SON DAKİKA

logo

’Kırsal Mahalle Buluşmaları’ Uzuncaburç’ta gerçekleşti

Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen ve merkezde yaşayan kadınlarla kırsalda yaşayan kadınları bir araya getiren ’Kırsal Mahalle Buluşmaları’, Mersin’in Silifke ilçesinde gerçekleşti.
Silifke’nin Uzuncaburç Mahallesi’nde önce üzüm hasadına eşlik eden kadınlar, yöre halkının üzümden geleneksel yöntemlerle elde ettiği pekmez yapımını izledi. Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi’ne bağlı üretici stantlarının da yer aldığı etkinlikte, üzüm, pekmez, ceviz, kekik ve el emeği ürünler sergilenerek satışa sunuldu. Bölgeye özgü doğal lezzetleri inceleyen ve tadına doyamayan kadınlar, hem tarihi hem doğal güzelliğiyle Silifke’ye hayran kaldı.

“Büyükşehir Belediyesi olarak kadının elinden üretimi destekliyoruz”
Kırsal mahalle buluşmaları bünyesinde merkezden gelen kadınlarla, Silifke’nin Uzuncaburç Mahallesi’nde bir araya geldiklerini dile getiren Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı görevlisi Burcu Sert, “Mersin’den ve Tarsus’tan otobüslerle misafirlerimiz geldi. Uzuncaburç Mahallesi’nde üzüm hasadı yaptık. Hasattan sonra, geleneksel yöntemlerle pekmez yapım atölyesine geçtik. Misafirlerimizin birçoğu pekmez atölyesini ve pekmez yapımını ilk kez gördüler” dedi. Etkinlikte kadın üretici stantlarının da bulunduğunu kaydeden Sert, “Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak hem kadının elinden üretimi destekliyoruz, hem de geziler düzenleyerek köyde yaşayan vatandaşlarımızın el emeği ile ürettiği ürünleri tanıtıp satışını ve onlara mali kaynak oluşturma imkanı sağlıyoruz. Bu şekilde projelerimiz devam edecek” diye konuştu.

Pekmez yapımını izleyen kadınlar doğal üretimin tadına doyamadı
Geziye katılan kadınlardan Pınar Ateş, Silifke’nin havasının, doğasını ve insanının da güzel olduğunu belirterek, “Burada pekmez yapımını izledik. Hepsi doğal ürün. Şehirden de bu ürünleri alıyoruz, ama bu tarz yerlerde daha doğal ve daha organik oluyor. Bu ürünlerin tanıtımının yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorum. Güzel ve keyifli bir gezi oldu” dedi.
Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’nın düzenlediği etkinliklere sık sık katıldığını ifade eden Nurcan Akbaş ise, “Geçen yıldan beri, bizleri gezilecek yerlere götürüyorlar. Harika bir şey. Başkanımız Vahap Seçer’le tanışmamış olanlar bile, ona karşı büyük bir sempati duyuyor. Başkanımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Daha önce pekmez yapımını hiç görmediğini belirten Akbaş, “Bize her sene Toroslar’ dan pekmez geliyor, ama nasıl yapıldığını görmemiştim. Bugün benim için ilk oldu. Harika bir deneyimdi. Pekmezler de çok güzeldi, tadı damağımızda kaldı. Bu tür etkinliklerle, birebir üreticiyle muhatap olmak, direkt ürünleri onların elinden almak ve tatmak çok özel şeyler. Bunların karşılığı parayla ödenemez. Muazzam bir değer” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.07 20:02:45
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Mutfakların yeni lezzeti Aslan Balığı olacak

Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Gökoğlu, aslan balığının tüketiminin arttırılmasına yönelik çalışmaları olumlu olduğunu belirterek, "Kızıldeniz’den gelen balıkları ekonomik olarak değerlendirme yoluna bakmamız lazım. Aslan balığının eti lezzetlidir, et kısm..

Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Gökoğlu, aslan balığının tüketiminin arttırılmasına yönelik çalışmaları olumlu olduğunu belirterek, "Kızıldeniz’den gelen balıkları ekonomik olarak değerlendirme yoluna bakmamız lazım. Aslan balığının eti lezzetlidir, et kısmında kılçığı yoktur. Eti değerlendirilmelidir" dedi.
Son 15 yıldır, Kızıldeniz’den geldiği Akdeniz’de çoğalarak balıkçı ve balıklara zarar veren balon ile aslan balığının popülasyonunu kontrol altına almak için çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede balon balığının kuyruğunu getiren balıkçılara desteklemeler verilmiş, aslan balığının tüketiminin teşvikine yönelik çeşitli etkinlikler düzenlenmişti. Tarım ve ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, aslan balığının avlanıp, ekonomiye kazandırılması için yeni teşvikler düzenleyecek. Balığın başta restoran ve evlerin mutfaklarında daha fazla yer alması için tanıtım çalışmalarının da yapılacağı belirtildi.

"Olumsuzluğu fırsata çevirebiliriz"
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Gökoğlu, yaklaşık 15 yıldan bu yana Türkiye sularında aslan balığının görülmeye başladığını hatırlattı.
Akdeniz’den kuzeye doğru bu balığının dağılımının genişlemeye devam ettiğinin altını çizen Gökoğlu, "Aslan balıklarının eti değerlendirilebilen türler içindedir. Sadece kaza ile çarpma veya batma sonucu zehirlenme vakaları yaşanabilir. Aslan balıklarının tek sakıncası budur. Dünyanın her yerinde eti değerlendiriliyor. Kızıldeniz’den Akdeniz’e geçen türleri yok edemeyeceğimize göre, bunu ekonomik olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Aslan balıklarının eti yenilebilir olduğu için, bu olumsuzluğu fırsata çevirebiliriz" dedi.

"Eti değerlendirilmelidir"
Aslan balığının etinin lezzetli olduğunu ifade eden Gökoğlu, "Et kısmında kılçığı yoktur. Eti değerlendirilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı nezdinde tüketilmesine yönelik yapılan çalışmalar doğru bir uygulamadır. Balıkları ekonomik olarak değerlendirme yoluna bakmamız lazımdı, bu açıdan olumlu. Tek sorunumuz bu balığın çarpması yani her hangi bir travma olayının yaşanmamasıdır. Yakalandığı zaman dikkatli şekilde dikenlerine çarptırmadan kendini temizlemelidir. İnsanımıza beslenme açısından büyük katkı sağlayacaktır" ifadelerine yer verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.04 11:14:18
Son Düzenlenme Tarihi :





Sığla ağacı Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesinde bulunuyor

Halk arasında günlük ve amber ağacı olarak da bilinen (Hamamelidaceae familyasına mensup Liquidambar Orientalis Miller) Ülkemiz dışında sadece Rodos Adası'nda rastlanan, Antalya, Muğla, Denizli, Isparta ve Burdur bölgesine özgü ülkemizin en gözde relik ve endemik türlerinden biri olan Anadolu Sığla ağaclarından, kadimden gelen yöntemlerle elde edilen, Sığla yağı (Styrax Liquidus) binlerce yıldan beri şifa ve güzel koku yaymaya devam ediyor.
Yüz yıllarca yaşayabilen sığla ağacı uygun koşullarda 35-40 metreye uzunluğa ulaşabilirken, bataklık alan, vadi, akarsu ve dere kenarları, deniz kıyısı gibi nemli ve taban suyu yüksek yerleri seviyor.
ÜRETİMİ MEŞEKKATLİ VE UZUN SÜRELİ
Sığla yağı elde etmek için bahar aylarında ağacın gövdesine çizikler çizilir. Temmuz ayından itibaren gövde üzerinde biriken salgı ve kabuklar özel bıçaklar ile kazınarak toplanır. Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığla yağı elde edilir. Sığla yağının bileşiminde kokusunu veren sinnamik asit, uçucu yağlar ve reçine bulunur.
Meşakkatli ve uzun süren Sığla yağı üretiminin, uzman ekiplerce belirlenen ağaçta kabuk sıyırma işlemi ile başlanıp 50-70 santimetre yüksekliğinde, 10 cm genişliğinde, dış kabuk kısımları yontulmak suretiyle “kızıllatma" denilen işlem yapılıyor. 
Yapılan bu işlemden bir ay sonra “kızıllatma" yapılan tabaka boyunca 4-5 santimetre genişliğinde, 3-4 milimetre derinliğinde “göz çekme" adı verilen damar açma işlemine geçiliyor.  Damar açıldıktan 1-2 hafta sonra, yara sathını onarmak isteyen ağacın oluşturduğu "sur" adı verilen reçine sathı kaşıkla, belli zaman aralıklarında sıyrılarak alınmaya devam ediliyor. Damarlarda biriken yağ ve kabuk yongaları, damar boyutları değiştirilmeden yine kaşık denilen aletle sıyrılarak alınıyor. "Sur arkası" ismi verilen bu işlem Temmuz ayı başlarında sona eriyor.
Biriken sığla yağı sıyrılarak "margun"adı verilen kıl torbalara toplanıyor. "Sefer" adı verilen bu işleme Ekim ayı başına kadar devam ediliyor. Ekim ayı sonu ile Kasım ayı ortalarına kadar damarlarda toplanan yağ ve ağacın dip kısımlarına akarak oluşan, yağ karışımı yonga kaynayan kazandaki sıcak suya koyularak 2-3 dakika kadar kaynatılma işleminden sonra presleme işlemine geçiliyor. Presleme sonucu çıkan bileşik bir havuzda toplanarak dinlendirilmeye alınıyor. Bu işlem sonra suyun üstüne çıkarak ayrılan Sığla yağı satışa hazır hale geliyor.  
Ekonomik değeri çok yüksek olan sığla yağı, kozmetik, ilaç, kimya ve gıda sanayisi için binlerce yıldır, önemli bir hammadde kaynağı olarak kullanılırken dünya piyasalarında “Türk sitiraksı" olarak tanınıyor.
SIĞLA YAĞI BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELİYOR
Özellikle cilt hastalıklarında, kesi, yara ve yanıklarda çok etkili olan Sığla yağı, iyi bir antiseptik ve parazit öldürücü özellikte olup, astım, bronşit gibi solunum yolu ve akciğer hastalıklarında, pomat ve yakı halinde uyuz ve mantar gibi cilt rahatsızlıklarında, ağrı dindirici, İltihapları giderici, stres ve uyku sorunlarını azaltıcı, zihin açıcı, saç canlandırıcı olarak geleneksel ve modern tıp tarafından kullanılmakta. Buhur olarak kullanılan yongalar köz üzerine atıldığında bedeni rahatlatıcı koku yayması nedeni ile tütsü olarak tercih edilmekte.
* Orman Genel Müdürlüğü​

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.13 11:04:52
Son Düzenlenme Tarihi :