Yaz aylarında artan gıda zehirlenmelerine dikkat
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, yaz mevsiminde gıda zehirlenme vakalarının arttığını belirterek, “Sıcaklıkla beraber çoğalan mikroorganizmalar gıda zehirlenmesine yol açıyor. Gıda zehirlenmesi genellikle kendi kendini sınırlayan 1-3 günde tamamen düzelen kliniğe sebep olmakla birlikte ciddi nörolojik tablolara hatta nadiren ölüme de neden olabilmektedir” dedi.
Artan sıcaklıklarla birlikte yaz mevsiminde görülen besin zehirlenmesi vakalarında da artış görülüyor. Yaz mevsiminde gıda zehirlenme vakalarının arttığını bildiren Medical Park Seyhan Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.
“Gıda zehirlenmesi belirtileri”
Gıda zehirlenmesinde görülebilecek belirtilere değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “En yaygın olarak görülen gıda zehirlenmesi belirtileri arasında kusma, karın ağrısı ve ishaldir. Sebebe bağlı olarak, belirtiler dahilinde bilinçte bozulma, yüksek ateş, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, ağır vakalarda felçlik ve nefes darlığı gibi bulgulara da rastlamaktayız. Gıda zehirlenmelerinde bulantı ve kusma en sık gördüğümüz şikayetlerdir. Etkene göre değişmekle birlikte 30 dakika ile 2 saat arasında semptomlar görülmeye başlar. Bazı durumlarda bu süre 1 aya kadar uzayabilir. Bulantı ve kusmadan yanı sıra ateş, kanlı ya da sulu ishal, karın ağrısı gibi bulguların yanı sıra çift ya da bulanık görme, konuşma bozukluğu, motor fonksiyonlarda kayıp, bilinç değişiklikleri gibi nörolojik semptomlar da görebiliriz. Gıda zehirlenmesi genellikle kendi kendini sınırlayan 1-3 günde tamamen düzelen kliniğe sebep olmakla birlikte ciddi nörolojik tablolara hatta nadiren ölüme de neden olabilmektedir. Bu tür rahatsızlıklarla karşılaşırsanız en kısa sürede acil servise başvurun” diye konuştu.
“Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli”
Açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ece Kocabaş, “Et ve tavuk tüketecek kişiler ürünleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden almalıdır. Güvenilir markaların paketli ürünleri de satın alınabilir. Paketli ürün alırken paketin hasar görmediğinden emin olunması gerekir. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihleri kontrol edilmeli dedi.
“Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur”
Tavuk tüketiminde nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Uzm. Dr. Kocabaş, daha sonra şunları söyledi:
“Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur. Tavuğun doğal olarak mikroorganizma yükü yüksektir. Tavuğu pişirmeden önce yıkadığımızda; mikroorganizma yükünü azaltamadığınız gibi lavabo, musluk, tezgah yüzeylerine ve hatta ellerimize sıçrayan bu mikroorganizmalar çapraz bulaşmaya da sebep olabilir. Sonrasında mutlaka bu yüzeylerin dezenfeksiyonu yapılmalı ve eller en az 20 saniye sıvı sabunla ovalanarak yıkanmalıdır.”
“Yaz aylarında su tüketimine önem verilmeli”
Yaz mevsiminde nasıl beslenilmesi gerektiğinden de bahseden Uzm. Dr. Kocabaş, “Hava sıcaklığı arttığında su ihtiyacımız da artacaktır. Kişinin yaşı, boyu, kilosu ve kronik hastalığı olup olmamasına göre değişmekle birlikte yaz aylarında günlük 2-3 litre su içilmesine mutlaka önem verilmelidir. Süt, ev yapımı meyve suyu, limonata, ayran, soda gibi içecekler günlük sıvı tüketiminize yardımcı olurlar. Porsiyonları küçülterek sindirimi kolay besinleri tercih etmeliyiz. Meyve sebze tüketimini artırmalıyız. Özellikle yazın kaybettiğimiz su ve mineralleri yeşil yapraklı sebze ve meyvelerden sağlamaktayız. Tatlı ihtiyacınızı meyve ve gereğinde sütlü tatlıları tercih ederek giderin. Yüksek bir lif kaynağı olan ve yüzde 90’ı su olan karpuzun, tüketildiğinde tokluk hissi vermesinin yanı sıra bağırsak hareketlerimizi düzenlemesi açısından da oldukça fayda sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Artan sıcaklıklarla birlikte yaz mevsiminde görülen besin zehirlenmesi vakalarında da artış görülüyor. Yaz mevsiminde gıda zehirlenme vakalarının arttığını bildiren Medical Park Seyhan Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.
“Gıda zehirlenmesi belirtileri”
Gıda zehirlenmesinde görülebilecek belirtilere değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “En yaygın olarak görülen gıda zehirlenmesi belirtileri arasında kusma, karın ağrısı ve ishaldir. Sebebe bağlı olarak, belirtiler dahilinde bilinçte bozulma, yüksek ateş, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, ağır vakalarda felçlik ve nefes darlığı gibi bulgulara da rastlamaktayız. Gıda zehirlenmelerinde bulantı ve kusma en sık gördüğümüz şikayetlerdir. Etkene göre değişmekle birlikte 30 dakika ile 2 saat arasında semptomlar görülmeye başlar. Bazı durumlarda bu süre 1 aya kadar uzayabilir. Bulantı ve kusmadan yanı sıra ateş, kanlı ya da sulu ishal, karın ağrısı gibi bulguların yanı sıra çift ya da bulanık görme, konuşma bozukluğu, motor fonksiyonlarda kayıp, bilinç değişiklikleri gibi nörolojik semptomlar da görebiliriz. Gıda zehirlenmesi genellikle kendi kendini sınırlayan 1-3 günde tamamen düzelen kliniğe sebep olmakla birlikte ciddi nörolojik tablolara hatta nadiren ölüme de neden olabilmektedir. Bu tür rahatsızlıklarla karşılaşırsanız en kısa sürede acil servise başvurun” diye konuştu.
“Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli”
Açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ece Kocabaş, “Et ve tavuk tüketecek kişiler ürünleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden almalıdır. Güvenilir markaların paketli ürünleri de satın alınabilir. Paketli ürün alırken paketin hasar görmediğinden emin olunması gerekir. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihleri kontrol edilmeli dedi.
“Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur”
Tavuk tüketiminde nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Uzm. Dr. Kocabaş, daha sonra şunları söyledi:
“Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur. Tavuğun doğal olarak mikroorganizma yükü yüksektir. Tavuğu pişirmeden önce yıkadığımızda; mikroorganizma yükünü azaltamadığınız gibi lavabo, musluk, tezgah yüzeylerine ve hatta ellerimize sıçrayan bu mikroorganizmalar çapraz bulaşmaya da sebep olabilir. Sonrasında mutlaka bu yüzeylerin dezenfeksiyonu yapılmalı ve eller en az 20 saniye sıvı sabunla ovalanarak yıkanmalıdır.”
“Yaz aylarında su tüketimine önem verilmeli”
Yaz mevsiminde nasıl beslenilmesi gerektiğinden de bahseden Uzm. Dr. Kocabaş, “Hava sıcaklığı arttığında su ihtiyacımız da artacaktır. Kişinin yaşı, boyu, kilosu ve kronik hastalığı olup olmamasına göre değişmekle birlikte yaz aylarında günlük 2-3 litre su içilmesine mutlaka önem verilmelidir. Süt, ev yapımı meyve suyu, limonata, ayran, soda gibi içecekler günlük sıvı tüketiminize yardımcı olurlar. Porsiyonları küçülterek sindirimi kolay besinleri tercih etmeliyiz. Meyve sebze tüketimini artırmalıyız. Özellikle yazın kaybettiğimiz su ve mineralleri yeşil yapraklı sebze ve meyvelerden sağlamaktayız. Tatlı ihtiyacınızı meyve ve gereğinde sütlü tatlıları tercih ederek giderin. Yüksek bir lif kaynağı olan ve yüzde 90’ı su olan karpuzun, tüketildiğinde tokluk hissi vermesinin yanı sıra bağırsak hareketlerimizi düzenlemesi açısından da oldukça fayda sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.30 14:25:15
Son Düzenlenme Tarihi :
Depremin yerle bir ettiği enkaz kentin tarihi eserlerinden geriye maketleri kaldı
Hatay’da yüzlerce yıldır ayakta duran ve asrın felaketinde yerle bir olan tarihi eserlerden geriye Hasan Bedibelli’nin yaptığı maketler kaldı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük Hatay’da meydana gelmişti. Asrın felaketinde kentin tarihine ışık tutan eserlerde yerle bir olmuştu. Depremin ardından vatandaşların gözleri de en çok tarihi eserleri arar oldu. Defne ilçesinde yaşayan ve pandemi sürecinde maket yapmaya merak salan 64 yaşındaki Hasan Bedibelli, Hatay’da bulunan tarihi eserlerin ahşaptan maketlerini yapmıştı. Asrın felaketinde yerle bir olan eserlerden geriye kalan Bedibelli’nin yaptığı maketler, şimdiler de bir evin bodrum katında gelecek nesillere aktarılmayı bekliyor.
“İyi ki de yapmışım çünkü gerçekleri yıkıldı”
Pandemi sürecinde maket yapmaya başladığını ifade eden Bedibelli, “Pandemi zamanında böyle şeyleri yapmaya heves ettim. Şu an Antakya’mızın nadide olan yerlerinden meclis binası, Anadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar cami, Ulu Cami, St. Pierre Kilisesi gibi çok güzel eserlerin maketlerini yaptım. Bunları büyük bir keyifle ben yaptım. İyi ki de yapmışım çünkü gerçekleri yıkıldı. Bu eserler benim için çok değerli, çok büyük bir hüzün içinde çok üzülüyorum” dedi.
Bir eserin yapımının yaklaşın 5 ay sürdüğüne değinen Bedibelli, tek amacının bu eserleri gelecek nesillere aktarmak olduğunu ifade ederek, “Bu gördüğünüz eserleri hep şarkılarla türkülerle yaptım. Her bir eserim örneğin Ulu Camii’de dört buçuk beş ayımı aldı. Hadi Neccar Camisi yine bir o kadar bunları yaptım. Şu an şu an çok üzgünüm. Bunların yeri şu an kiler de olmamalı. Evin bodrumunda olmamalı. Benim yetkililerden bir isteğim var. Evet sadece bu eserlerimi koruyabilecek bir yer istiyorum. Bunun haricinde daha benim yapacağım çok değerli eserlerim var. Onları da yapacağım. Evet çok çok önemli. Zaten benim buradaki hedefim amacım bu güzel eserlerimi gelecek nesle aktarmak gelecek nesil görsün bunları. Ben nereden bilecektim ki yıkılacak ve benim eserlerim ayakta kalacak. Çok üzgünüm. Tekrar söylüyorum. Benim sadece atölyeye ihtiyacım var. Ben hiç kimsenin bir maddi beklentim yok. Ben bu yaptığım eserleri hiçbir karşılık beklemeden yapıyorum. Gelecek nesle Hatay için hem kültürel hem turizm anlamında katkı yapmak. Benim hedefim bu” şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük Hatay’da meydana gelmişti. Asrın felaketinde kentin tarihine ışık tutan eserlerde yerle bir olmuştu. Depremin ardından vatandaşların gözleri de en çok tarihi eserleri arar oldu. Defne ilçesinde yaşayan ve pandemi sürecinde maket yapmaya merak salan 64 yaşındaki Hasan Bedibelli, Hatay’da bulunan tarihi eserlerin ahşaptan maketlerini yapmıştı. Asrın felaketinde yerle bir olan eserlerden geriye kalan Bedibelli’nin yaptığı maketler, şimdiler de bir evin bodrum katında gelecek nesillere aktarılmayı bekliyor.
“İyi ki de yapmışım çünkü gerçekleri yıkıldı”
Pandemi sürecinde maket yapmaya başladığını ifade eden Bedibelli, “Pandemi zamanında böyle şeyleri yapmaya heves ettim. Şu an Antakya’mızın nadide olan yerlerinden meclis binası, Anadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar cami, Ulu Cami, St. Pierre Kilisesi gibi çok güzel eserlerin maketlerini yaptım. Bunları büyük bir keyifle ben yaptım. İyi ki de yapmışım çünkü gerçekleri yıkıldı. Bu eserler benim için çok değerli, çok büyük bir hüzün içinde çok üzülüyorum” dedi.
Bir eserin yapımının yaklaşın 5 ay sürdüğüne değinen Bedibelli, tek amacının bu eserleri gelecek nesillere aktarmak olduğunu ifade ederek, “Bu gördüğünüz eserleri hep şarkılarla türkülerle yaptım. Her bir eserim örneğin Ulu Camii’de dört buçuk beş ayımı aldı. Hadi Neccar Camisi yine bir o kadar bunları yaptım. Şu an şu an çok üzgünüm. Bunların yeri şu an kiler de olmamalı. Evin bodrumunda olmamalı. Benim yetkililerden bir isteğim var. Evet sadece bu eserlerimi koruyabilecek bir yer istiyorum. Bunun haricinde daha benim yapacağım çok değerli eserlerim var. Onları da yapacağım. Evet çok çok önemli. Zaten benim buradaki hedefim amacım bu güzel eserlerimi gelecek nesle aktarmak gelecek nesil görsün bunları. Ben nereden bilecektim ki yıkılacak ve benim eserlerim ayakta kalacak. Çok üzgünüm. Tekrar söylüyorum. Benim sadece atölyeye ihtiyacım var. Ben hiç kimsenin bir maddi beklentim yok. Ben bu yaptığım eserleri hiçbir karşılık beklemeden yapıyorum. Gelecek nesle Hatay için hem kültürel hem turizm anlamında katkı yapmak. Benim hedefim bu” şeklinde konuştu.

