SON DAKİKA

logo

Şehrin göbeğinde misyonerlik faaliyeti

İYİ Parti Antalya İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan, “Müslüman bir ülkede, şehrin göbeğinde misyonerlik faaliyetlerinin sürdürülmesi bizleri çok derinden yaraladı” açıklamasında bulundu. 

İYİ Parti İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan, AKP iktidarının neden olduğu yerleşik yabancı ve mülteci meselesinin toplumun temel değerlerini değiştirmeyi amaçlayan büyük sorunlara yol açtığını belirtti. Yabancı ve mülteci meselesinin, ülkemize ve milli değerlerimize verdiği zararın görünenden katbekat fazla olduğuna işaret eden Başkan Karacan, nüfus yapımızdaki plansız değişimin ülke geleceğini ciddi manada tehdit ettiğini dile getirdi. 

‘ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİ SIZLADI’
Konyaaltı Kent Meydanı’nda kameralara yansıyan bir fotoğraf üzerinden yerleşik yabancılar ve mülteciler konusundaki eleştirilerini devam ettiren Karacan,  “Geçtiğimiz Pazar günü Tatar kardeşlerimizle geleneksel bir bayramımızı kutlamak üzere Konyaaltı’nda buluştuk. Tüm soydaşlarımızla bir araya geldiğimiz bu özel gün sonrası gözlerimize takılan bir kare bizleri derin bir üzüntü içine iterek ciddi manada düşünmemize, geleceğimizden endişe etmemize neden oldu. Müslüman bir ülkede, şehrin göbeğinde misyonerlik faaliyetlerinin sürdürülmesi bizleri çok derinden yaraladı. Öyle ki Kurtuluş Savaşı olsun, terörle mücadele şehit düşen kahramanlarımız olsun binlerce kardeşimizin kemikleri sızladı. ‘Bayrak inmesin, ezan dinmesin’ diyerek cennet vatan toprağını kanlarıyla sulayan bir ecdat bu tabloyu kesinlikle hak etmemektedir” diye konuştu.  

‘BU GÖRÜNTÜLERİN SEBEBİ AKP İKTİDARIDIR’
Şehrin göbeğinde misyonerlik faaliyetlerinin sürdürülmesinin ileride yaşanması muhtemel ciddi tehlikelerin en somut örneği olduğunu aktaran Karacan, “Mülteci derken, yerleşik yabancı derken gelinen nokta son derece tehlikeli. Kiraların yüksekliği, yabancı plakalı araçlar, tarlada çalışan Suriyeliler vs. derken asıl büyük sorunlardan birisi göz ardı ediliyor. Maalesef konut alıp ülkemize ve Antalya’ya yerleşen yabancılarla yasal olmamasına rağmen kentimize akın eden mülteciler nedeniyle nüfus yapımız değişiyor. Yerleşik yabancılar artık insanlarımızı Hristiyan olmaya davet ediyorlar. Ekonomiyi batırıp yabancıya konut satışından medet uman, Avrupa Birliği’nin mülteciler için vereceği üç kuruşluk fonlara tamah eden iktidar partisinin şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya hakkı yok. Bu görüntülerin müsebbibi AKP iktidarıdır. Hükümetin bir an önce bu konuyu düzeltmesi, milletimizin dini ve kültürel yapısını bozacak faaliyetlere izin vermemesi gerekmektedir” dedi. -PARTİ BSN.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.11 11:52:19
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Acılı babanın tek umudu depremde kaybolan kızını ve eşini bulmak

Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan Bulut Özgül, depremde yıkılan 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans’ın enkazından çıkmayan kızı ve eşini bulmaya çalışıyor.
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Hatay’ın Antakya ilçesinde "cennetten bir kare" olarak pazarlanan 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans’ın yıkılmasıyla yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Burada kızı ve eşiyle beraber A2 Blok 138 numaralı dairede yaşayan Bulut Özgül, şehir dışında olduğu 6 Şubat günü depreme yakalanmadı. Ancak evde bulunan 16 aylık kızı Esila Özgül, eşi Nagihan Meryam Özgül (32) ve kaynanası enkaz altında kaldı. Arama kurtarma çalışmalarında kaynana Nejla Abı’nın (63) cansız bedenine ulaşılırken, Esila Özgül ve anne Nagihan Meryem Özgül’e ulaşılamadı.
Yaşananları İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlatan Bulut Özgül, kızı ve karısını aramak için çalıştıklarını ancak halen bir haber alamadıklarını söyledi. Özgül, depremden 9 saat sonra bölgeye geldiğini ve binanın yıkılmış olduğunu gördüğünü belirterek, “Hemen eşimi ve kızımı aramaya başladım. Enkazların arasına girip kızımın ve eşimin isimlerini haykırmaya başladım. Tam olarak kendimde olmadığım için bir şekilde gene binanın ön tarafına gelmişim. Burada binanın enkazından canlı çıkanlarla görüşmeye başladım. O ara binanın sağ tarafında bulunan petrol bölgesine geçmeye başladım. Petrolün yanında Hatay Rönesans Rezidans’ta kantin ve restoran işletmecisi olan Hülya ablayı gördüm. Kendisi saat 04.50’de enkaz bölgesine geldiğini söyledi. Çünkü kendi yakınları da rezidansta yaşıyordu. Bana ‘Bulut kesinlikle ne ölüler arasında de ne yaşayanlar arasında Nagihan ve Esila yok, eğer görmüş olsaydım, ölü veya diri ben zaten alırdım onları’ dedi” diye konuştu.

“Çıkarılanların ölü ve diri olarak ortalama yüzde 70’ini de gördüm ama eşime ve kızıma rastlamadım”
Madencilerle birlikte tünel açtıklarını ve arama çalışmalarına durmadan devam ettiklerini ifade eden Özgül, “Sığınak dedikleri yere indik. Tabii sığınak diye bir yer yoktu, eksi 2’nci katta otopark vardı. O otoparkta arabaların üstünde toz bile yoktu. Keşke millet eksi 2’nci kata düşseydi, burada 3-4 ay yaşanırdı, temiz su boruları patlamıştı. Burada bulunan arabaların içine de baktık ama kimse yoktu. Enkaz başında Şubat’ın 6’sından 22’sine yani temel kalkana kadar çalıştık. Orada eşim ve kızıma hiçbir şekilde rastlayamadık. Oradan çıkarılanların ölü ve diri olarak ortalama yüzde 70’ini de gördüm gene rastlamadım. Şöyle de bir durum söz konusu, o binada yatak odaları yok. Bir malzeme bulsaydık eğer oradan ilerleyecektik ama A2 Blok’taki yatak odaları ortada yoktu. Tabii enkaz çalışmaları bittikten sonra artık çıkmadığını gördük. Aynı daireden depremin 9’uncu günü kaynanamı çıkardık” açıklamasında bulundu.

“Kızımla eşim hakkında hiçbir bulguya ulaşamadım”
Enkaz çalışmaları bittikten sonra Adana, Mersin, Kayseri gibi yakın şehirlerde kızını ve eşini aradığını söyleyen Özgül, “Hastanelerde resimlere baktım, morgları gezdim, ölülerin çekilmiş fotoğraflarına baktım, yani yapılabilecek her şeyi yaptım ama kızımla eşim hakkında hiçbir bulguya ulaşamadım. Enkaz alanında kızımla, eşimle ilgili hiçbir şey bulamadım zaten. Bir eşyalarını bulsam ‘burada olabilirler’ diyeceğim. Enkaz altında her cenaze çıktığında girip baktım veya bir evrak, bir bulgu bulduğumda neredeyim diye baktım. 10’uncu kattan birini bulduğumuzda ondan aldığımız bilgi ile ‘Tamam daha 10’uncu kattayız’ diyorum ve biraz daha ileriye gitmeye çalışıyorum. Bu arada diğer tarafta da diğer arkadaşlar bakıyorlar. Koordineli bir şekilde işin içine girdik ama ben kendi eşimi ve çocuğumu halen bulamadım. Şu anda yaklaşık 65 gün oldu sanırım, unuttum çünkü” şeklinde konuştu.

“Çocuğumu ve eşimi bu bölgede gördüklerini ve çok tedirgin olduklarını söylediler”
Özgül, kızı ve eşiyle ilgili çalışmalara yılmadan devam ettiğini dile getirerek, “Yapıştırmalar olsun, reklamlar olsun, her türlü yola başvurdum. Kızım ve eşimle alakalı Antalya bölgesinde görüldüğü duyumunu aldım. Tabii bunu söyleyen beni açık numaradan aramadı. Çocuğumu ve eşimi bu bölgede gördüklerini ve çok tedirgin olduklarını söylediler. Tam bir konum istedim ama o ara kapattılar telefonu zaten. Bu aramadan sonra yaşadıklarına olan inancım yüzde 90’a çıktı. Buradan sesleniyorum; ben babasıyım. Deprem esnasında belki aldınız çocuğumu ve kimsesiz olduğunu düşünüyorsunuz. Kızımın babası benim, Esile Özgül benim kızım. Benim canım yanarken ne ona annelik edebilirsiniz, ne babalık ne de ondan size evlat olur” ifadelerine yer verdi.
Özgül arama çalışmalarına kızının ve eşinin ölü veya diri haline ulaşmadan son vermeyeceğini, bulana kadar aramalara devam edeceğini dile getirdi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.15 15:23:54
Son Düzenlenme Tarihi :





Var mı Başka Seçkin Öğretmen !!!

El­ma­lı’nın Yuva Ma­hal­le­si Yuva İlko­ku­lu’ndan öğ­ren­ci­ler ilk kez Antal­ya Stad­yu­mu­nu gör­dü­ler, ilk kez maç iz­le­di­ler, ilk kez Nuri Şahin’i ya­kın­dan gör­dü­ler, ve An­tal­yas­por’un bu sezon ilk 4 gollü gali­bi­ye­ti­ne şahit oldular

    El­ma­lı’lı ço­cuk­la­rın An­tal­yas­por sev­gi­si­ni ateş­le­yen, an­la­tan, tanıma­sı­nı sağ­la­yan An­tal­yas­por sev­da­lı­sı öğ­ret­men Seç­kin Erol oldu.
    Sos­yal med­ya­dan bir pay­la­şım yaptı. Ge­ri­si çorap sö­kü­ğü gibi geldi.
    Şimdi ba­kı­yo­rum sos­yal med­ya­dan pay­la­şa­rak sa­hip­len­me­ye çalışan­lar tü­re­di.
    Seç­kin öğ­ret­me­nin ilk sos­yal medya çağ­rı­sı­nı ha­ber­leş­ti­ren, gündeme ta­şı­yan, Baş­kan Aziz Çetin ve Yö­ne­tim Ku­ru­lu’na des­tek olma­sı için ga­ze­te­den çağ­rı­da bu­lu­nan ki­şi­yim.
    Öğ­ren­ci­le­rin Gi­re­suns­por ma­çı­na ge­le­cek­le­ri­ni de ilk ha­ber­leş­ti­ren yine benim. Çor­ba­da tuzum ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum.
    Öğ­ren­ci­le­rin gel­me­sin­de, An­tal­yas­por’u iz­le­me­sin­de payım var.
    Ama benim payım, ne Seç­kin Erol öğ­ret­men kadar,
    Ne öğ­ren­ci­le­rin git­me­si­ne “evet“ diyen onlarla birlikte tribünde yer alan okul mü­dü­rü Hü­se­yin Te­ke­li kadar,
    Ne pay­laşı­mın ar­dın­dan bir kaç gün içe­ri­sin­de ço­cuk­la­rın An­tal­yas­por’lu ol­ma­sı için 07 Genç­lik Gru­bu­nu adeta se­fer­ber eden, kaş­kol - bere - polar gönderen, ço­cuk­la­ra 07 Genç­lik Ta­raf­tar Lo­ka­lin­de öğle ye­mek­le­ri­ni elle­riy­le ikram eden Tolga Cö­mer­toğ­lu kadar   
    Ne de, öğ­ren­ci­le­rin pas­so­lig kartının pa­ra­sı­nı ce­bin­den öde­yen An­tal­yas­por Baş­ka­nı Aziz Çetin kadar payım var.
    Ama, yine de çor­ba­da tuzum var, mutluyum.
    Bizim Seç­kin Erol gibi öğ­ret­men­le­re, ken­tin ta­kı­mı için "hayır" demeyen okul mü­dür­le­ri­ne, müdür yar­dım­cı­la­rı­na ih­ti­ya­cı­mız var.
    İna­nı­yo­rum ki o öğ­ren­ci­ler geri dö­nüş­le­rin­de halen maçın atmosferini ya­şa­ma­ya devam et­ti­ler. Maçın he­ye­ca­nı­nı Pa­zar­te­si günü okul ar­ka­daş­la­rı­na, so­kak­ta­ki ar­ka­daş­la­rı­na da an­lat­tı­lar.
    Var mı başka Seçkin öğ­ret­menler, öğ­ren­ci­le­ri­ni An­tal­yas­por’lu yap­mak isteyenler. Yö­ne­tim­den ta­lep­te bu­lu­nan.
    İna­nı­yo­rum ki bu ta­lep­ler Başkan  AQziz Çetin ve yö­ne­tim ta­ra­fın­dan gözü ka­pa­lı ye­ri­ne geti­ri­lecek. Tolga Cömertoğlu parasını ve zamanını  o çocuklara yine ayıracak. 07 Gençlik seferber olacak.
    An­tal­yas­por fut­bol so­rum­lu­su Nuri Şahin maç ön­ce­sin­de yap­tı­ğı konuş­ma­da tri­bün­ler­de­ki ço­cuk­la­rı örnek gös­ter­di. On­la­rı tri­bün­ler­de­ki ço­cuk­lar­la mo­ti­ve etti.
    Tri­bün­ler­de kaç çocuk vardı bil­mi­yo­rum. Takım ha­lin­de giren de var, elin­den 2 ço­cu­ğu­nu tu­ta­rak koşa koşa maça gelen de var, ailecek çocuk­la­rıy­la maça gelen de vardı.
    Yine tri­bün­ler­de 10 bin ki­şi­yi bile bu­la­ma­dık.
    Bu ko­nu­da ha­ki­ka­ten sı­kın­tı büyük ama. Ge­le­ce­ğin te­mel­le­ri­ni atma­ya, hem de sağ­lam at­ma­ya baş­la­dık. * Ferudun ÖZGÜNSÜR

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.03.21 06:52:25
Son Düzenlenme Tarihi :