SON DAKİKA

logo

Isparta’da kontrolden çıkan otomobil elektrik direğine çarptı: 1 yaralı

Isparta’nın Gelendost ilçesinde seyir halindeyken kontrolden çıkan otomobilin yol kenarında bulunan elektrik direğine çarpması sonucu meydana gelen kazada 1 kişi yaralandı.
Kaza, saat 13.30 sıralarında Gelendost ilçesi Uluyol Mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, H.H.S (42) idaresindeki otomobil seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıkarak elektrik direğine çarptı. Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezine yaptığı ihbar üzerine bölgeye sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi.
Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı ilk müdahale sonrası kazada yaralanan araç sürücüsü H.H.S. ambulans ile Gelendost Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastaneye kaldırılan H.H.S.’nin durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.22 18:44:59
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






MEYVE SEBZENİN YARISI ÇÖPE GİDİYOR

Antalya Ticaret Borsası(ATB), Antalya Tarım Konseyi(ATAK), Antalya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen “2021 Uluslararası Meyve Sebze Yılı İlk Yarı Değerlendirme Toplantısı" gazeteci Galip Umut Özdil’in moderatörlüğünde çevrimiçi yapıldı. ATB ve ATAK Başkanı Ali Çandır, Antalya Tarım ve Orman Müdürü Gökhan Karaca’nın açılışında konuştuğu toplantıya, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, Batı Akdeniz İhracatçıları Birliği Başkanı (BAİB) Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu, Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan ile Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm konuşmacı olarak katıldı.

BM’nin 2021 yılını “Meyve ve Sebze Yılı” ilan ettiğini anımsatan Özdil, 2016 yılının da “Bakliyat Yılı” ilan edildiğini, farkındalık yaratılan o dönemde bakliyatın üretim ve tüketiminin arttığına dikkat çekti. Özdil, “Bakliyatın tüketimi o dönem dünya genelinde yüzde 3.84 arttı. Bu yıl meyve sebze üretim ve tüketiminde de artış olmasını umuyoruz” dedi.


 

ATB ve ATAK Başkanı Ali Çandır, Antalya’nın yaş meyve sebze üretiminde Türkiye’nin en önemli merkezi olduğunu kaydederken, üretimin sürdürülebilir olması için ortak akılla hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Çandır, Borsa olarak 2021’i sürdürülebilirlik yılı ilan ettiklerini belirtirken, iklim değişikliği, yeşil mutabakat konularına dikkat çekmek için toplantılar düzenledikleri söyledi.

 

Antalya Tarım ve Orman Müdürü Gökhan Karaca, Türkiye’nin meyve sebze üretiminde dünyada 5. sırada yer aldığını kaydederken, “Hem üretim hem tüketim noktasında şanslı bir coğrafyadayız” dedi. Türkiye’de geçen yıl 50 milyon ton yaş meyve sebze üretilirken, Antalya’daki üretimin 6.7 milyon tonu geçtiğine dikkat çeken Karaca, “Üretimimiz artarak devam ediyor. Ürettiğimiz ürünün planlamasını yapmalıyız. Bununla ilgili tüm kurumlarla ortak çalışıyoruz” diye konuştu.

 

SAĞLIKLI, UYGUN FİYATLI VE ERİŞELEBİLİR OLMALI

FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, sağlıklı beslenme için meyve ve sebze tüketiminin önemini vurgularken, “Dünya Sağlık Örgütü her gün en az 400 gram meyve sebze tüketilmesini öneriyor. DSÖ, 2017 yılında 3.9 milyon insanın ölüm sebebinin yeterince meyve sebze tüketmemelerinden kaynaklı olduğunu rapor etti. Meyve sebze beslenmemizin temeli. O nedenle gıda güvenliği kuralları çerçevesinde üretilmeli, uygun fiyatlı, sağlıklı ve erişilebilir olmalı” diye konuştu.

 

MEYVE SEBZENİN YARISI ÇÖPE GİDİYOR

Selışık, 2000 yılında dünya genelinde 685 milyon ton sebze üretilirken, 2018 yılında 1 milyar ton sebze üretildiğini, aynı döneminde meyve üretiminin 577 milyon tondan, 868 milyon tona çıktığını kaydetti. Selışık, TÜİK verilerine göre bu yıl Türkiye’de sebze üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 0.3 azalacağının tahmin edildiğini, meyve, içecek ve baharat bitkileri üretiminde yüzde 7.1 oranında artış olacağının tahmin edildiğini söyledi. Selışık, gıda israfına dikkat çekerken, “Gelişmiş ülkelerde meyve ve sebzenin yüzde 50’ye yakını hasat ve tüketim sürecinde kaybediliyor. Özellikle yaş sebzenin pazara erişimi sırasında büyük kayıplar oluyor. Bu kayıplar da toprak su gibi giderek azalan sınırlı kaynaklarımızın kaybına neden oluyor” diye konuştu.

 

GIDANIN YÜZDE 80’İNİ KÜÇÜK İŞLETMELER ÜRETİYOR

 

Ayşegül Selışık, meyve sebzedeki kaybın sera gazı sorununu da artırdığını belirtirken, “İklim değişikliği riskini iyi yönetmemiz gerekiyor. Kayıp ve israf önlenirse sera gazı salınımı da azalır” dedi. Selışık, dünya gıda üretiminin yüzde 80’inin, meyve sebze üretiminin ise yüzde 50’sinin küçük işletmeler tarafından üretildiğini belirtirken, küçük üreticinin ürününü pazara ulaştırmada yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Selışık, küçük üreticinin yaşadığı sıkıntıların kooperatifler aracılığıyla giderilebileceğini belirtti.

 

AFYONKARAHİSAR KİRAZ İHRAÇ EDEMEDİ

BAİB Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu, salgın döneminde tarım sektörünün üretim ve ihracatının durmadığını, artarak devam ettiğini belirtirken, bu yılın ilk 6 ayında yapılan tarımsal ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40’ın üzerinde artış kaydettiğini söyledi. Ürün kaybının yaş meyve ve sebze ihracatında da yaşandığını belirten Çavuşoğlu, “Ürünümüzü tüketiciye ulaştırıncaya kadar ciddi bir israf yaşıyoruz” dedi. İklim değişikliğinin yaş meyve ve sebze üretimi ve ihracatını olumsuz etkilediğini kaydeden Çavuşoğlu, kiraz ihracatında önemli bir yer olan Afyonkarahisar’ın bu yıl hava şartlarının üretimi olumsuz etkilemesi nedeniyle kiraz ihraç edemediğine dikkat çekti.

 

TAKİP SİSTEMİ SAHADA OLMALI

Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, yaş meyve ve sebzede üretimden tüketime ürünün izlenebilirliğinin önemini vurguladı. Bunun için sahada olan bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu ifade eden Tavşan, “Ürünü tarladan sofraya iyi takip edecek, gıda güvenliğinden fiyatlandırmasına kadar takibini yapabilecek bir yapıya ihtiyaç var ama bu yapılanmayı sahada görmek istiyoruz” dedi. Hal sisteminin sürekli gündeme getirildiğini, ancak yerine konacak daha iyi bir sistemin henüz bulunamadığını söyleyen Tavşan, “Hal sistemini sürekli konuşmak bizi yaralıyor” dedi. Tavşan, üretim planlaması ve fiyat garanti sisteminin oluşturulmasıyla üreticinin ve tüketicinin mutlu olabileceğini kaydetti.

 

YAŞ MEYVE SEBZENİN YÜZDE 30’U HAL’DEN GEÇİYOR

Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm, 1960 yılında çıkarılan Hal Kanunu’nun yaş meyve ve sebzeye standart getirdiğini belirtirken, daha sonra yapılan düzenlemelerle ürün standardının yok sayıldığını söyledi. Kuruüzüm, “Buzdolabı alırken bile ‘tek kapılı mı çift kapılı mı’ diye soruyorsunuz ama domateste hangi domates çeşidi diye sormuyorsunuz” dedi. Türkiye’de üretilen yaş meyve sebzenin yüzde 30’u, Antalya’da ise sadece yüzde 20’sinin hallerden geçtiğini kaydeden Kuruüzüm, “Fiyat mekanizmasını ve şeffaflığı hal sistemiyle oluşturmak mümkün” dedi. Kuruüzüm, hal yasasına her dokunuşta hem üretici hem tüketicinin zarar gördüğüne dikkat çekti.

























Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.07.09 09:42:30
Son Düzenlenme Tarihi :





Depremzede çifte odunluktan çevrilme odayı 5 bin TL kiraya verip üzerine ikinci şoku yaşattılar

Kahramanmaraş merkezli depremde birçok yakınını kaybeden 3 çocuklu depremzede çift, deprem korkusu ile geldikleri Antalya’da ikinci hüsranı yaşadı. Çift, önce 5 bin TL ile kiraladıkları yerin odunluktan çevrilme olduğunu, ardından ise adresi kiraya veren kişinin evin sahibi olmadığını öğrendi. Ev sahibinin şikayeti üzerine 1 ay süre verilen çift bugün bir kez daha sokakta kalma ile karşı karşıya kaldı.
Kahramanmaraş merkezli depreme Hatay’ın Antakya ilçesinde yakalanan Sevcan Yıldırır ve Mehmet Yıldırır çifti, 3 çocukları ile birlikte depremden balkon kapısından çıkarak kurtuldu. Depremde evleri yıkılan ve enkaza dönen Sevcan Yıldırır, balkondan atladığı sırada ayağında çatlama meydan geldi. 3 gün deprem bölgesinde sığındıkları bir derme çatma yerde cenazeler ile birlikte kaldığını ifade eden çift, İstanbul’dan gelen yakınlarının kendilerini alması ile tedavi olmak için İstanbul’a gitti. Çocuklarının deprem korkusu ile psikolojisinin bozulduğunu belirten çift, 14 Mart’ta tekrar deprem korkusu ile güvenli gördükleri Antalya’ya taşındı. Çift, bir ilan sitesi üzerinden Muratpaşa ilçesi Güzeloba Mahallesi 2308. Sokak üzerindeki ilanı gördü. Emlakçı ile iletişime geçen çift, 5 bin TL kira bedeli 5 bin TL’de emlakçı komisyonu göndererek evi kiraladı. Kiraladıkları alanın binaya ait odunluktan çevrilme olduğunu gören çift, tek göz odanın tadilatı için 15 bin TL’ye yakın masraf etti.
1 ay tek göz odada kalmaya devam eden çift, bu kez de adreslerine gelen tahliye tebligatı ile hüsran yaşadı. Adresin kendisinden habersiz kiraya verildiğini belirten ev sahibi çiftten evden çıkmalarını istedi. Ev sahibinin şikayeti üzerine 3 çocuklu aileye evden çıkması için 13 Nisan’a kadar süre verildi. Yaşadıkları karşısında depremden sonra bir kez daha sokakta kalma ile karşı karşıya kalan aile, kendilerine yardımcı olunmasını istedi.

"Cenazeler ile birlikte 3 gün aynı yerde kaldım”
Depreme uykuda yakalandıklarını belirten Sevcan Yıldırır, “Sarsıntı ile uyandık. Kaçamadık, ilk sarsıntıda yatağı siper aldık. Evin ön tarafı ve merdivenler ilk sarsıntıda yıkıldı. Merdiven boşluğunda birçok komşumuzu kaybettik. 3 çocuğum ile birlikte yatak odamda mahsur kaldım. Evin büyük bir kısmı yıkılmıştı, bizim sığındığımız kısım tam anlamıyla çökmemişti. Hemen yanımızda bulunan balkon kapısından atlayarak kurtulduk. Atladığım sırada benim ayağım çatladı. 3 gün dışarıda kaldık, yağmur yağıyordu, soğuk bir geceydi. Sonra sığındığımız yere cenazeler gelmeye başladı, cenazeler ile birlikte 3 gün aynı yerde kaldım” dedi.

"5 bin TL kira 5 bin TL de emlakçı komisyonu olarak ödeme yaptık"
Etraftan buldukları naylonları üzerlerine giyerek yağmurdan korunduklarını belirten Yıldırır, “Çocuklarım hayatlarında ilk defa ceset gördü, çok üzgünüz. Unutamıyoruz, o anlar sürekli rüyamıza giriyor. Bir süre sonra kardeşlerim gelerek beni İstanbul’a götürdü. Depremden iki gün önce hesaplarımda bulunan parayı çekmiştim, enkazda kaldı. Bir daha da bulamadım. 1 ay kadar İstanbul’da tedavi için kaldım. Depremden sonra çocuklarımın psikolojisi bozuldu, ben de deprem korkusu ile Antalya’ya taşınmaya karar verdim. Burada internette ilan sitesinde bu adresi gördüm. Emlakçı ile görüşerek anlaştık, çok güzel değildi ama geçici olarak barınabileceğimiz bir yerdi. Banka havalesi ile emlakçıya 10 bin TL para gönderdik. 5 bin TL kira 5 bin TL de emlakçı komisyonu olarak ödeme yaptık. 6 bin 500 TL’ye de nakliye parası vererek hayırseverlerin verdiği eşyaları getirdim” sözlerine yer verdi.

"Israrla çıkmamızı istedi, bir gün bile süre vermedi"
Evin içerisine tadilat için para harcadığını belirten Yıldırır, “Kapısını, lavabosunu, elektrik tesisatını yaptırdım. Eşyaların nakli de dâhil 30 bin TL masraf ettim. 1 ay olmadan evin boşaltılması yönünde tebligat gönderildi. Evi bir an önce boşatmamızı istiyorlar. Biz olayı araştırdık. Öğrendik ki kira kontratında ismi yazan kişi buranın sahibi değilmiş. Başvurularımıza hiçbir sonuç alamadık. Evin sahibine de ulaştık, biz indirim de talep etmiyoruz. Kirası neyse verelim, başka yer bulana kadar kalalım dedik ama kabul etmedi. Israrla çıkmamızı istedi, bir gün bile süre vermedi. Bu bizim burada son günümüz. Eşyalarımın tamamı muhtemele çöpe gidecek. Eşyalarımızı koyabilecek bir yerim yok. Ben 3 çocuğum ve eşimle parkta kalacağız. Hiçbir şekilde gidebilecek yerim yok” diye konuştu.

"Onlar şu an çok kara geçti, biz evin bütün eksiklerini tamamladık"
Emlakçıdan şikayetçi olduğunu belirten Yıldırır, “Şikayetimizi geri almamız durumunda 9 bin 800 TL geri ödeme yapacağını söyledi. Ama ben eve çok fazla masraf ettim. Onlar şu an çok kara geçti, biz evin eksiklerini tamamladık. Her şeyi bir sonraki kiradan düşeriz diye yaptırdılar, biz burayı yaşam alanı haline getirdik. Tuvaletin kapısı yoktu, mahrem alan yoktu. Burası zaten bir odadan oluşuyor. Bir mahremiyet yok. Kendi cebimizden para harcayarak eksiklerini tamamladık. Lavabo altında bir gider bile yoktu. Biz dolandırıldık, paramızı vermiyorlar. Çocuklarım ile birlikte parka yatacağız. Burası binanın odunluğu olarak yapılmış, burasının bir iskanı da yok. Kendine ait bir elektrik su saati de yok. Odunluğu boyamışlar, ev diye kiraya vermişler” açıklamasına yer verdi.

"Ben çocuklarımı Hatay’da sokakta yatırdım, bir daha yatırmak istemiyorum"
Yardımseverlerden çocukları için destek isteyen acılı anne Yıldırır, ”Ben çocuklarımı Hatay’da sokakta yatırdım, bir daha yatırmak istemiyorum. Burada başımıza gelmeyen kalmadı. Konteyner çıkarsa kendi memleketime gitmek istiyorum, orası kalkınırken ben de dokunmak istiyorum. Orada bir çiçek diksem kendi şehrim için faydadır, ayağa kalkacaksa bizim de elimiz değsin” ifadelerini kullandı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.14 12:09:02
Son Düzenlenme Tarihi :