SON DAKİKA

logo

Başkan Ali Çandır: Zorlu bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Meclis Salonu’nda yapıldı. Üyelerin yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği toplantıda ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente dair açıklamalarda bulundu. Sözlerine “Ülkemiz, kentimiz ve sektörümüz zorlu bir dönemden geçiyor” diye başlayan Başkan Çandır, “Faiz, döviz ve enflasyon gibi ekonomik sorunlarla mücadele ediyoruz ve bu durum tedarikten üretime, maliyetten ve pazarlamaya kadar tüm aşamaları olumsuz etkiliyor” dedi.

ANTALYA’DA KARŞILIKSIZ ÇEK TUTARI 3 KAT ARTTI
2023 yılı Ocak ayından itibaren karşılıksız çek ve protestolu senetlerde her ay büyük artışlar olduğunu kaydeden Çandır, 2024 yılının ilk yarısında karşılıksız çek tutarının ülkede yüzde 247, Antalya’da ise yüzde 385 arttığına dikkat çekti. Çandır, “Antalya’da karşılıksız çek oranı, uzun dönem ortalaması olan yüzde 0.5’ten yüzde 1.5’e yükselmiştir, yani yaklaşık üç kat artmıştır. Çekle işlem hacmi Antalya’da Ocak-Temmuz döneminde ülke ortalamasının altında kalmıştır. Öyle ki çekle işlem hacmi Antalya’da yüzde 63 artarken, ülke genelinde bu artış yüzde 81 olmuştur. Temmuz ayındaki yüzde 62’lik enflasyonu göz önüne aldığımızda, kentimizde çekle ticaret neredeyse sıfır büyüme göstermiştir” diye konuştu.
ANTALYA EKONOMİSİ GERİLEDİ
Şirket kurma ve kapanma eğilimlerinin de olumsuz tablo sergilediğini söyleyen Çandır, Ocak-Temmuz döneminde, ülkede kurulan şirket sayısı yüzde 15 azalırken, Antalya’da kurulan şirket sayısının 30 azaldığına dikkat çekti. Çandır, kapanan şirket sayısının ülkede yüzde 28 artarken, Antalya’da yüzde 51 arttığını belirtti.
Finansmana erişimdeki sıkıntıya dikkat çeken Çandır, “Finansmana erişim açısından, Temmuz’dan Temmuz’a yıllık kredi artış oranı hem ülkemizde hem de kentimizde yüzde 50’dir. Ancak, yine yüzde 62‘lik tüketici enflasyonunu göz önüne alındığında, reel kredi artışı sağlanamamıştır. Sektörel kredi kullanımları ise ticaret sektöründe yüzde 37 tarım sektöründe ise yüzde 33 artmıştır. Turizm sektörü kredileri ise yüzde 29 artış göstererek düşük seviyelerde kalmıştır” diye konuştu.
Ekonomik göstergelerin Antalya ekonomisinin Türkiye ekonomisinden negatif ayrıştığını gösterdiğini ifade eden Başkan Çandır, “Antalya ekonomisi 2018-2022 döneminde ülke ekonomisi yüzde 4.5 büyürken, yüzde 8.6 büyümeyi başarmıştır. Antalya’nın son iki yıldır ülke ortalamasının altında kalması birçok nedenle açıklanabilir. Ancak en önemlisi döviz kuru-enflasyon makasıdır. Bu makas son dönemde iki katından fazla açılmıştır” değerlendirmesinde bulundu. Başkan Çandır, Ocak-Temmuz döneminde tüketici enflasyonu yüzde 29 artarken, doların yüzde 11 arttığını, Temmuz’dan Temmuz’a 1 yıllık döneme bakıldığında ise tüketici enflasyonu yüzde 62 artarken, doların yüzde 27 arttığını belirtti. Çandır, “Antalya, dünya genelinde dışa en açık kentlerden biri olarak, yüksek maliyet artışları yaşarken, döviz kuru artışları sınırlı kalmış ve daralan taleple üretim ve ticaret yapmakta zorlanmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Karar vericilerimizin enflasyon tespit ve varsayımlarında mutlaka güncelleme yapmaları gerekmektedir. Böylece dikkatler, maliyet artışlarına daha fazla odaklanacaktır” dedi.
ÇAREMİZ KALMAZSA SEKTÖRDEN ÇEKİLİRİZ
Tarımın uzun üretim dönemi ve kısa tüketim süreleriyle tanımlanan bir sektör olduğunu, üretim kararı aldıktan sonra koşullar değişirse yeni bir karara geçiş yapılamadığını belirten Çandır, “Diğer sektörler bu konuda daha esnektir ve değişen koşullara hızlıca uyum sağlarlar Tarımda ise hasat zamanı geldiğinde ürünü hemen toplamak ve değerlendirmek zorundasınız. Koşullardaki sık değişiklikler veya artan istikrarsızlık, tarım sektörünü doğrudan ve şiddetli şekilde etkiler. Bu durum tüm dünyada benzer şekildedir, ancak bizim ülkemizdeki etkisi çok daha yıkıcıdır. Bu nedenle etkin işleyen piyasa koşullarına acil ihtiyacımız var” dedi.
Yaşanan ekonomik sıkıntının tarım sektörünü etkilediğini belirten Çandır, ”Ekonomide yaşadığımız zorlukların en ağır yükünü tarım sektörü taşıyor” dedi. Tarımda fiyatların maliyete göre belirlenemediğini, tamamen piyasa koşullarına bağlı olduğunu, maliyetlerin altında bir fiyat oluştuğunda ya öz kaynaklar ya da kredi imkanlarıyla faaliyetlerin devam ettiğini anlatan Çandır, “Bunları başaramazsak tarımdan çekilmek zorunda kalıyoruz. Son birkaç yıldır sektörde yaşanan kayıplar ve çekilmeler bu sebepten kaynaklanmaktadır. Tarımsal faaliyetler bizim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve gelenektir. Sektörde kalabilmek için sonuna kadar direnmek zorundayız. Başka çaremiz kalmazsa batık bir şekilde sektörden çekilmek zorunda kalırız. Sektörümüz için bu gidişatın acilen tersine döndürülmesi gerekmektedir.”
ENFLASYON MUHASEBELİ GEÇİCİ VERGİ TARIMI ZORA SOKAR
Ağustos ayı sonunda enflasyon muhasebeli geçici vergilendirmeler yapılacağını anımsatan Çandır, mevzuat ve ekonomik yapıya uygun olmayan bu geçici uygulamalar yerine, yıllık düzeyde enflasyon muhasebesinin uygulanmasını talep ettiklerini vurguladı. Çandır, “Tarım sektörü genel olarak özsermaye yoksunu bir yapıdadır. Bu nedenle borçluluk oranları nispeten yüksektir. Stoklar sezon başında tedarik edilirken, ürünler sezon sonunda biriktirilir. Bu yüzden stok yapısı diğer sektörlerde olduğu gibi aylara göre dağılmamaktadır. Sabit kıymetlerimiz toprak, araç ve makina ağırlıklıdır. Bu varlıklara uygulanan amortisman sınırlandırılmışken ilk 6 ay için en az yüzde 19.5 değer artışı, zaten çok zor durumda olan sektörümüzü ciddi boyutta sık boğaz edecektir. Fiktif yani ekonomik gerçekliği olmayan değer artışları, zarardaki işletmeleri karda gösterecek ve fiili zarara vergi yükü getirecektir. Bu durum, sektörümüze de özel değildir, genel ve yaygındır. Sektörümüzdeki pek çok işletmenin kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Zarar etmiş işletmelere ya da faaliyet hacminden çok daha yüksek vergi yükü ile karşılaşan işletmeler üzerine ödenmesi imkansız yükler getirecektir” diye konuştu.
YENİ OVP’DE TARIMLA İLGİLİ RİSKLER GİDERİLSİN
Eylül ayında 2025-2027 dönemini kapsayacak Orta Vadeli Programın (OVP) yayınlanacağını belirten Ali Çandır, bir önceki OVP’nin tarım ile ilgili eksikliklerinin ve risklerinin ortadan kaldırılmasını talep etti. Çandır, 2025-2027 OVP ile ilgili önerilerini maddeler halinde şöyle sıraladı:
“Temel amaçlar bölümünde, tarımsal faaliyetleri, stratejik ve öncelikli faaliyet alanlarından biri olarak belirlemekte büyük fayda bulunmaktadır. Hedefler bölümünde, tarım sektörünün ortalama yıllık büyümesini, genel ekonomik büyümenin üzerinde hedeflemek önemli bir adım olacaktır. Politika ve tedbirler bölümündeki özellikle istihdam bölümünde, tarımsal faaliyetlerin kırda sürdürülebilirliği sağlamak için uyumlu ve avantajlı bir istihdam politikası belirlemek hayati ve stratejik bir önem taşımaktadır. Kırsal kesimi ve tarımda çalışmayı cazip kılacak sosyal güvenlik ve sosyal yardım koordinasyonunu sağlayacak düzenleme şarttır. Kırsal kesimi ve tarımda çalışmayı cazip kılacak uygulamalı mesleki eğitim politikası geliştirmek sektörün ve kırsal kesimin sürdürülebilirliği için şarttır. Fiyat istikrarı bölümünde, etkin işleyen bir yaş meyve sebze piyasasının oluşturulması için kapsayıcı bir düzenleme yapılması, fiyat istikrarının sağlanmasında büyük fayda sağlayacaktır. Kamu maliyesi bölümünde, tarımsal desteklerin öngörülebilir zamanlamayla ve anlamlı büyüklükle yeniden tasarlanması ve ekonomik etki analizlerinin yapılması tarımda kalışı olumlu etkileyecektir. Tarımsal teşvikler, tarım sektörü ehliyetine sahip olanlara sağlanmalıdır. Böylece tarımsal sürdürülebilir büyümeye olumlu katkı sağlanacaktır. Tarımsal üretimi büyütmek kamu maliyesinin önemli bir politikası olarak tanımlanmalı ve teşvikler buna zemin hazırlamalıdır. Mevcut kurulu tarımsal kapasitenin sürdürülebilirliğine odaklanmış bir destekleme politikası tanımlanmalıdır. Afet yönetimi bölümünde, tarımsal alanların korunması konusu, afet yönetimi kapsamında özel olarak tanımlanmalı ve afet bakımından riskli yerlerdeki tarımsal alanlar özel koruma alanı olarak tanımlanmalıdır. Yeşil dönüşüm bölümünde, tarımsal üretimdeki yeşil mutabakat şartları için özel uyumlandırma politika uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Dijital dönüşüm bölümünde, tarımsal üretim ve ürünler için özel bir dijital alt yapı uygulamasına ihtiyaç bulunmaktadır. İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi bölümünde, tarımsal yatırım projeleri için teminat, finansman, süre ve ehliyet konularında uygun koşullar ve önlemler tanımlanmalıdır.”
URGE PROJELERİ TİCARETİ GÜÇLENDİRİYOR
Antalya Ticaret Borsası olarak, üyelerinin tarımsal ihracat kapasitelerini ve bilgi birikimlerini artırmak amacıyla Ticaret Bakanlığı destekli Ur-Ge projelerini başarıyla yürüttüklerini söyleyen Başkan Ali Çandır, “Yaş Meyve Sebze İhracatının Geliştirilmesi Ur-Ge projemiz kapsamında üyelerimiz, 2022 Kasım ayında Tayland, 2023 yılında ise Litvanya, Letonya ve Estonya'yı ziyaret etmişlerdi. Bu yıl Mart ayında İngiltere’yi, geçtiğimiz hafta ise Meclis Başkanımız Erdoğan Ekinci'nin liderliğinde Norveç ve İsveç’i de ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerde, yerel ithalatçı firmalarla bire bir görüşmeler gerçekleştirerek ticari işbirliği fırsatlarını değerlendirdiler. Yaş meyve ve sebze sektöründeki işleyişi yerinde görmek amacıyla firma, hal ve lojistik merkezleri gibi saha ziyaretlerinde bulundular. Norveç ve İsveç büyükelçilerimizle yapılan ziyaretler sayesinde, bu ülkelerin ticaret sistemleri hakkında da kapsamlı bilgiler edindiler. Üyelerimizin bu önemli ziyaretler ve görüşmeler sonucunda elde ettikleri kazanımların, ticaret ve Ar-Ge faaliyetlerimize olumlu katkılarda bulunmasını diliyorum. Projemiz ile sağlanan uluslararası işbirliği fırsatları, yaş meyce sebze sektörümüzün küresel pazarlarda daha rekabetçi ve güçlü bir konumda olmasını sağlayacaktır.” diye konuştu.
YEREL ÜRÜNLERİN DEĞERİNİ ARTIRAN YÖREX BAŞLIYOR
Başkan Çandır, Antalya Ticaret Borsası olarak, 16 yıldır yürüttükleri Yöresel Ürünler Projesi ve YÖREX Fuarı ile kırsal kalkınmayı desteklediklerini, yöresel ve coğrafi işaretli ürünleri tanıttıklarını belirterek, “Küçük üreticiler ve kooperatifler için iş fırsatları yaratarak tarımsal çeşitliliği koruyor ve yerel ekonomilere katkıda bulunuyoruz. YÖREX’in başarısı, birliğimizin, kalkınma ajanslarının, yerel ve ulusal kurumların değerli destekleriyle mümkün oldu. Sağlanan destekler sayesinde kırsal bölgelerdeki ürünlerin tanıtımı artırıldı, kültür turizmi teşvik edildi ve ürünlerin ticari değerleri yükseltildi. Bu yıl, 9-13 Ekim tarihlerinde düzenleyeceğimiz 13. YÖREX'te, ‘Sizin Oraların Nesi Meşhur?’ sloganıyla üreticileri, ticaret erbabını ve ilgili kurumları davet ediyoruz. 10 bin metrekarelik alanda, 81 ilimizi bir araya getirerek yöresel ürünlerimizi sergileyecek ve ticari değerlerini artıracağız. YÖREX’e destekleri için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve camiamıza, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mehmet Fatih Kacır ve kalkınma ajanslarımız ile tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Yöresel ürünlerimizi korumaya ve değerini artırma konusundaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam ettireceğiz” diye konuştu.
Kumluca Belediyesi tarafından tescil ettirilen Antalya Topak Kızartması ile Antalya’nın coğrafi işaretli ürün sayısının 18’e çıktığını belirten Çandır, “Yöresel yemeğimize coğrafi işaret tescili kazandırarak değerlerimize sahip çıkan belediyemize teşekkür ediyorum. Antalya’mıza hayırlı olsun” dedi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin liderliğinde, Borsa ve diğer paydaşların desteğiyle bu yıl 6-8 Eylül tarihlerinde düzenlenecek 3. Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin coğrafi işaretli ürünlerin tanıtımına, gastronomi dünyasına ve kent ekonomisine katkı sağladığını söyleyen Çandır, “Tüm dünyada yükselen trend olan gastronomiye önem veren ve bu vizyonu gösteren Muhitin Böcek başkanımıza teşekkür ediyorum” dedi.
Çandır, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlarken, “Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere memleketimiz uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum” dedi.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.08.28 15:43:30
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Bu soruyu sormanın zamanı şimdi değilse ne zaman?

Kepez Belediyesi tarafından yapılan yazılı açıklamada: 2009'da göreve geldiğimizde ağır bir borç yükü altında devraldığımız Belediyeyi, kimseye borcu olmayan ve her yıl bütçe fazlası ile yeni yıla devreden, kasası paralarla dolu bir Belediye haline getirdik. Yolsuzluk, usulsüzlük ve istismarın olduğu yerde borçlar ödenip kasalar parayla dolar mı? , diye soruldu

Kamuoyunun Dikkatine!

Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, belediyesi ile ilgili asılsız haberlerle kamuoyunun meşgul edildiğini söyledi.

Başkan Tütüncü, “Bir internet sitesi ve bazı partilerin ilçe başkanları tarafından şahsım ve belediyemin adı kullanılarak yapılan açıklamalar asılsızdır.” dedi. Kepez Belediye Başkanı Tütüncü, 2009 yılında göreve geldiğinde ağır bir borç yükü altında devraldıkları Kepez Belediyesi’nin bugün kimseye borcu olmayan ve her yıl bütçe fazlası ile yeni bir yıla giren bir belediye olduğunu hatırlattı.

Başkan Tütüncü, sözlerini şöyle sürdürdü;   

05.11.2018 günü Basında yer alan " KEPEZ BELEDİYESİ DENETLENDİ, HESAPLAR ALT ÜST EDİLDİ,  SAYIŞTAY SORDU PARALAR NEREDE ?" başlıklı bir haberde, rutin bir denetim sonucu düzenlenen Sayıştay Raporu üzerinden asılsız iddia ve iftiralarla bir takım polemiklerin başlatılmış olduğu görülmüş, belli bir algı oluşturmaya dönük ortaya atılan bu iddia ve iftiralara karşı cevap verme zorunluluğumuz doğmuştur.

 

İDDİALAR VE CEVAPLAR

2017 'DE DE HESAPLARLA İLGİLİ ZOR SORULAR GELDİ, PARALAR NEREDE adı altında verilen haberde ;

İDDİA 1: "14 milyon 968 bin TL tutarındaki bazı arsa, arazi ve bina gelirlerinin muhasebe kaydının yapılmadığı" iddiası.

CEVAP 1: Bu iddia, idaremizin 14 milyon 968 bin TL bir bedeli iç ettiği algısını oluşturmaya dönüktür. Halbuki işin hakikati şudur:

Raporda 14 milyon 968 bin TL tutarındaki bazı arsa, arazi ve bina gelirlerinin muhasebe kayıtlarının yapılmaması gibi bir durum söz konusu değildir. Sayıştay Raporunda tenkit edilen husus, Devlet kurumlarına yapılan tahsislerin (OKUL ALANI, SAĞLIK OCAĞI, TRAFO ve CAMİ ALANI v.b.) bilançonun tahsis ile ilgili hesaplarına aktarılmasıyla ilgili teknik bir konu olup Belediyenin her hangi gelir kaybı ve suistimal söz konusu değildir. Zaten Denetim Raporunun bu kısmında gelir ile ilgili bir ifade de bulunmamaktadır.

 

Belediyemizin bu konulardaki uygulaması, kamu kurumlarına yönelik bu tip tahsis kayıtlarının bilançonun 500 nolu "Net Değer / Sermaye Hesabı"nda takip edilmesi yönündedir. Sayıştay, iddiaya konu tenkidinde, bu tür kamu tahsislerinin 500 nolu hesabın tahsislere yönelik yardımcı kodlarında takip edilmesini öngörmüştür.

 

Görüldüğü gibi bu tenkit, Belediyenin gelir kaybı ile ilgili herhangi bir içerik taşımamaktadır. Dolaysıyla tamamen muhasebe tekniği açısından yapılan tenkidin, iddia edildiği gibi gelir kaybına yada herhangi bir istismara yönelik yanı bulunmamaktadır.

 

Birinci iddia tamamen asılsızdır.

 

 

İDDİA 2: "Belediyede çalışan kadrolu işçi ve personelin kıdem tazminatı karşılığı ayrılması gereken 8 milyon 895 bin TL’nin de ilgili hesaplarda bulunmadığı" iddiası,

CEVAP 2: Bu iddia, idaremizin 8 Milyon 895 TL bir bedeli iç ettiği algısını oluşturmaya dönüktür. Halbuki işin hakikati şudur:

Sayıştay'ın bu tenkidi, Belediyemizde çalışan tüm kadrolu ve Belediye Şirketi işçilerinin 2017 yılına dair emeklilik kıdem tazminatı karşılığının, bilançonun 472 nolu kıdem tazminatı karşılığı hesabında gösterilmesi ile ilgilidir.

Belediyemizin konuya ilişkin uygulaması, o yıla ait kıdem tazminatı karşılıklarının her takvim yılının sonunda ilgili hesapta gösterilmesi yönündedir.

Bu tenkit, var olan bir hakkın iç edilmesine yönelik değil; muhasebe tekniği açısından farklı bir uygulamanın tavsiye edilmesi ile ilgilidir. Dolaysıyla bu konu da kamu zararına yönelik bir husus olmayıp ikinci iddia da asılsızdır.

 

İDDİA 3: "584 bin 049 TL Faiz nerede" iddiası,

CEVAP 3: Bu iddia, idaremizin 584 bin 049 TL faiz gelirini iç ettiği algısını oluşturmaya dönüktür. Halbuki işin hakikati şudur:

Belediyemiz mevduatlarının teftiş yılına ilişkin faiz geliri brüt 3.893.665,62 TL'dir. Bu gelirin vergisi 584.049 TL'dir. Bu vergi, belediyemiz adına ilgili bankalar tarafından vergi dairelerine ödenmiştir.

Bu ödemeler kayıt altındadır. Belediyemizin muhasebe kaydı uygulaması şu şekildedir: Muhasebe kayıtlarımıza faiz gelirinin net tutarı kaydedilmektedir. Bu uygulama, ilgili yönetmelik ve daha evvelki denetimlerde Sayıştay Denetçilerinin yönlendirmeleri ışığında muhasebe kayıtlarında mükerrerliğe sebebiyet vermemek amacıylaöngörülmüştür. O sebeple idaremiz bu yöntemi benimsemiştir.

"Paralar Nerede" sorusunun cevabı, "Paralar Devletin Vergi Dairesi Hesaplarındadır. Makbuzlar Belediyemizdedir.". Belediyemizin tüm evrak ve kayıtları, açıklık, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesi gereği herkese açıktır. Dileyen, isteyen herkes gelip görebilir.

Görüldüğü gibi, bu iddia da asılsız, mesnetten yoksun ve iftiraya yöneliktir.

 

İDDİA 4: "Kurumun kiraya verdiği ve kayıtlı değeri 13.126.000,00 TL olan 122 adet taşınmazın ilgili hesaplara kaydedildiği, kayıtlı değeri 3.763.460,00 TL olan 67 adet taşınmazın ise ilgili hesaplarda izlenmediğinin görüldüğü" iddiası

CEVAP 4: Bu iddia idaremizin 3.763.460,00 TL değerinde 67 adet taşınmazının kayıtlarda olmadığı algısını oluşturmaya dönüktür. Halbuki işin hakikati şudur:

Söz konusu 67 adet taşınmazın tamamı muhasebe kayıtlarımızda mevcuttur. Belediyemizin uygulaması, bu taşınmazları bilançomuzun 252 nolu hesabına kaydedip takibi yönündedir.  Konuya ilişkin Sayıştay tenkidinde, söz konusu 67 taşınmazın "Bilançonun Aktif ve Pasifini Etkilemeyen Nazım Hesaplar" grubunda yer alan 990 nolu hesabın altında takip edilmesi öngörülmektedir.

 

Bu tenkit, herhangi bir kamu zararı, istismar ve belediyenin gelir kaybına yönelik değildir. Dolaysıyla bu iddia da mesnetten yoksun ve asılsızdır.

İDDİA 5: "Bedelsiz tahsis olmaz."  iddiası,

Kepez ilçesi Fabrikalar Mahallesi Kır Çiçeği Parkı içerisinde bulunan sosyal tesis alanı ve idari binanın 03.07.2017 tarih ve 182 sayılı Belediye Meclis Kararı ile Türkiye Yeşilay Cemiyeti Antalya Şube Başkanlığına 10 yıllığına bedelsiz tahsis edildiği,  mevzuat hükümlerine göre belediyelerin kamu yararına çalışan dernekler ile sadece ortak hizmet projeleri gerçekleştirebileceği, bunun dışında söz konusu derneklere herhangi bir taşınmaz tahsis edilmesinin mümkün olmadığı" belirtilmektedir.

CEVAP 5: Bu iddia, idaremizin kamu mülklerini bedelsiz, gelişigüzel tahsise konu ettiği algısını oluşturmaya yöneliktir. Halbuki işin hakikati şudur:

Söz konusu tenkide konu gayrimenkul, kamu yararına çalışan ve Türkiye'nin en köklü cemiyetlerinden olan Türkiye Yeşilay Cemiyeti'ne kullandırdığımız Kırçiçeği Parkı içindeki yapıdır.

Belediyemiz bu yapıyı, 03.07.2017 tarih ve 182 sayılı Belediye Meclis Kararı ile Türkiye Yeşilay Cemiyetine bedelsiz olarak tahsis etmiştir. Sonrasında bu karar, belediyelerin bu tür kamu yararına çalışan derneklerle ortak proje yapmasına imkan veren 5393 sayılı Belediye Kanununun 75-C maddesi uyarınca 02.07.2018 tarih ve 188 sayılı meclis kararı ile tashih edilmiştir.

Yeşilay Cemiyeti, 1920 yılından bu yana her türlü bağımlılıkla mücadele eden, 1934 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü verilen bir kurumdur. Belediyenin böyle bir kurumla işbirliği yapması, ortak proje yürütmesi kamu zararı doğuran değil, tam tersine kamu yararını hedef alan bir sosyal belediyecilik yaklaşımıdır. 

Bu iddia da, diğer bütün iddialarda olduğu gibi mesnetten yoksun ve asılsızdır.

 

 

SONUÇ OLARAK;

Yukarıda ifade ettiğimiz şekliyle,  sözkonusu Haber İnternet Sitesindeki haber ve yoruma konu edilen 2017 yılı Belediyemiz Sayıştay Denetim raporunda konusu suç teşkil eden hiç bir eylem, işlem ve uygulamaya rastlanılmamıştır. Bu husus raporda açıkça ifade edilmektedir.

Esasen 2017 Denetim Raporu gibi, 2009'dan bu yana Belediyemiz geçirdiği bütün teftişlerden alnının akı ile çıkmıştır. Göreve geldiğimiz 2009'dan beri yapılan tüm denetimlerde kamu zararına yönelik Belediyemiz adına herhangi bir Sayıştay İlamı düzenlenmemiştir. Cumhuriyet Savcılıklarında konusu suç teşkil eden bir soruşturma ve kovuşturmamız olmamıştır. Veremeyeceğimiz hiç bir hesabımız da yoktur.

İdaremiz, açıklığı, şeffaflığı ve hesap verilebilirliği temel bir yönetim ilkesi olarak görmektedir. Yukarıda ifade ettiğimiz tüm hususlarla ilgili bilgi, belge ve kayıtlar cevaplarımızı teyit etmek isteyen herkese açıktır.

Söz konusu haberde yer alan iddialar, yorumlar, takip eden tüm açıklamalar, en hafif ifadeyle seçime beş kala Belediyemizin itibarını zedelemeye yönelik art niyetli kasıtlı bir girişim değilse bilgisizlik ve cehaletin ta kendisidir.

2009'da göreve geldiğimizde ağır bir borç yükü altında devraldığımız Belediyeyi, kimseye borcu olmayan ve her yıl bütçe fazlası ile yeni yıla devreden, kasası paralarla dolu bir Belediye haline getirdik. Yolsuzluk, usulsüzlük ve istismarın olduğu yerde borçlar ödenip kasalar parayla dolar mı? 

Bu soruyu sormanın zamanı şimdi değilse ne zaman?

Kamuoyuna Saygıyla duyurulur.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2018.11.08 18:13:58
Son Düzenlenme Tarihi :





Elmalı Vefa Grubu’ndan hayır yolunda durmak yok

“İyilik Kazancak” deyip yola çıkan Elmalı Sanayi Sitesi Abdullah Ay Cami Vefa Grubu gizli hayırseverlerin hayırlarını gerçek ihtiyaç sahipleri ile buluşturmaya devam ediyor.

    İmam-Hatip Ahmet Yavuz’un başını çektiği Vefa Grubu  son olarak  gıda ve temizlik maddelerindne oluşan  50 adet yardım kolisini, 5 adaktan çıkan 25 pay dağıtımını ihtiyaç sahiplerine adrese teslim ulaştırılarken, 3 aileye kira yardımı, 2 aileye de yine hayırseverlerin kömür yardımını teslim ettiler.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.12.27 17:39:01
Son Düzenlenme Tarihi :