SON DAKİKA

logo

İlk rahim nakli için rektörden ‘Nobel ödülü’ açıklaması

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, ilk rahim naklinin 12. yıl dönümünde konuştu. Kayıtlara geçen büyük başarı için 9 yıl çok ciddi uğraş verdiklerini vurgulayan Özkan, “Bizden sonra yapan, bizim yardım ettiğimiz ekip İsveç ekibi. Nobel’i de İsveç ekibi veriyor. Bu anlamda sanırı..

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, ilk rahim naklinin 12. yıl dönümünde konuştu. Kayıtlara geçen büyük başarı için 9 yıl çok ciddi uğraş verdiklerini vurgulayan Özkan, “Bizden sonra yapan, bizim yardım ettiğimiz ekip İsveç ekibi. Nobel’i de İsveç ekibi veriyor. Bu anlamda sanırım onların kafalarında kendileri alma yönünde bir şeyler var. Umuyorum Nobel’i kucaklarız” dedi.
Dünyada ve Türkiye’de ilk olarak Akdeniz Üniversitesinde 8 Ağustos 2011 yılında yapılan operasyonla rahim nakli olan Derya Sert, nakilden 9 sene sonra 4 Haziran 2020 yılında annelik sevinci yaşadı. Bebeğe, operasyonu gerçekleştiren ekibin başındaki isim olan Prof. Dr. Ömer Özkan’ın ismini verildi. Dünya tarihindeki ilk rahim nakli ameliyatı olarak kayıtlara geçen büyük başarı, bugün 12. yılını doldurdu.

“O süreç bizlere çok şeyler öğretti”
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, rahim naklinde dile kolay 12 yılı geride bıraktıklarını ve bu zorlu nakil için 9 yıl uğraş verdiklerinin altını çizdi. Türkiye’den önce Suudi Arabistan’ın ilk rahim naklini denediğini ancak başarısız olduğunu hatırlatan Özkan, “Dolayısıyla ilk başarılı rahim tarafımızca yapıldı. 9 yılın sonunda Derya bebek sahibi oldu. Zor bir süreçti. Ameliyattan sonra hemen hamile kalıp doğuracağını düşünmüştük ama maalesef öyle olmadı. O süreç bizlere çok şey öğretti. Bu birikimi ikinci rahim nakli olan Havva üzerinde denedik ve çok kısa sürede çocuk sahibi olmasını sağladık” diye konuştu.

"Dünyada 100’ün üzerinde rahim naklinden sonra bebek sahibi olan hasta var"
Türkiye’nin bu başarısı sonrası dünyada birçok ülkede rahim nakli operasyonlarının gerçekleştirildiğini ve 100’ü aşkın bebeğin bu yöntemle dünyaya geldiğini ifade eden Özkan, “Dünyada yeni yöntem olmakla beraber, bizden sonra İsveç, ardından ABD, Almanya, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi birçok ülke yaptı ve çocuk sahibi olundu. 100’ün üzerinde rahim naklinden sonra bebek sahibi olan hasta var” şeklinde konuştu.

"Ameliyatı ilk yaptığımız zaman dünyanın her tarafından birçok hasta bize gelmek istiyordu, halen de öyle"
Rahim naklini her ekibin yapamayacağına vurgu yapan Özkan, “Bu bir normal rahim ameliyatı değil. Tamamen başka bir şey. Rahimi de çok farklı yöntemlerle, çok farklı şeyleri dikkate alarak alıyorsunuz. Bazen kadavra, bazen canlı olabiliyor. O zaman canlıya da bir risk yüklemiş oluyorsunuz. Bu anlamda çok fazla hasta var. Biz bu ameliyatı ilk yaptığımız zaman dünyanın her tarafından birçok hasta bize gelmek istiyordu, halen de öyle. Çünkü biz bu işi hakkıyla yapan, her noktasını bilen bir ekibiz. Her ekip bunu yapamaz, her hastaya da yapılamaz. Bazı kriterler var, hem hasta sağlıklı olacak ki; sağlıklı bebek doğursun” ifadelerine yer verdi.

“Umuyorum Nobel’i kucaklarız”
Prof. Dr. Özkan, son olarak Nobel konusuyla ilgili şu görüşlere yer verdi:
“Bizden sonra yapan, bizim yardım ettiğimiz ekip İsveç ekibi. Nobel’i de İsveç ekibi veriyor. Yani bunu siz öneremiyorsunuz. İsveç ekibi buna kendi karar veriyor. Bu anlamda sanırım onların kafalarında da böyle bir şeyler var. Bunun için çok ciddi bir kamuoyu desteği gerekiyor. Hala rahim naklinin anlaşılmadığını düşünüyorum. Belki karaciğer, böbrek gibi görünmüyor ama Allah’ın yarattığı insanoğlunun soyunun devam etmesi için çok gerekli bir organ. Mevzuatın çıkması gerekiyor ki, bunun devamını yapalım. Bu Türk tıbbının çok büyük başarısı olacak ama sahiplenmek gerekiyor. Umuyorum Nobel’i kucaklarız.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.08 13:44:38
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Hasımlarından kaçıp telefoncuya sığındı: Şüphelilerin iş yerini kurşunladığı anlar kamerada

Adana’da bir kişi hasımlarını fark etmesi üzerine cep telefonu dükkanına koşarak sığınırken şüpheliler iş yerini kurşun yağmuruna tuttu. Bu anlar güvenlik kameralarına yansırken olayda şans eseri yaralanan veya ölen olmadı.
Olay, Seyhan ilçesine bağlı Küçük Dikili Mahallesi’nde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, bir kişi yolda hasımlarını görünce bir cep telefonu tamircisi dükkanına sığındı. Şüpheliler ise iş yerini kurşun yağmuruna tuttu. Bu anlar anbean güvenlik kamerasına yansıdı.
Saldırı anında iş yerinin dükkanından kurşunların girmesi üzerine bir müşteri hemen eğilirken diğer kişiler de dükkanın arkasına doğru kaçarak canlarını zor kurtardı.
Polis şüphelileri yakalama çalışmalarına devam ediyor.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.21 18:45:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Prof. Dr. Çeliktaş: "Skolyoz riskine karşı düzenli kontrol şart"

Aynaya bakıldığında omuz seviyeleri arasında eşitsizlik ve bel çukurlarındaki asimetrinin skolyoz hastalığıyla ilgili önemli ipuçları verdiğini kaydeden Medline Adana Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çeliktaş, Türkiye’de yaklaşık 2,5 milyon skolyoz hastası olduğunu ve sorunun ilerlemeden tespit edilmesi durumunda cerrahi girişim yapılmadan da tedavi edilebildiğini söyledi.
Skolyoz, doğuştan omurga gelişim kusurları nedeniyle oluşabildiği gibi hızlı büyüme, genetik faktörler veya sinir ve kas sisteminde gelişen hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabiliyor. Ancak günümüzde skolyozun tipine göre, farklı zamanlarda, farklı yöntemlerle tedavisi gerçekleştirilerek yüz güldürücü sonuçlar alınabiliyor.

İleri deformitelerde sorun büyüyor
Skolyozun arkadan bakıldığında normalde düz bir hatta yerleşmesi gereken omurganın sağa veya sola doğru 10 derece üzerindeki eğriliği olarak tanımlandığını anlatan Prof. Dr. Çeliktaş, "Ancak bu hastalıkta omurlar sadece yana doğru yer değiştirmekle kalmıyor aynı zamanda kendi eksenleri etrafında da dönerek deformiteyi arttırıyor" diyerek, ileri deformitelerde iç organların yerleşiminin de problemli hale geldiğini vurguladı.

Kritik eşik "10 derece"
Kız çocuklarında daha fazla rastlanan skolyozun toplumda görülme sıklığının yüzde 1-6 seviyelerinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çeliktaş, "Normalde, her 10 kişiden birinde 10 derecenin altında işlev veya sağlık problemi oluşturmayan küçük eğrilikler bulunur. Bunlar tıbben normal olarak kabul edilir. Ancak bu eğrilik eğer 10 derecenin üzerine çıkarsa artık skolyoz varlığından bahsedilmelidir" dedi.

Tedavi seçenekleri değişiyor
Skolyozun sebep olduğu eğriliğin, bazen omurgaya arkadan bakıldığında ve düz durulduğunda bile fark edilebildiği gibi bazen de bu şekilde net olmadığı için ancak öne doğru eğilme, kontroller ve röntgen filmleri yardımıyla anlaşılabildiğini kaydeden Prof. Dr. Çeliktaş, hastalığın, oluşturduğu eğriliğin büyüklüğüne ve erken teşhis edilebilmesine bağlı olarak; gözlem, korse, egzersiz veya cerrahi yöntemler kullanılarak tedavi edilebildiğini söyledi.

Ayna karşısında fark edilebilir
Hastanın aynaya baktığında omuzlar ve bel oyuklarında farklılıkları görebileceğini belirten Prof. Dr. Çeliktaş, "Birey, ayna karşısında omuz seviyeleri arasında eşitsizlik, bel çukurlarında asimetri, bel kemiğinde bir tarafın öne çıkıntı yapması ve sırtta bir tarafta kemik kabarıklığı görülüyorsa bunlar skolyozu akla getiren önemli işaretlerdir. Skolyoz, doğumsal kemik anomalilerine ve kas hastalıklarına bağlı olabileceği gibi en çok da büyüyen çocukta nedeni bilinmeyen şeklide ortaya çıkar. Yaşlılık döneminde ise bireylerde tüm eklemlerde oluşan kireçlenmeye benzer şekilde omurgada meydana gelen dejenerasyonlar sonucu skolyoz gelişebilir" ifadelerini kullandı.

Ameliyatsız tedavi mümkün
Prof. Dr. Çeliktaş, skolyozun tespit edilmesi durumunda zaman kaybetmeden hastalığın takibini yapacak, konusunda uzman bir doktora başvurulması gerektiğini söyleyerek, "Birçok skolyoz vakasında hastalık ilerlemeden tespit edildiğinde cerrahi girişim yapılmadan tedavi etmek mümkün olabiliyor. Burada hastanın yaşı, skolyozun nedeni ve eşlik eden hastalıkların varlığı gibi etkenler de öne çıkıyor. Örneğin, kemik anomalisine bağlı bir skolyoz hastasının 2 yaşındayken ameliyat olması gerekirken, 11-12 yaşındaki bir çocuğun 25 derece olan skolyozu korse ile tedavi edilebiliyor. Onun için özellikle ebeveynlerin konu hakkında bilinçli olarak çocuklarını takip etmeleri ve okullardaki taramalar önem kazanıyor" dedi ve erken tanının önemini vurguladı.

Ameliyatlarda ileri teknolojiler kullanılıyor
Geçmiş dönemlerde skolyoz vakaları cerrahlar tarafından yüksek riskli olarak değerlendiriliyor ve bu hastaların ameliyat edilmesinden kaçınılıyordu. Ancak günümüzde skolyoz cerrahisinde büyük ilerlemeler olduğunu aktaran Prof. Dr. Çeliktaş, kullanılan implant çeşitleri, nöromonitörizasyon sistemleri, cerrahi navigasyon gibi ileri teknolojilerin de yardımıyla bu ameliyatların artık rahatlıkla yapılabildiğini, daha güvenli ve daha çok düzeltme elde edilerek başarılı sonuçlar almanın artık eskiye göre daha kolay olduğunu anlattı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.31 18:48:49
Son Düzenlenme Tarihi :