SON DAKİKA

logo


Mustafa Okan Okuş



Delik tas, su tutmaz

Son milli araya girdik.

Gene çok soluklanmaya ihtiyacımız olan bir dönemde mevcut dertlerimize derman olur mu? Göreceğiz. Geride 5 maçımız kaldı: 3’ü dışarıda, 2’si içeride. Ne olursa olsun buradan alınacak maksimum puanı kapmamız lazım. Bunca kötü gidişe rağmen, 7-9 arası puan alacağımıza dair hâlâ beklentim var.


Geçen yazı hatırlarsınız… Sinan Boztepe Başkan’la yaz transfer dönemini “aç kapa” ile geçirdik. “Bu sezonu atlatalım, daha kötüsü olmaz” derken, bu yaz daha sancılı geçse de transferler yapıldı ve lige başlanıldı.

İyi başlar gibi yaptığımız sezonda, son 2 ayda gene kaoslara gömüldük.


İşin enteresan tarafı; Sayın Başkan ve yönetimi elinden geleni yaparken, kulüp içinde çalışan ve durum olarak kulübün parçası olan isimlerin –gelen giden hocalar dahil– enerjilerini takıma vermeleri gerekirken, dillendirdikleri konularla kulübü hem dile düşürdüler hem de saha dışında taraftara bıkkınlık getirdiler.


Giden malum şahıs, hafta içi gene bir yerlere konuşup eski takımının içinde bulunduğu durumu kendini aklamaya kullanmaya çalışmış.

Adama sorarlar: “Sen bu takıma 15 Ocak 2025 tarihinde imza attın. Yarım sezonu tamamladın. Yeni gelen yönetimin, ağır şartlara rağmen çabalayıp sana 17 yeni oyuncuyu teslim etmesine şahit oldun.”

Rizespor maçına kadar Karagümrük’e yenildin, Kayseri’ye puan kaptırdın. Nihayetinde evinde 5 yiyen takımın hocası kim olursa olsun istifaya davet edilir.


Eğer cesaretin olup çıkıp “Bu takımı ben kurdum; düşsek de kalsak da 17 Mayıs 2026’da son maça bu takımın başında çıkacak hoca benim.” deseydin, bu tribünlerde bir Allah’ın kulu son maça kadar sana tepki koymaz, sahip çıkardı.

Ardından “kaldım, gittim” derken 1 haftayı kaybettirdin. Burada maalesef gereksiz ısrar, yönetime eksi yazar.


Daha sonra hoca arayışına dönüldü. Yerli hoca ile devam düşüncesi olunca, az olan alternatiflerden birine karar verilmesine neden oldu. Doğru tercih mi, yanlış tercih mi — o dönem için bir şey deme şansımız yoktu.

Takımın kondisyon eksiğini zaten maçları izlerken görüyorduk. Ligler devam ederken futbolcuya yükleme yapmak zor ve riskli iş, eyvallah.


Ama deplasmanda kazanılan maç sonrası çıkıp “kulüpte antrenman taktikleri dışarı sızdırılıyor” diye enteresan bir çıkış yapmanın mantığı nedir?

Günümüz futbolunda teknik-taktiğin gizliliği diye bir şey kaldı mı? Hafta sonu evinde oturup maçları izleyen herkes, lider Galatasaray’dan son sıradaki Karagümrükspor’a kadar bütün takımlar hakkında fikre sahip.

Takımı bu kadar dile düşürmeye ne gerek var? Otur, işini yap.


Mali yük ağır, destek az. Son yıllarda şehir insanı ile takım arasındaki bağ zedelendi. Buna rağmen hâlâ kalbi şehrinin takımı için atan insanların vicdanları kanıyor.

Lige çıktığımız 2015’ten bu yana ilk kez düşme korkusu insanları sardı. Düşmeyiz…


Ama her sene hedefsiz, vizyonsuz şekilde ligde kalmanın manası ne?

Bu kısır döngü içinde kalmak ne bizi büyütüyor, ne de şehrin bir futbol takımının olmasının anlamı kalıyor.


“Umut hiç bitmeyen bahar mevsimidir.

İçine kar da yağar, fırtına da kopar.

Ama çiçekler hep açar.” — Mevlana


İnşallah o çiçek bir gün bizim için de açar…



Ekleme Tarihi : 2025.11.12 19:25:23
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap