SON DAKİKA

logo


Mustafa Okan Okuş



Umarım Başkan Okur…

Bal liginden Süper Lig’e kadar futbol kulübü başkanlığı ve yöneticiliği, altından kalkılması kolay bir iş olmanın çok ötesine geçti.

Üst liglerdeki oyuncu maliyetlerinden aşağıya indikçe transfer maliyeti, ulaşım ve konaklama masrafları ciddi meblağlar oluşturuyor. İş dünyasındaki ekonomik tıkanıklık ve belediyelerin destek olmaktan çekinir hale gelmesi, işleri daha da zorlaştırıyor.


Antalyaspor’umuza gelecek olursak, son 10 yılda ekonomik sorunlar kısır döngüye dönüştü. Maalesef ortada bir başarı olmamasına rağmen, kulübün borç yükü ileriye dönük güven verici projeler yerine artık “günü kurtarsak yeter” mantığıyla hareket eden, yerinde saymaktan da öteye geriye giden bir takımı ortaya çıkardı.


Son zamanlarda her gelen yönetim bir adet edindi. Sezon içinde 77 TL’lik biletleri kanıksamışken, mevcut yönetim bu haftaki Başakşehir maçında 7 TL’lik bilet ücretini icat etti.


Geçmişte çok defa dile getirdim. Türkiye Cumhuriyeti’nin dışarıda en fazla bilinen şehri İstanbul ise, ikinci sırada %80 oranında Antalya çıkar. Hatta bazı ülkelerde Antalya ismi İstanbul’un önünde yer alır. Tarım ve turizmin yanı sıra son zamanlarda organize sanayi ihracatlarıyla da bu ülkeye ciddi anlamda katma değer katar hale geldik.


Dünyada bir şehri ön plana çıkaran unsurlar, ekonomik gücünden sonra sanat, kültür ve spor alanındaki varlığıdır. Sportif anlamda devam edecek olursak, ismini duyduğumuz bazı şehirler futbol takımlarının ismiyle tanınır. Benfica’nın bulunduğu bölgenin nüfusu sadece 40.000 civarıdır; Lizbon 560.000, Barcelona 1.600.000, Napoli ise 900.000 civarındadır. Kuşkusuz bu şehirlerin takımlarının geçmişi vardır.

Maalesef Avrupa’nın birçok şehrinden konum ve dünyaya ulaşılabilirlik açısından hiçbir sorunumuz olmamasına rağmen, futbolda hiçbir başarısı olmayan, Türkiye Süper Ligi’nde olmaktan başka özelliği bulunmayan bir takım olarak çakılıp kaldık.


Her gelen başkan ve yönetim, “maçlara seyirci gelmiyor” diyerek çareyi bilet indiriminde buluyor.

Bakın beyler; futbol günümüzde herkesin izlediği, içeriğine hâkim olduğu bir oyun. Dolayısıyla taraftarın sahaya çıkan takımından beklentisi artık belli bir seviyenin üstünde.

10 yıldır Süper Lig’de olan bir takımın, her sene oyuncu kalitesini artırıp sportif başarı ortaya koyması gerekir.

Transfer zamanı atılan her imza taraftarın afyonu oldu. 2015–2016 sezonundan bu yana 300’ün üzerinde oyuncu transfer edilmiştir. Maalesef bu oyuncuların gerçek değerini, kulüp olarak ne ödendiğini yıllardır şeffaf biçimde öğrenme şansımız yok.

Her gelen, bir öncekini suçluyor; ağır transfer yasakları gündemden eksik olmuyor.

Ortada sportif başarı adına hiçbir şey yok.

Nasılsa bunu sorgulayan ne eski kulüp büyüğü, ne taraftar… Kısaca “camia” diye bir şey kalmadı.


Peki karşılığı ne?

Şehir nüfusu artıyor. Yeni doğan bir nesil hızla büyüyor ve üstlerine İstanbul takımı forması geçirip bu şehrin sokaklarında geziyorlar.

Antalyaspor bunca olumsuzluğa rağmen geçerli bir markadır; size her türlü kapıyı açar.

Yapmanız gereken tek şey, doğru vizyon ve programı doğru kişilerle doğru yerlere getirmektir.

Yeteneklerinden şüphe edilmeyen oyuncuları menajer oyuncağı olmadan takıma kazandırmak, doğru bir scout yapılanmasıyla yetenek keşfi yapıp takıma kazandırmaktır.

Geçmişte Mukairu, Haji Wright, Kaluzinski gibi isimler zamanlarının yönetimlerine ciddi anlamda nefes aldırdı.

Muhtemelen Bachir ve Hasan Yakup bu dönemin can suyu olacak.

Peki bunun sayısını artırmak zor mu? Elbette değil. Her şey %100 aidiyet ve iyi niyete bağlı.


Bilet ücretlerine geri dönecek olursak, her sene insanlara kombine almaları konusunda çabam olur.

Ama inanın, dün çok sayıda sitemkâr telefon aldım: “Bu fiyatlar ne Okan?” diye.

Şimdi gelecek yaz ben kime nasıl ön ayak olayım?

Sayın başkanım, iyi niyetle çabalıyorsunuz; işiniz kolay değil.

Siz sezon başı doğal olarak giden hocaya çok güvendiniz.

Saha dışındaki onca sorunla uğraşırken belki güvenip saha içini teslim etmek istediniz.

Ama dost acı söyler: maalesef transferlerdeki defolar kendini göstermeye başladı.

İsimleri açıklandığında “bunlarla iş yapamayız” dediğim Cvanara, Boli, Ballet transferlerine kim onay verdi?

Sezonun önemli transferi olarak öne çıkan Storm bile çok geri gitti.

Basından okuduğumuza göre Bachir’e haftalarca nasıl forma verilmedi?

Her antrenmanı tel örgülerin arkasından izliyorsunuz.

Bu çocuk bir tanenizin bile gözüne nasıl çarpmadı?

Erol Bulut hoca geleli bir hafta olmasına rağmen “antrenmanda gözüme iyi gözüktü, kadroya aldım, forma şansı verdim” derken, buna benzer elimizden kaçan başkaları oldu mu?


İnsanlar hafta sonu, şehrinin tuttuğu takımın maçını zevk alarak, gönül rahatlığıyla izlemek istiyor.

Bunun yolu sahada kaliteli oyuncular olmasından geçer.

Elinizi vicdanınıza koyun; kaç maçı gönül rahatlığıyla izlediniz?

Şuna emin olun; bu hafta maça gelecek kitlenin ancak %30’u bilet ucuz diye gelecek.

Geriye kalan kısım, yeni hoca faktörü kadar Bachir’i izlemeye gelecek.

Takım sahaya izlenmeye değer bir futbol koyup heyecan verici futbolcular kadroda olunca, zaten sizin ekstra taraftar çağrısı yapmanıza gerek kalmayacak.


Antalyaspor’un yegâne sorunu sadece saha içi değildir.

Son 3–4 yılda yaşanan malum olaylar insanları takımdan soğuttu.

Perde arkası olayları sorgulamazsanız gerçeğe ulaşamazsınız.

Kentin gerçekleri maalesef takıma ve tribünlere yansıyor.

Size naçizane tavsiyem; böyle fiyat düşürme ya da “sadece alt tribünleri açalım, yukarısı kapalı kalsın” gibi akıl veren profesyonelleriniz veya danışmanlarınız varsa, bu şekilde tepki alacağınıza ve daha çok hata yaptıracaklarına emin olun…


Saygılarımla…


Ekleme Tarihi : 2025.10.22 16:03:06
Son Düzenlenme Tarihi : 2025.10.22 16:06:22

Yorum Yap