SON DAKİKA

logo

Muratpaşa'nın Antalya Edebiyat Günleri’nde yılın ödüllerini kazananlar belirlendi

Muratpaşa Belediyesi’nin 16-19 Kasım’da 8’incisini düzenleyeceği Antalya Edebiyat Günleri’nde yılın ödülleri belirlendi. Bu yıl onur ödüllerine Erendiz Atasü ve Ali Cengizkan değer görülürken ‘En İyi Öykü Kitabı’ ödülü Şenay Eroğlu Aksoy’un oldu. ‘En İyi İlk Öykü Kitabı’ ödülünü ise Okşan Mağara ve Aslıhan Duman paylaştı.

Yazın dünyasının en canlı alanlarından öykü dalında yılın en iyilerinin ödüllendirildiği Muratpaşa Belediyesi’nin 8. Antalya Edebiyat Günleri, 16-19 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Prof. Dr. Erdal İnönü Kent Parkı’nda panel, söyleşi, imza günleriyle Antalya’nın edebiyatla, edebiyatın Antalya’yla buluşacağı etkinlikte yılın ödülleri de belli oldu.

Antalya Edebiyat Günleri Onur Ödülleri bu yıl Erendiz Atasü ve Ali Cengizkan’ın oldu. Seçici Kurul, En İyi Öykü Kitabı ödülünü ise “Sardunyaların Kışı” kitabıyla Şenay Eroğlu Aksoy’a verdi. Sardunyaların Kışı, “Yaşamın çelişkilerinedokunurken, örtük olan hakikati okura öykü estetiği içinde cesurca aktarabilmesi” gerekçesiyle ödüle layık görüldü.

En İyi İlk Öykü Kitabı ödülünü ise Okşan Mağara ve Aslıhan Duman paylaştı. Mağara, “Kendine Ait Bir Oda Bir Salon” adlı öykü kitabıyla “Yaşamı yeniden üretirken, gerçeklikle bağını koparmadan ve parodileştirmeye yaklaşmadan ironiyi metninde güçlü bir biçimde kurabilmesi” gerekçesiyle ödüle layık görüldü. Aslıhan Duman ise “Gün Doğusundan Kopan Hikayeler” isimli öykü kitabında “Kurduğu öykü diliyle Orta Asya’nın kadim zamanlarına karşı okuru uzun bir yolculuğa çıkarması” gerekçesiyle ödülün sahibi oldu.

8. Antalya Edebiyat Günleri’nde yılın en iyilerine ödüllerinin takdim edileceği tören, 17 Kasım Cuma saat 20.00’de Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Gecede, Vedat Sakman da sahne alacak. 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.11.08 08:55:31
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Mersin’de yanan orman sahaları yeşeriyor

Mersin Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı Silifke Orman İşletme Müdürlüğü Yeşilovacık Şefliği sorumluluk alanındaki Işıklı Köyü civarında, 2021 yılında yangından zarar gören ormanlık alanlara dikilen badem ve keçiboynuzu fidanları boy göstermeye başladı.
Yangına dayanıklılığıyla bilinen fidanlar, ağaçlandırma sınırlarına 3- 4 sıra şeklinde dikilerek gelecekte olabilecek yangın zararlarının en aza indirilmesi hedefleniyor. Ayrıca bu fidanlardan elde edilecek meyvelerden vatandaşların ekonomik olarak faydalanması amaçlanıyor. - İHA

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.06 16:12:34
Son Düzenlenme Tarihi :





Bin 500 yıl önce depremle birlikte denizin yuttuğu şehir tekne turlarının merkezi oldu

Akdeniz’de 6. yüzyılda yaşanan iki büyük deprem sonrası sulara gömülen Kekova Bölgesi-Batık Şehir-her yıl yüzlerce yerli yabancı turistin uğrak yeri oluyor. Neredeyse bir uygarlığı sonlandıran bu büyük felaket sonrası sahil kesimleri su altında kalan şehrin üzerinden bugün tekneler geçiyor. Bölgen..

Akdeniz’de 6. yüzyılda yaşanan iki büyük deprem sonrası sulara gömülen Kekova Bölgesi-Batık Şehir-her yıl yüzlerce yerli yabancı turistin uğrak yeri oluyor. Neredeyse bir uygarlığı sonlandıran bu büyük felaket sonrası sahil kesimleri su altında kalan şehrin üzerinden bugün tekneler geçiyor. Bölgenin tarihi konusunda bilgiler paylaşan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, “O dönemden sonra hayatın azaldığını, uygarlığın önceki gibi ilerlemediğini ve neredeyse terk edildiğini arkeolojik verilerden ve Sionlu Nikolaos’un Vitası’ndan anlayabiliyoruz” dedi.

Her ne kadar M.S. 141’deki gibi büyük depremler olduysa da sonrasında kentlerin onarılıp hayatın devam ettiği biliniyor. Ancak özellikle 529 ve 540 yıllarında yaşanan büyük depremler sonucu Demre ilçesi Kekova Yarımadası’nı da içeren Orta Likya’daki büyük bir bölge sular altında kaldı. Depremler sonrası oluşan tsunami ve salgın hastalıklar bölgede yaşayan uygarlığı neredeyse yok etti. Batık Şehir adı verilen bölge bugün yerli yabancı turistlerin akınına uğruyor. Karadan ulaşımın olmadığı bölgeye turlar düzenlenip tekneler şehrin üzerinden geçiyor. Denizin altında kalan şehrin yapıları ise gözle görülüyor ve turistler o anları fotoğraflıyor.

"Plakalar denize doğru 2 metreden fazla kayarak bütün bölgedeki kentleri içine gömülmesine sebep olmuş"
Antalya’nın Demre ilçesinde sürdürülen Myra - Andriake Kazıları Başkanlığını yapan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Prof. Dr. Nevzat Çevik, tarihi olayın yaşandığı bölge hakkında bilgiler paylaştı. Kekova’daki yerleşimlerin batmadan önce üzerinde yoğun yaşamın olduğu bir bölge olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çevik, 529 ile 540 yıllarında yaşanan büyük depremler ve sonrasında yaşanan tsunami ile salgın hastalıklarla neredeyse 200 yıl boyunca bölgenin sessizliğe büründüğünü söyledi. Çevik, “Sadece Kekova bölgesi değil, Andriake, Finike, Kaş çevresinde bütün bölge batmış. Bu batığın da en erken ne zaman olabileceğine dair fikirlerimiz var. Batık kentlerin sulara gömülmüş yapılarının tarihleri felaket için bir alt tarih sınırı veriyor. Kapağına dek sulara batmış lahit ya da Andriake Limanı’nın tamamı batmış rıhtım caddesinde lentosuna kadar sulara gömülmüş yapılar bölgenin battığını gösteriyor. 6. yüzyıldaki büyük depremlerde, plakalar denize doğru 2 metreden fazla kayarak bütün bölgedeki kentlerin sulara gömülmesine sebep olmuş. Bundan sonra o kentlerin sahil kısımlarındaki hayatın bittiğini özellikle denize yakın limana ya da sivil yerleşime ilişkin konut gibi diğer yapıların sulara gömülmüş olmasından anlıyoruz. Üst kısımlarına Hristiyanlık döneminde hayatın devam ettiğini görüyoruz ancak klasik ve Helenistik Çağ ile Roma’nın bir kısmında o kentlerin sahil kısmı kullanılıyordu, özellikle Simena, Teimiussa, Aperlai ve Kekova Adası ve çevrelerindeki yapıların sahile yakın olanları tamamen sular altında kaldı. Bugün tekne gezginlerinin gördüğü yarısı sular altında kalmış basamaklar ve yapılar bu batışın sonucudur” dedi.

"Dönemin Akdeniz’deki en büyük limanı da işlevini yitirdi"
Oluşan tablo sonrası batık ve dolgularla beraber Akdeniz’in en büyük antik limanı Andriake’nin de işlevini kaybettiğini aktaran Çevik, “Andriake’deki kazılarda MS 7. Yüzyıl sonrasına ilişkin buluntu ele geçmemesi bu nedenledir. Kekova’da çok sayıda liman ve sığınaklar var. Özellikle Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde yoğun bir deniz trafiği var. Andriake antik Akdeniz’in en büyük limanlarından biri olduğu için orada çok büyük bir uluslararası gemi trafiği yaşanıyordu. Liman işlevini yitirince bu kullanım çok azaldı. Bunun temel nedeni depremler. Binlerce deprem oluyor. Özellikle Fethiye – Burdur hattında ana bir hat var. O hattaki büyük depremler de Likya’yı etkilemiş. Akdeniz içindeki büyük depremler de bütün bu kentlerin etkilenmesine yol açmış. Depremler sonrası tsunami ve salgınlar gibi etkenler de oradaki uygarlığı, kültürü ve yerleşim popülasyonunu derinden etkiliyor ve hayatı değiştiriyor. O dönemden sonra hayatın azaldığını, uygarlığın önceki gibi ilerlemediğini ve yerleşimlerin terk edildiğini arkeolojik verilerden de görebiliyoruz. Bu oluşumlar şimdi muhteşem görüntüler oluşturan pitoresklere dönüşmüş durumda. Doğanın ve kültürel kalıntıların terkediliş sonrası oluşturduğu doğal sarmal eşsiz bir kültürel peyzaj oluşturmuş durumdadır. Bu nedenle Kekova sadece en berrak denizi ve Dalmaçya tipi etkileyici doğası ile değil su altında kalmış kalıntıları ile de akıl almaz bir görsellik oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.04 14:31:53
Son Düzenlenme Tarihi :