SON DAKİKA

logo

Define avcıları tarihi eser bulamayınca taklit eser üretiyorlar

Uluslararası Strateji Kalkındırma Araştırma Derneği (USKAD) Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, tarihi eser kaçakçılığını vatana büyük bir ihanet olarak değerlendirdiğini söyledi.
Türkiye ve komşu ülkelerde antik çağlar boyunca yaşamış medeniyetlerin bıraktığı kültürel mirasa ait eserlerden bazılarının özellikle Osmanlı Devleti’nin son döneminden itibaren değişik suç işleme teknikleri kullanılmak suretiyle çalınarak yurt dışına kaçırıldığını söyleyen USKAD Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, “Ekonomik yönden ticari bir mal olarak kabul edilen kültür varlıkları; tarihi ve kültürel mekânlardan, sit alanlarından, ören yerlerinden, müzelerden, dinsel yapılardan, arkeolojik kazı alanlarından, koleksiyonculardan ve müzayede salonlarından çalınmış ve yurt dışına kaçırılmıştır” dedi.

Tarihi eser kaçakçılığı vatana ihanettir
Eser kaçakçılığının vatana ihanet olduğuna dikkat çeken Karabayram, “Eserini satan vatanını satar” açıklamalarının bazı çevrelerce ağır ve abartılı olarak görülse de, bu ifadelerle anlatmak istediklerini ve kaçakçılık faaliyetlerinin nelere sebep olduğunu şu şekilde açıkladı:
“Tarihi eser kaçakçılığını iki sınıfa ayırarak değerlendirebiliriz. Bunlar, meraklı define avcıları ve bu faaliyetleri ticaret amaçlı yapan ve terör örgütleri ile bağlantılı gruplardır. Define meraklısı bilinçsiz grupların faaliyetleri sonucunda yıllardır birçok arkeolojik alan ve eser büyük tahribatlara uğratılmaktadır. Bunun yanı sıra özellikle bilinçli ticari faaliyet amacıyla yapılan tarihi eser kaçakçılığının ülkenin güvenliğine, birlik ve bütünlüğüne olumsuz anlamda tesir edebilecek birçok sonuçları ortaya çıkardığı görülmektedir. Yakın tarihlerdeki coğrafi komşularımızdan birisi olan ABD’nin operasyonunda Irak’ta İslami döneme ait eşsiz eserler ve müzeler tarumar edilip terör örgütleri tarafından yağmalanmıştır. Bu durum öyle bir boyuta ulaştı ki, özellikle terör örgütleri yağmaladıkları tarihi eserleri ticari bir hamle olarak kullandı ve elde edilen gelirler özellikle ülkemize karşı ekonomik ve silah gücü olarak kullanıldı. Şunu açıkça söyleyebiliriz ki terör örgütleri tarihi eser kaçakçılığından önemli ölçüde beslenmektedir. Yine son yıllarda Suriye’de yaşanan iç savaş/karışıklık neticesinde Suriye kültür varlıklarının birbirleri ile savaşan gruplar tarafından yağmalandığı, yaşanan siyasi otorite boşluğu, savaş ve kargaşa ortamının Suriye topraklarında kültür varlığı yağmasına yol açarak eserlerin birçoğunun tahribatı kalanların ise çalıntı ve ticari faaliyetler sonucu terör örgütlerine ekonomik katkı sağlamasına sebep olduğu görülmüştür.”

"Devletimiz mücadele ediyor"
Türkiye’de kaçakçılık faaliyetlerine bilinçli ya da bilinçsiz şekilde dahil olan herkesin bu yapılan definecilik ve yağmacılığın büyük felaketlere çanak tutmak olacağını bilmesi gerektiğine dikkat çeken Karabayram, "Ülkemizin bu konuda, 1973 yılında yürürlüğe giren 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu’ndan itibaren 1983 ve 2004’te kapsamı daha da geliştirilen ve değiştirilen 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu yürürlüğe konularak kültür varlıklarının korunması çalışmaları sürekli olarak devam etmiştir. Özellikle son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy, Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığımız ve Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğümüzün özverili çalışmaları ve kaçırılan eserlerimizin ülkemize geri kazandırılmasında gösterilen çabalar takdire şayandır. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın İç İşleri Bakanlığı ve bağlı polis/jandarma birimleri ile iş birliği içinde planladığı ve sürdürdüğü bu çalışmalar başarılı bir şekilde devam ettiği sürece, bu konuda atılan adımlara vatandaşların da bilinçlendirilmesi ve destek vermesi teşvik edilirse, ülkemizin kanayan yaralarından birisi olan kaçakçılık ve yağmacılık faaliyetlerinin son bulacağını umuyor ve gönülden inanıyorum” dedi.

"Gerçeğini bulamayınca taklidini üretiyorlar"
Definecilerin altın arama maceralarında boşluğa kürek sallayarak olmayacak hayaller peşinde birçok yapıyı tahrip ettiğini dile getiren Karabayram, define merakının kronik bir hastalık olduğunu söyledi. Definecilerin altın bulma arzusunun, kumar oynayanların kazanma arzusuyla aynı olduğunu aktaran Karabayram, define avcılarının kazı başkanlarının düzenlediği panel ve sempozyumları kaçırmadıklarını söyledi. Bu kişilerin panellere katılma nedeninin bilimsel bilgi elde etmek olmadığını dile getiren Karabayram, katılış amaçlarının panelde verileri ve bölgeleri öğrenerek daha rahat kazı yapmak olduğunu kaydetti. Kaçakçıların dolandırıcılık yöntemi olarak gerçek eserleri yağmalama ve ticaretini yapma arzusunun yanında, taş üzerine belirli eskitme teknikleri ile orijinal eserlerin kopyalarını yaparak vatandaşları dolandırdıkları durumlarla da sıklıkla karşılaşıldığını söyleyerek, "Ayrıca, define avcıları define ve tarihi eser bulamadıkları durumlarda da taklit eser üretiyorlar. Bu da bir hastalık biçimidir” ifadelerine yer verdi.
Karabayram, son olarak internet sitelerinde definecilik faaliyetlerini özendiren ve teşvik eden paylaşım alanlarının kısıtlanmasının bu duruma çözüm olabilecek diğer bir husus olduğunu belirterek, internet sitelerinde yer alan detektör ve benzeri makine ve ekipmanların satışına kısıtlanma getirilerek gerekli önlemler alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.02 11:26:10
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Turfanda siyah üzüm önce Antalya’da satılıyor

Mersin’de yetiştirilen turfanda siyah üzümler önce Antalya gibi Büyükşehirlere gönderiliyor. Antalya’nın domates, salatalık, biber, patlıcan gibi örtü altı üretime yönelmesi, seralarında üzüm üretmemesi Mersin’in bu ürüne yönelmesine neden oldu.
Turfanda siyah üzümü öncelikle oteller satın alırken, bir şok lokantada bu ürüne yöneliyor.
Türkiye’nin yaş sebze ve meyve üretiminde öne çıkan kentlerinden Mersin’de turfanda yetiştirilen bölgenin 'siyah incisi' olarak adlandırılan kara üzümde hasat başladı. İlk ürünler büyükşehirlere gönderilirken, ihracat zamanında ise ürün Arap ülkeleri, Rusya ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor.    
Mikro klima özelliğe sahip Erdemli ilçesi Kocahasanlı beldesinde örtü altında turfanda yetiştirin erik, kayısı, yenidünya ve beyaz üzümün ardından yörede siyah inci olarak bilinen kara üzümün de hasadına başlandı.    
Üretici ve tüccar Sinan Uğuz, "Mersin Erdemli ilçemize bağlı güzel bir sahil beldesi olan Kocahasanlı'da her yıl siyah üzüm hasadını Türkiye'de ilk bu bölgede gerçekleştirmekteyiz. Bölgemizde çok kaliteli turfanda üzüm yetişiyor. Özellikle siyah üzüm ilk olarak burada çıkıyor. Bölgedeki coğrafyanın da katkısıyla burada çok güzel bir mikro klima etkisi yapan iklim ürünlerin erken yetişmesinde bize çok büyük fayda sağlıyor. Erken hasat edilen ürünlerimiz 40 lira ile 80 lira arasında değişen fiyatlarda pazar değeri buluyor. Bu da hem bölge halkına ve ticaretini yapana, ülke ekonomisine  çok güzel katkıda bulunuyor. Belli dönemlerde ihracatı da yapılıyor" dedi.    
"İlk ürünler büyükşehirlere gönderiliyor, daha sonra ihracata"  
İlk ürünlerin büyükşehirlere gönderildiğini ifade eden Uğuz, "Ürün öncelikle büyükşehirlere İzmir, Bursa, İstanbul, Adapazarı, Ankara, Kayseri, Karadeniz'in bazı şehirleri, turizme hitap eden Antalya bölgesi, Muğla bölgesi, bu bölgelere gidiyor. İlk etapta lüks tüketme daha çok hizmet veriyor, bu bölgelere daha çok pazarlanıyor. Ürün arttıkça da ülkemizin her yerine sevkiyatı yapılıyor" diye konuştu.   
"Özellikle çocuklar severek tüketiyor"   
Ziraat Mühendisi Emine Yaman da ürünle ilgili bilgiler vererek, "Turfanda örtü altı üzüm üretimi yapıyoruz. Çeşidimiz burada siyah inci. Sofralık bir çeşit, pazarın istediği bir çeşit. İri taneli sulu bir çeşit. Özellikle çocuklarımız bunu sofralarda severek tüketiyor. İçinde bulunduğumuz sera 3 dekar, dekardan beklediğimiz 3 ton meyve. Bugün itibarıyla hasadı yapıyoruz. Hasadımız bugün biter ama işimiz bitmez. Gelecek yılın ürünü için ağaçlarımıza bakım işlemleri yeniden başlar. Üretim döngüsü 12 ay devam eder" dedi. -İHA

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.28 11:40:54
Son Düzenlenme Tarihi :





Elmalı Emniyet Müdürü değişti mi ?

5 ilçeye yeni emniyet müdürü atandı.

Antalya’nın Konyaaltı, Döşemealtı, Serik, Korkuteli ve Gazipaşa ilçelerine yeni emniyet müdürü ataması yapıldı.
Antalya’nın 5 ilçesine yeni emniyet müdürü ataması yapıldı. Buna göre Konyaaltı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne Rıdvan Karaslan, Döşemealtı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne Mehmet Tatar, Serik İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne Cengiz Usta, Korkuteli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne Osman Cihan Torun ve Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne Ethem Yer’in ataması yapıldı. Ataması yapılan yeni emniyet müdürlerinin önümüzdeki günlerde göreve başlayacağı bildirildi.-

    Elmalı İlçe Emniyet Müdürlüğünde ise bir değişiklik olmadı.  İHA


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.06 22:45:13
Son Düzenlenme Tarihi :