Toplama kampları, hapishaneler, işkence merkezleri ve katliamlar… Burası neresi mi? Doğu Türkistan. Bugün sizlerle birlikte, soydaşlarımızın yaşadığı açık hava hapishanesi  Doğu Türkistan’ı (Çin'in deyimi ile Sincan’ı) kaleme almak istiyorum.

    

Geçmişten günümüze Türk yurdu olan Türkistan kan ağlamaya devam ediyor. Doğu Türkistan 13 Ekim 1949 tarihinden bu yana Çin devletinin işgali altında. Uydu fotoğraflarının da kaydettiği üzre bölgede pek çok toplama kampı kurulmuş. Amerika ve Avrupanın bile tepki gösterdiği olaylara, biz neden bu kadar sessiz kalıyoruz?  Zulmün boyutunu görmek için tek bir olaya bakmak yeter aslında. 2009 Temmuz'unda ki Urumçi olaylarında, 3 gün içerisinde binlerce Uygur, Çin makamlarına göre ise 197 kişi yaşamını yitirdi. Çin, Uygur’u asimile etme konusunda sistematik bir şekilde ilerlemekte. Şöyle düşünün bir gece evinizde uyurken kapınız kırılıyor ve çinli askerler-polisler içeri dalıyor. Hiç bir şey ifade etmeden sizi göz altına alıp toplama kampına götürüyorlar. Dininizi, etnik kimliğinizi reddetmenizi istiyorlar, kabul etmezseniz günlerce işkenceye maruz kalıyorsunuz. Bunlar birebir tanıkların ifadeleri. İnternet üzerinden, işkenceye maruz kalan kişilerin röportajlarına ulaşmak çok kolay, çünkü yüzlerce kişi var. Bunlar bir şekilde ülkeden kaçmayı başarmış kişiler. Bugün itibari ile de ülkemizde pek çok Uygur vatandaşı yaşamakta.Hatta zaman zaman seslerini duyurabilmek için İstanbul’da Ankara’da Çin’in büyükelçiliği ve konsoloslukları önünde eylemler, protestolar gerçekleştiriyorlar.

    

Doğu Türkistan öyle tecrit edilmiş ki içeri yabancı kimselerin kapı önünden dahi geçmesi yasak. Bir BBC belgeselinde toplama kampları görüntülenmişti. Güya Çin şeffaf olduğunu gösterecekti, ancak durumun içler acısı olduğunu ortaya koydu bu belgesel. Belgesele bir göz atmanızı da tavsiye ederim. Bizim soydaşlarımız için yapamadığımız tepkiyi, gözlemi, kamuoyunu baskısını Amerika ve Avrupa yapıyor. Tabi ki kendi çıkarları doğrultusunda, Çin’i siyasi olarak köşeye sıkıştırmak için ama konumuz bu değil.

    

Atatürk’ün dediği gibi “Geçmişini bilmeyen toplumlar geleceğine yön veremez”. Orta Asya bizim geçmişimiz, evimiz. Hala orada yaşayan Türkler var, kandaşlarımız var. Milletimizin her bir bireyi, Doğu Türkistan davasını unutmamalı…