıyor. Bu işlem sonra suyun üstüne çıkarak ayrılan Sığla yağı satışa hazır hale geliyor.  
Ekonomik değeri çok yüksek olan sığla yağı, kozmetik, ilaç, kimya ve gıda sanayisi için binlerce yıldır, önemli bir hammadde kaynağı olarak kullanılırken dünya piyasalarında “Türk sitiraksı" olarak tanınıyor.
SIĞLA YAĞI BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELİYOR
Özellikle cilt hastalıklarında, kesi, yara ve yanıklarda çok etkili olan Sığla yağı, iyi bir antiseptik ve parazit öldürücü özellikte olup, astım, bronşit gibi solunum yolu ve akciğer hastalıklarında, pomat ve yakı halinde uyuz ve mantar gibi cilt rahatsızlıklarında, ağrı dindirici, İltihapları giderici, stres ve uyku sorunlarını azaltıcı, zihin açıcı, saç canlandırıcı olarak geleneksel ve modern tıp tarafından kullanılmakta. Buhur olarak kullanılan yongalar köz üzerine atıldığında bedeni rahatlatıcı koku yayması nedeni ile tütsü olarak tercih edilmekte.
* Orman Genel Müdürlüğü​

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.13 11:04:52
Son Düzenlenme Tarihi :