SON DAKİKA

logo

Başkan Uysal'dan 'çöpcü' empatisi

Muratpaşa Belediyesi 6 yıldan bu yana 1 Ağustos'u 'empati günü' olarak kutluyor. Başkan Uysal, temizlik işçilerinin üniformasını giydi, eline süpürge ve faraç aldı sokakları süpürerek empati yaptı

Antalya’da Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, 1 Ağustos Dünya Empati Günü’nde üniformayı giydi, süpürge ve faraşı alıp sokakları süpürdü. Başkan Uysal, belediyenin 6 yıldır her 1 Ağustos’u empati günü olarak kutladığını belirterek, “Şehri bize hazırlayan kardeşlerimin yerine kendimi koydum. Nüfusumuzun iki katına çıktığı yaz aylarında, yüksek sıcaklar altında çok zor bir iş” dedi.

Muratpaşa Belediyesi, 6 yıl önce belediye meclisinin de aldığı kararla 1 Ağustos’u Dünya Empati Günü olarak kutlamaya başladı. Dünya Empati Günü, farklı olana karşı toleransın kalmadığı, şiddetin, fanatizmin, aşırı akımların yaygınlaştığı bir dünyada ‘bir arada yaşamaya’ dair çağrı olarak ortaya çıkarken Başkan Uysal, bu yıl üniformayı giydi, eline süpürge ve faraşı alıp sokakları süpürdü.

Günün ilk saatlerinde Çubuk Beli türküsünü söyleyerek çalışmaya başlayan Başkan Uysal, sosyal medya hesaplarından da bir video yayınladı. Uysal, videoda şunları söyledi:

“6 yıl önce Muratpaşa Belediye Meclisi’mizde bir karar aldık. Her yıl 1 Ağustos'ta empati günü kutlayalım. Birbirimizin yerine kendimizi koyalım. Herkes herkesi anlasın. Bugün yine 1 Ağustos'tayız. Ben de sokaklarımızı süpüren, kimse evinden çıkmamışken şehri bize hazırlayan kardeşlerimin yerine kendimi koydum. Nüfusumuzun iki katına çıktığı yaz aylarında, yüksek sıcaklar altında çok zor bir iş. Yere çöp bırakan komşularımızı uyaralım. Yeraltı konteynerlerimizde kapağı açmaya üşenip yan tarafa çöp bırakan komşularımızı uyaralım. Bilelim ki her çöpü temizleyen bir insan evladı. Alın teri döken bir işçi kardeşimiz var. 1 Ağustos Dünya Empati Günü kutlu olsun.”


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.01 12:53:02
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Serik'te bulunan Sillyon Antik Kenti turizme kazandırılıyor

(İHA) - İlk kazı çalışmalarına 2020 yılında başlanan ve 2022 yılından bu yana ise “Cumhurbaşkanı Kararlı” kazı olarak devam eden Sillyon Antik Kenti Kazı çalışmaları, antik kentin turizme kazandırılması için hızla devam ediyor.   
 
  Büyük İskender’in Anadolu’da ele geçiremediği birkaç kentten olan Antalya’nın Serik ilçesindeki kazı çalışmaları devam eden Sillyon Antik Kenti nekropolü, stadyumu, hamamı, akan Osmanlı Çeşmesi ve endemik bitki örtüsünün yanı sıra Selçuklu Dönemi’nde 13. yüzyılda inşa edilmiş ve günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış bölgenin en eski mescitlerin biri olan Kale Mescidi ile dikkat çekiyor. Son dönemlerde kentte yapılan kazı çalışmalarına dair bilgiler veren Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Taşkıran, “2020 yılından bu yana sürdürdüğümüz kazı çalışmaları, Pamukkale Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, Belek Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile yurt dışından gelen uzman arkeologlardan oluşan 40 kişilik bir ekipten oluşuyor. Tarihi 4 bin yıl öncesine dayanan Sillyon Antik Kenti’nin kazı çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettirmekteyiz. Sillyon bölgenin önemli antik kentlerinden biridir. Milattan önce 3 binlerden önce burada yerleşim izlerine rastlıyoruz ve bu kent Hitit kaynaklarında yer alan bir antik kent. Milattan önceden Osmanlı’nın son dönemlerine kadar aralıksız bir yerleşim örneği sergileyen kent modeline sahip olan Sillyon Antik Kenti; duvar yazıları, klasik dönem savunma sistemleri, Hellenistik kulesi, Roma stadyumu, Bizans kalesi ve Selçuklu mescidi ile birçok dönemin izlerini taşımaktadır” dedi. 
  “ 
  “Kentin endemik ve jeolojik yapısıyla ilgili yürüttüğümüz çeşitli çalışmalar var” 
  Doç. Dr. Murat Taşkıran şunları aktardı: “Bölgenin turizm potansiyeline katkı sağlaması açısından, bu kenti hak ettiği yere konumlandırma noktasında çeşitli çalışmalara devam etmekteyiz. Bu noktada önemli bir yol kat ettiğimizi düşünüyoruz. İlk başlarda yüzey araştırmaları yaptık ve çeşitli bilimsel çalışmalar yürüttük. Yeni süreçte ise stadyumda, Roma hamamında ve nekropolde çalışmalar yapmaktayız. Kentin çevre düzenlemesi ve korunmasına yönelik çalışmalarımızı hızla yürütmekteyiz. Kentin endemik ve jeolojik yapısıyla ilgili yürüttüğümüz çeşitli çalışmalar var. Bu çalışmalarla Sillyon’u ve etrafından çeşitlenen kültürü anlamaya, tanıtmaya, belgelemeye ve bilim dünyasıyla paylaşmaya çalışıyoruz. Bölgenin en dikkat çeken ve en eski mescidlerinden olan yapı 13. yüzyılda Sillyon Antik Kenti’nde inşa edildiği bilinmektedir.” 
 
  “Büyük İskender’in kuşatıp alamadığı şehir Sillyon” 
  Doç. Dr. Taşkıran, “Bu yapının bütün detaylarla korunmuş olması, ayakta kalabilmiş olan dönemin en canlı örneği olma özelliğini taşıyor. Ayrıca, kentin bulunduğu yer bir toplanma merkezi, ortak bir alan konumundadır. Özellikle tehlike esnasında insanların burada toplandığını ve sığınma kalesi konumunda olduğunu görüyoruz. Kent özellikle Hellenistik ve Bizans dönemlerinde ön plana çıkıyor. Kentin hiçbir ordu tarafından alınamadığını söylemek mümkün. Kentte güçlü bir savunma sistemi kurulduğu görülüyor. Büyük İskender’in bölgede alamadığı iki kent var. Biri Termesos diğeri ise Sillyon. Bu açıdan da Sillyon tarihte önemli bir yere sahip. Büyük İskender’in doğu seferi sırasında bölgeye gelerek kenti kuşattığını fakat birlikleri direnci kıramadığı için kenti almaktan vazgeçip yollarına devam ettikleri bilinmektedir” ifadelerini kullandı 

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.14 15:48:18
Son Düzenlenme Tarihi :





ÇOCUĞUNUZ YAZ AYLARINI RAHAT GEÇİRSİN

Yaz mevsimi çocuklar için özgürce doğanın keyfini çıkartmak anlamına gelse de “alerjik nezle (rinit)” ya da bilinen diğer adıyla “saman nezlesi” oldukça rahatsız edici bir sağlık sorunu olarak görülüyor. Genellikle 6 yaşından sonra ortaya çıkan saman nezlesi hapşırma, burun tıkanıklığı ya da akıntısı, burunda, boğaz ve gözlerde kaşınma, burunda kanama gibi belirtiler ile kendini gösterebiliyor. Soğuk algınlığı ile karıştırılabilen alerjik nezlede çocukların rahat bir yaz dönemi geçirebilmeleri için doktora başvurulması büyük önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Mehmet Ali Duman, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

 

Horlama alerjik nezleyi işaret edebiliyor


Mevsim değişimi ile burun akıntısı veya tıkanıklığı (rinit) nedeni ile doktora başvuran çocukların yaklaşık yarısı alerjik rinittir. Alerjik rinit ya yılboyu sürer ya da mevsimseldir. Mevsimsel alerjik rinitte genellikle çiçek açmayan ve polenleri rüzgar ile saçılan bitkiler etkendir. Sıklıkla bahar aylarından sonra özellikle bitkilerdeki tozlaşma döneminin başlamasıyla, üst solunum yollarını etkileyen alerjik nezlenin temel belirtileri; kaşıntılı ve sulu burun akıntısı, hapşırma krizleri, burunda yanma şeklindedir. Ancak, hastanın şikayetleri çoğu zaman bu belirtilerle sınırlı kalmaz. Gözlerde de kızarıklık ve yanma, hatta kaşıntı ve sulanma alerjik nezlenin diğer belirtileri arasındadır. Hırıltılı solunum ve horlama oluşabilir; koku alma fonksiyonu bozulabilir. Genizde, damakta kaşıntı, kulaklarda tıkanma gelişebilir.  

 

Astım da görülebiliyor


Evlerde bulunan çiçek ve bitkilerin polenlere karşı duyarlı olan çocukları çok fazla etkilemezken; açık havada, yeşillik alanlarda, ormanda, kırda görülen bitkilerin alerjik nezle şikayetlerinin artmasına neden olabilir. Alerjik nezleye polenlerin yanı sıra; evdeki toz, hayvan tüyleri, tütün dumanı gibi alerjenler de yol açabilmektedir. Alerjik nezlesi olan çocuklarda astım da görülmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle aileler çocukta öksürük ve hırıltı belirtilerine karşı dikkatli olmalıdır. Çocukluk yaşlarında ilk belirtilerini veren hastalığın, kişinin tüm hayatı boyunca birlikte yaşamayı öğrenmesi gereken bir durum haline gelebilir.

 

Çocuğun tepki verdiği alerjen tespit edilmeli


Çocukta alerjik nezleden şüphelenildiği durumlarda, aile alerjiye neden olan etkenleri fark edebileceği gibi alerjiye neden olan maddeyi tespit etmek için cilt veya kan testlerine ihtiyaç da duyulabilir. Ayrıca, burun akıntılarında alerji hücrelerinin yüzdesinin ölçüldüğü “nasal eosinofili” testi de alerjik nezle tanısı için kullanılan bir yöntemdir. Testlerin sonucunda, çocuğun belli bir alerjene karşı duyarlı olduğu tespit edildiği takdirde, bu alerjiye yönelik tedaviye başlanabilir. 

 

Tedaviler ile şikayetler gideriliyor 


Alerjik nezle tedavisinin ilk adımı alerjiye neden olan alerjenlerden kaçınmaktır. Eğer çocuktaki alerjik nezle polenlere karşı gelişiyorsa, tozlaşmanın sıkça görüldüğü aylarda, çocuğu yeşil alanlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gerekebilir ya da tedavi altında yeşil alanlarda bulunması sağlanmalıdır. Çevresel korunma yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, ilaç tedavisi etkili bir yöntem olacaktır. Bu ilaçlar sadece belirtilerin görüldüğü günlerde kullanıldıklarında bile, çocuğun şikayetlerini gidermeye yardımcı olabilir. 

 

C vitaminini ihmal etmeyin 


İlaç tedavisi de yetersiz kaldığında çocuklarda aşı tedavisi, “immünoterapi” uygulanmaktadır. Çocuğun duyarlı olduğu alerjenlerin artan dozlarda çocuğa verilmesiyle bağışıklık sistemini düzenlemeyi amaçlayan aşı tedavisi, bir süre sonra vücudun bu alerjenleri doğal karşılayabilmesini sağlamaktadır.  C vitamini, vücudun bir alerjene yanıt olarak ürettiği histamin miktarını azaltarak doğal bir antihistamin görevi görür. Alerjik rinit nedeniyle hapşırma, burun akıntısı, tıkanıklık ve sulu gözler gibi hafif belirtileri azaltmaya yardımcı olabilir. Bu nedenle C vitamini içeren besinleri tüketmek fayda sağlayabilmektedir.  -MEMORİAL BSN.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.16 14:14:29
Son Düzenlenme Tarihi :