SON DAKİKA

logo


Selahattin Yetgin



Satırlardan Hayatı Okumak

Ardımızda bıraktığımız yaz ayında çok fazla tatil yaptım sayılır, kendimi ve ruhumu dinleyerek bedensel olarak dinlendiğimi, ama ruhsal olarak çok fazla tatil anlamında yolculuk yapmadığımı itiraf edebilirim. Denizi çok sevmeme karşın  yeterince denize gitmemiştim. Eylül ayının sonlarında oğlum ile birlikte gittiğim plajdan harika izlenimlerle dönünce karalamıştım bu yazıyı. O günün erken saatlerinde baba oğul yola koyulduk ve kıskanılacak bir dayanışma ile, keyifli bir program yaptık kendimize. Hafif bir kahvaltı, Konyaaltı-Lara arasından bir seçim, eski Coca Cola yolunu kullanarak, hiçbir kırmızı ışığa takılmayarak Lara'ya varış ve ardından Eylül ayı olmasına karşın boğucu ve yakıcı bir güneşe rağmen konuşlandığımız plajda yine keyifli bir serinlikle günü yudumlamıştık.

Plajda bir turist grubuyla yan yanaydık. Her ne kadar inkar etsek de doğa güzelliklerine aşina ruhumuz plajın olağanüstü güzelliklerine de kayıtsız kalamazdı ve o güneşin altına sereserpe uzanmış hatunlardan birinin elinde ısrarla okuduğu bir kitap vardı ve göz ucuyla iliştim kitabın başlığına. Sanırım Nikolay Vasilyeviç'in Gogol isimli kitabıydı ve o sere serpe uzanan hatunun kavurucu sıcağa karşın okumaktan asla vazgeçmediği kitapta neler yazıyordu merak ettim. Oğlum tam bir net kurduydu ve bir çırpıda kitabın isminden yola çıkarak beni aydınlatmış, merakımı gidermişti.  Kitap hakkında edindiğim bilgiler kitabın ana sözünü sunar mı bilmiyorum, ancak bu yolla edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmadan geçemiyorum. 

İşte sizlere hayata ve yaşama dair birkaç anekdot: 

- Dünyayı dolaşmak, değişik insanlarla konuşmak canlı bir kitap okumaya benzer, ikinci bir ilim sayılır. Göremediğin şeyleri görür; yeni, hiç tanımadığın insanlarla karşılaşırsın. Yabancılarla konuşmak da çok değerli şeyler kazandırır insana.

Dünyada en değerli şey paradır. Arkadaşın ya da dostun bir felaket anında seni yalnız bırakır; ama para seni hiçbir zaman bırakmaz. Paranın açamayacağı kapı yoktur bu dünyada.

- Milyoner sözcüğünün çağrışım yaptığı para yığını yalnız bayağı insanlar değil -zengin olsun yoksul olsun, aşağı tabakadan olsun yüksek tabakadan olsun- bütün insanlar arasında bir büyü yaratır. Milyonerin kişisel çıkara dayanmayan ve herhangi bir hesapla da ilgisi olmayan tüm alçaklığı tanıyabilme yetkisi, olanağı vardır. Herkes ondan en ufak bir zırnık bile koparamayacağını bildiği halde gene de önüne koşarlar, yüzüne gülerler, şapkalarını çıkarırlar, onun davet edildiği bir ziyafete kendilerini de çağırtmaktan geri kalmazlar.

"Dünya kadar paran olacağına konuşup anlaşabileceğin bir tek dostun olması daha iyidir."

- Gelin de anlayın şu insanları! Gerçekten güzel, sanat dolu, şiir dolu, buna kimsenin itiraz edemeyeceği gün gibi açık bir eseri bir yana atar; doğanın yarattığı eseri kabaca bozmuş, biçimsizleştirmiş tuhaf, bayağı bir esere dört elle sarılır ve haykırır: "İşte insan kalbinin en gizli sırlarını açığa vurabilen gerçek bir eser!"

"Öküzle ne kadar uğraşırsan uğraş, tek damla süt sağamazsın."

- Tatlı gençlik yıllarından sert, katı olgunluk çağına geçerken insancıl duygularınızı da birlikte götürün, yolda bırakmayın. Sonra o duyguları bir daha bulamazsınız. Önünüzdeki yaşlılık daha korkunçtur. Bir daha geri çevirmez insanı. Mezar bile ondan iyi yüreklidir. Mezarın üstünde "Burada bir insan gömülüdür" diye yazar hiç olmazsa. Oysa insanlıkla ilişkisi kalmamış olan yaşlılığın soğuk, duygusuz çizgilerinde böyle bir yazı bile okunmaz.

- Her ulusun yaratıcı güçleri, ruh özellikleri; hatta dini güçleri ayrıdır. Her ulusun kendine özgü özelliklerini belirten, herhangi bir şeyi anlatırken kendi karakterlerini de yansıtan özel sözleri vardır. Britanyalının sözü insanın kalbine, bilgisine hitap eder; Fransızın sözü daha havai, daha geçici, kısa bir süre içerisinde kayboluveren sözlerdir; Almanın sözü en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş, karmakarışık sözlerdir. Ama hiçbir ulusun sözü tam yerinde kullanılmış, tam kalpten çıkmış, canlı bir Rus sözünü tutmaz.

Bizim köylülerin hepsi hırsız, hepsi dolandırıcıdır. Bir gün başlarından ayrılsam dönüşte ceketimi asacak bir çivi bile bulamam.

"Kimi papazı sever, kimi papazın karısını."

'Cimrilik kurdun açlığına benzer, yedikçe acıkır'.

- Hani sokağa neşeyle gezmeye çıkan her şeyden hoşlanmaya hazır bir insan birdenbire bir şey unuttuğu kafasına takılınca olduğu yerde durur -ki adamın o andaki durumu gibi bir şaşkınlık düşünülemez- yüzünde aptalca bir ifade ile ne unuttuğunu düşünmeye çalışır boş yere: Mendilini mi? Hayır, mendili cebindedir; parasını mı? Parası da cebindedir; ama gene de görünmez biri kulağına bir şey unuttuğunu fısıldar durur. Artık önünden geçip giden kalabalığa, arabalara, geçit töreni yapan alayın başlıklarına, tüfeklerine, mağaza tabelalarına şaşkın, boş gözlerle bakar durur; ama hiçbir şey göremez.

Evet. Bakmakla görmek arasındaki o narin çizgi. Yaşamla ilgili harika anekdotlar. Değerini yaşayanın belirlediği, kimi acımasız, kimi engebeli, kimi de çetin bir yaşam ruleti. Ne yöne çevirdiğimizden çok, ne kazanmak istediğimiz önemli genellikle. O ruleti çevirmekten aldığımız haz ve düşlediğimiz mecaz hayatla ilgili anlarımıza muazzam bir kare oluşturmakta ve bizler o karelerde mutlu yüzler olarak kalabildiğimiz sürece çok şeyin üstesinden de gelebileceğimizi unutmamalıyız. 

Dedikoduya müptela bir toplum olduğumuz aşikâr. Kimin eli kimin cebinde, kimin poşetinde neler var, kim kiminle çıkıyor ve kim diğerine ne yapmış, hangi takım hangi futbolcuyu almış! gün boyu konuştuğumuz konular. Üç beş geyik bir araya gelince muhabbetin köküne de damarına da indiklerini sanırlar, ancak yanıldıkları o kadar şey çok vardır ki, o acımasız yaşam hoyrat bir sabun köpüğü gibi kayar gider avuçlarından. Onlara acımayı, onların yaşam karakterlerini tartışmayı bir köşeye bırakıp bir tek şeyde odaklanmak istiyorum. ‘Çok gezen mi, çok okuyan mı?' Kimin neyi daha çok bildiğinin benim için hiçbir önemi yok. Kiminin gezerek, dolaşarak, kiminin de okuyarak belirlediği yaşam rotasından ben kesinlikle çıkmamanızı diliyorum. 

Okuduğumuz her şeyden alacağımız bir öz mutlaka vardır. Nerede olursanız olun okumaktan vaz geçmeyin ve yaşayarak ve yaşamdan algıladıklarınızla yaşamın koluna daha kararlı ve güçlü girin. Sevgiyle...

Ekleme Tarihi : 2023.07.05 18:07:32
Son Düzenlenme Tarihi :

SEVGİ O(TO)BÜSÜ….

Korku’nun Ulemaları!...

İNSAN Dedikleri!...

Selahattin Yetgin

Yorum Yap