SON DAKİKA

logo

Festivalde kebap kuyruğu

Adana’da bu sene 7.’si düzenlenen ‘Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nde en yoğun ilgiyi kebap görüyor. Vatandaşların kebapçıların önünde oluşturduğu metrelerce kuyruk, dron ile de görüntülendi.
Adana Valiliğinin ev sahipliğinde Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri ile odalar ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla düzenlenen 7. Uluslararası Adana Lezzet Festivali, dün Merkez Park’ta 200 farklı işletmenin katılımıyla başladı.

Kebapçılarda kuyruk
Festival alanına Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından gelenler, Adana lezzetlerini tadarken, çeşitli etkinliklerde de eğlenceli vakit geçirdi. Festivalde en yoğun ilgiyse her zaman olduğu gibi Adana kebaba gösterildi. Vatandaşlar kebapçıların önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Kuyruk, dron ile de görüntülendi. Festival hem esnafı hem de vatandaşları mutlu etti.

Davul zurnalı eğlence
Öte yandan festival alanında vatandaşlar ve esnaflar davul zurna eşliğinde gönüllerince eğlendi.

“Dünyanın her yerinden gelenler var”
İhlas Haber Ajansı’na konuşan kebapçı Yaşar Aydın, “Festival çok yoğun geçiyor. Kuyruk başını almış gidiyor. Biz burada yanıyoruz ama yine de kebaba devam. Festivalin en gözde yemeği Adana kebap. Kebapçılar gümbür gümbür. Resmen ortalık kırılıyor. Erzincan’dan, Antalya’dan birçok yerden geldi vatandaşlar. Dünyanın her yerinden gelenler var” diye konuştu.

“Herkes çok güzel ilgi gösteriyor”
Festivalde stant açan kebapçı Gül Tunçsoy ise herkesin kebaba ilgi gösterdiğini belirterek, “Bütün esnaf, halk bir arada. Eğlenerek geçiyor festival. Herkes çok güzel ilgi gösteriyor” dedi.
Erzincan’dan festivale geldiğini söyleyen Gökhan Albayrak ise festivali çok beğendiğini söyledi.
‘7’nci Uluslararası Adana Lezzet Festivali’, yarınki etkinliklerin ardından sona erecek.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.07 20:00:49
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Antalya’da 3 ayrı din ve 6 farklı mezhepten birlik çağrısı

Antakya Medeniyetler Korosu, Avrupa Günü Dayanışma Konserleri kapsamında ATSO’da Antalyalılarla bir araya geldi. Konser sonunda birlik ve beraberlik çağrısı yapan ATSO Başkanı Ali bahar, “Artık kimse bu ülkede kimseye ne dinini, ne mezhebini, ne de
etnik kökenini sorsun. Şunu herkes bilsin ki yolumuz sarı saçlı mavi gözlünün yoludur” dedi.
Mozaik kent Hatay’da kurulan, üç semavi dine mensup ve aynı zamanda altı farklı mezhebe sahip kişilerden oluşan Antakya Medeniyetler Korosu, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu desteği ve Antalya Avrupa Birliği Bilgi Merkezi iş birliğinde Mayıs ayı süresince gerçekleşecek olan ‘Avrupa Günü Dayanışma Konserleri’ kapsamında Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ev sahipliğinde, Atatürk Konferans Salonu’nda konser verdi. 11 ili etkileyen deprem felaketi nedeniyle hayatını kaybedenlerin anısına şarkıların söylendiği gecede koro, birlik, beraberlik ve barış temasıyla, depremde yıkılan şehirlerde yaraların sarılması için Antalyalılarla buluştu. Konsere, Antalya Alman Konsolosu Martin Tscherner, Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkan Vekili Ragıp Gök, ATSO Yönetim Kurulu Üyeleri Hatice Öz, Mustafa Yayla, Hüseyin Sarı ve Hakan Pakalın, ATSO üyesi iş insanları, sivil toplum, oda ve borsa temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren ATSO Başkanı Ali Bahar, “Dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu, ülkemizde yaşanan deprem felaketinde hep beraber gördük, yaşadık. Medeniyetler şehri Hatay ve depremde büyük zarar gören diğer illerimizi, eski günlerine kavuşturmak, depremde hayatını kaybedenlere, yaralılarımıza ve halen desteğe muhtaç bütün vatandaşlarımıza karşı görev ve sorumluluğumuzdur” dedi.

Dayanışmanın tarifi
Türkiye olarak Avrupa Birliği’ni bir ortak değerler bütünü olarak gördüklerini kaydeden Başkan Ali Bahar, “Bu değerler demokrasi, temel hak ve hürriyetlerdir, insan haklarıdır, hukukun üstünlüğüdür, çoğulculuktur, hoşgörüdür. Barış ve huzur içinde farklı kültürlerin bir arada yaşamasıdır. Avrupa Birliği ve Uluslararası Toplum üyeleri bir Bağış Konferansında, depremzedelerimizi desteklemek için 6 Milyar Avronun üzerinde yardım taahhüdünde bulunmuştur. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği öncülüğünde odamız, depremin ilk anından itibaren tüm olanaklarını bölgedeki vatandaşlarımız için seferber etmiştir” diye konuştu. Antakya Medeniyetler Korosu üyelerini misafir etmenin heyecanını yaşadıklarını dile getiren Başkan Bahar, “Bu akşam Yılmaz Özfırat ve İnsan sevgisini, eşitliği müziğin evrenselliği ile bizlere yaşatmaya gelen kıymetli misafirlerimize Odamız adına hoş geldiniz diyor, kendilerinin yaşadığı derin üzüntü ve acıları en içten şekilde paylaştığımızı belirtmek istiyorum. Antakya Medeniyetler Korosu; birliği ve beraberliği, konu insan olduğunda geri kalan her şeyin bir teferruat olduğunu, adeta bir ders niteliğinde bizlere sunuyor. Tüm bu özellikler, tam da bugün ihtiyacımız olan dayanışmanın tarifi olarak karşımızda duruyor” dedi.
Koro Şefi Yılmaz Özfırat ile etkinlik öncesindeki konuşmasına değinen Başkan Ali Bahar, “Bize bipolar olacaksınız dediğinde bu kadar ciddi olduğunu düşünmemiştim, çok ciddiymişsiniz. Gerçekten artık kimse bu ülkede kimseye ne dinini, ne mezhebini, ne de etnik kökenini sorsun. Şunu herkes bilsin ki yolumuz sarı saçlı mavi gözlünün yoludur” diye konuştu.

Deprem gerçeğini unutturmamaya çalışıyoruz
Koro, depremlerde hayatını kaybeden koro üyeleri Mehmet Özdemir, Gizem Dönmez, Hakan Samsunlu, Pınar Aksoy, Fatma Çevik, Müge Mimaroğlu, Ahmet Fehmi Ayaz ve yaşamını yitirenler anısına da şarkılar seslendirdi. Müsabaka için Kıbrıs’tan Adıyaman’a gelerek depremde yaşamlarını yitiren Türk Maarif Koleji Yıldız Erkek ve Yıldız Kız Voleybol Takımı öğrencileri ve onlara refakat eden öğretmen, veli ve öğrencilerin de unutulmadığı konserde, izleyiciler gözyaşlarını tutamadı. Deprem gerçeğiyle her an karşılaşılabileceğini kaydeden Koro Şefi Yılmaz Özfırat, “Kim ki bölmek ister, kim ki araya nifak sokmak ister, kim ki bizi parçalamaya çalışır, bizler dimdik ayakta onların karşısındayız. Karanlığın müziği yapılır mı? Evet, kalbe dokunan en kolay şey müziktir. Müzikle insanlara deprem gerçeğini unutturmamaya çalışıyoruz” dedi.
Koronun 2 binden fazla konser verdiğini kaydeden Koro Şefi Özfırat, “Koro içerisinde, Hristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler var ama tek bir düşünceleri var, ister Hristiyan ister Müslüman, ister Yahudi olsun hepimiz tek bir Allah’ın kuluyuz bunu insanlara tekrar göstermeye çalışıyoruz” diye konuştu. Sekiz saat boyunca enkaz altında kaldığı süreçte yaşadıklarını anlatan Koro Şefi Yılmaz Özfırat, “Sizden ricamdır, bir yerde bir depremzede görürseniz sakın ona acımayın, sakın. 4.16’da her şeyleri vardı, 4.17’de hiçbir şeyleri kalmadı. Bugün bize yarın size. Biz böyle bir yaşantı istememiştik. Yolda 31, 02, 44 plakalı bir araç gördüğünüzde ne arıyor bunlar burada demeyin. Kendi ülkemizde mülteci olmak istemiyoruz” dedi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.08 11:57:37
Son Düzenlenme Tarihi :





İslamlar Mahallesi Baranda yaylasında küçükbaş hayvan yetiştiricileri ile toplantı

Elmalı İlçesi İslamlar Mahallesi Baranda yaylasında Antalya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğince organize edilen “Batı Akdeniz Bölgesinde Maki ve Mera Alanlarında Yapılan Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinin Yöresel Aktörleri, Ekosistem Hizmetleri ve Yerel Toplumlar Projesi” toplantısı gerçekleştirildi.Toplantıya, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Çatal, Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Tolunay, Antalya Tarım ve Orman İl Müdürü Gökhan Karaca,Antalya Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlik Başkanı Zeliha Öztürk,Antalya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Müdürü Özlem Çağrıcı Armut, Elmalı Tarım ve Orman İlçe Müdürü Dilek Boğatimur,Elmalı Orman İşletme Müdürlüğü Orman Şefi Mahmut Er ,İslamlar Mahalle Muhtarı Bilal Karakaya ve köylüler katıldı.

“KEÇİ PEYNİRİ,SÜTÜ DEĞERLİ ANCAK, KEÇİ,OĞLAK TEKE FİYATLARI DEĞERİNİN ALTINDA!”
Antalya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği,  Küçükbaş Hayvan Yetiştiricisinin yanında. Antalya Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlik Başkanı Zeliha Öztürk, küçükbaş hayvancığının daha da gelişmesi adına bölgede çeşitli toplantılar düzenliyor. 
Bilimsel destekler alıyoruz!
Antalya Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlik Başkanı Zeliha Öztürk yaptığı açıklamasında, amaçlarının yetiştiricilerin daha çok verim elde etmesi adına çalışmalar yapmak olduğunu belirterek, Üniversitelerden aldıkları bilimsel destekle ile yetiştiricilerin yanlarında olduklarını söyledi.
Keçi peyniri,sütü değerli ancak, keçi, oğlak teke fiyatları değerinin altında!
Toplantıda açıklamalarda bulunan Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Tolunay, yaptıkları araştırmalar ve ortaya çıkan projedeki sonucu değerlendirirken, keçi yetiştiriciliğinin son durumu hakkında bilgiler verdi. 
Prof. Dr. Ahmet Tolunay yaptığı açıklamasında “ Yetiştiriciler keçi çobanlığının zor olduğunu, yem fiyatları ve bakım masraflarının (aşı, ilaç vb.) yüksek olduğunu ifade etmektedirler. Keçinin peynirinden ve sütünden yüksek kazanç sağlarken keçi, teke, oğlak fiyatları değerinin altında satıldığını söylemişlerdir. Yetiştiriciler otlatma sorunun olduğunu ve keçinin ormana zarar vermediğini söylerlerken ormancı baskısının yüksek olduğunu ve ormancılar ile ilişkilerin kötü olmasının önemli bir sorun olduğunu dile getirmektedirler. Yetiştiriciler ormanlık alanlarda yem kaynağının azaldığını, taş ve mermer ocaklarının keçilere ve keçi yetiştiriciliğine zarar verdiğini ve yırtıcı hayvanların kendilerine ve sürülerine zarar vermelerinden dolayı bu mesleği sürdürülebilir halde yapamayacaklarını ve devlet desteğinin ve yardımlarının düşük olmasından dolayı Antalya ve Burdur ilinde yaşayan yetiştiriciler bu mesleği bırakabileceklerini ifade etmektedirler” dedi.
Çoban bulma sorunu var!
Yetiştiricilerin yaşam koşullarının ağır olduğunu söylediklerini ve şehirde yaşayan bireylere göre olanaklarının kısıtlı olduğunu da söylediklerini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Tolunay, “ Yetiştiriciler İş yoğunluklarından dolayı tatile çıkmadıklarını dile getirmektedirler. Çalışmaya katılanların çoğu bu işi gücünün yettiği kadarıyla yapacaklarını söylemektedirler. Yetiştiricilerin büyük çoğunluğu çoban bulma sorunlarının olduğunu söylemelerine rağmen yabancı uyruklu çobanların sürülere iyi bakmadıklarını düşündükleri veya tecrübe edindikleri için yabancı uyruklu çobanları kullanmamaktadırlar. Keçi yetiştiricilerinin yaklaşık % 90’ı keçi yetiştiriciliğini severek yapmakta ve bu mesleği atalarından bu yana yürütmektedir. Yıllardan buyana keçilerin ormana zarar vermediğini düşünmektedir. Orman idaresinde görev yapan ormancıların keçi yetiştiricileri üzerinde bir baskı hissettikleri, ormancılar ile ilişkilerin kötü olması çok önemli bir sorun olduğunu vurgulamıştır. Keçi yetiştiricilerine devlet desteğinin düşük olduğunu belirtmiştir. Keçi yetiştiricilerin büyük çoğunluğu günümüzde güneş enerjisinden enerji üretiminde ve su ısınma sistemlerinde faydalandığını belirtmiştir. Keçi yetiştiricileri, keçilerin otlatma alanlarında arazi bozulmasına yol açmadığını belirtmektedir” diye konuştu.
“Batı Akdeniz Bölgesinde Maki ve Mera Alanlarında Yapılan Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinin Yöresel Aktörleri, Ekosistem Hizmetleri ve Yerel Toplumlar Projesi” sonuç kısmı ise şu şekilde paylaşıldı:
-Keçilerin son yıllarda ekonomik önemi artış göstermiştir. Ayrıca keçiler sahip oldukları bazı avantajlı yönleri ile ekstrem iklim koşullarında da verimliliklerini devam ettirebilmektedirler. Özellikle diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen bazı yem kaynaklarını efektif bir şekilde değerlendirmekte ve diğer türlerden daha az metan emisyonuna neden olmaktadır. Bu durum kıl keçilerini ve kıl keçisi yetiştiriciliğini iklim değişikliğinde avantajlı bir konuma sokmaktadır.
-Yürürlükteki 6831 Sayılı Orman Kanununa göre ormanlara her türlü hayvan sokulması yasaktır.Ancak, kamu yararı gereklerine uygun olarak, Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen orman alanlarında; orman idaresince tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde hayvan otlatılmasına izin verilmektedir.
-Hayvan otlatılmasına izin verilecek sahaların ve hayvan türlerinin belirlenmesi ile otlatma zamanı ve süresinin tayinine ve ilgililere duyurulmasına ilişkin uygulamalar Orman Genel Müdürlüğü tarafından başarılı bir şekilde yürütülmektedir.
-Keçi yetiştiriciliği ağırlıklı olarak ormanlık ve dağlık alanlardaki işletmelerde yapılmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 500 bin adet işletmede keçi yetiştiriciliği yapılmakta ve bu üretim kolu yaklaşık 3 milyon kişinin gelirine katkıda bulunmaktadır. Küresel ısınma ve kuraklık, insanoğluna birçok olumsuzluklar getirecektir. Küresel ısınma ve kuraklık bazı bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına neden olacaktır. Kuraklığa dayanaklı türler ise ayakta kalabilecektir. Kıl keçisi, kuraklığa ve susuzluğa dayanaklı bir hayvan olup, yine kuraklığa ve susuzluğa dayanaklı odunsu bitki türleriyle beslenmektedir.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.08.08 17:00:32
Son Düzenlenme Tarihi :