SON DAKİKA

logo

ÜRETİCİNİN, TÜCCARIN KURBAN KAYGISI

Antalya Ticaret Borsası (ATB), Kurban Bayramı öncesinde hayvancılık ve et ticaretinde yaşanan sorunlar, çözüm önerilerini belirlemek amacıyla Sektörel Analiz Toplantısı düzenledi. Antalya Ticaret Borsası Başkan Vekili Halil Bülbül moderatörlüğünde yapılan toplantıya, ATB Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Doğan, ATSO, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Antalya Hayvancılık A.Ş., Akdeniz Üniversitesi, ANET, Antalya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Antalya Kasaplar Odası, Veteriner Hekimler Odası, Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, KUTSO, MATSO, ALTSO, Ziraat Mühendisleri Odası’ndan temsilciler ile ATB 5. Meslek Komitesi üyeleri katıldı. ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, Antalya’daki hayvan varlığı, et üretimi ve ticareti, koronavirüsün Antalya hayvansal üretim ve toptan, perakende ticaretine etkileri, kurbanlık fiyatları ve kesim fiyatları, hayvan pazarları ve et kesim noktalarını konuşmak üzere toplantı düzenlediklerini belirtirken, sektörün sorunları, beklenti ve çözüm önerilerini ilgili kurum ve kuruluşlara ileteceklerini söyledi.

    ATB 5. Meslek Komitesi Üyesi Ata Sönmez, pandemi döneminde kırmızı ette perakende satışlarda artış olsa da satışların yüzde 60-70’ini oluşturan toptan ticaretin durması nedeniyle kırmızı et ticaretinin bu dönemden olumsuz etkilendiğini söyledi. Sönmez, “Bu dönem turizm olmayınca toptan satışta ciddi sıkıntı var. Fiyatlarda da düşme var. Fiyatların düşmesi besici için büyük sıkıntı. Üretici para kazanmazsa besicilikten çekilir, bir daha da dönmez” diye konuştu. Kurban Bayramı’nın da pandemi nedeniyle iyi geçmeyeceğini düşündüğünü söyleyen Sönmez, hem sosyal mesafe kuralı nedeniyle hem de risk nedeniyle kesim yerlerine gitmek yerine insanların bağışa yönelebileceğini kaydetti. Sönmez, kurbanlık fiyatlarının düştüğünü de bildirdi.
SÜPERMARKETTE KURBAN SATILMASIN
    Kasaplar Odası Başkanı Osman Yardımcı, üretici olmazsa kasabın olmayacağını söylerken, kazanamayan üreticinin üretimden çekilebileceği uyarısında bulundu. Yardımcı, küçük aile iletmelerinin desteklenmesi ve sayısının artırılması gerektiğini kaydetti. Süpermarketlerde satılan kurbanlıklara tepki gösteren Yardımcı, binlerce hayvanın aynı anda nasıl kesildiğini sordu. Yardımcı, “Devlet bunu incelesin. Gününde kesilmeyen et kurban değildir. Namazdan önce kesilen kurban, kurban olmaz, adak olur. Süpermarketlerde kurban satılmasın” diye konuştu. Yardımcı, küçükbaş fiyatının 30 TL, dananın 28 TL olduğunu bildirirken, küçükbaş kesim fiyatının parçalama ve pay hariç 180 TL, büyükbaşın 600 TL olduğunu söyledi.
DİYANET’E ÇAĞRI
    Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, Antalya’da 198 bin civarında kesime hazır küçükbaş kurbanlık bulunduğunu bildirirken, “İhtiyacı karşılayacak hayvan sayısına sahibiz” dedi. Antalya’da pazar yerlerinin henüz belli olmadığına dikkat çeken Öztürk, “Birliğimize üye 150 yetiştiricimiz kurbanlıklarını satışa sunmaktalar. Ama bu yıl hayvan pazarlarına ilişkin açıklamasında geç kalınması bizi kaygılandırıyor. Pandemi sürecinde bu kadar yetiştiriciyi merkeze getirecek miyiz, eleme yapılacak mı, nasıl konuşlandıracağız henüz belli değil. Ürünlerini tüketiciye ulaştırabilecekler mi bunun kaygısını yaşıyoruz” diye konuştu. Süpermarketlerin kurban satışlarını da eleştiren Öztürk, “Yapılan ibadete halel getirilmemeli. 12 kg olan kuzu kurbanlık vasfı taşımaz. Bu bir kandırmacadır, kurbanda et pazarlamanın yoludur. Vatandaşın İslami anlamda ibadetine helal getirilmemelidir, kandırmacanın önüne geçilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu konuda harekete geçmelidir” diye konuştu.
KURBANI BESLEMENİN MALİYETİ ARTTI
    Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Müdürü Musa Toros, kurban bayramı döneminin ülkemiz için en büyük ekonomik hareketlerden biri olduğunu belirtirken, bu dönemin sıkıntılı geçeceğine işaret etti. Arpa ve buğdayın hasat zamanında, dövizin gerilediği dönemde yeme zam yapıldığına dikkat çeken Toros, “Kurbanları beslemek üretici için büyük sıkıntı” dedi.
    Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, FAO’nun da aile işletmeciliğinin desteklenmesini istediğine işaret ederken, besicilerin mutlaka aile işletmeciliğine yönlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Alp, “Tarım desteklenmediği zaman ithalata mecbur kalıyorsunuz. Pandemi döneminde bütün ülkeler kabuğuna çekildi. Hayvanımızı, sebzemizi yetiştirmek zorundayız, yoksa 83 milyonu nasıl besleyeceğiz” dedi.
ANTALYA’NIN HAYVAN VARLIĞI
    Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdürü Özlem Çağırıcı Armut, Antalya’da 192 bin 234 büyükbaş hayvan, 520 bin 826 koyun, 752 bin de keçi bulunduğunu bildirirken, “Küçük hayvan varlığı açısından Türkiye genelinde 9-10. sıradayız. Büyükbaşta ise 32. sıradayız. Geçen yıl 11 bin 650 ton et ürettik. Adaklık ve kurban miktarı bu rakama dahil değil. Antalya, küçükbaşta ise geleneksel hayvancılığın yapıldığı yer. Müdürlük olarak geleneksel hayvancılığın yapılmasından yanayız. Çünkü mera yapımız buna çok uygun” diye konuştu.
    ATSO Komite Üyesi Hasan Taş, pandemi döneminde kırmızı et tüketimini değerlendirirken AVM’lerden uzak duran halkın yeniden yerel esnafı hatırladığını söyledi. Antalya Hayvancılık A.Ş. adına toplantıya katılan Ozan Ünal, Kömürcüler’deki hayvan pazarında kesim alanı bulunduğunu kurbanlıkların burada hijyenik ortamda kesilebileceğini kaydetti.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.07.15 08:54:29
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Geçen yıl, 36 bin 608 kişi Antalya’ya yerleşti

Antalya 2020 yılında 2 milyon 548 bin 308 nüfus ile İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa illerinden sonra 5. sırada yer aldı. Antalya’da ikamet eden nüfus 2020 yılında,bir önceki yıla göre 36 bin 608 kişi arttı. 2019 yılına göre 2020 yılında Antalya’da ikamet eden nüfus %1,5 oranında artış gösterdi.

Türkiye’de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 459 bin 365 kişi artarak 83 milyon 614 bin 362 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 698 bin 377 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,1’ini erkekler, %49,9’unu ise kadınlar oluşturdu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus(1) bir önceki yıla göre 197 bin 770 kişi azalarak 1 milyon 333 bin 410 kişi oldu. Bu nüfusun %49,7’sini erkekler, %50,3’ünü kadınlar oluşturdu.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.02.04 10:41:14
Son Düzenlenme Tarihi :





Doç. Dr. Selçuk Küçükseymen: “Nedeni bilinmeyen inmelerde “PFO” araştırılmalı”

Doç. Dr. Selçuk Küçükseymen, Patent foramen ovale (PFO) ve tedavisi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Selçuk Küçükseymen, Patent foramen ovale (PFO) ve tedavisi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Anne karnında iken bebeğin..

Doç. Dr. Selçuk Küçükseymen, Patent foramen ovale (PFO) ve tedavisi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Selçuk Küçükseymen, Patent foramen ovale (PFO) ve tedavisi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Anne karnında iken bebeğin gelişimi sürecinde kalbin sağ ve sol kulakçıkları (atrium) arasında kapak benzeri bir yapı olan foramen ovale açıklığının olduğunu belirten Küçükseymen, “Süt çocukluğu döneminde bu kapak kendiliğinden kapanır, fakat kapanmaz ise patent foramen ovale (PFO) olarak adlandırılan durum ortaya çıkar. Sağlıklı yetişkin insanların yaklaşık yüzde 20’sinde PFO bulunur ve PFO’lu genç yetişkinlerde (60 yaş altı) inme riski PFO’su olmayanlara kıyasla yüzde 40-50 daha yüksektir. Ayrıca bu hastalarda PFO sıklığı sağlıklı bireylerden daha yüksek oranda bildirilmiştir” dedi.
60 yaş altında inmenin nedeni bulunamıyorsa (kriptojenik) PFO açısından ciddi araştırma yapılması gerektiğini vurgulayan Küçükseymen, “Ayrıca nedeni bilinmeyen inme geçiren hastalarda bacaklardaki damarlarda pıhtı oluşumu (derin ven trombozu-DVT) sıklığı da daha yüksektir. PFO ile nedeni bilinmeyen inme arasındaki ilişki genç yetişkinlerde, yaşlılara kıyasla daha barizdir. PFO’su olan ve bir kez nedeni bilinmeyen inme geçiren bir insanın gelecek her bir yıl için tekrar inme geçirme riski yüzde 2.5 oranında bildirilmiştir” ifadelerini kullandı.

“Auralı migren hastaları dikkat!”
Küçükseymen, PFO bulunan dalgıçlarda vurgun olma riski olmayanlara göre 5 kat fazla olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunların dışında PFO’nun migren ile olan ilişkisi halen tam olarak çözülememesine rağmen aura ile seyreden migren vakalarda PFO’nun rolü olduğunu düşündüren veriler bulunmaktadır. Auralı migren olgularında da PFO sıklığının sağlıklı bireylere göre iki katına kadar arttığı, PFO kapatılmasının migrene bağlı baş ağrılarını azalttığı bilinmektedir. Çoğu insanda patent foramen ovale belirtileri görülmez. Nadiren de olsa PFO migren, ayağa kalkarken ve ayakta dururken nefes darlığı ortaya çıkabilir. PFO belirli felç türleri için daha yüksek risk olarak kendini gösterir.”

“Multidisipliner bir yaklaşımla tanı konuyor”
“İnme geçiren genç-yetişkin (60 yaş altı) hastalar nöroloji uzmanı tarafından inmenin nedenine yönelik yoğun bir araştırmaya tabi tutulur” diyen Küçükseymen, şunları söyledi: “Nedeni bulunamayan vakaları, nöroloji ve kardiyoloji uzmanı hekimler birlikte değerlendirir. Normal ekokardiyografik inceleme erişkin hastalarda çok net görüntüleme imkanı sağlamadığı için bu hastalarda yemek borusundan ekokardiyografik inceleme (transözefagal ekokardiyografi) yapılması gerekir. Bu işlem sırasında kol toplardamarlarından serum verilerek geçiş izlenebilir."

İnme geçirme riskini ortadan kaldırmak için PFO kapatma işlemi gerekli
Küçükseymen, nöroloji tarafından yapılan transkranial doppler tarama, PFO varlığını indirekt yolla gösteren bir yöntem olduğunu ve koldaki toplardamardan verilen serumun beyin atardamarında oluşturduğu ultrasonik sinyallerin ölçülmesi ile gerçekleştirildiğini bildirdi. Daha konforlu bir yöntem olmasına rağmen test pozitif olduğunda ekokardiyografi ile tanı kesinleştirmesi gerektiğini aktaran Küçükseymen, “Tüm bu testlerin pozitif ya da şüpheli olması durumunda, hastaların bacaklarında aktif ya da daha önceden pıhtılar (derin ven trombozu) oluştuğuna dair kanıtlar var ise, hastanın tekrar inme geçirme riski ve olabilecek işlemin öngörülebilir riskleri hasta ile paylaşıldıktan sonra PFO kapatma işlemine karar verilir” diye konuştu.

“PFO ameliyatsız kapatılabiliyor”
PFO’nun ameliyatsız kapatılabildiğini belirten Küçükseymen, “İşleminde kasık toplardamarından (femoral ven) iğne ile girilir ve buradan kalbe kadar uzanan ve PFO’dan geçen bir tel gönderilir. PFO’ya uygun büyüklükte seçilen kapama cihazı kasıktan ilerletilerek delikten geçirilir. Cihaz, deliği iki taraftan üzerine oturarak kapatır. Cihaz bırakılmadan önce PFO’nun uygun şekilde kapandığı ve takılan cihazın kalbin diğer bölümlerine zarar vermediği kontrol edilir ve işlem sonlandırılır. İşlem sonrası 3-6 ay içinde kalbin içini kaplayan hücre tabakası (endokardiyum) kapama cihazının üzerini kaplar ve cihaz artık vücudun bir parçası haline gelir” dedi.

İşlem sonrası dikkat edilmesi gerekenler
Son olarak Kücükseymen, işlem sonrası yapılması gerekenleri, “PFO kapama işlemi ortalama 1 saat kadar sürer. Kullanılan cihazlara göre hasta işlem sırasında uyanık olabilir ya da hafif uyutulabilir. İşlem sonrası hasta en az 6 saat yatakta ve bir gece hastanede kalır ve sabahında taburcu edilir. Kapama cihazı üzerinde pıhtı oluşumunu önlemek için kısa süre kan sulandırıcı ilaç kullanılması önerilir. Birkaç gün evde istirahat sonrasında hasta günlük aktivitelerine dönebilir. 6 hafta süreyle darbe almalarına neden olan durumlardan ve temas sporlarından (karate, boks, güreş, halter gibi) kaçınılmalıdır” sözleriyle anlattı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.23 15:22:09
Son Düzenlenme Tarihi :