Elmalı İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından polis sorumluluk alanındaki harabe ve kullanılmayan binalar tek tek belirleniyor. Sahibi olan harabe ve kullanılmayan binaların sahiplerine ulaşılmaya çalışılırken, ulaşılanlardan evlerini sağlama alıp kapı ve pencerelerini sağlamlaştırmaları ve içeriye girişi önlenemeleri isteniyor. Sahipsiz ve adeta yıkılmak üzere olan binalar ise belediyeye bildirerek bunların yıkılması talep ediliyor.
İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından kapısı ve penceresi olmayan ya da sahipleri tarafından kullanılmayan harebeye dönmüş binaların bazı gençler tarafından toplanma mekanı olarak kullanmalarının tespit edilmesi üzerine harekete geçildi. Harabe evlerde biraraya gelen gençlerin sigara, içki içtikleri gözlenirken, evlerin daha başka kötü amaçlarla kullanılmaması için çalışma başlatıldı. Çalışmalar kapsamında ilçe merkezinde bulunan harabe ve kullanılmayan evler tek tek belirlendi. Çalışmaların ikinci aşamasında bu evlerin sahiplerine ulaşıldı ve harabe haline dönen evlerinin özellikle kapı ve pencerelerinin sağlamlaştırarak içeriye girişinin önlenmesi için gerekli tadilatların yapılması istendi. Sahiplerine ulaşılamayan harabe evler ise belediyeye bildirilerek yıkılmaları talep edildi.
Yapılan çalışmaların özellikle gençlerin kötü alışkanlıklar kazanmamaları açısından oldukça önemli olduğu kaydedilirken, vatandaşlarda bukonuda gereken hassasiyeti göstereceklerini belirttiler
Acılı anne terk etmediği deprem bölgesinde arkadaşlarına destek oluyor
Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen Hatay’da, deprem nedeniyle iki çocuğu ve annesini kaybeden depremzede kadın, kendi acısını bir kenara bırakarak depremi yaşayan arkadaşlarına umut ışığı oluyor. Tedavisi sonrası deprem bölgesine dönen acılı anne Elçin Ezer, hem Hatay’ı hem de depremzede arkadaşlarını terk etmiyor.
Hatay’ın Antakya ilçesinde iki çocuğu Mertcan Ölmez (13) ve Nazlı Ölmez (8) ile annesi ve babasıyla beraber depreme evde yakalanan Elçin Ezer, enkaz altından 96 saat sonra sağ kurtarıldı. Annesi ve iki çocuğunu depremde kaybeden Ezer, yaşadığı tüm acılara rağmen hayattan kopmadı. Tedavisi sonrası hemen deprem bölgesine gelen Ezer, kendi imkanlarıyla edindiği çadırda kalarak depremi yaşayan arkadaşlarına umut olmaya çalışıyor. Arkadaşlarını ve deprem bölgesini terk etmeyen Ezer, zaman zaman evinin bulunduğu bölgeye de giderek annesi ve iki çocuğunun kokularını duyduğunu söyledi.
“Depremin biteceğini ve buradan çıkabileceğimizi düşündük”
Depremin olduğu gece hiç uyumadığını ve deprem sırasında çocuklarını uyandırdığını söyleyen acılı anne Elçin Ezer, “Deprem gecesi zaten hiç uyumamıştım. Bir şeyler olacağını zaten hissetmiştim. Cumartesi ve Pazar çocuklar çok mutlu bir şekilde yaşadılar o günlerini. Kendi odamızda yakalandık. Kızım yanımda yatıyordu. Oğlum kendi yatağında. Annem de bizimleydi. 04.05’te telefonu elimden bıraktım. Kızım o gece bana ‘Anne beni sararak uyur musun’ demişti. Kızımı sardım sarsıntıyla kalktım. Annemi uyandırdım. Annem çocukları uyandırmamı söyledi. İkisini de uyandırdım. Oğlum bilinçli bir şekilde ‘Anne telefonları alır mısın’ dedi. Depremin biteceğini ve buradan çıkabileceğimizi düşündük” dedi.
“Kızım bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi”
Yaklaşık 50 saniye sonra binanın yıkıldığını söyleyen Ezer, “50. saniyede tavanın üzerine çöktüğünü hissettim. Kızımın elini tutuyordum. Oğlum ve annem koridorda yakalandı. Kızımla irtibat kuruyordum. ‘Anne iyi misin’ diyordu. ‘Kızım nefesini yorma’ diyordum. Sadece parmak temasıyla iletişim kuruyorduk. Yağmuru üzerimizde hissettik. Kızım ilk önce bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi. Ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum. ’Bizi buradan çıkaracaklar’ diye teselli ediyordum. ‘Anne seni çok seviyorum’ dedi. ‘Ben de seni çok seviyorum ama nefesini tüketme’ dedim. Üçüncüsünde ‘Anne ben ölürsem sakın ağlama, üzülme’ dedi. Birinci günün akşamına kadar da kızım yaşadı” diye konuştu.
Antalya’dan gelen eski eşinin sayesinde enkazdan çıkarıldığını ifade eden Ezer, “Maalesef oğlum ve annem ilk düştüklerinde can vermişlerdi. Ben onları hiç görmedim. Çıkarıldıklarında da yoktum. Çok zor bir geceydi. Enkaz altında geçen günlerin nasıl geçtiğini sabah ve akşam ezanıyla anlıyordum. Dördüncü gün çıkabildim enkazdan. Sabah ezan okundu. Biri bana adımla hitap ediyordu. Ben elime taş alarak ses yaptım. Bana seslenen Antalya’dan gelen eski eşimdi. Kızımı sordu. ’Kızım yanımda öldü’ dedim. Oğlumu sordu. ‘Hiç duymadım sesini’ dedim. Ekipleri getireceğini beni çıkaracağını söyledi. Sabah ezanından sonra çalışmaya başladılar. 13.15’te beni çıkarabildiler” dedi.
“Ben enkaza gittiğimde sanki çocuklarımın kokusu varmış gibi hissediyorum”
Çocukları ve annesinin cenazesine katılamadığını belirten Ezer, “Ben kızımın, oğlum ve annemin mezarını Antakya’ya gelene kadar görmedim. Cenazelerine katılamadım. Ben 40. günde geldim Antakya’ya. 31 Mart’ta babamı Adana’da hastanede bırakıp buraya geldim. Enkaz yığını da olsa insan memleketinde huzur buluyor. Çünkü çocuklarımın, annemin burada olduğunu biliyorum. Evet zor, acı. Ben yürümeye çıktığımda ayaklarım beni istemsiz bir şekilde enkaza götürüyor. Hiçbir şeyim yok. Evim yok. Ama ben enkaza bile gittiğimde sanki çocuklarımın kokusu varmış gibi hissediyorum” dedi.
“Babam yanımda olursa acım hafifler”
Babasının enkazdan 16 saat sonra çıkarıldığını ancak şu an Adana’da tedavi gördüğünü söyleyen Ezer, babasını da yanına alarak konteynerde kalmak istediğini söyledi. Şu an çadırda kalan Ezer, “Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Biz burada felaketi, kıyameti yaşadık. Dilerim bir daha olmaz insanlarımız da ders alsın. Kimse kimseyi üzmesin. İki dakikaya sığdı bütün hayatımız. Şimdi çadırda kalıyorum. 28 Şubat’ta yaptığım konteyner başvurusunun sonuçlanmasını bekliyorum. Dilerim sonuçlanır. Hayatta kalan tek varlığım babam. Babam da enkazda kaldı 16 saat sonra çıkarıldığını söylediler bana. Bütün aileyle beraber yaşıyorduk. Zaten ayağından engeli vardı. Hastanede şu an bakım altında ama yanımda olursa acım hafifler. Şu an konteyner başvurumun sonuçlanmasını bekliyorum” diye konuştu.
“Ben gözyaşlarımı tutamıyorum ama o benden daha metin duruyor”
Arkadaşı Rahşan Atahan ise, acılı anne Elçin Ezer’e destek olmaya çalıştığını ancak gözyaşlarını tutamazken, Ezer’in kendisinden daha güçlü olduğunu söyledi. Rahşan Atahan, “Bana teyze diyen iki çocuğu kaybettim ben. Elçin’in çocuklarını. Enkazda kalmadık ama sarsıntı nedeniyle çocuklarım da yaralandı. Kayıplarımız çok. Dostlarımız, anılarımız gitti. Hayatımız 1,5 dakikada alt üst oldu. Ben onu asla anlayabileceğimi düşünmüyorum. Çok inanılmaz feci bir kayıp. Elimden gelen her şekilde destek olmaya çalışıyorum ama bakıyorum kimi zaman o benden daha güçlü duruyor. Ben gözyaşlarımı tutamıyorum ama o benden daha metin duruyor. Çok daha dayanıklı. Umut oluyor” dedi.
“Yüreği çok geniş ama acısının tarifi yok”
Elçin Ezer ile çadır kentte tanıştığını söyleyen Mehtap Yılmaz da, “Yüreği çok geniş ama acısının tarifi yok. Ben onu yakın bir zamanda tanıdım çadırda. Kaybettiklerimiz kadar çok güzel dostluklarımız oldu. Kader arkadaşıyız. Hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ben burada hayvanlar için kalıyorum. Hayvanlarla ilgili gönüllülerden destek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Hatay’ın Antakya ilçesinde iki çocuğu Mertcan Ölmez (13) ve Nazlı Ölmez (8) ile annesi ve babasıyla beraber depreme evde yakalanan Elçin Ezer, enkaz altından 96 saat sonra sağ kurtarıldı. Annesi ve iki çocuğunu depremde kaybeden Ezer, yaşadığı tüm acılara rağmen hayattan kopmadı. Tedavisi sonrası hemen deprem bölgesine gelen Ezer, kendi imkanlarıyla edindiği çadırda kalarak depremi yaşayan arkadaşlarına umut olmaya çalışıyor. Arkadaşlarını ve deprem bölgesini terk etmeyen Ezer, zaman zaman evinin bulunduğu bölgeye de giderek annesi ve iki çocuğunun kokularını duyduğunu söyledi.
“Depremin biteceğini ve buradan çıkabileceğimizi düşündük”
Depremin olduğu gece hiç uyumadığını ve deprem sırasında çocuklarını uyandırdığını söyleyen acılı anne Elçin Ezer, “Deprem gecesi zaten hiç uyumamıştım. Bir şeyler olacağını zaten hissetmiştim. Cumartesi ve Pazar çocuklar çok mutlu bir şekilde yaşadılar o günlerini. Kendi odamızda yakalandık. Kızım yanımda yatıyordu. Oğlum kendi yatağında. Annem de bizimleydi. 04.05’te telefonu elimden bıraktım. Kızım o gece bana ‘Anne beni sararak uyur musun’ demişti. Kızımı sardım sarsıntıyla kalktım. Annemi uyandırdım. Annem çocukları uyandırmamı söyledi. İkisini de uyandırdım. Oğlum bilinçli bir şekilde ‘Anne telefonları alır mısın’ dedi. Depremin biteceğini ve buradan çıkabileceğimizi düşündük” dedi.
“Kızım bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi”
Yaklaşık 50 saniye sonra binanın yıkıldığını söyleyen Ezer, “50. saniyede tavanın üzerine çöktüğünü hissettim. Kızımın elini tutuyordum. Oğlum ve annem koridorda yakalandı. Kızımla irtibat kuruyordum. ‘Anne iyi misin’ diyordu. ‘Kızım nefesini yorma’ diyordum. Sadece parmak temasıyla iletişim kuruyorduk. Yağmuru üzerimizde hissettik. Kızım ilk önce bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi. Ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum. ’Bizi buradan çıkaracaklar’ diye teselli ediyordum. ‘Anne seni çok seviyorum’ dedi. ‘Ben de seni çok seviyorum ama nefesini tüketme’ dedim. Üçüncüsünde ‘Anne ben ölürsem sakın ağlama, üzülme’ dedi. Birinci günün akşamına kadar da kızım yaşadı” diye konuştu.
Antalya’dan gelen eski eşinin sayesinde enkazdan çıkarıldığını ifade eden Ezer, “Maalesef oğlum ve annem ilk düştüklerinde can vermişlerdi. Ben onları hiç görmedim. Çıkarıldıklarında da yoktum. Çok zor bir geceydi. Enkaz altında geçen günlerin nasıl geçtiğini sabah ve akşam ezanıyla anlıyordum. Dördüncü gün çıkabildim enkazdan. Sabah ezan okundu. Biri bana adımla hitap ediyordu. Ben elime taş alarak ses yaptım. Bana seslenen Antalya’dan gelen eski eşimdi. Kızımı sordu. ’Kızım yanımda öldü’ dedim. Oğlumu sordu. ‘Hiç duymadım sesini’ dedim. Ekipleri getireceğini beni çıkaracağını söyledi. Sabah ezanından sonra çalışmaya başladılar. 13.15’te beni çıkarabildiler” dedi.
“Ben enkaza gittiğimde sanki çocuklarımın kokusu varmış gibi hissediyorum”
Çocukları ve annesinin cenazesine katılamadığını belirten Ezer, “Ben kızımın, oğlum ve annemin mezarını Antakya’ya gelene kadar görmedim. Cenazelerine katılamadım. Ben 40. günde geldim Antakya’ya. 31 Mart’ta babamı Adana’da hastanede bırakıp buraya geldim. Enkaz yığını da olsa insan memleketinde huzur buluyor. Çünkü çocuklarımın, annemin burada olduğunu biliyorum. Evet zor, acı. Ben yürümeye çıktığımda ayaklarım beni istemsiz bir şekilde enkaza götürüyor. Hiçbir şeyim yok. Evim yok. Ama ben enkaza bile gittiğimde sanki çocuklarımın kokusu varmış gibi hissediyorum” dedi.
“Babam yanımda olursa acım hafifler”
Babasının enkazdan 16 saat sonra çıkarıldığını ancak şu an Adana’da tedavi gördüğünü söyleyen Ezer, babasını da yanına alarak konteynerde kalmak istediğini söyledi. Şu an çadırda kalan Ezer, “Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Biz burada felaketi, kıyameti yaşadık. Dilerim bir daha olmaz insanlarımız da ders alsın. Kimse kimseyi üzmesin. İki dakikaya sığdı bütün hayatımız. Şimdi çadırda kalıyorum. 28 Şubat’ta yaptığım konteyner başvurusunun sonuçlanmasını bekliyorum. Dilerim sonuçlanır. Hayatta kalan tek varlığım babam. Babam da enkazda kaldı 16 saat sonra çıkarıldığını söylediler bana. Bütün aileyle beraber yaşıyorduk. Zaten ayağından engeli vardı. Hastanede şu an bakım altında ama yanımda olursa acım hafifler. Şu an konteyner başvurumun sonuçlanmasını bekliyorum” diye konuştu.
“Ben gözyaşlarımı tutamıyorum ama o benden daha metin duruyor”
Arkadaşı Rahşan Atahan ise, acılı anne Elçin Ezer’e destek olmaya çalıştığını ancak gözyaşlarını tutamazken, Ezer’in kendisinden daha güçlü olduğunu söyledi. Rahşan Atahan, “Bana teyze diyen iki çocuğu kaybettim ben. Elçin’in çocuklarını. Enkazda kalmadık ama sarsıntı nedeniyle çocuklarım da yaralandı. Kayıplarımız çok. Dostlarımız, anılarımız gitti. Hayatımız 1,5 dakikada alt üst oldu. Ben onu asla anlayabileceğimi düşünmüyorum. Çok inanılmaz feci bir kayıp. Elimden gelen her şekilde destek olmaya çalışıyorum ama bakıyorum kimi zaman o benden daha güçlü duruyor. Ben gözyaşlarımı tutamıyorum ama o benden daha metin duruyor. Çok daha dayanıklı. Umut oluyor” dedi.
“Yüreği çok geniş ama acısının tarifi yok”
Elçin Ezer ile çadır kentte tanıştığını söyleyen Mehtap Yılmaz da, “Yüreği çok geniş ama acısının tarifi yok. Ben onu yakın bir zamanda tanıdım çadırda. Kaybettiklerimiz kadar çok güzel dostluklarımız oldu. Kader arkadaşıyız. Hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ben burada hayvanlar için kalıyorum. Hayvanlarla ilgili gönüllülerden destek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.15 12:08:20
Son Düzenlenme Tarihi :
Burdur’da minibüs devrildi: 1 yaralı
Burdur’un Gölhisar ilçesinde minibüsün devrilmesi sonucu 1 kişi yaralandı.
Ümit C. idaresindeki 20 F 5671 plakalı minibüs Burdur-Çavdır yolunda sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak devrildi. Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezine yaptığı ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı ilk müdahale sonrasında yaralı Ümit C. ambulans ile Gölhisar Devlet Hastanesine kaldırıldı. Ümit C.’nin durumunun iyi olduğu öğrenilirken devrilen minibüs çekici yardımıyla olay yerinden kaldırıldı.
Ümit C. idaresindeki 20 F 5671 plakalı minibüs Burdur-Çavdır yolunda sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak devrildi. Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezine yaptığı ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı ilk müdahale sonrasında yaralı Ümit C. ambulans ile Gölhisar Devlet Hastanesine kaldırıldı. Ümit C.’nin durumunun iyi olduğu öğrenilirken devrilen minibüs çekici yardımıyla olay yerinden kaldırıldı.

