SON DAKİKA

logo

Tıbbi sarf malzeme satın alınacaktır

KEPEZ BELEDİYESİ SAĞLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ

Sağlık Merkezi Diş Sarf Malzemesi Alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. 

 Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan.gov.tr’de yer alan ilana göre İhale 18.01.2022 - 10:00'da  Teomanpaşa Mahallesi Yeşilırmak Caddesi No:4 Kepez/ANTALYA adresinde yapılacaktır. * Detaylar için TIKLAYIN



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.12.22 18:59:02
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Define avcıları tarihi eser bulamayınca taklit eser üretiyorlar

Uluslararası Strateji Kalkındırma Araştırma Derneği (USKAD) Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, tarihi eser kaçakçılığını vatana büyük bir ihanet olarak değerlendirdiğini söyledi.
Türkiye ve komşu ülkelerde antik çağlar boyunca yaşamış medeniyetlerin bıraktığı kültürel mirasa ait eserlerden bazılarının özellikle Osmanlı Devleti’nin son döneminden itibaren değişik suç işleme teknikleri kullanılmak suretiyle çalınarak yurt dışına kaçırıldığını söyleyen USKAD Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, “Ekonomik yönden ticari bir mal olarak kabul edilen kültür varlıkları; tarihi ve kültürel mekânlardan, sit alanlarından, ören yerlerinden, müzelerden, dinsel yapılardan, arkeolojik kazı alanlarından, koleksiyonculardan ve müzayede salonlarından çalınmış ve yurt dışına kaçırılmıştır” dedi.

Tarihi eser kaçakçılığı vatana ihanettir
Eser kaçakçılığının vatana ihanet olduğuna dikkat çeken Karabayram, “Eserini satan vatanını satar” açıklamalarının bazı çevrelerce ağır ve abartılı olarak görülse de, bu ifadelerle anlatmak istediklerini ve kaçakçılık faaliyetlerinin nelere sebep olduğunu şu şekilde açıkladı:
“Tarihi eser kaçakçılığını iki sınıfa ayırarak değerlendirebiliriz. Bunlar, meraklı define avcıları ve bu faaliyetleri ticaret amaçlı yapan ve terör örgütleri ile bağlantılı gruplardır. Define meraklısı bilinçsiz grupların faaliyetleri sonucunda yıllardır birçok arkeolojik alan ve eser büyük tahribatlara uğratılmaktadır. Bunun yanı sıra özellikle bilinçli ticari faaliyet amacıyla yapılan tarihi eser kaçakçılığının ülkenin güvenliğine, birlik ve bütünlüğüne olumsuz anlamda tesir edebilecek birçok sonuçları ortaya çıkardığı görülmektedir. Yakın tarihlerdeki coğrafi komşularımızdan birisi olan ABD’nin operasyonunda Irak’ta İslami döneme ait eşsiz eserler ve müzeler tarumar edilip terör örgütleri tarafından yağmalanmıştır. Bu durum öyle bir boyuta ulaştı ki, özellikle terör örgütleri yağmaladıkları tarihi eserleri ticari bir hamle olarak kullandı ve elde edilen gelirler özellikle ülkemize karşı ekonomik ve silah gücü olarak kullanıldı. Şunu açıkça söyleyebiliriz ki terör örgütleri tarihi eser kaçakçılığından önemli ölçüde beslenmektedir. Yine son yıllarda Suriye’de yaşanan iç savaş/karışıklık neticesinde Suriye kültür varlıklarının birbirleri ile savaşan gruplar tarafından yağmalandığı, yaşanan siyasi otorite boşluğu, savaş ve kargaşa ortamının Suriye topraklarında kültür varlığı yağmasına yol açarak eserlerin birçoğunun tahribatı kalanların ise çalıntı ve ticari faaliyetler sonucu terör örgütlerine ekonomik katkı sağlamasına sebep olduğu görülmüştür.”

"Devletimiz mücadele ediyor"
Türkiye’de kaçakçılık faaliyetlerine bilinçli ya da bilinçsiz şekilde dahil olan herkesin bu yapılan definecilik ve yağmacılığın büyük felaketlere çanak tutmak olacağını bilmesi gerektiğine dikkat çeken Karabayram, "Ülkemizin bu konuda, 1973 yılında yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu’ndan itibaren 1983 ve 2004’te kapsamı daha da geliştirilen ve değiştirilen 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu yürürlüğe konularak kültür varlıklarının korunması çalışmaları sürekli olarak devam etmiştir. Özellikle son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy, Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığımız ve Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğümüzün özverili çalışmaları ve kaçırılan eserlerimizin ülkemize geri kazandırılmasında gösterilen çabalar takdire şayandır. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın İç İşleri Bakanlığı ve bağlı polis/jandarma birimleri ile iş birliği içinde planladığı ve sürdürdüğü bu çalışmalar başarılı bir şekilde devam ettiği sürece, bu konuda atılan adımlara vatandaşların da bilinçlendirilmesi ve destek vermesi teşvik edilirse, ülkemizin kanayan yaralarından birisi olan kaçakçılık ve yağmacılık faaliyetlerinin son bulacağını umuyor ve gönülden inanıyorum” dedi.

"Gerçeğini bulamayınca taklidini üretiyorlar"
Definecilerin altın arama maceralarında boşluğa kürek sallayarak olmayacak hayaller peşinde birçok yapıyı tahrip ettiğini dile getiren Karabayram, define merakının kronik bir hastalık olduğunu söyledi. Definecilerin altın bulma arzusunun, kumar oynayanların kazanma arzusuyla aynı olduğunu aktaran Karabayram, define avcılarının kazı başkanlarının düzenlediği panel ve sempozyumları kaçırmadıklarını söyledi. Bu kişilerin panellere katılma nedeninin bilimsel bilgi elde etmek olmadığını dile getiren Karabayram, katılış amaçlarının panelde verileri ve bölgeleri öğrenerek daha rahat kazı yapmak olduğunu kaydetti. Kaçakçıların dolandırıcılık yöntemi olarak gerçek eserleri yağmalama ve ticaretini yapma arzusunun yanında, taş üzerine belirli eskitme teknikleri ile orijinal eserlerin kopyalarını yaparak vatandaşları dolandırdıkları durumlarla da sıklıkla karşılaşıldığını söyleyerek, "Ayrıca, define avcıları define ve tarihi eser bulamadıkları durumlarda da taklit eser üretiyorlar. Bu da bir hastalık biçimidir” ifadelerine yer verdi.
Karabayram, son olarak internet sitelerinde definecilik faaliyetlerini özendiren ve teşvik eden paylaşım alanlarının kısıtlanmasının bu duruma çözüm olabilecek diğer bir husus olduğunu belirterek, internet sitelerinde yer alan detektör ve benzeri makine ve ekipmanların satışına kısıtlanma getirilerek gerekli önlemler alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.02 11:26:10
Son Düzenlenme Tarihi :





“Karanlık Gece” Nilüfer’de izleyici ile buluştu

(İHA) - Nilüfer Belediyesi, Özcan Alper’in 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film” ve “En İyi Senaryo” ödüllerine değer görülen “Karanlık Gece” filmini, vizyona girmeden önce “Bir Film Bir Söyleşi” etkinliğinde Nilüferli sinemaseverlerle buluşturdu. Özel gösterimin ardından yönetmen Özcan Alper ile oyuncu Ozan Çelik, izleyenlerle söyleşi gerçekleştirdi.   
  Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Bir Film Bir Söyleşi etkinliği, Nilüferli sinema tutkunlarına özel bir gece yaşattı. Özcan Alper’in 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film” ve “En İyi Senaryo” ödüllerine değer görülen “Karanlık Gece” filmi, vizyona girmeden önce Nilüferli sinemaseverlerle buluştu. Konak Kültürevi Serdar Şafak Sahnesi’nde gerçekleştirilen özel gösterime, beyaz perdeye gönül verenler ilgi gösterdi. Yönetmenliğini Özcan Alper’in yaptığı, senaryosunu Murat Uyurkulak’ın yazdığı Karanlık Gece’de, Berkay Ateş, Pınar Deniz, Ozan Çelik, Taner Birsel, Sibel Kekilli, Cem Yiğit Üzümoğlu  rol alıyor. Anadolu’nun küçük bir köyünde yaşayan İshak karakterinin, kendi vicdanıyla olan muhasebesini ve toplumsal bir suskunluğun ortasında yaşananların anlatıldığı “Karanlık Gece”, Bursa izleyicisinden tam not aldı. Bu özel gösterimin ardından, filmin yönetmeni Özcan Alper ile oyuncu Ozan Çelik, izleyenlerle Karanlık Gece filmi, senaryosu ve çekim sürecine yönelik söyleşi gerçekleştirdi. 
  Nilüfer Belediyesi ve Nilüferli film tutkunlarından övgü dolu sözlerle bahseden Özcan Alper, “Bu salon, benim için çok değerli. Karanlık Gece filmim ve önceki filmlerim bu salonda gösterildi. Bursa seyircisi filmlerime sahip çıktı. Umarım sonraki filmlerimde de buraya gelirim. Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer seyircisinin benim için çok özel bir yeri var. Nilüfer Belediyesi’nin kültür sanat alanındaki çabası, Türkiye’ye örnek olmalı” dedi. 
  Karanlık Gece filminin, önceki filmleriyle tema ve mesele benzerliği taşıdığını söyleyen Alper, “Kendi filmlerinizi referans verebiliyorsunuz. Bir filmi sadece film olarak görmek istemiyorum. Bütün filmlerde açık yapıt olarak, bazen şiir, bazen edebiyat, fotoğraf karesi olarak görmek de hoşuma gidiyor. Filmlerim, mesele olarak Türkiye’nin 100 yılı gibi. Bana 10 yıl sonra geriye dön, Türkiye’nin 100 yılını anlat deseler, ben bir sinemacı olarak 4 filmimi gösteririm. Bu 4 filme baktığınızda hep yüzleşmeme, yüzleşmekten kaçınma, bir takım suçların üzerinin örtülmesi, hafıza, ötekileştirme ve linç gibi pek çok şeyler görebilirsiniz” diye konuştu. Toplumsal meseleleri kişisel hikayeler üzerinden anlatmayı doğru bulduğunu ifade eden Özcan Alper, “Temel olarak meselelerimizden biri de, özür dilemeyi bilmiyoruz. Herkes birbirini sevmek zorunda değil ancak saygı duymayı ve dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu film de, vicdandan kaynaklı adalet arayışı hikayesi yer alıyor. Toplumsal olarak da bir vicdan oluşabilmesi için ilk önce utanmayı bilmek gerekiyor. Anadolu kültüründe, köklerimizde bu var ama zamanla biraz bu duyguları galiba kaybettik. O yüzden bu filmim ve diğer filmlerimde, bütün bu meselelerle beraber benzer görsel göndermeler de çok normal” diye konuştu. 
  “İnsan hakları dersi vermek için sinema yapmıyorum” diyen Özcan Alper, “Gündelik hayatta fark edemediğimiz ırkçılık gibi suçlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Ben bu tarz filmlerin, sanatın, edebiyatın, müziğin bütün bu üzeri örtülen suçların, meselelerin daha görünür kılınmasını, empati kurulmasını ve konuşulabilir olmasını arzuluyorum. Birilerine insan hakları dersi vermek için sinema yapmıyorum. Aksine yaşadığım ülkeyi ve coğrafyayı baz alarak, her filmimi yaparken kendimi merkeze koyuyorum. Sanatla, sinemayla, edebiyatla, tiyatroyla, müzikle tanışan bir nesil, başkalarını gören, empati kuran, dinleyen, duyan bir insanlar topluluğu olur. Bu topluluk da, kolay kolay ırkçı olamaz, şiddet olaylarına karışamaz. Türkiye’de ihtiyacımız olan bu. Sanatı ve sinemayı eğlenme aracı olarak görmeye başladık. Bunun aksine sinema, aynı zamanda düşünme, konuşma, empati kurmaya neden olmalı. Umarım seyirciler sinemalarda bu filmleri daha çok izlerse biz de daha çok film yaparız. Ancak bu da sizin sayenizde olur” dedi. Özcan Alper ile Ozan Çelik, söyleşinin son bölümünde seyircilerin sorularını da yanıtladı. 
  Gecenin sonunda Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan, Özcan Alper ve Ozan Çelik’e teşekkür etti. 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.28 12:48:05
Son Düzenlenme Tarihi :